Rojda Demirer, uzun bir aradan sonra “Kördüğüm” dizisiyle izleyici karşısına çıktı. Dizide aşkı uğruna entrikalar çeviren Neslihan’a hayat veren oyuncu, “Neslihan’daki planlar, programlar ve erkek savaşı bana göre değil. Ben de aşkı çok derin yaşarım. Ama altını çizeyim, entrika kadını değilim” diyor.
◊ “Kördüğüm” dizisiyle ekrana döndünüz. Sizi yakından tanıyalım, kaç yaşındasınız, ne zamandır sektördesiniz? - 1980 doğumlu, yani 36 yaşındayım. Sekiz yaşından beri Ankara Radyosu çocuk saatiyle birlikte başlayan 28 yıllık bir sektör maceram var. Oysa sokakta hâlâ ‘sen ne kadar ufaksın’ diye çevriliyorum. 20’lerimde gösterdiğimi söylüyorlar.
Yaşımı öğrenince bayağı şaşırıyorlar. Ben basamakları çok uzun seneler öncesinden sağlam taşlarla ördüm ama hâlâ yaşlanmadım ve gencim. Hatta bir kadın olarak kendimi en güzel hissettiğim yaşlarımdayım.
◊ Kendinizi sektörde şanslı hissediyor musunuz? Sizin için iş hayatınızın dönüm noktaları neler? - Şans, göreceli bir kavram. Ben şansızlıktan şansı yakaladım. 7 yaşında babamı kaybettim. Annem oyalanmam, kafamı dağıtmam için beni piyano dersine başlattı.
Piyano öğretmenim, Ankara Radyosu’nun koro sınavlarından bahsetti, teyzem de o sıralar radyoda yayın yönetmeni idi. Koronun değil, radyo tiyatrosunun sınavları var dedi. “Biz de ona girelim o zaman” dedik ve oyunculuk ile o zaman buluştum. Konservatuvardan mezun olduğumda İstanbul’a gelmek gibi bir hayalim de aslında hiç yoktu. Devlet tiyatrosunda sözleşmeli çalışmaya başlamıştım.
Bu sırada “Gönderilmemiş Mektuplar” filminin yönetmeni Yusuf Kurçenli, Türkan Şoray’ın kızını oynayacak 18 yaşlarında bir oyuncu arıyormuş. İstanbul’daki ajanslar dışında Ankara’ya da haber göndermişler. Devlet Tiyatrosu’ndan benim adımı vermeleri üzerine deneme çekimlerine geldim. Ve seçilerek İstanbul maceram başlamış oldu. Sonrası da aktı.
◊ Hayranlarınız sizi sokakta görünce nasıl tepki veriyor? - Günlük hayatımda az makyajlı ve rahatımdır. Ufak tefek olduğum için, beni çok minik ve genç görüyorlar. Ekran bizi olduğumuzdan çok daha iri gösteriyor bu bir gerçek. Bu yüzden sıklıkla duyduğum cümle “Aa siz ne kadar minyonmuşsunuz” oluyor.
◊ Minyon bir kadın olmanın avantajlarını yaşıyor musunuz? - 2012 yılında çektiğim “Alev Alev” dizisinde 20-21 yaşlarında Alev karakterini canlandırdım. Yapımcımız Türker İnanoğlu’na, “Emin misiniz, ben 32 yaşındayım” dediğimde bana “Kaç yaşında olduğun değil, kaç yaşında göründüğün beni ilgilendiriyor” demişti.
Minyon bir kadınım ve bunun avantajlarını yaşıyorum. 20’li yaşlarda genç kız rolleri için de teklif alıyorum, daha olgun anne rolleri için de... Sanırım geniş bir görüntü skalasına sahibim, bunun avantajlarını kullanıyorum.
◊ Uzun bir aradan sonra “Kördüğüm” dizisiyle ekrana döndünüz. Dizide canlandırdığınız Neslihan’la gerçek hayatta benzerlik var mı? - Gerçek hayatta aşırı iddialı ya da katı kurallı olmayı sevmiyorum. Rahat ve hayatı akışına göre yaşamayı seviyorum. Neslihan’daki planlar, programlar ve erkek savaşı benlik değil. Ben de, aşkı daha çok derin yaşarım. Ama altını çizeyim, entrika kadını hiç değilim.
◊ Bugüne kadar sektörde en çok zorlandığınız dönem hangisiyle? - Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda çalışırken bir yaz Anadolu turnesine çıkmıştık. Aynı anda da İstanbul’da “Tadımız Kaçmasın” dizisinde oynuyordum. Allah’tan turne bölgemiz Trakya’ydı.
20 gün boyunca her gün akşam 5’e kadar setteydim, sonra oyun oynayacağımız yer neresiyse 2-3 saatlik araba yolculukları, akşam oyun, Gece İstanbul’a dönüş ve sabah tekrar set. 20 günlük süreç, benim sanırım sektörde en fazla yorulduğum zamanlardı. Gerçekten gençlikle, sektör aşkının verdiği güçle, robot gibi yaşadığım bir dönemdi.
◊ Geleceğe dair hayalleriniz neler? - Kadınların her yaşıyla mutlu olduğunu hissedecekleri bir projede, bir markayla işbirliği yapıp, genç ve genç hissetmek üzerine bir iş yapmayı çok isterim.
Filmler ve sanatsal işlerde de, sevdiklerimle geçirmek istediğim zamanı kendime ayırmayı başarabildiğim müddetçe hayallerim hiç bitmeyecek. Ama özel hayatımda da ufak ufak anne olmayı düşünüyorum.
◊ Günlük bir rutininiz var mı? - Her akşam uyumadan önce yüz yogası yaparım. Herkese tavsiye ederim, vücut kaslarını çalıştırmak nasıl bedeni zinde tutuyorsa, yüz kaslarını çalıştırmak da yüzü o kadar sıkılaştırıyor.
◊ Bu kadar genç görünmek için bir şeyler yapıyor musunuz, yoksa bu durum genetik mi? - Genetik faktörler birinci sırada sanırım. Şanslı genlere sahibim bu bir gerçek. İkinci olarak da içimde yatan enerji, yaşama sevincim ve hayatın her anından keyif almak beni hep zinde tutuyor, bu da görüntüme yansıyor olabilir.
Yani enerjimle ruhumu, aileden gelen genetik faktörlerle de görüntümü genç tutuyorum sanırım.