Sen Anlat Karadeniz'in Tahir'inin acıklı hikayesi!

Televizyonda Kenan İmirzalıoğlu'nun başrolünü oynadığı Karadayı dizisinde erkek kardeşine hayat veren Ulaş Tuna Astepe şimdilerde Sen Anlat Karadeniz'in başrol oyuncusu olarak karşımızda...

Sen Anlat Karadeniz'in Tahir'inin acıklı hikayesi!

ATV'nin Diriliş Ertuğrul'u tahtından eden yapımcılığını Osman Sınav'ın üstlendiği Sen Anlat Karadeniz izleyiciyi adeta kendine bağlamayı başardı. Dizinin başrol oyuncularından Tahir karakterine hayat veren Ulaş Tuna Astepe'nin gerçek hayatında çok zor zamanlar geçirdiğini biliyor muydunuz?

Yıldızı Karadayı ile parlayan Ulaş Tuna Astepe, Sen Anlat Karadeniz dizisinden önce Show TV’de Hazal Filiz Küçükköse ile birlikte Rüya dizisinde rol alıyordu. Yeni dizisindeki Tahir rolüyle gönülleri şimdiden fethetmeyi başardı bile. Mert, hırçın, deli fişek, sabırsız bir Karadeniz delikanlısını oynayan Ulaş Tuna Astepe, oyunculuğuyla da takdir toplamaya devam ediyor.

1997 depremini birebir yaşamış olan oyuncunun dramatik bir geçmişi var aslında. Çok sevdiği arkadaşlarını, yakınlarını kaybetmiş o depremde. Babasını da genç yaşlarda kaybetmiş. Daha sonra annesini de kaybeden oyuncu, ağbisi ile birlikte hayata tutunmuşlar. Deprem sürecinde yaşadıklarını bir röportajında şöyle anlatıyor ünlü oyuncu:

"İzmitli olunca deprem de hayatımın bir dönemine rastladı elbette. 17 Ağustos Depremi’ni yaşadığımda 11 yaşımdaydım. Ama o yaş bile ölü insan kokusunu alabileceğim bir yaştı. O nedenle deprem beni etkileyen şeylerden biridir. Bölgedeki herkes kadar deprem travması yaşadım, herkes gibi birilerini kaybettim, mesela ertesi gün maç yapacağım arkadaşlarım öldüler. Aileden kimseye bir şey olmadı ama birçok tanıdık depremden etkilendi. Hâlâ bende deprem fobisi var; biri sinemada sıkılır bacağını sallar ya, ben deprem refleksi gösteririm. Bu tür büyük olayları atlattığımızı sanıyoruz, günlük hayatımıza dönüyoruz ama etkisi mutlaka kalıyor."

Ulaş Tuna Astepe, Karadayı’da ağabeyiyle anlaşamayan Orhan karakterinin aksine abisinin yerinin hayatında çok önemli olduğunu belirten "Babamızı çok küçükken kaybedince birinin baba olması gerekti, bu sorumluluğu ağabeyim üstlendi. Babamı kaybettikten sonra hem ekonomik hem de manevi bir boşluk oluştu. Bunu ağabeyim doldurdu" ifadesini kullanıyor bir röportajında.