ZEYNEP ABDULLAH VE METE HOROZOĞLU'YLA ÇOK ÖZEL!

“Öyle Bir Geçer Zaman ki”, ikinci sezonu geride bırakmaya hazırlanıyor.

ZEYNEP ABDULLAH VE METE HOROZOĞLU'YLA ÇOK ÖZEL!

İzlenme rekorları kıran dizi, 18 Haziran’da sezon finaliyle ekranda olacak. Dizinin nihayet yüzü gülen aşıkları Aylin’le Soner’i canlandıran Farah Zeynep Abdullah ve Mete Horozoğlu ile ikinci sezonu değerlendirdik.

Sezon finaline günler kaldı. Bu sezonu değerlendirmenizi istesem, neler söylersiniz?
Farah Zeynep Abdullah: Bu sezon çok yorucu, çok zor geçti. Eminim herkes en çok soğuktan yakınmıştır. Bu kış gerçekten soğuktu. Çok da eğlendik ama. Şimdi düşününce, çok güzel şeyler yaşadık, çok eğlendik diyorum. Aylin açısından bakarsak; sürprizlerle dolu bir sezondu.
Mete Horozoğlu: Öyle bir geçti ki sezon! (Gülüyor) 39 haftayı geride bıraktık ve maratonun sonuna geldik. Epey yoğun bir sezon geçirdik. Kış ayrı, yaz ayrı yoruyor insanı. Çalıştığımız yerler de şehirden uzak olduğu için epey zorlandık. Diğer dizilere nazaran daha yoğun çalışılan bir dizi bizimkisi. Genel itibariyle bakarsak iyiydi ama.

Ekipteki oyuncuların arkadaşlığı set dışında da devam ediyor bildiğim kadarıyla...
Farah Zeynep Abdullah: 20 saat çalışmışızdır, set biter, eve gidince Çağrı’yla (Yıldız Çağrı Atiksoy) iki saat de telefonda görüşürüz. Hep böyledir. Çok seviyoruz birbirimizi.
Mete Horozoğlu: Birlikte çok vakit geçiriliyor, o arkadaşlık set dışında da devam ediyor. Ama benim daha önce yaptığım işlerden tecrübe ettiğim bir şey var; proje bitince arkadaşlıklar da biter. Genelde öyle oluyor. Herkes başka bir iş yapmaya başlıyor çünkü. Onun yoğunluğunu yaşamaya başlıyorsun ve hayat seni başka bir tarafa götürüyor.

Sizin daha önceki projelerinizde tanışıp halen görüştüğünüz kimse yok mu?
Mete Horozoğlu: Tabii var ama genelde başka bir iş yaparken görüşemiyoruz.

ARTIK GÜLMEK ZOR GELİYOR

Siz dizide en çok ağlayan karakterlerden biri oldunuz...
Farah Zeynep Abdullah: Evet, gerçekten artık gülme sahnelerinde çok zorlanıyorum.
Mete Horozoğlu: Mutlu olmayı artık unuttu! (Gülüyor)
Farah Zeynep Abdullah: Hakikaten artık gülmekte zorlanıyorum. Yüzümde sahte bir ifade oluyor. O yüzden çok tekrar yapıyoruz. Mete’nin bana evlenme teklif ettiği sahnede çok zorlandım mesela. Güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım. İçimden sürekli ağlamak geliyordu, çok alıştık çünkü ağlamaya.

Ama dizi dışında da herkes çok güler yüzlü olduğunuzu söylüyor...
Farah Zeynep Abdullah: Aç değilsem ve uykumu almışsam çok tatlıyımdır. Tam tersi bir durumda hakikaten lanet bir insanım. Ama iyi niyetliyim. Kötü düşünmeyin. (Gülüyor)

Bu sezon sizi en çok zorlayan sahne hangisiydi?
Mete Horozoğlu: Ben en çok Soner’in kardeşi Murat’ın kendini vurduğu sahnede zorlandım. Yüksek lisans hocamdan da o sahnedeki duyguyu yansıtmak için destek aldım.
Farah Zeynep Abdullah: Benim için de düğün sahnesi çok zordu. Soner’in Aylin’i bırakıp gittiği sahne. Eve gittim, oturdum koltuğa, “Soner bunu Aylin’e nasıl yapar ya? Nasıl olur da bunu yapar?” diye düşünmeye başladım. İnsan senaryodaki olayları bir şekilde içselleştiriyor...

