Survivor'ın gelmiş geçmiş en iz bırakan yarışmacılarından Duygu, Habertürk'ten Nazenin Tokuşoğlu'na konuştu!
En son çamurların içinde bıraktığım Duygu elendi. Ne yalan söyleyeyim, ben elendikten sonra finale kalmasını istediğim tek kadın yarışmacıydı o
Hatta bunu başaracağına emindim ama olmadı. Gönüllüler takımının en kavgacı, en düzen bozucu yarışmacısı ilan edilse de Survivor'a çok yakışıyordu, yalan yok.
Adalarımız ayrı olduğu için onu ayağının tozuyla İstanbul'da tanımaya başladım. Her saniye, "hayatımda tanıdığım en ilginç insan" ödülüne doğru ilerliyor Duygu Çetinkaya.
Oyunu kuralına göre oynuyor, çok akıllı, bazen son derece dişi, birkaç dakika sonra "benim" diyen erkekten daha delikanlı.
Hayatıysa, tam filmlere konu olabilecek türden. Bunu lafın gelişi söylemiyorum. Okuyunca bana katılacaksınız...
1986 doğumlusun, asker çocuğusun. Kendimden bilirim, "Nerelisin" sorusuna cevap veremem. Sana da oluyor mu? Olmaz mı! Doğduğum yer, büyüdüğüm yer, yaşadığım yer var. Denizli doğumluyum, İskenderun'da büyüdüm. Ankara'da, Gölcük'de, Erdek'de yaşadım. O yüzden "Türkiyeliyim" diyorum.
Neresi iz bıraktı hayatında? İskederun'u çok sevdim. Özelikle Arsuz çok değerlidir, mabedimdir. Pazar günleri kilise sesiyle uyanırsın orada. Dinlerin kardeş olduğunu orada öğrendim. Sadece Gölcük biraz travmatiktir benim için. Annem hâlâ İzmit'te olduğu için onu her ziyarete gittiğimde deprem kokusu burnuma gelir. Yalnız kaldığım zamanlarda o çığlıklar gelir kulağıma.
Depremde orada mıydın? Gölcük'teydim, arkadaşlarımın evindeydim. 13 yaşındaydım.
Kayıp var mı? Çok arkadaşımı kaybettim ama deprem konusunu çok deşmek istemiyorum. Benim için çok travmatik bir olay.
Kardeşin var mı? İskenderun doğumlu Yağmur adında bir kız kardeşim var. Ağzı var dili yok bir kızdır, 11 yaş küçük benden. Kaza çocuğu demek istemiyorum, iyi ki var. Aslında bir anlamda tek çocuktum
Şımarıktın yani... Yoook. Ceza sistemiyle büyüdüm ben. Yanlış bir şey yaptığımda iki gün evde kitap okuma cezası alırdım annemden.
İşe yaramış, her konuda bir fikrin var. Aynen, iyi ki o cezaları vermiş annem. Çok okudum gerçekten küçükken.
Kızlarla mı daha iyi dostluk kurdun, erkeklerle mi? Eşit, ama erkeklerle daha iyi geçindim. Daha netler ya, düz matematik. Kızla kavga edemiyorsun. Narinler, hiç kaldıramam.
Erkek olmak ister miydin? Aslında çok merak ediyorum nasıl bir şey olduğunu. Bizde erkek hormonu da var ya, bende kesin fazla o hormon. O yüzden erkek olsaydım delikanlı bir erkek olurdum, Hilmicem gibi...
Çok değişik birisin sen... Mimikler, düşünce yapısı, zaman zaman o delikanlı haller, ama dinmeyen yaşlar. Gerçekten enteresansın! Dediğin her şeyin toplamıyım. Okuduğunu iyi anlarsan, iyi gözlemlersen iyi yansıtırsın. Bunu yapmaya çalışıyorum. Sen beni yönetemezsin, sadece fikrime yön verebilirsin. Masadaki çay bardağı benim doğrum ama kahve fincanı da doğru mu, bu gözle bakarım olaylara. Tek doğru bu demem hiçbir şeye.
Ama Survivor'da tam tersi göründün... Oranın ruh hali bambaşka. Özgür değilsin. Beynin yarışmadaki hamburgeri yemeye çalışıyor. Normal hayatta diyelim biriyle kavga ettim. 10 dakika sonra yolda birini görür, "A ne yakışıklı çocuk" der geçerim. Orada yaşadığın her şey sınırlı. Açsın, adadasın, tanımadığın 7 kişiylesin.
