Aylin karakteriyle Yeter dizisinde izlediğimiz Pelin Karahan ekrana döndüğü için çok mutlu… Dizinin Beykoz’daki çekimlerinde konuştuğumuz Karahan, anneliğini, oğlu Ali Demir’i ve idealindeki işi anlattı.
- Bir yanda dizi, bir yanda eşin ve bir yanda oğlun… Zorlanıyor musun? İki yıla yakın bir zamandır kameralardan uzaktaydım. Bu nedenle çalışma sistemini yeniden oturtana kadar açıkçası biraz zorlandım.
- Özledin mi kameraları? Hamilelik süreci, sonrasında doğum ve Ali Demir… Açıkçası bütün bunlar kamerayı unutturdu bana. Ancak Ali Demir büyümeye başlayınca, yeniden oyunculuğa dönme isteği içimde yeşermeye başladı. Sonunda da döndüm işte.
- Bedri Bey de destekledi… Eşim Bedri, beni desteklemese zaten Yeter dizisine başlayamazdım. Bedri yanımda olmasa ailede huzur olmaz, oyunculuğumda da başarılı olamazdım.
- Ali Demir ayaklandı mı? Oğlum Ali Demir artık koşuyor (gülüyor). 15 aylık ele avuca sığmayan bir delikanlı. Eline geçeni fırlatmaya bayılıyor.
- Nasıl bir eş, nasıl bir annesin? Aile hayatına her zaman yakın olduğum için bir an önce anne olmak aklımdaydı. 30 yaşımda anne oldum. Benim yaşımda ve aynı kariyerde olan kadınlar için erken sayılacak bir yaşta anne oldum. Artık kadınlar daha geç anne oluyor.
- Yeter’deki Aylin de anne, Aylin de evli… Türkiye’de kadınlar çok fazla psikolojik şiddete uğruyor, Aylin de onlardan birisi. Aylin’i severek oynuyorum bu yüzden.
- Pelin’in dizideki Yekta gibi bir kocası olsaydı, Aylin gibi mi davranırdı? İnsanın başına gelmeden bilemez. Çocuk olmasa kadın daha özgür düşünebilir. Hele maddi gücün de yoksa, elin kolun bağlanıverir. Aylin’in öyle bir sıkıntısı var.
- Rolünün etkisinde kalır mısın? Bugüne kadar çok dram oynadım ama rolümü asla özel hayatıma taşımadım. Kavak Yelleri ilk işimdi ve beş yıl sürdü. Aslı rolü beni yıpratmıştı. Psikolojim bozuldu ve psikoloğa da gittim. Bu da oyunculuğun cilvesi işte.
- Senin resimlerin de var… Resim yapmayı çok seviyorum ama son birkaç aydır elime fırçayı alamadım. Resim farklı bir duygu. Yağlı boya geyşa resimleri…
- Neden geyşa? Bilmiyorum, öyle içimden geldiği için. O renkler ve o kadınların bastırılmış duyguları beni etkiledi. Bu resimleri belki bir sosyal sorumluluk projesinin içinde sergileyebilirim.
- Bir sinema filmi? Ahh en büyük arzum bir film çekmek. 10 yıldır oyuncuyum, tek filmim yok. Yapmış olmak için de yapmak istemiyorum.
- Ekran güvensiz… Dizi süreleri uzun, çalışma şartları çok zor, reyting olayı Demokles’in Kılıcı gibi üzerimizde sallanıyor. Ekran kaygan bir zemin. Yeter gibi sağlam bir projedeyim, mutluyum.
- Yeter’de sürprizler olacak mı? Her bölümde sürprizlerimiz var zaten. Ancak yakında rüzgarlar farklı yönlerden esebilir.
- Muhteşem Yüzyıl Kösem’i izliyor musun? Fırsat buldukça Muhteşem Yüzyıl Kösem’e bakıyorum. Bakıyorum diyorum, çünkü kendi dizimi izliyorum. Aylin’le Kösem iki rakip oldular, ekranda çekişiyorlar.
- Mutfağa girer misin? Fırsat buldukça (gülüyor) Tatlıya bayılıyorum. Bir gün kendi pasta dükkanımı açacağım. Kimsenin bilmediği bir sırrım var.
- Pastayla ilgili bir sır mı bu? Muhteşem Yüzyıl’da Mihrimah Sultanı oynarken iki ay set çıkışında Ulus’taki bir pastanede çalıştım. Para pul almadım. Sadece bu işi öğrenmek istiyorum dedim. Müşterilere servisi kendi ellerimle yaptım.
- Müşteriler şaşırmıyor muydu? (Gülüyor). Karşısında Mihrimah Sultan’ı görünce bazıları şok oluyor, sipariş bile veremiyordu. Sağolsunlar bana tüm bildiklerini öğrettiler. Kısacası kendi pastanemi açmak için hazırım… Sözcü Pazar