ESER’İN YANINDA ÇOK TATLI OLUYORUM

Aylin’le Soner sonunda evleniyor. Dizinin yeni bölümünde bir de zaman atlaması var sanırım, değil mi?
Mete Horozoğlu: Evet, bir mutlu son var Soner’le Aylin’in aşkında. Dizide de birkaç ay sonrasını görecek seyirci.
Farah Zeynep Abdullah: Bir de söylemeden geçemeyeceğim; geçenlerde Twitter’da en çok konuşulanlar listesine girmiş Soner ve Aylin aşkı. Bazıları “Çok tatlılar” diyor, bazıları da “Çok mıç mıç olmuşlar”. Ama aşık olunca hepimiz aynı oluyoruz. Ben de aşık olunca gerizekalıca hareket edebiliyorum.
Aşk demişken, siz uzun süredir Eser Yenerler’le berabersiniz. Dışarıdan bakınca çok eğlenceli bir ilişkiniz var gibi görünüyor...
Farah Zeynep Abdullah: Evet, eğlenceliyiz. Dışarıdan biraz garip görünebilir ama biz birlikteyken çok eğleniyoruz. Eser çok pozitif, çok tatlı. Ben de onun yanında çok tatlı oluyorum.

Mete Bey siz de yeni baba oldunuz. Nasıl bir his babalık?
- Çok güzel bir duygu ama yoğunluktan ötürü daha tam olarak yaşayamadım. Yine de Allah herkese nasip etsin diyorum. Bebeğimiz henüz iki aylık, anne ile bir bütün. Hâlâ çıktığının farkında değil, içeride olduğunu düşünüyor. Bebek büyütmek annenin tek başına halledebileceği bir durum değil gerçekten. Annelerimiz bunu nasıl başarmış diye düşünüyor insan...

Farah Hanım siz de dizide hamilesiniz. Nasıl bir duygu sizce?
- Göbeğime koydukları şey ağırlık yapıyor, hareket etmekte zorlanıyorum. Tabii ki gerçek hissini bilemem ama o durum bile gerçekten zor.

BEN OLSAM, GİDER VE BİR DAHA DÖNMEZDİM

Soner ve Aylin’inki gerçekten çok zor bir aşk. Bir tarafta aşkları, diğer tarafta Soner’in kardeşi Murat... Siz böyle bir durumla karşılaşsanız nasıl davranırdınız?
Mete Horozoğlu: Ben böyle bir şey yaşamazdım. Bireysel ve bencilce bir durum. Giderdim ve bir daha geri dönmezdim. Ama benim hayatımda tercih edeceğim şeyi seyirci izlemezdi. İzlenen şey, o aşkın devam etmesi, iki karakterin arasındaki o zaaflar, duygularına gem vuramamaları...
Farah Zeynep Abdullah: Aynı şekilde, ben de böyle bir durumu yaşamazdım. Aşkımdan ölsem de karşımda kardeşim varsa başka bir ülkeye taşınır, uzaklaşırdım.

ZAMANDAN TASARRUF İÇİN AZ UYUYORUM

Mete Bey siz hem dizide, hem tiyatro oyununda oynuyor, bir yandan da sinema filmi çekiyorsunuz. Zor olsa gerek hepsini bir arada yürütmek...
- Evet, çok zor. Ben omurga bir oyuncuyum. Düzgün hikâye olduğunda bir anda her şeyi yaparım noktasına geliyorum. Yaparken de “Ne yaptım Allah’ım ben” diyorum ve kendi kendimi yıpratıyorum. Zamandan tasarruf etmek için günde ortalama üç ya da dört saat uyuyorum.
Farah Zeynep Abdullah: Ben uyuyorum vallahi... (Gülüyor)

Hürriyet