Sinem Kobal InStyle dergisine verdiği röportajda yeni filmi ‘Yaktın Beni’de canlandırdığı İpek karakterinin seyirciyi şaşırtacağını söyledi. Kobal,”Tecrübelendikçe önüme daha farklı karakterler gelmeye başladı.
Ezber bozmayı seviyorum. Gönül İşleri’ndeki Sevda da öyleydi. ‘Mükemmel kız’ değildi. Hayata tutunmaya çalışan, kusurları olan, darbeler alan bir kızdı. Öyle karakterleri seviyorum.”
Uzun bir ara vermeyi planlamıyorum! Işıltılı, yetenekli ve güzel... Sinem Kobal yakın zamanda gösterime girecek olan yeni filmi Yaktın Beni ile kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Gönül İşleri’nin seti devam ettiği için temposu yüksek bir kış geçirdiniz. Yazın dinlenebildiniz mi? Evet kışın yoğun geçti. Hemen ardından Yaktın Beni’nin çekimlerine başladım. Hatta sonrasında Romantik Komedi 3’ü çekecektik ve ertelenince bana da sürpriz bir tatil yapma şansı doğdu. Bu tatil bana çok iyi geldi, dinlenme şansı yakaladım.
Neler yaptınız tatilde? Yurt dışı seyahatleri yaptım, onun dışında da denizle bol bol haşır neşir oldum. Yazın bana deniz çok iyi geliyor, en çok denizde dinleniyorum.
Tatilde en çok deniz kenarında dinlendiğinizi söylediniz. Tatilinizi planlarken içine kültür turu da ekler misiniz yoksa yorucu bir tempodan çıktığınız için kafanızı mı dinlemek istersiniz? Dönem dönem değişiyor aslında... Ruhumun neye ihtiyacı varsa, ona göre şekilleniyor. Eğer çok yorulmamışsam daha aktif bir tatil istiyorum.
Gezeyim, yeni yerler göreyim, tarihi turlar yapayım istiyorum ve böyle bir tatili çok seviyorum. Ama eğer çok yorgun bir sezondan çıktıysam öncelikle bir güzel dinlenmek istiyorum. “Dinlenmek isterim,” dediğim de ben çok hareketli bir tipim ve benim dinlenme anlayışım bir hafta sakinlikten sonra tekrar harekete geçmek. Bu anlamda tatilim güzel geçti, dinlendim.
Yeni filminiz Yaktın Beni’nin çekimlerini tamamladınız. Ekiple nasıl bir araya geldiğinizi merak ediyorum. Filmle ilgili çok heyecanlı olduğumu söylemek istiyorum. Zaten çok inandığım ve keyifle çalıştığım TMC ailesinden filmin senaryosu geldi.
Okuduğumda çok sevdim. Bu güçlü oyuncu kadrosuyla beraber bir arada çalışmak güzel bir deneyimdi. Özellikle toplum olarak hepimizin çok yorulduğu ve üzüldüğü olayların içerisindeyken insanları bir tık gülümsetebilmek adına güzel bir proje olduğunu düşünüyorum. İzleyenler en azından, sadece o an için ufacık gülümseyebilirlerse, onu sağlayabilirsek biz de mutlu oluruz.
Hayranlarınızın sizi beğendiği halinizden farklı bir rol kabul ederken yadırganmaktan endişe ediyor musunuz? Hayır, benim için önemli olan ne fiziksel görünüş ne de başka bir şey... Benden o karakteri gerçek kılabilmek için ne bekleniyorsa onu vermeye çalışıyorum. Ve o fırsatlar da her zaman karşımıza çıkmıyor. Ezber bozmayı seviyorum.
Hem fiziksel hem ruhani başka bir yolculuk oluyor, kendinde keşfetmediğin başka duyguları ortaya çıkartıyor. Görsel olarak değişim her zaman daha net geliyor ama her karakterde aslında içsel çok başka bir yolculuk oluyor. Hepimizin dışarıya karşı maskeleri var ama özelimizde yükler taşıyoruz ve belli etmemeye çalışıyoruz. Bu yüzden hayatta hiç kimseye önyargılı bakmamak gerekiyor diye düşünüyorum.
Siz çocukken de vardınız, genç kız oldunuz, genç bir kadından şimdi daha tecrübeli bir kadına dönüşüyorsunuz ve bir şekilde hayatımızdasınız. İzleyici çabuk tüketebiliyor, sizin için nasıl geçti tüm bu zaman? 13 yaşında ilk Dadı dizisiyle televizyona başladım, o zaman daha çok oyun gibiydi. Daha sonraları meslek olarak farkındalığım gelişti ve kendimi daha çok geliştirmeye ve neler öğrenebileceğime kafa yormaya başladım.
Ondan sonrası çok daha keyifli olmaya başladı. Zaten öğrenmenin sonu yok; her gün yeni duygular, yeni keşifler yaşıyorsun, çalıştıkça, tecrübelendikçe eksiklerini ve artılarını fark ediyorsun, onlar üzerinde tekrar yoğunlaşıyorsun. İyi olan taraflarını ne kadar daha iyi yapabilirsin ya da eksiklerini ne kadar tamamlayabilirsin, üstünden ilerliyorsun ve tüm bunların çok keyifli olduğunu düşünüyorum.
Belki ait hissedebileceğim bir meslek olmasaydı benim için kötü geçebilirdi ama kendimi çok ait hissettiğim ve gerçekten severek yaptığım bir mesleğe sahibim, o yüzden bu gelişim döneminde ne kadar beni yorsa da mutluyum.
Eleştiride ne kırar sizi? Yapıcı yönde olan hiçbir şeyin kırıcı olacağını düşünmüyorum hatta yararlı olabilir.
Oyunculuk dışındaki meziyetlerinizi merak ediyorum... Dans etmeyi severim. Sahneyle ilk tanışmam 4 yaşımda çıktığım AKM sahnesindeki bale resitaliyle oldu. Baleden oyunculuğa geçtim. Onun dışında sporla aram iyi diyebilirim. Kick boks ve pilates yapıyorum. Daha denemek ve öğrenmek istediğimde birçok şey var.
Stresli bir mesleğiniz var, ruhunuza nasıl bir bakım yapıyorsunuz? Durup dinlendiğin zaman mesela gerçekten ruhunu beslemen gerekiyor, gerçekten dinlenmen gerekiyor, hayata değmek gerekiyor ki tekrar yeniden kendini, iç dinamiğini topladığın zaman karşıya başka bir şey yansıtabiliyorsun.
O yüzden ona özen göstermeye çalışıyorum, kendime zaman ayırmaya çalışıyorum. Çalıştığım sürece tabii ki bunu yapamıyorum ama bir süre, en azından kendimle kalıp bunu yapmak için fırsat kolluyorum açıkçası. Yaz dönemi benim için çok güzel geçti, çok dinlendim, ruhumu da dinlendirebildim.
Bazen de her şey doğru olsa da şartlar doğru olmuyor... Sonuç olarak çok çabuk tüketilen bir iş yapıyoruz özellikle televizyon sektörü öyle. Tüketim üzerine kurulu bir sektör olduğu için bunun önüne geçmek zaten imkansız.