Dediklerini herkes yaşıyordu ama en aç olan, en üzülen, en sinirli; bütün "en"ler sendin. Benim bu kadar tanınmamın, sevilmemin, dikkat çekmemin nedeni ben değilim diğerleri... Onu ben bilerek yapmadım.
Maçı ben kazanmadım onlar kaybetti diyorsun... Aynen öyle. Benim kendimi ispat etme, takım yönetme, alkışlanma kaygım hiç olmadı.
Peki herkesten farklı olduğunun farkında mısın, anormal misin sen? Çünkü insan bir şey yaparken normali oymuş gibi gelir. Deli "deliyim" demez ya... Benim bir lafım var. "Deli olmaktan sakın ha korkma, deli akıllının üstüdür. Üstün üstü olmaktan korkma". Delilik korkusuzluktan gelir. Riski sever, kasmaz deliler. Sadece istediği şeyi yapar. Ben de tam buyum.
Başka örnekler var mı? Valizimi toplayıp bir anda zırt diye dünyanın öbür ucuna iki günlüğüne giderim.
Birine aşık olup ertesi gün evlenir misin? Olabilir. Bu çılgınlık gibi ama insan denen varlığı hiç tanımadığımıza inanıyorum. 30 yıldır tanıdığını zannettiğin birinin kötü yüzünü görünce ne kadar üzülüyorsun, her halükârda iş şansa bakıyor.
Hiç aşık oldun mu? Olmadım.
Netsin yani... Sevdim ama aşık olmadım. Aşk bir insanı diğerlerinin gördüğünden farklı görme, ona şekil vermedir. İğrenç biridir ama sen onu muhteşem zannedersin. "Duygu yapma kızım" derler umurunda olmaz. Bir insana aşıksan en az kendin kadar seversin. Ya da öyle zannedersin.
Tanımını nasıl bu kadar net yapabiliyorsun? Çok güzel sordun, çıkamıyorsun onun içinden. Belki bize anlatılan aşklar farklıydı, oradan yola çıkıyorum. Ama evleneceğim insan çok iyi arkadaşım olacak, ondan eminim. Bütün erkek arkadaşlarım, ki üç uzun ilişkim oldu ve biri çocukluğumdan gelen bir sevgiydi, hep iyi arkadaşımdı.
Bunlardan biri şarkıcı Murat Dalkılıç değil mi? Evet. Mesela Murat'la olan ilişkime baktığında süper arkadaştık ama finalde aslında öyle olmadığımız için bitti.
Çok fedakârlıklar yapmışsın o ilişkide... Ben o dönem Binbir Gece dizisinde oynuyordum. Murat da İzmir Soho'da çalışıyordu. El ele verdik. İkimizin de hayalleri vardı. Survivor Murat nasıl "Duygu bizi çok iyi motive ediyordu" dediyse, ben sevgilim Murat'a da bunu yapmaya çalıştım. Onu en iyi yerde görmek için her zaman çabaladım. Onun mutlu olduğunu görmek istedim hep.
Belki de aşıktın... Belki... Ama aşk daha bencilce bir şey sanki. Murat benim hem sevgilimdi hem de en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Dila'yı toprağa gömdüm. Murat'ı da başka türlü gömdüm.
Dila? En yakın arkadaşımdı. Trafik kazasında kaybettim. Aşela, Dila, İlkur ve ben dört yakın arkadaştık. Dört yıl önceydi. Tek "keşke" dediğim olaydır...
Ne oldu? Ben İzmit'teydim, Eftelya diye bir arkadaşımda. Dila "Duygu eve gel" dedi. Normalde evimin dışında kalmayı pek sevmem. O gün Eftelya'da kalasım tuttu. "Hadi gel" diye ısrar etti, benim de eve gitmeyesim tuttu! Sonra duşa girdim. Bir anda bir şey dürttü, abdest aldım, dua ettim. 15 dakika sonra telefonum çaldı. Bir polis "Arkadaşın telefonunu unutmuş, gelir misiniz" dedi. "Yarın alırım" dedim. Sonra başka bir polis aradı ve "Arkadaşınız vefat etti" dedi.
Offff çok korkunç bir şey! Ve o dönem annemle babam boşandı, Murat'tan ayrıldım, Binbir Gece dizisi bitti. Her şey üst üste geldi. Tam bir sene evden çıkmayı reddettim. Bu kadarmış hayat dedim. Annem de ölecek, kimseyi sevemeyeceğim. Dokunduğum her şeye zarar veriyormuşum gibi geldi. Gasilhanede Dila'yı yıkadığım an...
Sen mi yıkadın? Bir et yığını var önümde. Suyu döküyorlar, beyin akıyor. Anne vefat etmiş, baba İran'da, maddi durumu pek iyi değil. Ben yaptım. O günden sonra da kapattım kendimi.
