Şebnem Ferah baba acısını bu sözlerle anlattı!
17 Ağustos depreminde babasını kaybeden ünlü şarkıcı Şebnem Ferah, geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.
Ünlü şarkıcı Şebnem Ferah geçtiğimiz gün sosyal medyadan bir paylaşım yaptı. 17 Ağustos depreminde babasını kaybeden ünlü şarkıcı Şebnem Ferah, Elazığ'da meydana gelen 6,8'lik depremden sonra baba acısını yeniden dile getirdi. İşte ünlü şarkıcının paylaşımının altına yazdıklar...
“Fotoğraftaki 3-4 yaşlarımdan kalma, kırılmış bir oyuncak piyano. Küçücükken her bir tuşuna dokunduğumda kendime kocaman dünyalar yaratmayı öğrenmişim. Tabii sonradan bazı objeler sembolikleşebiliyor; annem ve babam bu oyuncağımı hep saklamışlar...
1999 depreminden sonra enkazdan bu oyuncak kırılmış parçalarıyla bir şekilde çıkmış. Bana bir poşetin içinde verdiler. Poşeti açtığımda kırılmış bir oyuncak ve bolca beton tozu vardı. Un ufak olmuş o beton parçaları bizden babamızı, binlerce insandan sevdiklerini almıştı... Poşeti bir kutuya koydum. Aradan 20 yıl geçti. Bir kez bile o kutuya dokunamadım.
Dün gece hiç uyumadım. O kutuyu açtım, parçaları elimden geldiğince yapıştırdım. Henüz bitmedi, biraz daha uğraşmam gerek... Biraz da düşündüm tabii:
48 yaşında koca bir kadın oldum, her yerde ve her şeysiz yaşayabileceğimi, daha doğrusu hayatta kalabileceğimi düşünürüm hep. Bazı saniyelere bir ömür sığdırabilirim, bir sevdiğime birkaç saniye sarılıp vedalaşabilir ve o saniyeleri hayatımın geri kalanında her an yaşayabilirim. Sağlam olduğunu düşündüğüm her şey saniyeler içinde silinebilir.
Şimdi beni herhangi bir zaman diliminin o saniyelerden daha uzun sürdüğüne kim inandırabilir?
Pek çok şeyi birbirine eklediğimde düşünüyorum da artık yaralanmış biriyle karşılaştığımda fark edebiliyorum, hissedebiliyorum, hiçbir şey anlatmasına gerek yok...
Elazığ ve çevresinde insanların büyük çoğunluğu; izlerini kalplerinde ömür boyu taşıyacakları şekilde yaralandı. Acılarını derinden paylaşıyorum. Hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarınaysa kendilerini onarabilmeleri için kuvvet diliyorum...”