Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Siz bakmayın deli meli dediklerine... En aklı başındayım diyeni bile “iyileştirir” o... Bir yandan yerinde duramayan kıpır kıpır bir genç kızın enerjisine sahip, diğer yandan sevgi dolu bir anneanne... Zaten yaşamı da böyle zıtlıklar üzerine kurulu... Dillerden düşmeyen o güzelim besteleri aklına estiği gibi şip şak yapıyor ve peçetelere yazıp tek kuruş almadan “dost bildiklerine” hediye edebiliyor.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

İşte size bir anne, bir anneanne, bir kadın, bir sanatçı ve tepeden tırnağa “şarkı” olan bir insanın portresi... Huzurlarınızda yepyeni albümü “Şivesi Sensin Aşkın” ile Yıldız Tilbeeee... * Nasıl doğdu bu Yıldız? Gel çocukluğundan başlayalım muhabbete... - Kaç yaşımdan başlayayım? * Ne bileyim Yıldız? 1.5 yaşından başla.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Yavrucuğum 1.5 yaşında yanmışım ben nazardan. * Yahu öylesine 1.5 demiştim ama anlat haydi merak ettim. - O kadar güzel bir bebekmişim ki mahallenin adamları, karıları, çolukları çocukları bana baktıkları zaman, hepsinin içi, yüreği, canı kalıyormuş bende. Bir gün yine komşu bir kadın gelmiş, sürekli kocasına beni gösterip “Baksana şunun güzelliğine” deyip duruyormuş.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* “Maşallah” deseymiş. - Neyse kadın böyle konuşup dururken ben git yat gaz ocağının altına, üzerinde kaynayan çayı da çek üstüme! Kömür gibi olmuşum inan. Hastanede altı ay yattıktan sonra doktorlar annemle babama “Bunun ne vatana, ne millete, ne size, ne kendine, ne de başka kimseye hayrı olur, alın götürün eve” demişler.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Nasıl iyileştin peki? - Doktorlar ümidi kesse de anneciğim vazgeçmeyip her tarafım cılk yara olmasına rağmen beni yaşatmış. Anlayacağın, daha o yaşta, kendimi bile bilmezken, acıyla tanışmışım. * O küçücük yaşında başına gelenleri hatırlaman da ayrı bir mucize...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Beni arabaya bindirip hastaneye götürürlerken annemin üzerimdeki kıyafetleri yırtmasını bile hatırlıyorum. Demek ki o acı öyle bir yol açmış ki o günden bugüne; unutamamışım... * İzmir’in bize “hediyelerinden” biri olduğunu bilmeyen yok ama aslen nerelisin?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Annem Tuncelili, babam ise Ağrılı. İkisi de Kürt. Fakat insan insan olabiliyorsa, hümanist olabiliyorsa, taşa, toprağa, böceğe, ağaca, yaratılan her şeye saygı duyuyorsa, mükemmel insandır. Yoksa nereli olursa olsun, isterse aynı karından çıktığım olsun, bu saydıklarımı yapamıyorsa ne önemi var? * Aile arasında hangi dili konuşuyordunuz?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Türkçe’yi düzgün öğrenelim diye evde hiç Kürtçe duymazdık. İyi ki de öyle yapmışlar, şimdi güzel konuşuyorum. Haa bir tek annem sinirlendiği zaman çok sağlam Kürtçe küfür ederdi, onların hepsini bilirim, bu yüzden kimse Kürtçe küfür edemez bana (gülüyor). * Sana hiçbir dilde kolay kolay küfür edemezler gibi geliyor bana. Peki öğrencilik yılların nasıl geçti? - O yıllar pek öyle uzun sürmedi, çünkü orta 1’den terkim.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Maddi imkansızlıklardan mı? - Hiç alakası yok. Annemle babam beni okutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. * Ne demeye bıraktın o zaman? - Çünkü sevmiyordum okulu. 80 dönemiydi, gitmeye çalışırsın gidemezsin, bir sürü karışıklıkların içindesin. Devamlı olaylar oluyor, herkes ağlıyor...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Tek sen değildin ki bunları yaşayan... - Öğrencilere ters davranan birkaç öğretmenin de etkisi oldu. Açıkçası bana tokat atan öğretmenlerle karşı karşıya gelmek istemiyordum. O yaştaki çocuğun üstünde bu tip şeylerin çok etkisi oluyor. Durup dururken dayak yiyecek halim yoktu, ben de gitmedim bir daha okula. * Çocukluktan isyankar Yıldız desene...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Hayatım boyunca hiç isyankar olmadım. Hep bir kenarda oturandım. İnan hâlâ da öyleyim. * Hafif “delilik” var diyelim o zaman... - Allah’a şükürler olsun ki asla deli falan değilim. Deli olsam kim benimle baş edebilir? Bak kimseye zararım dokunmadan oturuyorum köşemde. Rahmetli babama sorsan tersini söyleyebilirdi ama...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* O niye? - Yanılmıyorsam 26 yaşında falandım. Bir gün gittim babama “Ben güzel miyim?” diye sordum. * Nereden esti aklına böyle bir soru? - Nereden olacak? Kendime güvensizliğimden... Babam şöyle bir baktı bana, “Kızım çok güzelsin, üstelik çok da iyisin ama birkaç tahtan eksik” dedi.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

