SELEN SEYVEN'İN HAYAT HİKAYESİ!

Ailesi doktor olmasını istiyordu ama onun aklı fikri oyunculuktaydı.

SELEN SEYVEN'İN HAYAT HİKAYESİ!

Hayallerinden vazgeçmedi, anne-babasına “Doktor olmak istemiyorum ama bir gün doktoru canlandırırım” dedi. Ve Selen Seyven, şimdi “Doktorlar” dizisinin Arzu'su olarak izleyici karşısında.

İlk olarak “Doktorlar” dizisinden başlayalım, nasıl gidiyor çekimler?

- Ekibe çabuk alıştım, her şey çok güzel benim adıma... Çekimler de keyifli, ekip de... Çok memnunum halimden.

Canlandırdığınız Arzu karakterinden söz eder misiniz biraz da?

- Arzu karakteri, ablası Ela'ya nazaran daha sıcakkanlı, daha sevimli ve bu işe daha hevesli... Aşkla pek alakası yok. Tamamen işine yoğunlaşmış genç bir doktor.

Bu rolle kamera karşısına geçmeden önce eğitim almışsınız duyduğum kadarıyla... Nasıl bir eğitimdi bu?

- Evet, MED Yapım bizi çekimler başlamadan bir ay önce hastaneye yolladı. ığne yapmak gibi şeyleri öğrenmemizi, doktorların hareketlerini gözlemlememizi istedi. Biz de bir ay boyunca hastaneye gidip geldik. Oradaki doktorlar ve hemşireler gerçekten çok yardımcı oldu bize. Ameliyatlara bile girdik. Mesela ben bir sezaryen doğuma girdim, hayatımın en acayip deneyimiydi. Bir canlının dünyaya gelişine tanık olmak inanılmaz bir şey. Eğitim amaçlıydı ama bana çok heyecan verdi.

Bu eğitimler işe yaradı mı gerçekten?

- Elbette... şu an birine dikiş atabilirim, öyle diyeyim!

DOKTOR OLSAM DUYGUSAL OLARAK ÇÖKERDİM

Sizin yüz hatlarınız çok yumuşak ve çoğu zaman da sizi o tarz rollerde gördük. Daha dişli bir rol istemiyor musunuz artık?

- “Kapalıçarşı”da canlandırdığım Yasemin'in kendi içinde bir duygusallığı vardı ama kötü niyetli bir karakterdi. “Doludizgin Yıllar”daki Gülşen ise daha erkeksi, asla ağlamayan, at binen bir kızdı. Sert rollere doğru gidiyorum aslında...

“Doktorlar”ın ilerleyen bölümlerinde Arzu da ablası Ela gibi bir aşka yelken açar mı?

- Evet, sonunda Arzu'nun da hayatında bir aşk başlayacak. Bu onun heyecanını artıracak.

Hastanede geçen günlerinizin sonunda “Keşke gerçek hayatta da doktor olsaydım” dediniz mi hiç?

- Demedim ama ameliyathanede bir doktordon çok güzel bir iltifat aldım. “Doktorluğa bu kadar yakışanı zor bulunur” dedi, çok hoşuma gitti. Ama açıkçası doktor olmak istemezdim, çünkü çok stresli bir meslek. Hayat kurtarıyorsunuz sonuçta. şakası olmayan bir iş. Oyunculuk öyle değil. Bir hata yaptığımızda baştan çekmek gibi bir şansımız var. Özetle ben yapamazdım, çok zorlanırdım. Bir kere duygusal olarak çökerdim.

Peki, hiç başka bir meslek olmadı mı istediğiniz? Küçükten beri oyunculuk mu istiyordunuz?

- Evet, hep oyuncu olmayı düşündüm. Ailem “doktor ol” dedi ama ben “Ddoktor olmam, oyuncu olup doktoru oynarım” diye karşılık verdim her seferinde. Nitekim öyle de oldu.

BİRİNE DİKİŞ ATARIM AMA NASIL OLUR BİLMEM

“Doktorlar”, “Grey's Anatomy” adlı Amerikan dizisiyle çok karşılaştırıldı ve eleştiri aldı. O konuda neler söylemek istersiniz?

- Sonuçta MED Yapım bu dizinin haklarını aldı Walt Disney'den, yani Türkiye'de de aynısını yapma hakkı var. Ama ben kendi dizimi sahipleniyorum, “Doktorlar”ı izlerken daha çok heyecanlanıyorum. Eleştirilere gelince... “Grey's Anatomy” de eleştirilen bir dizi, yabancı sitelerde duvardan duvara vuruyorlar onu. ayrıca herkes hata yapar. Ben de “Aldığımız eğitimi birebir uyguluyoruz, hiç hata yapmıyoruz, doktorum” demiyorum zaten. Sonuçta gözlemlediğimiz kadarını canlandırıyoruz. Dikiş atarım evet, ama o dikiş nasıl olur bilemem!

Sokakta tepkiler nasıl?

- İnsanlar dizilerle gerçek hayatı karıştırdıkları için ilginç sorularla gelenler olabiliyor. “Buram ağrıyor, antibiyotik alsam olur mu?” diyebiliyorlar mesela... Türk halkı izlediği şeye o kadar inanıyor ki, anneannem bile yılbaşında “Kızım tansiyonumu ölç, bakalım normal mi?” dedi! Ben de rolüme kaptırıyorum bazen kendimi ama... Geçen gün evden çıkmak üzereydim, karşı dairede bir çocuk ağlıyordu. “Doktorlar”da canlandırdığım Arzu karakteri bu aralar çocuk doktorluğuna kayıyor ya, bir an gidip çocuğun ateşine baksam mı diye düşündüm.

ALTI SENEDİR PROFESYONEL BİNİCİYİM

Dizi çekimlerinden arta kalan zamanda neler yapıyorsunuz?

- Çok evcilim aslında. Çekim yoksa genellikle evde vakit geçiriyorum. Kendi başıma evde kalıp kitap okumayı seviyorum. şile'ye gidip at biniyorum bazen de.

At binmeye “Doludizgin Yıllar”dan sonra mı başladınız?

- Yok, ben altı senedir profesyonel biniciyim. Çok artistik hareketler de yapıyorum, engelden atlayabilirim. Belki de bu yüzden o diziye seçilmişimdir.

BEŞ AYDIR BİR İLİŞKİM VAR VE ÇOK MUTLUYUM

Kısa süre önce ev değiştirmişsiniz. Taşınmak zordur, iş güç arasında yerleşebildiniz mi bari?

- Evet, epey yoğun çalışıyorum, haftanın beş-altı günü setteyim. Eve geldiğimde de yorgun oluyorum. O yüzden eşyalarımı kolilerden iki ayın sonunda çıkarabildim.

Peki bu yoğunluk özel hayatınızı nasıl etkiliyor?

- Olumsuz etkilemiyor. Beş aydır bir ilişkim var, gayet iyi gidiyor. Mutluyum böyle...