ZEYNEP Köse'yle, fotoğraf çekimi için Cahide'nin Lüküs Sazı'nda buluştuk. Dizinin makyözü sağ olsun, kendisini tanımakta biraz zorlandık. O vamp assolist gitmiş, çocuksu tipi, 'normal' kirpikleriyle sempatik bir genç kız gelmişti karşımıza. Köse 25 yaşında. Biraz utangaç biri. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda tiyatro eğitimi almış. Selma'yla tek ortak yanı herhalde sesinin güzelliği ve şarkı söylemeyi çok sevmesi.
“Ben de herkes gibi aşkı yaşıyorum ama hiç iki erkek arasında kalmadım,” diyor. Aynı zamanda Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda oyunculuk yapan Köse, Ezel'den önce Kader, Hatırla Sevgili, Derdest, Melekler Korusun gibi dizilerde rol almış ama “Selma benim ete kemiğe büründürdüğüm ilk işim. Onun için Selma Hünel benim için çok özel, ona kıyamıyorum hiç,” diyor.
- İki güçlü erkeği birbirine düşüren ve bir intikam nesnesi haline gelen Selma Hünel hakkında ne biliyoruz?
- 20'li yaşlarının başında. Uzun süredir gazino hayatının içinde. Bir tek annesi var. Assolist olma yolunda her şey mübahtır gibi bir durumu da var. Entrikalara da girdi zaten. Ve assolist oldu. Ama sonuçta ağır bir kadın. Yaşadıkları da ağır, kolay bir hayat yaşamıyor. Bir yerlerde tutunma mücadelesi veriyor...
Görüyoruz ki Ramiz Karaeski'ye âşık. Ama bir taraftan Kenan Birkan'dan da vazgeçemiyor. İkisine de mi âşık yani?
- Ramiz imkânsız. Çünkü karısı var, çocuğu oldu... Yasak olan her zaman için daha caziptir. Ama Kenan'ı da çok seviyor. İkisine duyduğu şey çok başka. Ramiz'e duyduğu şey çok tutkulu, aşk o, başka bir şey. Kenan çok romantik bir adam. Her zaman yanında...
- İki erkek arasında kalmak nasıl bir şey, oynarken ne hissediyorsunuz?
- Zor bir şey. - Hiç kaldınız mı öyle bir durumda? - Yok, hayır. Ama insan birçok şey için ikilemde kalıyor hayatta. Basit olarak o duyguyu biliyoruz.
- O yönüyle vazgeçilmez oluyor yani...
- Tabii. Ramiz'den onları göremiyor çünkü, göremez de. İkisinin karakterleri çok farklı.
- Ramiz'e bu kadar âşıkken, reddedilince Kenan'a kolayca dönüş yapması doğru mu sizce?
- Selma bir kadın, öncelikli olarak bunu düşünmek lazım. Ve gazino hayatında yükseldiği yerde aslında yalnız. Sürekli beraber olduğu iki insan var. Biri ulaşılmaz bir aşk. Diğer tarafta ona sevgi, yakınlık gösteren biri var. Ve yüreğinde de bir boşluk var. Onu doldurmaya çalışıyor.
- Ramiz bugün gel dese gidecek, belli ki gitmiş de sonradan. Buna rağmen Kenan'a sığınması ahlâki mi sizce?
- İşin içinde aşk varsa ahlâk kavramı ortadan kalkıyor. Ayrıca tamam, Ramiz'e âşık ama Kenan'a da boş değil ki. Ramiz'le hiç tanışmamış olsaydı belki Kenan'la evlenip mutlu olabilirlerdi. Ramiz'in daha sert bir mizacı var, astığım astık kestiğim kestik. Selma'nın da o haşinliğe tutkulu olması bence çok normal. Ama Kenan da sadece boşluğu doldurmuyor.
Siz Selma'ya hayransınız...
- Hayran değilim ama karakterimin çok arkasındayım. Hatta konuşurken bazen 'Kenan'ı çok üzdü,' filan dediklerinde 'Ama olsun, onun da şöyle bir durumu vardı,' diye korumaya geçiyorum.
İKİ ERKEK ARASINDA KALMAK ZOR
- Peki siz Zeynep olarak ne yapardınız böyle bir durumda?
- Bilmiyorum. Selma'nın koşulları ağır. Sanırım yaşayıp görmek lazım. 'Ben bağrıma taş basarım, köşeme çekilir ömür boyu kimseyi sevmem,' de diyebilir insan ama 25 yaşında kalbi boş bir kadın var ortada. Onun da tutkuları, arzuları var. Ben önyargılı davranabilirim Selma'ya, 'Ne kadar da hafif davranıyor, Ramiz'i seviyor ama Kenan'a gidiyor,' diye. Ama bilmiyoruz. O kadın köşeye sıkışmış durumda iki aşk arasında.
- Peki o durumda kalmış olsaydınız, kimi tercih ederdiniz?
- Ben Kenancılardanım. Bir de, Selma bilinçli olarak canını yakmasa da Kenan'a üzülüyorum. Kenan'ın aşkına da üzülüyorum. Ramiz'in de aşkına üzülüyorum elbette ama... Aslında hepsinin yaşadığı şey kötü. İkisinin de belli bir karizması var. Ama ben Zeynep olarak Kenan'ın aşkını sevdim. Kenan tutkusuz bir erkek de değil, o da tutkulu.
- İki erkek tarafından paylaşılamama durumu var Selma'nın. Bu insanın egosunu da şişirecek bir şey...
- Eğer intikam soğuk yenen bir yemekse, dizinin günümüzde geçen kısmında Kenan Birkan onu yaşatıyor. Bugünkü intikamın geldiği noktada aşk çok önemli bir unsur. Ama daha bilmediğimiz başka nedenler de çıkabilir ileride. Bunu göreceğiz. Ego kısmına gelince; her kadın zaten iltifat, ilgi sever.
- Selma'nın hafiften şımardığı bir zaman da var...
- Belki birkaç bölüm önce, yani 1971 yılında biraz şımarmıştı diyebiliriz ama 1974'te, yani şu anki noktada böyle bir şey söylemek imkânsız. Çünkü şu an Ramiz'e olan aşkı çok yukarılara taşındı ve şimdi gerçekten acı çekiyor.
İŞ GÖRÜŞMESİNE AYAĞIM KIRIK GİTTİM
- Sizin diziye seçilmeniz de ilginçmiş...
- Evet, yazın ayağım kırılmıştı. Bileğim içe döndü. Çok ağır bir kırık değildi ama Ezel'den görüşme teklifi gelince bandajımı sardım, onun üzerine kotumu giydim ve sanki ayağım hiç kırık değilmiş gibi görüşmeye gittim.
- Şimdi sokakta tanıyorlar mı sizi?
- Pek tanımıyorlar çünkü dizide dönem itibarıyla tipimi çok değiştiriyorlar. Normalde kıvırcık saçlıyım, makyaj yapmıyorum. Daha çocuksu bir tipim.
MELİS D. ÇALAPKULU / CUMARTESİ SABAH