“Hangi tahtalar baba?” diye sorunca da “Ben bilmem artık orasını” diye cevap verdi (gülüyor). * Ruhani bir yanın da var senin... - Herkesin var ki! * Sanki seninkisi daha kuvvetli... - Yok öyle bir şey canım. O garantim olsa var yaaa, neler yaparım neler (gülüyor)...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Egon var mı peki? - Olmaz mı aaaa. * Ne gibi mesela? - Bilmiyorum ama var o dediğin bende! * Diyelim çok iyi bir şarkı yazdın ama geldi başkası istedi. - Hemen veririm ki daha iyisini yazabileyim. Aslında yine kendim için veriyorum o şarkıyı başkasına, Yıldız’ı düşünüyorum, egoistim.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Mesela “Beni Benden Alırsan”ı, “Kandıramazsın Beni”yi, “Kim Bu Gözlerindeki Yabancı”yı, “Bir Alo De”yi son anda albümümden çıkarıp başkalarına vermişimdir. Şarkılarımdan vazgeçince hep daha güzelini yazabiliyorum biliyor musun? * En sevdiğim şarkılarından biri “Kış Güneşi”...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Tarkan’la Jülyet’in hikayesinden esinlenip yazmıştım onu. Ayrılmışlardı, ben de sözüm ona Tarkan’ın ağzından “Artık çok geç yalvarma, dönüş yok o yıllara” diye başladım yazmaya. * Tarkan mı anlattı ki sana ayrılma hikayesini? - Yoo basından takip ettim. (Gülüyor) Tarkan’a bir şarkı vereyim dedim, nasıl olsun diye düşünürken gazetelerden hayatına baktım. * Hep böyle kafana göre mi yazıyorsun “kişiye özel” şarkıları?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Her türlü yazıyorum. Mesela Gülben’le Mustafa aşkı için “Lay la lay la lay sen güneş ben ay, annem de seviniyor”u yazarken Gülben’in o zamanlar ne kadar mutlu olduğuna bizzat şahit olmuştum. * Tuğba Ekinci’nin “Delikanlım”ı söylemesi çok eleştirildi, ama sen kalktın “Benim şarkılarım dua gibidir, herkes okuyabilir, Tuğba’nın performansını da beğendim” dedin.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Çok üzerine gidildi kızın ve bu beni hakikaten üzdü. Ben de ona kendini daha iyi gösterebileceği bir şarkı verdim. * Hangi şarkı? - Şu an hatırlamıyorum. Hatırlamasam olur mu? * Eskisi kadar televizyonlara çıkmıyorsun. Ortalarda görünmek istemiyor musun?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Aslında istiyorum ama bazı şartlarım var. 10 kişinin konuk olduğu bir programda dekor gibi oturup lafın ne zaman bana geleceğini bekleyemem. Onca şarkım var, hepsinin hikayesi var, bunları sorsalar ya bana! Öyle programlardan sonra kızıyorum kendime, sanki 10 dakika görüneceğim diye gitmişim gibi hissediyorum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Gazete röportajı da vermiyorsun fazla... - Eee çünkü birebir yazamıyorlar söylediklerimi. Laflarım sürekli başka yerlere çekiliyor. Bir de fark etmişsindir, ben biraz daldan dala atladığımdan anlattıklarımı toparlamak zor oluyor. Sen de güzel toparla tamam mı? * Paran var mı Yıldız, maddi durumun nasıl?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- (Gülüyor) Sen benden daha da beter atlıyorsun konudan konuya. Hiçbir şeye ihtiyacım yok çok şükür, param da var pulum da. * Sen o kadar duygusalsın ki, gelip sana acıklı bir hikaye anlatana bedava şarkı verirmişsin gibi bir halin var. - Parası olana parayla şarkılarımı satıyorum, olmayandan tek kuruş almıyorum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Mabel Matiz’e peçeteye şarkı yazıp gönderdiğin, sonra para da almadığın doğru mu? - Çocuğun ilk albümüydü, şimdi ne halt etmeye para alayım ben ondan? İkinci albüme yazarsam bir şey, isterim parasını. * Hakikaten öyle beş dakikada bir peçete üstüne şarkı yazabiliyor musun?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- O her zaman olmuyor tabii. Ancak herkes aynı frekansta olup, iyi bir işin çıkmasını isterse ve araya negatif enerji girmezse, taşlar tak tak tak lego gibi oturuyor yerine. * Şarkı söylemeye ne zaman başlamıştın Yıldız? - Bizim mahallenin sokaklarında elektrik olmazdı. 7-8 yaşlarındayken, gece sokağın sonundaki komşunun penceresine burnumu dayar televizyon seyrederdim.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Dönüşte de karanlıktan korktuğum için bağıra bağıra şarkı söylerdim. Evde de hiç durmazdım, banyoya her girdiğimde başlardım okumaya. Bir yandan yıkanır bir yandan şarkı söylerdim, annem de “Kız banyoda şarkı söyleme, sus! Çarpılırsın!” diye paylardı beni.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Hâlâ veriyor musun “banyo konserleri”? - Vermez olur muyum hiç? Bir tek uykumda şarkı söylemiyorum. * Peki sahneye ilk ne zaman çıktın? - Yani sahne sayılır mı bilmem ama bizim mahalledeki her düğünde, kına gecesinde, orada, burada hep şarkı söyletirlerdi bana.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Zaten babam da az saçımdan tutup “o... mu olacaksın?” diye eve getirmemiştir. Bir güzel de dayağımı yemişimdir, ağlamışımdır ama sonra yine gidip şarkı söylemişimdir. * Evde “sıkı yönetim” vardı desene... - Annem de babam da çok muhafazakar insanlardı. Bütün arkadaşlarım tatile, oraya, buraya giderlerken bizimkiler beni hiçbir yere bırakmazdı.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Bırak mini eteği, kot pantolon bile giyemezdim. Ne zaman bir yere gitmek istesem, “Evlendiğin zaman kocan götürür kızım” derlerdi. * Sen de gizli gizli mi giderdin? - Yok canım, madem evlendiğimde kocam götürecek, ben de evleneyim o zaman anasını satayım dedim. Kocamla tanıştıktan 15 gün sonra evlendik.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

