SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

Türkiye'nin en ünlü besteci ve söz yazarlarından biriyken, şarkı vermediği isim kalmamışken; ünlü sanatçılarla düet yaparak çıktı ortaya. Bir yıl sonra şan dersleri alarak solo albümü Karnaval'ı çıkardı. Sinan Akçıl hırslı, çalışkan ve kendine çok güvenen biri... Onu yakından tanımak için bu röportajı mutlaka okumalısınız

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

- Hislerini anlatmak için şarkılar bir araç mı?

- Yüzde 150! Şarkılarımın yüzde 50'si yaşadığım hikayeler, yüzde 50'si gözlem.

- Artık iyi müzik, kaliteli müzik yerine slogan sözler mi iş yapıyor sence?

- Her zaman değil. Eğer ben slogan şarkı yapıyorsam; arkasından, soyadını taşıdığım aileyi, geldiğim yeri düşünerek de şarkılar üretiyorum. Ben bu harmanı yapmasam, sıradan bir popçu olurdum.

- Sen nasıl bir popçu olduğunu düşünüyorsun?

- Ben popçu değilim, müzisyenim! Şu an elinde tuttuğun bardağı yere atsan, onun notasını söylerim sana, o nota da doğru çıkar. O yüzden Allah'ın bana verdiği bazı yetenekleri pop müzikle birleştirme kararı almış biriyim ben.

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

- Tamam, iyi bestecisin, iyi söz yazarısın, çok iyi şarkılar yapıyorsun ama iş şarkı söylemeye geldiğinde, 'Sesi fena, şarkı söylemesin,' eleştirileri var. Etkilenmiyor musun bu eleştirilerden, çünkü tam gaz devam ediyorsun?

- 'Var'dan ziyade 'vardı' böyle eleştiriler diyelim. Bir gün hiç üşenmedim, bir konser alanında sordum bunu; 100 kişiden bir kişi çıktı. Dolayısıyla o kişileri yüzde 1 olarak görüyorum. Ama bu albümde o yüzde 1'i de kaybettim.

- Sesinin iyi olduğuna inanıyor musun gerçekten?

- Şöyle söyleyeyim; benim içimdeki besteyi, benim aklımdaki şarkıyı benden iyi yorumlayabilecek herhangi bir şarkıcı olduğunu düşünmüyorum!

- Neredeyse şarkı vermediğin sanatçı kalmamışken, bu anlamda iyi de bir isim yapmışken, şarkı söylemeyi istemek neden? Şöhret olmak, alkışlanmak falan mı istedin?

- Ben sadece beste yaparken de bugünkünden daha az şöhretli değildim, ama o 50 metrekarelik stüdyoya sığamadım gerçekten! Ciddi bir hayran kitlem oluştuğu için onlar da sığamadı. Hep beraber bunu sokağa taşımaya karar verdik; hem de acilen. Hepsi bu!

- Yani sen o odaya sığamayınca mı oluştu şarkı söyleme fikri? En başta hedefin bu değil miydi?

- Aslında hep vardı, bunu ilk kez söylüyorum: Hep etap etap ilerledim... Birinci etap, aranjörlükte kendini kabul ettir. İkinci etap, şarkıların Türkiye'nin çok sevdiği şarkılar olsun. Üçüncü etap, bu çok sevdiğin şarkıları sen söyle. Dördüncü etap, hepimiz birbirimize sarılalım. (Kahkahalar atıyor.)

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

İZEL'YA SİNAN YA HİÇ ' DEMESEYDİ...

- Tercihini pop müzikten yana yaptığında, klasik müzik sanatçısı babayla hiç sürtüşme yaşamadınız mı?

- 6-12 yaşları arasında çok iyi bir piyanist olma yolunda gidiyordum. Sonra 'Baba. sözler, müzikler var içimde,' dedim. Ben bu içimdekileri piyano çalıp söylüyorum tabii. Çetin Altan geliyor eve, ona söylüyorum. Süheyl Denizci, Erol Pekcan, Hıncal Uluç geliyor, onlara söylüyorum. Onlar da benim o enerjimi görüp 'Bu çocuğu klasik müzikte tutamazsın,' diyor babama...

- Hayal kırıklığı?

- Yaşadığını biliyorum ama çok yüz göz olmadı benimle bu konuda. Çantasını karıştırdığımda, kendi CD'lerimi bulduğum olmuştur ama!

- Hiç bu konuda konuşmadınız mı?

