'TEFO' SARP AKKAYA İLE ÇOK ÖZEL!

‘Ezel’de canlandırdığı Tefo karakteriyle büyük beğeni toplayan Sarp Akkaya, şu sıralar iki sinema filmi çekiyor ve bir dizi projesi için de görüşme halinde.

'TEFO' SARP AKKAYA İLE ÇOK ÖZEL!

Başarılı oyuncu yerli yapımların sesli çekilip, dublaj olayının sona ermesini çok doğru buluyor. Şu an kalbi boş olan Akkaya, evliliği kutsal bulmuyor ama konu çocuğa gelince, “İşte o benim yaşama sebebim” diyor.

Neler yapıyorsunuz şu sıralar?
TRT’de konuk oyuncu olarak rol aldığım ‘Mavi Kelebekler’ isminde bir dizi var. İki sinema filmi çekiyorum. Tolga Örnek’in ‘Labirent’ ve Ali Vatansever’in ‘El Yazısı’. Bu yaz benim için çok yoğun geçti.

‘Ezel’ dizisindeki Tefo karakteri sanki sizi başka bir yere taşıdı. Yaşamınızı ‘Ezel’den öncesi ve sonrası diye ayırabilir miyiz?
Meslek hayatımı böyle ayırabiliriz ama özel yaşamımda hiçbir değişiklik olmadı. ‘Ezel’ bana çok şey kattı ve öğretti. O yüzden benim için çok kıymetli. Hayatım boyunca hiç unutamayacağım bir iş oldu. Çok güzel dostluklar kazandım, hem teknik ekipten hem oyuncu arkadaşlarımdan.

Tefo ile gelen şöhret, günlük hayatınızı nasıl etkiledi?
Bazı zamanlar büyük kolaylıklar sağlıyor, bazen de zor duruma düşürüyor. Onun dengesini kurmayı insan kendi öğreniyor, ben de yavaş yavaş çözüyorum.

Nasıl mesela?
Seyirci sizi ekranda görüp sevdiği için tanıdığını zannediyor. Her şey olumlu başlıyor, bu çok keyifli. Ama ben dizide izledikleri kişi değilim, başka biriyim. Bazen bunu anlatmakta güçlük çekiyorum. Bu da işin olumsuz tarafı. Ama olumlu yönleri daha fazla.

Oynamak istediğiniz çok uç bir karakter var mı?
Yok. Hayal edebileceğim o kadar çok fazla şey var ki… Bugün bir rolü çok isterim, yarın aklıma başka bir şey gelir ve onu oynamayı arzu ederim. Zaten yapmak isteyeceğim işi sadece o rol belirlemiyor. İşin nasıl yazılacağı ve yönetileceği de önemli. Kariyerim boyunca benim bir şey katabileceğim ve bana yenilikler katabilecek rolleri istiyorum.

Dublaj yapmaya devam ediyor musunuz?
Artık yapmıyorum. Sesli çekime geçildi, yerli yapımlarda dublaj, ikinci sınıf bir iş haline geldi. Bu da çok olağan ve normal. Çünkü dublaj, bir oyuncunun oyun kalitesini yüzde 60 düşürüyor. İyi ki bitti.

Sesli çekim olması çok güzel ama herkes Türkçe’yi çok doğru kullanamıyor. Dizilerde diksiyon hataları yaşanabilir mi?
Diksiyonu iyi olmayan biri nasıl oyuncu olabilir ki? Bunlar çok kişisel şeyler, oyuncuları yapımcı belirler. Benim bir şey söylemek haddim değil.

Oyuncu olmaya karar verişinizde ablanız Esra Akkaya’nın etkisi oldu mu?
Dünyaya gelip, düşünmeye başladığım andan itibaren etrafımda hep ablamı gördüm. Ben oyun oynarken o da oynuyordu. Başka bir şey düşünecek bir ortamım olmadı. Ailemde sanatın başka bir dalıyla profesyonel olarak ilgilenen başka kimse de yoktu. Annem ev hanımıydı, babam da bir şirkette çalışıyordu. Ablamın arkadaş çevresi, kendisi kadar etkilemiştir beni. Devrim Nas, Yetkin Dikinciler ablamın sınıf arkadaşlarıydı. Ben Yetkin Ağabey’in bir anlamda elinde büyüdüm. İnsan onlarla oynaya oynaya, büyüye büyüye zaten başka bir şey yapmak istemiyor. Dolayısıyla oyunculuk çok düşünüp karar verdiğim bir meslek değil, düşünüp vazgeçmek istemediğim bir iş oldu.

