Yeni sezonda iddialı bir diziyi daha seyircilerin beğenisine sunulmaya hazırlanıyor. Kasım ayında başlayacak “Araf Zamanı”nın başrolünde Selin Ortaçlı ve Saruhan Hünel var.
“Araf Zamanı” ekibine nasıl dahil oldunuz?
Saruhan Hünel:”Araf Zamanı”, Sergin Akyaz’ın Base Film şirketinin işi. Sergin’in bana bir şey teklif etmesiyle benim kabul etmem aynı anda olur. Çünkü ona “hayır” deme durumum olmaz. Biz 12 senedir beraber çalışıyoruz. Çok güveniyorum kendisine. Bir de “Araf Zamanı”, bir senedir var olan bir proje. Senaryosunu ilk okuduğumda, son sayfaya nasıl geldiğimi anlamadım. Aslında iddialı konuşmayı sevmem ama bu, hem hikâyesiyle hem de kurgusuyla çok farklı bir dizi. İzleyiciler de dizi yayına girdiğinde şimdiye kadar böyle bir iş yapılmadığını görecek.
Canlandıracağınız Ali karakteri nasıl biri?
Seyirciler beni daha önce istihbaratçı ve mafya adamı olarak izlemişti. Bu kez, gözü pek ve ideallerinin peşinden giden bir polisi canlandırıyorum. Ali’nin hayatında sevdiği iki kişi var; annesi Meliha ve aşık olduğu Nazlı. Zaten başka da kimsesi yok hayatta. Ancak bir gün geliyor, görevi gereği ikisine de sırt çevirmek zorunda kalıyor. Duygusal gelgitler yaşamasına rağmen başladığı işi yarıda bırakmıyor.
Polisiye bir dizi mi “Araf Zamanı”?
- Polisiye değil aslında, dram ve aşk dizisi.
Ali, idealist bir polis ama işi uğruna aşkından, hayatından vazgeçebiliyor...
- İşi için çok büyük ödün veriyor ama aslında aşkının, sevdiği kişinin peşinden de koşuyor. “Araf Zamanı” seyirciyi devamlı ters köşeye yatıracak.
Ali için “kötü bir karakter” diyebilir miyiz?
- İyi ya da kötü olarak adlandırmayalım... Devletini ve milletini seven, ülkesi için çalışan bir karakter Ali. İçinde bulunduğu durumdan dolayı bazı gelgitler yaşıyor. “Araf”, arada kalmak demek. Arada kalmak kadar kötü bir şey yoktur hayatta...
Siz hiç ‘arada’ kaldınız mı?
- Tabii ki, kaldım. Kalmama ihtimali yok zaten. Çok büyük radikal kararlar almak zorunda kaldım mı? Çok nadir. Ben biraz kaderciğim. “Allah her şeyin hayırlısını versin” deyip hayal kuran birisiyim.
“Kaybolan Yıllar”dan sonra ara verdiniz değil mi oyunculuğa?
- Evet, iki sene verdim. Aslında “Serçe” diye bir dizi yaptık ama ben o projeye çok inanmadığım için bıraktım. Bir senedir de “Araf Zamanı” için çalışıyorum.
Birçok oyuncu hiç ara vermeden dizi çekiyor...
- Seyircinin benim canlandırdığım karakterlere inanmasının temel sebebi de fazla iş yapmamam. Çok iş geliyor ama her şey para değil, biraz da gönlünüzün düşmesi gerekiyor. Sonuçta bu işi duygularınızla yapıyorsunuz.
Peki size aşk desem?
- Ben çok zor aşık oluyorum. Karşımdaki kişinin öyle yetenekleri, öyle duyguları olmalı ki, o beni kendine aşık etmeli.
Nasıl bir kadın sizi kendine aşık eder?
- Aslında bunun bir kriteri yok. En önemli özellik samimiyet ve dürüstlük. Ben çok zor şeyler istiyorum.
Selin Ortaçlı: Bu dizi kaderimde varmış
Bu sizin ilk başrolünüz. Teklif size nasıl geldi, anlatır mısınız?
- Sergin Akyaz’dan geldi teklif. Bir televizyon programına konuk olmuştum, orada görmüş, çok beğenmiş. “Biz bu kızı daha önce neden görmemişiz?” demiş. Beni aradı, onun üzerine hemen buluştuk, şartları konuştuk ve el sıkıştık. Çok hızlı gelişti her şey.
Size ‘evet’ dedirten şey neydi?
- Projeyi çok beğendim. Senaryosu çok sürükleyici, o yüzden çok hoşuma gitti. Sergin Hanım ve ekip de müthiş. Onlarla çalışmak çok keyifli olacaktı. Zaten bir senedir Şahika Tekand’da oyunculuğa yatırım yapıyordum, projeyi de çok beğenince dahil olmak istedim.
Peki ilk kez başrolde oynayacak olmak sizi tedirgin etti mi?
- Ben kafasına koyduğunu yapan biriyim. Her şeyin en iyisini yapmak gibi bir takıntım var. Yine de ilk başrolüm olmasının tedirginliğini yaşıyorum. Çünkü başroldeysen yalnızca kendinden sorumlu olmuyorsun, herkese karşı sorumlulukların oluyor. Elimden geldiği kadar bu duyguyu yatıştırmaya çalışıyorum.
Dizide canlandırdığınız karakterden de bahseder misiniz biraz?
- Ben Nazlı’yı canlandırıyorum. Genel cerrah. Çocukluk aşkı Ali’yle evlenmeye hazırlanıyor. Çok duygusal, naif biri.
Role hazırlık sürecinde hastanede de gözlem yaptınız mı?
- Daha önce “Doktorlar” dizisinde birkaç bölüm oynamıştım, o zaman gerçek ameliyatlar izleme fırsatım olmuştu. Bunun yanında bir doktorla beraber çalışıyorum. Çünkü yeri geliyor, kalp masajı yapmam gerekiyor. Bana bütün bunların tekniğini öğretiyor. Bir de Nazlı şeker hastası, her gün iğne vuruluyor.
Dizide aşkına kavuşamayan bir kadın mı göreceğiz?
- “Kavuşamayan” diyemeyiz, çünkü çocukluktan beri beraberler ve evlenmeye hazırlanıyorlar. Devamında neler olacağını ben de bilmiyorum, izleyip göreceğiz.
Saruhan Bey çok zor aşık olduğunu söyledi. Siz aşkı nasıl yaşarsınız?
- Ben o konuda Nazlı’ya benziyorum. Çok duygusal biriyim. Karşımdaki mutlu olsun diye elimden geleni yaparım. Çok vericiyim ama alamadığım noktada kendi ayaklarımın üzerinde durup “Ben daha önemliyim” der ve ayrılırım.
Aşkı tanımlamanızı istesem?
- Aşkı tanımlayabilen biri var mı? Varsa, ona soralım. Ben hayatımda hiç aşık olmadım. Aşk, yorumsuz kaldığım bir konu. Aşık olduğunu zannediyorsun, bir süre olmadığını fark ediyorsun ve hayat seni başka yere götürüyor...