Bu aralar gözlerimizi hangi yöne çevirsek, Şafak Sezer’i görüyoruz. Ona göre gecikmiş bir yükseliş bu. “Neden her yerde siz varsınız?” sorusuna “Ben daha yeni geliyorum” yanıtını veriyor.
Ünlü oyuncu, yıldızının nasıl parladığını TRT’nin Vizyon dergisine anlattı.
“Devir şafak Sezer devri” deniyor. Neden her yerde siz varsınız?
- Okan Bayülgen geçenlerde “Her krizde bir komedyen çıkıyor” dedi. Bu kez o komedyen ben miyim acaba? (Gülüyor) Ben bir tiyatro sanatçısıyım, öyle geldim. Televizyon filan benim için çok lükstü, hele sinema hiç aklımda yoktu. Beni bu yöne ittiler. Yoksa ben komedi yapayım derdinde değildim. “Baskül Ailesi” ile başladı bu. İşte gözünü şaşı yapabilir misin, şunu yapabilir misin... Ankara’dan gelmiştim, ne derlerse yapacağım! Kurabiye ol deseler kurabiye olacağım hani. Enerjim var, daha 20 yaşındayım. Uçmak istiyorum. Ben mesleğe başladığımda hep “İyi bir oyuncu olacağım” dedim. ınanın iyi bir komedyen olmak gibi bir iddiam yoktu. Cidden mizah filan da yapamam gerçek hayatta. Hep şikayet ederim. Bir yerde konuşurken çok tutuğumdur. Hatta utanırım bazen. Ne dediğimi düşünürken, nasıl bir de espri yapmayı düşüneyim? Öyle olsam zaten imparator olurdum bu meslekte. Ben “inşallah dizi tutar, inşallah bizi severler” diyorum sadece.
Hakkınızda kavgacı, kibirli bir imaj yaratıldı. Ne diyeceksiniz bu konuda?
- Soğuk, kendini bir şey zanneden, kabadayı... Ki Allah kahretsin, benden daha kibirsiz de bir tane adam bulamazsınız! Setlerde yaşanan bir kibir var ama o kibir şafak’tan gelmiyor. Şafak eskiden o kibirleri görüp kavga eden adamdı sadece. Bende sokakta insana mesafe var. Bankaya gitmişsin, taksit yatıracaksın, biri “Şafak Ağabey ne haber” diye sulu bir şekilde sırtına vuruyor. Bir anda sinirlerin tavan yapıyor! Onun için çok tatlı bir şey tamam. Belki aynı şekilde davranmak zorundasın. Ama olmuyor. Çok sulu olanla çok sulu olmuyorum, ama hiç selamsız da bırakmıyorum. O yüzden dışarıdan biraz soğuk görünüyorum.
CEM YILMAZ AÇIKLAMAM ACEMİLİĞİME DENK GELDİ
Bu kadar gündemde olmak sizi korkutmuyor mu? Ne bileyim eskimekten, bıktırmaktan?
- Ankara’dan tek başıma geldim ben. Hiç kimseden torpilli olmadım. 2010’da zirveyi yaşıyorum. Daha gelecek projeler var ama ben kısıyorum. Korkutmuyor, çünkü 20 yıldır bunun hayaliyle yaşıyordum ve 20 yıl sonra bugün bunu yakaladım. Daha yeni geliyorum... Bu kadar zaman sonra elde etmek çok büyük bir acı, o ayrı bir nokta. “Kutsal Damacana’dan sonra başladı bu geçiş. “Kolpaçino” ve “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” ile devam etti.
Reklamlar da çok tuttu...
- Reklam da özellikle Tugay ve Hakkı Devrim’den sonra çok sevildi. Ama siz asıl yenilerin görün. Müthiş tiplemeler olacak.
Mizah deyince aklınıza kim geliyor?
- Kimler gelmiyor ki... Ama en çok Cem Yılmaz. Çünkü o Türkiye’de gerçekten çok özel bir arkadaş. Başbakan’ın yemeğine gittiğimizde Cem’le karşı karşıya geldik. O kalktı, ben de kalktım ortada buluştuk, öpüştük filan. Ben geçmişimde onunla ilgili bir açıklama yaptım ve çok üzüldüm sonra. Ona da ifade ettim bunu. O aynı benim durduğum gibi durmuştu. şahan’a benzetiyorsunuz ya. Ben biraz fevri davrandım. Acemiliğime denk geldi. Biraz da bizi gaza getirdiler. şimdi herkesle barıştım...