- Sadece bir laf etti: 'Sen benden daha yeteneklisin ama ben senden daha çalışkanım...' Yani klasik müzik için çalışkanlık, benim yaptığım müzik için yetenek gerektiğini düşünüyor. Babama 'Türkiye'yi sallayacak bir klasik müzik eseri yarat' desem, en az iki-üç yıl beklerim ama o bana 'Bir Beethoven icra et' dese, iki hafta sonra biter o iş. Böyle bir olay bu...

- Sonuçta babanı ikna ettin, konservatuara girdin, öyle mi?

- İlkokula başlarken 'Konservatuarın ilkokulu yok mu?' demişim anneme. Altı yaşında ilkokulla beraber yarı zamanlı Kadıköy Konservatuarı Piyano Bölümü'ne başladım. İlkokul bitince annemin yoğun ısrarları sonucu Saint Benoit'ya girdim. Bu arada 13-14 yaşlarında MFÖ'ye çalıyordum, devamsızlıktan konservatuardan atıldım. Sonra aranjeler yapmaya başladım önemli sanatçılara...

- Kimlerdi onlar?

- Sezen Aksu, Candan Erteçin... Ama aranjörlük yetmedi. 'Kendi şarkılarımı yapmak istiyorum' diyerek ayrıldım.

- Seni kendi şarkılarınla keşfeden kişi kimdi?

- İzel'dir. Ona şarkılarımı dinlettim 'Sen deli misin, bu şarkıları niye yapmıyorsun?' dedi. Bir baktık onunla ilk albümümüzü, yani Anlayamazsın'ı yapmışız ve Altın Plak almışız! Şirket o zaman 'Sinan Akçıl kim? Tanımıyoruz, çok ufak,' diyerek beni istemiyor ama İzel 'Ya Sinan Akçıl ya da hiç,' diyor. O yüzden benim için İzel'in yeri ayrıdır.

- Sonra?

- Sonra Ferhat Göçer albümleri, birkaç ödül daha, Eurovision, Altın Kelebek, şu bu derken 30-40 tane ödülüm var şimdi.

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

SİNEMADA DURAMAM!

Sabahları gözümü açtığımda ilk yaptığım şey, müziği açmaktır. Genelde yabancı konser DVD'leri izlerim.

Sabahları ilk önce espresso içerim, daha sonra kahvaltı yaparım.

Pazar dahil, her Allah'ın günü 1 saat kardiyo yaparım.

Hayatım boyunca, sabah 6'dan önce uyumuşluğum yoktur!

Kapıdan hep sağ ayakla çıkarım.

Müziği hep en yüksek volümle dinlerim, saatlerce de bundan yorulmam.

Konserlerime çıkmadan önce mutlaka kendime ait duamı edip, üç kere yüzüme dokunurum.

Benim orada olduğumdan haberi olan ama yokmuşum gibi bir tavra giren kadına asla dönüp bakmam.

Işık sevmem, mum severim.

Yeni tanıştığım herkese 'siz' diye hitap etmeyi tercih ederim.

Aklıma gelen söz ve melodileri cep telefonuma kaydederim.

Hiperaktif olduğum için sinemaya gidemem, hareketsiz duramıyorum.

Hayatımdaki kadına, sabah uyandırıp şarkı dinletebilmeliyim

- O albüm birlikteliğinden bir de aşk doğdu. Biz ilk başta İzel'in sevgilisi olarak tanıdık seni...

- Çok eski, çok güzel bir hikaye o.

- Kaç yıl sürmüştü birlikteliğiniz?

- Üç yıl falan sürdü. Sevgililikten ziyade, çok önemli bir hayat arkadaşlığıydı. Birbirimize katkımız çoktur. O çok özel bir kadındır, iyi ki yaşamışım o günleri.

- Hayatına giren her insanın sanatçı ya da müzisyen mi olması gerekiyor?

- Hayır, ama benim müzikal heyecanımı, benim kadar olmasa da, bana çok yakın yaşaması gerekiyor ki, ben o ilişkiden heyecan alayım. Çünkü sabahın köründe uyandırıp bir şarkı dinletebilirim yanımdaki kadına.

- Yazık ya o kadına!

- Yazık olmuyor işte (gülüyor), çünkü çok özel anlar onlar. Ben uykudan uyandırıp şarkı dinlettiğimde 'Bırak ben uyuyayım, Türkiye dinlesin, ben sonra dinlerim,' diyorsa, benim için bitmiştir. Eğer 'Önce ben dinliyorum, ne şanslıyım,' diyorsa benim için tamamdır.