O bir ay içinde askere gitti, iki sene sonra döndüğündeyse kucağımda çocuğumuz vardı. 3 sene daha evli kaldık, sonra da ayrıldık. Topla bakayım kaç sene?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* 5 sene... - Kot pantolon, mini etek giyip, gezmek için evlendim, 5 sene sonra da boşandım işte. * Şimdi gülerek anlatıyorsun da hem “küçük gelin” hem de “küçük anne” olmuşsun. - Neye uğradığımı şaşırdım. Gezeyim tozayım diye evlendim, sonra daha ip atlarken anne oldum. Kızımla aramda 17 yaş fark var.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

O bebekken ağladığı zaman “Nasıl susturacağım?” diye korkup bütün mahalleyi ayağa kaldırırdım. Düşünsene, meme vermeyi akıl edemiyordum. Bebeğin göbek deliğimden çıkmayacağını bile hamile kaldıktan 4 ay sonra öğrendim (kahkahalar). * Kocanın maddi durumu iyi miydi bari?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Ne onda para pul vardı, ne de bende. Evliliğimizin üçüncü senesinde, yoksulluğun da verdiği cesaretle bir gün arkadaşımla Pırlanta Pavyon’un önünden geçerken “Kız gel girelim içeri” dedim. * Kafaları mı çekecektiniz? - Yok be yavrucum, dinlesene... Arkadaşım şaşırdı kaldı. “Şarkı söyleyeceğim, burada çalışacağım” deyip daldım içeri.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Bendeki cesareti görmen lazım, içeride prova yapanlara “Kim buranın patronu?” diye sordum. Rahmetli Cengiz Özşeker’i çağırdılar. * “Çattık bir deliye” demiştir adam. - Artık o kadarını bilemem, bir şarkı söylememi istedi, ben de başladım “Ayaz Geceler”i okumaya. Evli olduğumu öğrenince “Git kocandan yazılı izin al, gel” dedi.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* İmzaladı mı kocan izin kağıdını? - İlk başta “Olmaz” dedi ama sonra ikna oldu. Babam durumu çakmasın diye de adımı Gülen Yıldız yaptık, başladım pavyonda şarkı söylemeye. Saat 9’dan sabahın 5’ine kadar gecede tam 7 pavyonda çıkıyordum. Beni sevenler de peşimden geliyordu. * Derken bir gün Sezen Aksu katıldı Yıldız’ın pavyon turuna...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Beni hep dinlemeye gelen üniversiteli, modern, genç bir çocuk vardı. Klasik pavyon müşterisi değildi anlayacağın... Bir gün bana “Ben buraya Sezen Aksu’yu getireceğim, seni dinlemesini istiyorum” dedi. * Sen ne dedin bunu duyunca? - Ne diyebilirsin ki? Gece gündüz dualarımda onu görmek istediğimi söylüyorum, kızımın adını bile Sezen koymuşum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Derken fuar başladı, anaaaa bir baktım geldiler sahiden. Çocuk hakikaten arkadaşıymış Sezen’in. * Dizlerin titriyordu herhalde heyecandan. -Gece başında sahne aldığım pavyona geleceklerdi. Ben her zamanki gibi 7-8 yer dolaştıktan sonra oraya gittim. Baktım Sezen tuvalete gidiyor, hemen koştum arkasından “Sizi çok seviyorum, kızımın adı da Sezen, ona sizin şarkılarınızı söylüyorum” dedim.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Sezen ne yaptı bunları duyunca? - Ağladı... Sonra da “Ne yapıyorsun burada?” diye sordu. “Şarkı söylüyorum” deyince “O zaman haydi çık bize de söyle” dedi, ben de çıktım sahneye. İkinci şarkının sonunda ayağa kalkıp “İstanbul’a gel” diye bağırdı. Orada mı duracaktım, kalktım gittim. 9 ay Sezen’in vokalistliğini yaptım, o süre zarfında evinde kaldım. * Evinden ayrıldıktan sonra hiç destek gördün mü Sezen’den?