YAŞASIN KÖTÜLÜK!

Kanal D’den Star TV’ye transfer olan “Küçük Sırlar” dizisinin en sivri karakterleri Ayşegül ve Çet... Bu iki ‘entrikacı’ genci Merve Boluğur ve Burak Özçivit canlandırıyor. Başarılı oyunculuklarıyla son dönemde adlarından sıkça söz ettiren ikili, “Küçük Sırlar eğlenceli bir gençlik işi değil, gerçek bir drama” diyor.

YAŞASIN KÖTÜLÜK!

“Küçük Sırlar” Kanal D'den Star TV'ye geçti. Reytingleri mi düşüktü?

Burak Özçivit: Bizim sorunumuz reyting ya da kanal değildi, sadece yayın günüydü. Dizi çekilirken, en başta çok eğlenceli bir gençlik işi olacak diye düşünüldü. Halbuki “Küçük Sırlar” gerçek bir drama. Cumartesi ekranında ise hep eğlenceli işler var. O yüzden çok zorlandık. Bundan böyle pazartesi günleri bizim için iyi olacak diye düşünüyorum, çünkü rakip diziler de drama.

Merve Boluğur: Ben de öyle düşünüyorum. Ayrıca insanlar hafta sonu dışarı çıktığı için televizyon izlemiyor. O yüzden dizimizin pazartesi günü yayınlanmasına daha sıcak bakıyorum.

“Küçük Sırlar”dan gelen teklife evet derken, dizinin bu kadar tutacağını tahmin ediyor muydunuz?

Merve: Ben tahmin ediyordum.

Burak: Ben de ediyordum. Kanalı, projeyi, şirketi ve ekibi görünce zaten iyi bir iş olacağını hissediyorsunuz.

Ama bazen öyle bir şey oluyor ki, çok iyi oyuncular rol almasına rağmen o iş tutmuyor...

Burak: Enerji başka bir şey. Biz daha ilk provada aramızdaki enerjiyi fark ettik, işin çok güzel olacağına inandık. Bir de dediğiniz durumda o enerjiyi ego zorluyor. Gözünüzü kapatırsanız göremiyorsunuz, iş çıkmıyor. O bağ oluşmuyor ve ekranda sadece ego izliyorsunuz. Bizde öyle bir durum yok. Yardımlaşma çok fazla. Herkes birbirine karşı anlayışlı. Ben bu yüzden işin iyi olduğunu düşünüyorum.

ACEMİ CADI'YI İZLEYEN ÇOCUKLAR BİRAZ TEPKİLİ

Merve sen “Acemi Cadı” gibi çocuk dizilerinde oynarken, Ayşegül karakteriyle birdenbire ters köşe yaptın, farkında mısın?

Burak: Bir fark yok, burada da cadı aslında!

Rolle ilgili tereddütlerin oldu mu “Ya insanlar artık beni sevmezse” diye?

Merve: Hiç öyle düşünmedim. Çünkü oyunculuğa başladığımda hep geniş bir perspektifte yer almak istedim. Sadece cici, masum kızı oynayayım gibi bir derdim hiçbir zaman olmadı. Tabii onları da oynamak zevkli ama orada kalmak istemiyordum. “Acemi Cadı” bittikten sonra daha sivri, kadınsı, dişli bir rol istiyordum. “Küçük Sırlar”ın senaryosunu okuduğum zaman da “Ben Ayşegül dışında hiçbir şey olmak istemiyorum” dedim. Acayip renkli bir karakter. Hem entrikacı, hem masum tarafları var. Ki bu masum tarafları ilerleyen zamanlarda daha fazla göreceğiz. Alan geniş. O yüzden Ayşegül'ü oynamak çok zevkli. Her oyuncuya nasip olacak bir rol değil.

Böylesine entrikacı bir karakterin neyini sevdi izleyici sence?

Merve: Bilmiyorum... Hiç olumsuz bir şeyle karşılaşmadım şimdiye kadar. Sadece “Acemi Cadı” döneminden beni seven çocuklar biraz tepkili. Benden büyük olanlardan ise oyunculuğum adına olumlu tepkiler alıyorum. Rol biraz sivri olunca oyunculuğunuz daha çok dikkat çekiyor ve “Bakalım yapabiliyor mu” ya da “Nasıl uyum sağlamış”a bakılıyor. Bu benim için daha önemli. Sevilmese tabii ki üzülürdüm ama önemli olan performansım...

ÇET OLMASAM, AYŞEGÜL OLMAK İSTERDİM

Hayatta kimse dört dörtlük değildir. Hepimiz birçok rengi barındırıyoruz bünyemizde. O yüzden bu karakter de daha gerçek geliyor bana...

Merve: Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım bana bir mesaj atmış; “Merveciğim seni az çok tanıyorum, daha naif, daha kendi halinde bir kızsındır. Sen bu rolü oynuyorsan, artık oyunculuğun gücüne inanıyorum” diye. Bu bana enteresan gelmişti. Bu karakterden çok memnunum.

Yurtdışından alıntı bir senaryo, genelde bizde tutmuyor. Peki bu iş nasıl sevildi?