Babam ikiz kardeşlerimi bana emanet etti

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

- Hiperaktifsin değil mi?

- Evet, küçükken üç-dört yıl psikoloğa gittim bu yüzden. İşe yaramayınca, tenisten baskete, aklına gelebilecek her şeyi profesyonel olarak yaptım. Yetmedi, onlar da enerjimi kesmedi. Şimdi müzikle toparladım.

- Çapkınlıkta da bu enerjinin etkisi mi var?

- Çapkın biri olduğumu kabul etmiyorum. Ben bir şarkıyla bile flört edebiliyorum çünkü öyle bir ruh haline sahibim. Yoksa vıcık vıcık ilişkileri sevmem, önüne gelene asılan tipler de en hoşlanmadığım tiplerdir, hiçbir zaman öyle bir insan olmadım.

- Senin çapkınlığının sınırları nedir?

- Sonunun aşka gideceğine inanıyorsam, o sınırları Türkiye'den Amerika'ya kadar aşabilirim. İnanmıyorsam hiç vakit ve enerji harcamam. Bir kere, aşk konusunda da içimdeki şarkıyı dinlerim. O içimdeki ses 'Bu kadınla devam et, bu kadın senin için hit olacak,' diyorsa devam eder, giderim.

- Kendini yakışıklı buluyor musun?

- Aynaya baktığımda hiç mutsuz olmuyorum.

- Kadınlarla ilişkinde flörtöz müsün?

- Yerine ve kişisine göre değişiyor. Bazen çok buzdolabı olurum, ama en ufak bir içtenlik yakaladıysam, o anda flört demeyelim de, arkadaşlık başlatırım.

Piyan oya tekme atan küçük bir Sinan istiyorum

- Evlilik hayalin var mı?

- Bir gün evet.

- Çocuk?

- Çocukları severim, gün içinde yanıma öyle çok çocuk getiriyorlar ki, çok mutlu oluyorum. Zaten babamın ikinci evliliğinden ikiz kardeşlerim var; Elvin ve Samir. İki yaşındalar. Onlar benden 27 yaş küçük oldukları için, çocuğum gibiler. Haftada bir-iki onları görmeye gidiyorum, hediyeler alıyorum. Babam onları bana emanet etti, bir gün onlara ben bakacağım.

- İyi bakacağına inanıyor musun?

- Yüzde 100! O konularda çok sahipleniciyimdir. Bir gün benim de çocuğum olsun istiyorum tabii ki. Küçük bir Sinan düşünsene, şöyle sarı saçlı, piyanoya tekme atıyor falan... Bayılırım ona ya!

- Piyasa kaldırır mı bir Sinan'ı daha?

- Bilmiyorum ama en azından benden şarkı ve konser yükünü alır (kahkahalar).

Beni dinleyenlerden tokat yersem yalpalarım

- Bugünü hayal ettin mi hiç? Geldiğin nokta, ilk solo albümünü çıkarmak?

- Bu kadar seven kişi, bu kadar çok dinlenilen şarkı... Hayalimde başka hiçbir şey olmadı.

-Seni ne tökezletir? - Bir gün beni dinleyen insanlardan bir tokat yersem yalpalarım.

- Nasıl bir tokat o? Albümün satmazsa mı yani?

- Hayır , eğer bir gün benim için 'Bu çocuk ruhunu kaybetmiş,' derlerse, 'Bu çocuk sadece para kazanmak için müzik yapıyor,' derlerse yıkılırım, tökezlerim. Yazdığım şarkı sözleri ciddiye alınmaz diye sokağa bile çıkmayan bir adamım ben. Laubali gözükmemek için gece kulübünde kendi şarkımla coşarken göremezsin. Bunu, dinyenlerime saygısızlık olarak görürüm.

- İkinci albümde eleştiriler de nispeten azaldı. Merak ettim ses eğitimi aldın mı, bu konuda çalışma yaptın ım?

- Onun iki nedeni var. Birincisi, ilk albümde düet yaptığım Ajda, Hande, İzel ve Ziynet'e 'Benim tonuma gelin,' dememiş olmam, benim onların tonuna hizmet etmem. Bu albümde kendi tonlarımı kendim belirledim. İkincisi, Aylin Taşar'dan iki-üç aylık bir şan eğitimi almam. Ondan bu teknikleri öğrendikten sonra solistlik anlamında kendimi çok daha özgüvenli hissettim.

