SERSERİ POLİSE GEÇTİM!

İlk filmiyle Altın Portakal’ı kucaklayan Murat Han artık projelerde daha seçici olduğunu söylüyor....

SERSERİ POLİSE GEÇTİM!

TRT 1‘in yeni dizisi “Hesaplaşma”da bir sivil polisi canlandıracak olan oyuncu, “Bugüne kadar hep delikanlıyı oynuyordum. Polisiye, aksiyon olsun istedim. Serseri birini oynamak hoşuma gitti” diyor

Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra Amerika’ya giden ve orada eğitimini tamamlayan Murat Han, kısa sürede oynadığı sinema filmleriyle dikkatleri üzerine çekti. Oynadığı “Mutluluk” filmiyle Altın Portakal’da “En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne layık görülen Han, “Ödülden sonra üzerinde bir baskı olduğunu ve daha seçici davrandığınıi” söylüyor...

TRT’de yayınlanacak olan “Hesaplaşma” adlı bir dizide serseri bir polisi oynayacak olan Murat Han, Özgü Namal’la ilişkisiyle ilgili olarak konuşmak istemiyor... Teklif gelirse Özgü Namal’la aynı projede oynayacağını söylüyor.

“Mutluluk” ve “Vicdan”ın ardından başka bir sinema filminde rol almadınız. Bu konuda seçici davrandığınız için mi?

Galiba biraz seçici davranıyorum. Birçok senaryo geliyor aslında ama bir türlü içim ısınmıyor. Tamam şunu yapayım, yeteri kadar zaman ayırayım diyebileceğim bir senaryo henüz gelmedi. Kısmet herhalde bir gün çıkar. İçinde olmak isteyeceğim, senaryosu iyi bir proje bekliyorum. O yüzden biraz zorlanıyorum galiba.

Türkiye’de dediğiniz gibi öyle yeteri kadar zaman ayıracağınız projelerin olmaması durumu var. ‘Böyle bir film var gel oyna’ durumu mu sizi rahatsız ediyor?
Evet “Gel hemen başlıyoruz” durumu çok rahatsız ediyor beni. Sinema filmi yavaş yavaş oluşmalı, işlenmeli. Motor denildikten sonra her şey bitmiştir çünkü. Ama Türkiye’de tam tersi. “Motor” dedikten sonra çalışacağız mantığıyla yapamıyorum ben de. Çok özledim sinema filmi yapmayı..

Peki bu anlamda “Vicdan” ve “Mutluluk” sizi tatmin eden bir proje miydi?
Kesinlikle öyleydi. “Mutluluk” beni çok tatmin eden bir projeydi. “Vicdan”ın çalışmalarına da çok uzun zaman önce başladık. Başlamadan evvel bir altı ay falan zamanımız vardı. Ben en azından bir film öncesi üç ay olsun istiyorum.

“Mutluluk”la beraber bir de Altın Portakal ödülü aldınız. Bu ödülden sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu. Daha çok iş teklifi aldınız mı?
Ödülle birlikte daha fazla senaryo geldi tabii ki. Ama bir taraftan da şöyle bir şey oldu; ödüllü olduğum için baskı geldi. Bir dahaki senaryoda kalite düşmesin diye bir beklentiye girdik, seçici olduk. Zaten ödül tek başınıza aldığınız bir şey değil, tamamıyla takım işi. Takım iyi değilse hiçbir şey çıkmaz ortaya.

Peki bir oyuncu için ödülün yeri nedir?
Benim için yaptıklarının karşılığını görmeyi ifade ediyor. İyi bir iş çıkardığınız başkaları tarafından anlaşılıyor, bunu gösteriyor ödül. Bu sizi bir nevi kamçılıyor, enerji veriyor.

Bunca yıldır Altın Portakal almak isteyip de alamayan oyuncular var.
Evet kendimi bu anlamda çok şanslı görüyorum. İlk filmimle aldım üstelik. Ama tabii ki okuldan çıkıp da ödül almadım. Türkiye’de Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdim. Daha sonra Amerika’da oyunculuk akademisinden mezun oldum. Orada tiyatrolarda eğitmenlik yaptım, oyunculuğun yan dallarında dersler almaya devam ettim. Bunların hepsi oyunculuk adına yapılmış bir yatırım. Ödül bunların bir dönüşü.