‘YiTER YA’ TEYZEMİN OĞLU ‘EFENİM’ AHMET AĞABEYİM
“Türk Malı”nda canlandırdığınız Erman Kuzu karakteri, Recep İvedik’e benziyor diye eleştirildi...
- Şahan Gökbakar’la ikimiz aynı şehirden geldiğimiz için tiplemeler benzer. Bir defa ben şahan’ın taklidini yapamam, benim taklit yeteneğim yok. Taklitçi olan o. Ve üç beş tane tiplemesi var, kesinlikle muhteşem. Ben 2003’te zaten bunu oynadım. ızleyenler varsa “Ekmek Teknesi’ndeki Bahtiyar’ı bilir; Tokatlı Bahtiyar. O yüzden hiç cevap bile vermedim. Ben şahan’a söyledim “Recep ıvedik’e benzetiyorlar” diye, “Ağabey ne takıyorsun onları” dedi. “Efenim” var; Ahmet ağabeyim, onu yansıtıyorum, “yiter ya” dediğimde de teyzemin oğlu gibi. Hafif kırık gibi konuşur ama değildir.
Yeni projeler var mı?
- Ben Ankara, Çinçin Bağları, 4. Kapı’da oturuyordum. Mezarlıkta. Sağcıların cenazesi geliyordu solcular çatışıyordu, solcuların cenazesi geliyordu sağcılar çatışıyordu. Tam ortadaydık biz. Orada büyüdüm ben... şimdi yazdığım iş, o mahallede geçiyor. “Çöplük”... Hayatımdaki hikayelerin hepsini bu filmde kendi kızımla birlikte oynayarak anlatacağım. Turgay Tanülkü babamı oynuyor. Eski bir yankesici, hırsız. Necmi Yapıcı da amcamın oğlunu oynuyor. O da eroinden kafayı yemiş bir sihirbaz. Ben de çöp toplayıp, geçimini sağlayan bir adamı oynayacağım.
DOLANDIRICILARLA YOLUM NASIL KESİŞTİ
Beni bir yere çağırdılar. TriStar’ın ortakları diye gittim. Arabaya bindik, abuk tipler! Asistanıma mesaj attım “ İnşallah bu arabadan sağ çıkarız” diye. Elimde de kalem var. Tetikteyim. Hani bir şey olursa kendimizi koruyabilelim diye. Merter’de bir yere gittik. Havaalanından gelirken dergilerden birinin arkasında “Bruce Willis, Jackie Chan, Don Johnson’a komşu olmak ister misiniz?” diye bir yazı gördüm. Dandik bir villa reklamı. içimden de dedim ki “Kim yapmış bunu? Koskoca Bruce Willis burada oturur mu ya?” İşte o şirkete girmişim ben. Ona reklam istiyorlar benden! Sonra bizi bir Mercedes bıraktı. Aylık fişlerini unutmuş şoför. Parayı da biz verdik. Aradan 2,5 ay geçti, aynı adamlar İzmir’de başka bir grubu dolandırmış...
GELECEĞİN KOMEDYENİ
“Kızım geleceğin en büyük komedyenidir” diyorsunuz.
- Sudem “Hababam Sınıfı Merhaba”yla doğdu. İki yaşındayken sete geliyordu. Öyle başladı. Hep “Tiyatrocu olacağım” diyor. 7 yaşında, hâlâ aklı oyunculukta. Bir gün bir menajeri dinledim, “Dünya starı yaratmak istiyorsan, 13 yaşında yollayacaksın yurtdışına. 16 yaşındayken oldu, oldu” diyordu. şu an Sudem için her alternatif açık.
BİNNUR DEDİKLERİNDE AKLIMI KAYBETTİM!
“Binnur Kaya, gelmiş geçmiş en iyi komedyenlerden. Biz dua ettik, öyle bulduk birbirimizi. Bana Binnur dediklerinde aklımı kaybettim! o da ‘Kolpaçino’yu izledikten sonra böyle bir teklif gelince ‘Oh be’ demiş.”