SİNAN AKÇIL'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR!

Sen Sevdalı Ben Belalı şarkısını çok kıskanırım

- Türkiye'den örnek aldığın kimse var mı?

- Hayır.

- Tarkan?

- Kariyerini çok önemsiyorum ama kendime örnek almıyorum.

- Kendine örnek aldığın kimse?

- Söylemlerini beğendiğim insanlar var. U2'nun solisti Bono, asi tavrıyla Kanye West ve sıcak tavrıyla Sade.

- Kariyerini yönetmek için profesyonel yardım alıyor musun?

- Çok ciddi bir ekibim var, hiçbir şeyin kararını tek başıma vermiyorum. Yapım şirketimin sahibi Polat Yağcı, son kararlarda hep kafa kafaya verdiğim isimdir. Selim Akar marka PR danışmanım, İlkyaz Özel stilistim. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerini takip eden makeup artistim, saç danışmanım var. Bütün bu isimler birleşip karar verdikten sonra ne yapacaksam yapıyorum.

- Seninle çalışmak pahalı mı?

- Ruh halime bağlı... Şarkı vermek istemediğim biriyse çok pahalıyım, istiyorsam sudan ucuz (kahkahalar)! Ama genelde bu kararları yüz yüze vermeyi seviyorum.

- Başka birinin şarkısını söyler misin bu saatten sonra?

- Beni heyecanlandıracaksa, neden olmasın! Günün birinde öyle bir şarkı duyarım, öyle bir vurulurum ki; bu sefer ben derim 'Ne olur bu şarkıyı bana ver,' diye! Serdar Ortaç mesela; sıfır kompleksle geldi benden şarkı istedi bir kez. Buluştuk, konuştuk ama araya bazı başka etkenler girdi, olmadı. Çok hoş bir davranıştı, bir gün ben de aynı davranışı sergileyebilirim.

- Çok kıskandığın, 'Keşke ben yapsaydım,' dediğin şarkı var mı?

- Selami Şahin'in Sen Sevdalı Ben Belalı şarkısı. O şarkının altında 'Söz ve Müzik: Sinan Akçıl' yazmasını çok isterdim.

Akçıl 'ın 'en'leri:

- En son okuduğun kitap?

- Ender Saraç bana enerjilerle ilgili bir kitap hediye etti, onu okuyorum şu anda.

- En son aldığın/dinlediğin albüm?

- Madonna'nın son albümü.

- En son izlediğin film?

- Çok film izlerim kafa boşaltmak için ama şu ara dizilere sardım. Missing diye bir dizi izliyorum.

- En büyük zaafın?

- Mesleğim.

- En büyük pişmanlığın/keşken?

- Çok büyük pişmanlığım yok ama çok reddettiğim lise yıllarım aslında güzelmiş, keşke biraz daha tadını çıkarsaymışım.

- En tahammül edemediğin özelliğin?

- Dipsomanik olmak! Bir şeyin en en en iyisini yapmak için, beyinsel anlamda kendimi hırpalarım.

- En sevdiğin yemek?

- Makarna ve lahana dolması. Üç öğün yerim!

- En sevdiğin ses?

- Türkiye'den İbrahim Tatlıses, Hande Yener. Yurtdışından Sade, Sting.

- En iyi özelliğin?

- Kavgalarım bir dakika sürer.

- En büyük hobin?

- PlayStation ve takıntılı halde FIFA oynamak. Yeni hobim de golf.

- Kendine en son ne aldın?

- Puroya merak sardığım için çok güzel bir puro kutusu aldım. Hoşuma gidiyor bu kültür.

- En çok neye para harcarsın?

- En sevdiğim şey CD, DVD ve meraklı olduğum şeylerin dergileridir. Bir de kıyafet!

- Gardırobunda en çok ne var?

- Tişört ve şapka.

- Hayattaki en büyük lüksün?

- O anda beni çok mutlu edecek şey neyse, bir sonraki adımı düşünmeden para harcarım.

Çocuğum olsa, adını Karnaval koyarım, o kadar yani !

- Yeni albümün Karnaval'da nabzı tutturdun mu, nasıl gidiyor?

- Elbette, ben bu nabzı biliyorum! Her bir insanın içine kendi ruhumu sokuyorum. Birebir onlar oluyorum şarkıları yaparken; kendimi sokakta, kulüpte, takside düşünüyorum. Bir yaşanmışlık sonrası çıkıyor bu şarkılar, dinlerken de aynı duyguları yaşatıyor. O yüzden, Türkiye bana ve şarkılarıma kucak açıyor.