Nasıl ayağa kalktın? Üç ay antidepresan kullandım, sürekli uyudum, ortalama günde 10 saat. Kalkıyorum, beynim gerilemesin diye kitap okuyordum. O günden sonra her problemimi konuşarak çözdüm, hiç biriktirmedim. Karşımdaki kırılacaksa bile yüzüne söyledim. Ailemden de bunu gördüm zaten.
Psikolojik rahatsızlığın oldu mu hiç? İlaç kullandım ama hastalık boyutunda olmadı.
Murat Dalkılıç'la neden ayrıldınız? Onun meşhur olacağını anlayan insanlar beni bir tehlike olarak gördüğü için ekarte etmek istediler. Aşkından ölmüyordum ama çok sevdim. Annemi sever gibi, dostum Aşela'yı sever gibi... Kendi krizimden çıkamadım, ona da zarar vermek istemedim, bağırarak uyanmalar falan... Ama bırakmadım, yenilmeyi değil yeniden doğmayı tercih ettim. Bir gün Kuran okumaya başladım ve Dila'nın ölümünün bile bana armağan olduğunu gördüm. Benden bir şey aldı ama çok dersler verdi.
İşler nasıldır sizin sektörde? İlişkiler kadar sektör de ezdi beni, ama çok ezdi Nazenin.
Duyguyu ezen bir sektör... İnanmak zor! Kimseye eyvallahım olmadı. Çıkar ilişkileri üzerine kurulu bizim sektör. Beren Saat ve Engin Akyürek'le Türkiye'nin Yıldızları yarışmasındaydım ben de. Ama oyuncu olmak istediğim için. Hiçbir zaman insanlar saçımı, sevgilimi konuşsun istemedim. İşimi yapıp evime dönmekti amacım.
Çılgın Dershane filminde oynadım, döndürüp döndürüp bikinili fotoğrafımı önüme attılar. Magazin malzemesi olmadım hiç. "Osman Tan'la, Eser Yenenler'le ilişki yaşadı" dediler, görüntü nerede?
Konu açılmışken, Tuncay Şanlı'yla Gül Fakı'dan çok önce ilişkin olduğu doğru mu? Tuncay benim 10 yıllık arkadaşım. Takım arkadaşlarından birisi eski erkek arkadaşımdı. Tuncay sevdiğim, saydığım bir adamdır. Yanlış anlaşılma var o işte.
Gül'le muhabbeti geçmiş miydi adada? Evet, ben tanıdığımı falan söyledim. Bu olacakları hisseder gibi anlattım aslında, böyle diye. Hatta Gül'le yakınlaşmamız öyle başladı. Birbirimize o kadar dürüst olduk ki, bana karşı şüpheleri vardı kızcağızın, onları giderdim. Sonra çok güzel bir ilişkimiz oldu. Fatmagül melek gibi bir kız. Yemek getirdi, sohbet etmeye çalıştı. Allah var, altın kalpli bir insan.
Ama ertesi gün kano yarışında çok bağırdın... Abla kız kavgası gibi bir şey oldu. O gün çok başım ağrıyordu. Dağhan da göstermelik davranınca iyice dağıldım. Dedi ki Dağhan, "Dinlemesen de beni dinliyormuş gibi yap". Orada puanını verdim. Eh öbür yandan Bennu ve Irmak Hanım tek yarışmaktan korkuyor, "çift yarışalım" diyorlar.
Ben bireysel yarışmayı seviyorum. Yarışırken gözüm kararıyor. Fatmagül de çok dikkatsizlik yapınca patladım. Zaten benimle arkadaşlık etmeye başladıktan sonra Fatmagül'ün içindeki yarışçı çıktı. Kapasitesi vardı da hırsı birlikte çıkardık.
Kaç kilo verdin? 4 kilo...
Gül Fakı, senin de onun gibi regl olmadığını söyledi. Hâlâ olmadın mı? Hayır! Hormon dengem değişti. Tüylenme de oldu vücudumda. Agresif oldum. İçimizde bir hayvanın barındığını, teknolojiden bihaber olunca beynin nasıl gerilediğini gördüm. İlkçağ dönemine dönüyorsun. Normal bence..
En çok kime yaradı bu yarışma? Bana... Demek ki amacım bu olmamasına rağmen kendimden bahsettirecek kadar iz bırakmışım. Acun da dünyada gördüğüm en merhametli insanlardan biri. Onunla iş yapan biri zarar görmüyor. Bir sürü insana ekmek parasını kazandırıyor, yerlisinden Arjantinli'sine. Bana da yaradı.
