'SONDAN SONRA'YA DİKKAT!

'Sondan Sonra' isimli oyun, izleyiciyi çok düşündürecek! 11 Eylül sonrası paranoyanın anlatıldığı uyarlama oyunda; hastalıklı bir aşk üzerinden, 'güç ve iktidar' ilişkisi sert bir dille irdeleniyor. Bu yüzden afişlere '16+' uyarısı kondu!

'SONDAN SONRA'YA DİKKAT!

OYUNDA SEKS, ŞİDDET VE 16+ UYARISI VAR!
Duru Tiyatrosu, mart ayına, 11 Eylül saldırıları sonrası yaşanan paranoyayı anlatan 'Sondan Sonra' (After the End) bomba gibi girdi. Emre Kınay ve Ahu Türkpençe'nin yer aldığı oyun, son dönemin en ilgi çeken eserlerinden... Bu dikkat çekici oyunun afişlerinde ise içerdiği bazı sert sahneler nedeniyle 16 yaşından küçüklere yasak uyarısı bulunuyor. Kınay bu durumu; "Tiyatrosevmez bir birey yaratmak istemem. Geleceğin seyircisini yaratmak için böyle bir önlem aldım!" sözleriyle açıklıyor. Eleştirmenlerden tam not alan oyunu oyuncularıyla konuştuk.

Oyunda, '11 Eylül' saldırıları sonrası, toplumda gelişen paranoya ve faşizan eğilimden yola çıkılıyor. Dünyadaki değişen güç dengeleri, kadın- erkek ilişkisi temelinde anlatılıyor. Bu anlamda oyunun birçok mesajı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Emre Kınay: Oyunda iki temel konu işleniyor; 'Makro' ve 'mikro' düzeylerde iktidar ilişkisi... Makro düzeyde, güçlü bir ülkenin zayıf ülkeleri yönlendirmesi anlatılıyor. Mikro düzeyde ise bir erkeğin gücünü kullanıp bir kadını elde etme mücadelesi... Güç kullanarak demokrasiye kavuşturma çabası, ya da buna bir erkeğin gücünü kullanıp bir kadını elde etme mücadelesi de diyebiliriz. '

MARK' BİR YANDAN ABD!
Riskli bir konusu olan bu oyunu sahnelemekten çekindiniz mi?
E.K.: Tiyatro, muhalif olmak zorundadır. Bu oyun bir anti-tezdir. Ortada bir tez var, dünya üzerinde uygulanan somut bir gerçek var. Terör saldırıları sonrası, bir korku ortamı yaratıldı. Bunu da kullananlar oldu. Biz bunu anlatıyoruz. Kaldı ki bu oyun, benim yaşam görüşüme de çok uygun. O yüzden herhangi bir çekincem cidden hiç olmadı.

Oyunu sahneleme kararını nasıl aldınız peki?
E.K.: Füsun Günersel, oyunun çevirisini getirdiğinde, metindeki, "İyilik adına gücünü kullanmak, toplumsal ya da bireysel süreçte faşizmi yaratır" cümlesine rastladım. Bu da tam anlatmak istediğim şeydi. O cümlenin etkisiyle, oyuna daha da bağlandım ve sahnelemeye karar verdim.

Makro düzeyde düşündüğümüzde sizin oynadığınız 'Mark' karakteri Amerika mı?
E.K.: Evet... 'Mark'ı Amerika olarak, Ahu'nun oynadığı 'Louise'i de Irak olarak düşündüğümüzde bu hikâye bambaşka noktaya geliyor... Bir anda, iki kişi üzerinden, birbirinden çok farklı siyasi olayların anlatıldığını fark ediyoruz...

Gücü elinde tutanların, yaptıkları iyiliğin mutlaka bir sebebi olduğunu söylüyorsunuz değil mi?
E.K.: Evet. Oyun da bunu sorgulatıyor zaten. 'Mark, 'Louise'e güya iyilik yapıyor! Karşılıksız bir iyilik söz konusuysa, diyeceğimiz bir şey yok... Ama orada 'Mark'ın belli talepleri var... Mesela oyunun bir yerinde 'Mark', Louise'e "Söylediğimi kabul edersen, daha fazla yemek yersin" diyor... Siyasette de aynı şey... Güçlüler, daha zayıflar için belli 'iyilikler' yapıyor. Ama yapılanlar karşısında, zayıfların değişmelerini ya da söylediklerine uymalarını bekliyorlar!

SAPLANTILI BİR DURUM
Oyunda, 'Mark' aşkına karşılık vermeyen 'Louise'i, 11 Eylül'ü bahane ederek sığınağa kapattığını ve kendisine muhtaç hale getirdiğini görüyoruz. Kadın erkek ilişkileri çerçevesinde baktığımızda bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
E.K.: 'Mark'ın sağlıklı olmaması burada çok önemli bir etken. Saplantılı bir durum var. Ben yönetmen olarak konuya, 'gücü elinde tutan' ve 'elinde gücü olmayan' diye baktım...

'Duru Tiyatro' olarak, iyi bir gelişim süreci yaşıyorsunuz... Bu oyun gibi farklı ve başarılı projeleriniz var... Tiyatroda yaşadığınız bu gelişimi neye bağlıyorsunuz?
E.K.: Tiyatroya olan karşılıksız sevgiye... Kurulduğumuzdan beri, hiçbir yerden destek almadan tek başımıza ayakta durmaya çalışıyoruz. Çok şükür, tiyatromuz kendi yağıyla kavrulur hale gelmeye başladı.

'MARK' BENİ ÇOK ZORLADI
Canlandırdığınız karakterler oyunculuğunuza ne kattı?
E.K.: 'Mark' beni çok zorladı. Hiçbir davranış biçimi benimle uyuşmuyor... Saplantılı, zor bir karakter ama oyuncu için güzel bir rol... Bir yandan oynarken, bir yandan oyunu yönetmek de zorladı beni. Bu kadar zorlanacağımı düşünmemiştim açıkçası. Oynamaktan çok keyif alıyorum. Ahu Türkpençe: 'Louise', bana çok şey kattı. En azından her zaman canlandırdığım karakterlerin dışında kalan bir projede yer aldığım için çok mutluyum. Bir oyuncu için farklı rollerde oynayabilmek çok önemli. Aslında çok yorucu ve zor bir oyun bu. Çalıştıkça daha çok şey öğreniyor insan. Ben metni en ince ayrıntısına kadar anlamaya çalıştım.

HASTALIKLI AŞIK:
Oyunda Emre Kınay, 'Mark' adında hastalıklı bir aşığı canlandırıyor. Ahu Türkpençe de saplantılı derecede aşık olunan 'Louise'i... Eser, 11 Eylül saldırıları sonrasında yaşanan bir olayı konu alıyor. 'Mark', güvenliği bahane ederek 'Louise'i evinde tutsak ediyor.