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Artık çalışıp para kazanmaya başlamıştım, desteğe ihtiyacım yoktu. Ama Allah’ı var, evim yokken evinde kaldım. * Sen İstanbul’a gelince baban da şarkı söylediğini öğrenmiştir herhalde... - Vallahi o beni pazarlamacılık yapıp tencere satıyorum diye biliyordu (kahkahalar). Bir gün Sezen’in arkasında vokal yaparken fotoğrafımız gazeteye çıkmış. Bütün ekibin de adını yazmışlar altına.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Babam almış gazeteyi, eve gelip ablamın önüne koymuş ve “Bu kim?” demiş. * Ablan biliyor muydu vokalistlik yaptığını? - Bilmez olur mu canım? Bir de fotoğrafa bakıp “Kim kim?” diye sormuş (gülüyor). Neyse babam da böylece öğrenmiş oldu işte. * Bu başarıyı paylaşabildi mi bari seninle?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Sonradan çok iyi arkadaş olduk onunla. Ben 94'te ünlü oldum, 98’te de kaybettik babamı. Rahmetli sertti ama çok iyi adamdı. * Peki ya annen? - O da müthiş bir insandı. Onlar gibi insan göremiyorum etrafımda inanır mısın? İkisinin de bir kere bile din, dil veya herhangi başka bir konuda ayrım yaptıklarına şahit olmadım.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Tüm ayrımları, tezatları, kötülükleri 16 yaşımda evden ayrıldıktan sonra öğrendim. Çok özlüyorum onları. Sırf annemle babama kavuşacağım diye öleceğime seviniyorum. * Gelelim 94’te “Delikanlım”la Türkiye’nin gönlünü fethetmene... - “Delikanlım”ı niye yazdım biliyor musun? * Ne bileyim Yıldız? Aşık falandın herhalde.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Yok yahu, ilk albümümü yaparken herkesi dolaştım fakat bana kimse şarkı vermedi. Ben de oturayım bari kendim yazayım dedim. “Delikanlım” yaptığım ilk şarkı. Baktım dinleyenler çok beğeniyor, “O zaman ben şarkı yazmaya devam edeyim” dedim. * Şarkı alamamaktan başka hayal kırıklıkların oldu mu? - “Delikanlım” albümümün tamamında Onno Tunç’la çalışacaktım aslında.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Fakat Onno o zaman Ayşegül Aldinç’le ilgilendiği için üç ay sonrasına randevu verebildi. Maalesef o kadar vaktim yoktu. Onun gibi büyük bir müzik adamıyla çalışamadım diye çok üzülmüştüm. Düşünsene hâlâ müzik öğrenenler önce onun aranjelerini dinlerler. Gerçi belki albümü onunla yapsaydım, bugün “Delikanlım” olmayacaktı. O şarkıyı Onno dahil kimsenin daha iyi düzenleyebileceğini kabul etmiyorum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Toplumun bu tarz hikayelere karşı bir hassasiyeti var. Zorluklarla mücadele etmiş, sonra da “yıldızı parlamış” bir kadın... Bu kadar sevilmenin nedeni öykün olabilir mi? - İzmir’de başlayan bir yolculuğum var benim. Yaşım ilerledikçe de, gerek yaptığım meslekler gerekse de bulunduğum ortamlar sayesinde pek çok insanla tanıştım.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yaşadıklarımı kaleme alırken tek bir tarafı değil her türlü insanı baz alıyorum. Kısacası insanı anlatıyorum, sanırım sevilmemin sebebi bu. * “Anlattığım, ortak bir yaşam öyküsü” mü diyorsun? - Tekrar söylüyorum, ben insanı anlatıyorum. Bir sinema filmi izliyorsun ve kendini buluyorsun çünkü yönetmen yüreğini koymuş işin içine. Benim şarkılarım da bu hesap işte... Ben üzülüyorsam üzülüyorsun, göbek atıyorsam, takacak zil arıyorsun.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Yorulmuyor musun duygularını bu kadar yoğun yaşayıp, yüreğini kelimelere sığdırmaktan? - Yazarken yoruluyorum, dinleniyorum, uyuyorum, sonra tekrar yazıyorum. * Bazı insanlarda “Yıldız kafayı çekmezse bu şarkıları yazamaz” diye bir inanış var. - Öyle mi? O kadar kolaysa onlar da kafayı çekip yazsın o zaman... İşte meydan, haydi! (Gülüyor)