- Bu albümü yaparken şizofren duygular yaşadığını söylemiştin. Şarkı yaparken gerçekten böyle mi oluyorsun, reklam kokan cümleler mi bunlar?

- Hayır, reklam cümlesi değildi, gerçekten gel git akıllı oluyorum. Bazen gergin, bazen aşırı duygusal... İki-üç gün hiç uyumadığım oluyor. Uyku ilacı almak zorunda kalıyorum. Pencereden İstanbul'la konuşuyorum kendi kendime. Sonuçta şizofreni bu galiba!

- Sonra geçiyor ama değil mi?

- Allah'tan (kahkahalar)!

- Albümü kaç ayda hazırladın?

- 2.5-3 ayda hazırladım. Bu albümü yaparken benden şarkı isteyen bazı şarkıcı arkadaşlarımı kırmak zorunda kaldım. Şunu da söylemeliyim; eğer yaşadığım şey bir şizofreni durumuysa, bu kadar çok dinlenmek ve tıklanmak benim ilacım! Çok daha güzel bir ruh halindeyim şu anda, iyileştim, keyfini çıkarıyorum. İlk hafta sürekli 'Ne olacak?' diyordum. Şimdi 'Neler oluyor,' diyorum, sonra 'Ne güzel oluyor,' diyeceğim.

- Karnaval nasıl bir albüm? İçinde Karnaval diye bir şarkı yok mesela?

- Brezilya'daki karnavalları düşün... Rengarenk görüntüler, renkler, danslar vardır. Aynen öyle bir albüm bu, çok çeşitlilik olduğu için adı Karnaval.

- Önce düet, şimdi solo albüm. Şarkı söylemeye düet albümle başlamanın nedeni nabız yoklamak mıydı?

- Aynen öyle! Ama öyle bir nabız yokladık ki, neredeyse nabız atışından hastayı kaybediyorduk (kahkahalar). İlk albümün rakamları, milyonların sevgisi ve bunu başarabilmenin mutluluğu 'İyi ki o düet albümü yapmışım,' dedirtti bana. İnsanlar 'Acaba düetlere mi sığındı?' Sığınma evi mi açtı? O seslerden mi destek aldı?' diye konuşup dururken, ben düetleri bir kenara bırakıp ilk solo albümümü çıkardım. İkinci albüm için şunu söyleyebilirim; çocuğum olsa adını Karnaval koyarım, o kadar seviyorum!

Müzikal ayrılıklara sebep olurum belki!

- Hikayesi ilginç şarkılar var albümde, hep birilerine yazdığını iddia ettikleri, senin hayır dediğin?

- Böyle haberler çıkıyor, bundan kurtulamıyorum...

- İyi de Küfür diye bir şarkı nasıl çıktı? Hadise ile ilişkine dair ufacık da olsa gönderme yok mu?

- Böyle atarlı bir şarkı yazdıktan sonra bunun insanlara ulaşması çok keyif veriyor, ama spekülasyonlar ve gösterilen hedef doğru değil. İnan tek bir kişiyi düşünerek yazmadım. Çok sevdiğim bir radyocu arkadaşımın da dediği gibi; bu şarkı, sosyal bir yaraya parmak basıyor. 'Seni terk ediyorum diye niye küfrediyorsun?' diyorum şarkıda... Ayrılırken 'Hoşçakal canım, kendine iyi bak,' demek yerine, hırslarıma yenilip 'Allah kahretsin,' dediğim, küfrettiğim ilişkilerim de oldu, bana çok daha ağır küfür edenler oldu. O ilişkileri düşünerek yazdım bu şarkıyı. En azından bundan sonra insanlar birbirlerine küfretmek yerine bu şarkıyı gönderecek. Belki daha müzikal, daha yumuşak ayrılıklara sebep olacağım (gülüyor)!

HEYECAN DORUKTA

"14 Mayıs'ta Sofya'da yapılacak Balkan Müzik Ödülleri'ni Eurovision kadar önemsiyorum. 770 bin kişinin oy verdiği yarışmada, Atma şarkısı ile 'En İyi Şarkı', 'En İyi Klip' ve 'En İyi Çıkış Yapan Şarkıcı' dallarında adayım. Kazanırsam, Hande Yener'le birlikte Atma'yı canlı yayında söyleyeceğiz. 32 ülkenin kanalı naklen verecek bu yayını.

Pazar Sabah