Eleneceğini hissettin mi? Evet hissettim. Seven beni çok seviyor ama orada başka yarışmacıların da fanları var. Ben aynı zamanda sevilmeyen de olduğum için o oylar Murat'a gitti. Dağhan'la "Oylar Irmak'a" dedik mesela, bizim fanlar sayesinde kaldı. Tabii Murat'ın da fan kitlesi oluştu. Bence ilk dörtte Murat ve Hilmicem olur.
Doğukan'ın içinden özgüven ve canavar çıktı. Her ne kadar bana "Köpek" dese ve beni çok kırsa da Ümit değil Doğukan ilk dörtte olacak, bir de Cengiz. Irmak şanslı, ama ilk dörde kalmayı çok hak etti diyemem. Amacı tanınmaktı. Daha önce Özge Ulusoy'un yaptığını yapmaktı.
Ama hayat görüşü olarak Irmak dünyaya ne verebilir bilmiyorum. Arkamdan "Allah sizin takıma sabır versin" diyor, yüzüme "Merhaba Duygu'cum, nasılsın"... Bence dürüst ve samimi biri değildi. Ben ona hep ılımlı ve dürüst davrandım. Eğer bir kadın kalacaksa ilk dörtte ben olmalıydım ama demek ki kaderimde yokmuş.
Neden kadınlar erken eleniyor? 40 kilo 200 gram gitmişim oraya. Kadınların en zayıfı ama en yüksek performanslısıydım. Kadınlar "Erkekler benden daha güçlü" diye diye yapıyor bunu. Kendini düşürüyor kadın...
Halbuki bir anne çocuğunu kurtarmak için kamyonu kaldırır gerekirse... Bennu Gerede diyor ya "Sen beğnım kim olduğumu bilıyoğr musun"; Trabzona gitsin 70 yaşında teyzenin evine dağdan odun topladığını gördüğünde olayın yaşla ilgisi olmadığını anlar. Kadın yapıyor bunu kendine. Benim elenmemin sebebi de bu. Çekildim, zayıf halka gördüm kendimi... Bir de artık gitmek istiyordum sanırım. Ödülleri çok kazanmaya başladık, dış dünyayla yeniden iletişime geçince aklım dışarı gitti.
Peki orada olanlar orada mı kaldı? Orada olan orada kalır tabii, ama mesela Ümit Karan'ın beni göstererek "Bak nasıl kışkırtacağım" demesi falan hoş değildi. Ha dönünce bana saygısızlığa devam eden olursa mahkemeye veririm. Artık Survivor'da değiliz, kimseyle uzlaşmak zorunda değilim. Ama biliyorum ki açlık, özlem insanları farklı noktalara getirebiliyor.
Kendini çok iyi savunuyordun. Bennu "Ben daha yaşlıyım, yoruldum" dediğinde "Güç oyunlarında 20 kilo ağırlığın avantaj olduğunda yaşlı değil miydin" dedin mesela. Olayları nasıl böyle anında bağlayabiliyorsun? Ben Survivor'ı gerçekten yaşadım. Nasıl gerçek hayatta bir çıkış yolu bulursun kendine, orada onu yaptım. Kameralara oynamadım, oyuncuyum ama...
Hiç mi oynamadın? Oynasaydım sevimli kızı oynardım, niye kavgacı kızı oynayayım? Bana Bennu "Sen benden daha iyisin, kazanamayacağım için oyunu bırakıyorum" deseydi ses çıkarmazdım. Bana insan gibi yaklaşan kimseyle kavga etmedim ben.
Söylediklerin mantıklı ama Bozok'la konuştuğumda o da mantıklı geldi bana... Tamam da o bana "Şizofren" ve "Gerizekâlı" dedi. Bu benim canımı çok yaktı. Bir de açıklama yapıyor "Gerizekâlı küfür değil, zekâsı geri demek" diye. Yaşı, deneyimi ve görüntüsünün altındaydı performansı. Ama ben ona küfretmedim, sadece "Allah karına sabır versin" dedim.
O da eleştirildi... Ne var ki kadınla nasıl konuşacağını bilmiyor, Türk olsaydı çekemezdi bence. Yanlış bir şey dediğimi düşünmüyorum. O bana "Sahtekar, beyinsiz" dedi. Sessiz mi kalsaydım? Bana yaptığı şeyler insani değildi.
Özür bekliyor musun ya da özür diler misin? Bu saatten sonra özüre falan gerek yok. Ben de ne ona ne de başkasına özür dilenecek bir şey yaptım.