Ablanıza, “Ben oyuncu olacağım” dediğinizde, ne dedi?
Bütün ailem destek oldu. Ablam bir dönem, harçlığını kazanmak için okurken bir firmada ansiklopedi satıyordu. Babam, “Ablana bak, sen böyle bir hayat istiyor musun?” dedi. Ben oyunculuğun zor taraflarını hiç görmedim, hep keyifli anlarına tanıklık ettim. Ablam olumsuzlukları hiç hissettirmezdi. Dolayısıyla hiç tereddüt etmedim.

Konservatuvarı hemen kazandınız mı?
Benim zamanımda üniversite iki aşamalıydı, ÖSS ve ÖYS vardı. İlk sınavı geçince özel yetenek sınavına girebiliyordunuz. ÖYS’ye girilmiyordu. Ben babama ikinci sınava girmediğimi, konservatuvar üçüncü sınıfta itiraf ettim. Allah’tan yetenek sınavını kazandım, yoksa bir sene açıkta kalacaktım. O zaman babama nasıl hesap verirdim, bilmiyorum.

Babanız gerçeği öğrendiğinde ne dedi?
Okuyorsun işte tamam dedi (gülüyor).

Bir de ikiz kardeşiniz Kaya var. Mükemmel bir olay. İnsanın bir ikizinin olması dünyanın en güzel şeyi. Hele Kaya gibi bir ikiz şahane. O olmasaydı ben ne yapardım bilmiyorum.

Huylarınız birbirinize benziyor mu?
Hiç, sıfır diyebilirim. Aslında bu büyük bir avantaj. Kaya’nın çok keyif aldığı bir şey bana bir şey ifade etmez. Benimki de ona (gülüyor). Eskiden çok kavga ederdik. Annemle babam, “Geçecek bu tartışmalar” derdi. Geçti ve yerini çok güzel bir sevgiye bıraktı. Bu da benim için çok kıymetli.

Hanginiz daha önce doğmuş?
Kaya benden 40 dakika önce dünyaya gelmiş. Annemin elini öpmek lazım (gülüyor).

Sanki siz ağabey gibi duruyorsunuz.
Evet, öyle diyorlar ama bu tamamen tavırla ilgili.

Kim daha erken olgunlaştı?
Ben sanırım hiç buluğ çağı yaşamadım. Kaya bir şey yapardı, annem “Buluğ çağında çocuk” derdi. “Ben ne zaman yaşayacağım?” derdim (gülüyor). Kaya’nın o çağı da biraz uzun sürdü ve bana fırsat kalmadı.

Hiç aynı kıza aşık olduğunuz oldu mu?
Yok canım, öyle bir şey nasıl olur ki? Kaya, “Ben bu kızdan hoşlanıyorum” derse, mahalle arası tabirle söyleyeyim, yengemdir!

Okul yıllarında kim daha popülerdi?
Kaya. Lisedeyken ben fen ve biyoloji okuyordum, Kaya sosyal okuyordu. Bütün okul onu tanırdı. Bir sıkıntım olursa Kaya gelip çözerdi. Lisede bana hep ağabeylik yaptı.

İkizlerin birinin canı yanınca diğerininki de yanar derler, böyle bir şey var mı gerçekten?
Birebir bir örnek veremem ama sürekli aklımdaysa ve o an Kaya’yı arıyorsam, “Ben de seni düşünüyordum” dediği oluyor, fakat bu durum normal arkadaşlar arasında da yaşanıyor.

Üç kardeşi aynı projede görebilecek miyiz?
İnşallah, o kadar isterim ki... En büyük arzum kardeşlerimle birlikte bir sinema filminde rol almak.

Öğretmenliğe devam ediyor musunuz?
Evet. Ayda bir workshop’lara gidiyorum. Ağırlıklı olarak Kaya ve Esra ders veriyorlar. İyi ki akademiyi açmışız. Ufak çocukları gözlemleyip, onlarla oyun oynadığım zaman, eğleniyorum ve çok şey öğreniyorum. Bir de oyuncu olmak isteyen ve bunun için çaba harcayan bir kişiyi izlemek bana çok şey katıyor.

Dizi sektöründe çok hızlı bir sirkülasyon var. Bir şeyler başlıyor, bitiyor ve yenileri çıkıyor. Bu sizi nasıl etkiliyor?
Tabii ki memnuniyetsizliklerim var ama ben biraz şanslı bir yerde duruyorum. Sadece iki bölüm izlediğimiz ve görünce hatırlamayacağımız çok yetenekli insanlar var. Onlara fırsat verilmeli. Ben artık bütün yapımcıların en büyük rolden en küçüğe herkesi seçmelerle işe almaları gerektiğini düşünüyorum.