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Giyim tarzınla da çok uğraşıyorlar... - Kıyafetleri kendi zevkime göre kesiyorum biçiyorum vallahi. Yıllar önce iki farklı renk çorap giydim diye beni kınadılar, sonra moda oldu. Bu aralar topuklu ayakkabılar ve allı pullu tuvaletler giyip gündüz vakti İstiklal Caddesi’nde dolaşmak istiyorum. * Neden?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Neden olmasın? Şöyle İstiklal’de tuvaletler içinde yürüsem fena mı olur? Kime hesap vereceğim, kime soracağım yani? Kim karışabilir ki bana? * Bu yaşta anneanne oldun, torununla aran nasıl? - Nasıl olsun? Çok seviyorum torunumu... Bebek bu, sevilmez mi?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Sana “anneanne” demeye başladığında bozulmayacak mısın? Malum ninelik için yaşın genç... - Yok canım niye kızayım? * Yıldız, hâlâ senin hayatının sıkıcı olduğuna inanmakta zorluk çekiyorum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

- Vallahi ev ve uykudan başka bir şey yok hayatımda. Haa bir de iş olduğunda makyajımı yaparım, kargo gibi verilen adrese giderim. Bitince de yine kargo gibi doğru eve... Anlayacağın iş yoksa evdeyim, stüdyo varsa oradayım, o da yoksa buradayım işte yani. Bazen film falan seyrediyorum, ama kafam başka yerlerde olduğu için bir bakmışsın film bitmiş, ben hiçbir şey anlamamışım. Yokum yani orada, neredeyim, onu da bilmiyorum.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Öyle bir anlatıyorsun ki saçların bile hayatından daha renkli! - Merak edilecek hiçbir şey yapmıyorum. Renk yok, sevgili yok... * Biz seni “aşk kadını” diye biliriz. - Aşk kadını diye bir şey yok ya, herkes aşk insanıdır zaten. Aşık olursam evet aşk kadınıyım, çalışıyorsam iş kadınıyım ama çalışmıyorsan nasıl diyeyim “iş kadınıyım” diye.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Platonik aşklar mı yaşıyorsun peki? - Artık o da yok Allah’a şükürler olsun. Akıllandım, 12 yıldır hiçbir türlü aşk yaşamıyorum. O dediğin şeyi unuttum yani.

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* Onca yıl yanında kimseyi görmedik Yıldız... - Hayatımda kimse olmadığı için sürekli bu aptal soruyla karşılaşıyorum. Bıktım usandım artık. Biri olursa görürsünüz yanımda. Var da saklıyorsam kör olayım ama yok ki...

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

* “Aşık olduğum erkek beni bir çiçekle de bir lokma ekmekle de kandırabilir” demişsin. - Yalan söylemişler ya da yanlış yazmışlar. Hiç öyle bir şey demedim. Ne münasebet ya, kandırabilir ne demek? Niye kanayım ki? Çocuk muyum ben?

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim

Yıldız Tilbe: Ben deli değilim