Kimle görüşmezsin? Herkesin yolu açık olsun ama beni sevmediğini düşündüğüm insanla görüşmem. Bana saygısı olmayan insana saygı duymam. Bozok, Mustafa ve Emel'le görüşmem herhalde.
Birçok dizide oynadın ama Survivor'da tanındın... Evet, çok seyredilen dizilerde oynadım, az da olsa tanınıyordum ama şimdi herkes tanıyor. İlk zamanlar burnumdan geldi ama son dönemime baktığımda "İyi ki gitmişim" diyorum. Çok yalnız kaldım, çok çaresiz kaldım. "Ben mi yanlışım"ı çok sorguladım. Acımasızca eleştirdim kendimi ama iyi oldu.
Seni seven neden sevdi, sevmeyen neden sevmedi? İkisi de ciddi rakamlarda... Olaylara aşırı tepki verdiğim için sevmemişlerdir, en sevmediğim insanın bile yüzüne konuştuğum için sevmişlerdir. Ama beni çirkef ve samimiyetsiz bulan izleyiciye de şöyle söyleyebilirim; onların hayatında yanlış örneğimdir, yine de bir şey vermişimdir.
Kızgın değilsin yani sevmeyenlere. Çünkü "Aramızda para toplayalım Duygu Panama'da kalsın diyenler" de var! Hiç kızmıyorum. Sadece yapımı biliyorum. Beni tahrik etmeyeceksin. "Ümit ne olursun sus" dediğim zamanlar oldu. Konuşunca cevap veriyorum işte! Karşımdaki insanın seviyesine indiğim için o kadar agresiftim.
Biz aynı takımda olsak kavga eder miydik? Bence etmezdik. Ne kadar sakin, hanım hanımcık demiştim senin için. Benim gibi yalnız kaldın ama benim gibi tam koparmadın kendini. Hem içlerinde kaldın, hem içine kapandın. Son dokunulmazlık oyununda hissetmiş gibi nasıl iyiydin. Almak için nasıl çabaladın. O günü çok iyi hatırlıyorum. Sen diğerlerinden daha sessiz bir kızdın ama daha iyi yarışmacıydın. Ben nasıl Fatmagül'ün içindeki canavarı çıkardım, sana bunu yapan bir kadın yoktu orada.
Yüzünde estetik var mı, özellikle dudağında? Kaşlarımda ve dudağımda kalıcı makyaj var. Az kaşım vardı, bir de 16 yaşındayken evdeki cama girdim, çenemin altı ve dudağım kesildi. Dudağım yok olmuştu, o yüzden yaptırdım.
Fanatik Fenerbahçeli'ymişsin. Ben de dönünce öğrendim bunu ve çok sevindim... Ben seni oradayken duymuştum. Fenerbahçe yazıları da yazdım zamanında. O dönem de erkek arkadaşım futbolcuydu. Babamdan gelme bir aşktır Fenerbahçe.
Gezi Parkı direnişine bağlayacağım futbol sevgini... İstanbul United için ne diyeceksin? Süper... 3 takım değil gerekirse 43 takım el ele verir ama özellikle üç büyükleri yüz bin kere öpüyorum. Kürt'ü, Türk'ü, Laz'ı, Müslüman'ı, putperesti aynı topraklarda yaşıyoruz. "Ben bastırıldım" diyor toplum.
Dinlemek lazım. Ama her kesimi dinlemek lazım. Ölüsünün mezar taşını okuyamayan tek milletiz, işimiz zor. Kitap okuyan insanların üzerine biber gazı sıkmak hiç vicdani değil. Olaylara daha ılıman yaklaşılabilirdi.
Survivor 17 nüfuslu bir ülke olsaydı... Benim güzel bir kafem olurdu, pasta yapardım, Seda bana yardım ederdi. Bozok siyasetçi olurdu, Emel de onun katibesi... Ümit Karan karşı parti lideri olurdu, kapışırlardı sürekli.
Fatmagül sağlık sektöründe olurdu, herkesin yardımına koşan doktor ya da hemşire... Dağhan provokatör olurdu, Mustafa da ona yardım ederdi. Hilmicem'in dans okulu olurdu, Murat onunla çalışırdı.
Irmak kuaför olurdu; süslü ya biraz... Bennu İngilizce öğretmeni olurdu kesin. Sen halka eşit bakan bir gazete sahibi, aynı zamanda muhabiri olurdun.
Larissa'nın butiği olurdu, şirin kıyafetler satardı. Doğukan inşaat firması sahibi olurdu. Erhan ganyan bayii, Cengiz'in fitness salonu olurdu.