Genelde buradaki oyuncuların amacı yurtdışına açılmaktır. Siz tam tersini yapıp yurtdışından Türkiye’ye geldiniz neden?
Benim amacım eğitim almaktı. İyi bir oyuncu olarak piyasaya çıkmak istiyordum. Nasıl fark yaratabileceğimi düşündüm. İşimi doğru yapayım istedim.

Dokuz yıl Amerika’da kaldınız o süreç içinde neler yaptınız?
Eğitimim bittikten sonra sahne eğitimi dersleri almaya başladım. Hiçbir zaman bırakmadım okulu. Şampiyon bir yüzücü olabilirsiniz ama şampiyon olarak kalabilmek için sürekli idman yapmak gerekiyor. Ben de bu yüzden hep kendime bir şeyler eklemeye çalıştım. Sahne dövüş teknikleri, kılıç kullanmayı falan öğrendim. Yaşadığım diğer tüm tecrübeler barmenlik, pizza dağıtıcılığından bahçıvanlığa kadar beni besledi. Yaklaşık 20 iş değiştirdim. Bu işlerden hem para kazandım hem de oyunculuğum beslendi.

Eğitimi bu kadar önemseyen biri olarak eğitimli oyuncu, eğitimsiz oyuncu konusunda katı mısınız?
Ben eğitimin şart olduğuna inanıyorum. Herkesin aldığı eğitim kendinedir. Bu insanların tercihidir çünkü. İnsanlara ne kadarını layık gördüğünüzle ilgili bir şey. Benimle aynı işi yapan bir manken benden daha çok para kazanıyorsa yine de bu eğitimle ilgili düşüncelerimi değiştirmez. Bu bana ait bir şey çünkü, beni farklı kılıyor. Bu yüzden başkalarının yaptıkları veya kazandıklarıyla çok ilgilenmem.

TRT’de “Hesaplaşma” adlı bir diziye başladınız. Biraz bahsedebilir misiniz rolünüzden?
Polisiye bir dizi. Daha önce oynadığım karakterlerden daha farklı. Kuzey adlı bir sivil polisi oynayacağım. Yedi kişilik bir ekibin üyesi. Şimdiye kadar hep delikanlıyı oynuyordum bu kez serseri birini oynamak hoşuma gitti. Polisiye, aksiyon olsun istedim. Çekimlere başladık.

Aldığınız dövüş sanatları dersi dizide işe yarayacak desenize.
Bakalım işte, yarayacak diye düşünüyorum. En azından bir yerden atlama, takla atmada falan işimize yarar diye düşünüyorum.

Teklif gelse yine Özgü’yle oynardım

Sevgiliniz Özgü Namal’ın da dizide oynayacağı ama ilişkinizin yıpranmaması adına dizide oynamaktan vazgeçtiği söyleniyor doğru mu?.
Öyle bir şey yok. Ben böyle bir şey duymadım. Olsaydı eğer Özgü’yle birlikte oynardım, neden oynamayayım. “Mutluluk” filminde birlikte oynamıştık ve ben büyük keyif aldım. Özgü sonuçta çok başarılı bir oyuncu.

Yaptığınız işin dışında yaşadığınız aşklarla gündeme gelmek, popüler olmak sizi rahatsız ediyor mu?
Yaşadığım ilişkilerin konuşulması güzel değil aslında. Ama tabii ki insanlar bilebilir kiminle beraber olduğumu. Onun dışında, yaşadığım ilişkiyi tamamıyla yansıtma taraftarı değilim. Yapacak bir şey yok. Bir şekilde ünlüyseniz, tanınıyorsanız, bunlar oluyor. Kaçınılmaz şeyler maalesef.

Özgü Hanım’la ne kadar süredir berabersiniz?
Özelimi konuşmayı istemiyorum.

”Vicdan” gereken ilgiyi gördü mü?
Gişesi çok yüksek olmadı 150 bin falandı sanırım. Yani film çok mükemmel oldu, aman niye bu kadar izlendi diyecek değilim. Muhakkak ki eleştirilen yönleri var. Eksiklikleri olabilir. Ama gönül ister ki yapılan, emek verilen her sinema filmi izleyici bulsun.