Burak: Çünkü orijinalindeki karakterler çok seviliyor. Hemen buradakiyle kıyaslama yapıyorlar. Bizim işimizde de senaryo başarılı, yapımcı elinden geleni yapıyor, kanal destekliyor ama işte orada geriye kalan oyuncunun elinde! Özellikle uyarlama bir işse, başarı oyuncunun hayal gücüne, düşündüklerine bağlı. Bana da senaryo ilk geldiğinde “Ben kesin Çet'i oynarım, yoksa oynamam” dedim. Çünkü bana Demir rolü teklif edilmişti. Çet olmasam, imkan olsa Ayşegül olmak isterdim! Çünkü çok dişi, çok şey yapabilir, çok özgür. Bu iki karakter direkt ben olurum ama diğerleri ben olmazdım.

AYŞEGÜL'LE ÇET SEVGİLİ OLSA...

Hayran sayısını yine katladınız. Nereye varacak bu iş böyle?

Burak: Ben biraz kötüyüm ama ya...

Ama kadınlar sever duygularını belli etmeyen, egoist erkekleri...

Burak: Değil mi? Daha çekici geliyor o yüzden. Ben 18 bölüm duygularımı belli etmedim, bu yeni bölümde ediyorum mesela. İlginç. Kırılma anı bu. Ama devamında ne olacak bilmiyorum. Tabii Çet yine kapatır kendini. Onun güçlü tarafı o.

Ayşegül'le Çet sevgili olsa birbirleriyle hiç anlaşamaz herhalde...

Burak: Biz onu çok konuştuk işe başlarken. İkisi de sivri karakter, ikisi de zeki. Birbirlerini idare etmeyi seviyorlar. “Sen zekisin biliyorum ama ben de zekiyim” durumu var aralarında.

Merve: Bir de bir anda yakınlaşıp sonra bir anda uzaklaşma gibi bir durumları var. Biz Burak'la senaryoyu ilk okuyup karşılıklı oynadığımızda, o elektrik bir anda oluştu aramızda. Hiç zorlanmadık.

Burak, normal hayatında Çet gibi biri misin? Duygularını belli eder misin, yoksa oynar mısın?

Burak: Kalbim hep ortadadır. Duygularımı çok belli ederim. Dizideki gibi değilim ama belli etmemeyi de öğrendim diyeyim.

Dizide biraz antrenman oluyordur değil mi?

Burak: Herkes yandı! Oynamayı öğrendim. Tamamen oyun oynayacağım artık!

SİNEM'İN ROLÜ DE KOLAY DEĞİL

Dizide Sinem Kobal başrol oynamasına rağmen, siz oyunculuğunuzla daha ön plana çıktınız. Bunun farkında mısınız?

Merve: Öyle mi? İlgi çektiğimin farkındayım ama kıyaslama söz konusu olamaz. Herkes kendi yolunda iyidir. O farklı bir şey oynuyor orada, ben farklı. Tabii elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalışıyorum, bunun da karşılığını alıyorum. “Küçük Sırlar” benim için iyi bir çıkış noktası oldu.

Burak: Sinem'in oynadığı rol de kolay bir rol değil. Baktığınızda “Basit rol, şirin kız” diyorsunuz ama köşesi olmayan bir rol. Mesela çok sarhoşu herkes oynar ama bir çakırkeyfi herkes oynayamaz. O rol de biraz öyle. Bunun altını çizmek lazım.

Peki bundan sonra nasıl bir rol canlandırmak istersiniz?

Burak: Ben çapkını oynamayı çok seviyorum. Komik bir çapkını değil ama! Ağır bir çapkını canlandırmak isterim.

Merve: Nasıl olacak bilmiyorum ama sitcom fikri de bana güzel geliyor. Ya da böyle biraz daha bunalımlı, daha depresif bir karakteri canlandırmak isteyebilirim.

KENAN'IN PEŞİMDE OLDUĞUNU BEN DE GAZETEDEN ÖĞRENDİM!

Bir ara “Kenan Doğulu, Merve Boluğur'un peşinde” şeklinde haberler çıktı. İşin aslı nedir?

Merve: Yok öyle bir şey. Bana yansıyan hiçbir şey yok bu konuda. Ben de gazetede okuyup öğrendim!

BUNDAN SONRA GENÇLİK İŞİ YAPMAYACAĞIM

Bir sonraki proje ve çıtayı hep yükseltme isteği şimdiden harekete geçti mi, yoksa şu an için sadece “Küçük Sırlar” mı var?

Burak: Ben hep ileriye dönük düşünürüm. Bir işe başladığım zaman “iyi mi” diye sorarım, iyiyse o iş bitmiştir zaten. “Ondan sonra ne yapmalıyım”a bakarım. Şöyle bir artım var; ben komedi oynadım. Komedi oynamak zordur, çünkü zeka ister. Komedi oynadığım için şimdi drama sırası bende. Benim için bundan sonrası daha drama, daha oturaklı işler olacak. Mesela bundan sonra gençlik işi yapmayacağım.