Fransa’da doğdu, Beşiktaşlı oldu. Artık Türk vatandaşı oluyor, bir Türk kızı ile evleniyor ve doğacak çocuğuna Türk ismi koymayı planlıyor. Pascal Nouma ile her sabah Kadir Çöpdemir’le radyo programı yaptığı Metro FM stüdyosunda buluştuk, kolundaki “intikam” dövmesinin nedenini, berbat geçen çocukluğunu, Beşiktaş sevgisini, kanseri nasıl yendiğini, pişmanlıklarını ve evlilik planlarını konuştuk.
* Bu röportaja hazırlıklı geldik. Ben fanatik Beşiktaşlıyım, fotoğrafları çekecek arkadaşım Levent Kulu, tribünün en etkili elemanlarından, “Pascal bizi diskoya götür” sloganının sahibi... - İşte Hürriyet farkı. Şahanesiniz. Kendimi evimde hissetmemi sağlıyorsunuz. Ne istersen sorabilirsin.
* Bir belgeselde geçen “Çocukken normal bir hayatınız varsa, ileride iyi bir insan olma ihtimaliniz yüksektir. Benim hayatım zordu, böyle çılgın biri oldum. Tüm oyunlarımı intikam alır gibi oynadım” sözlerinle başlamak istiyorum. Çocukluğun ne kadar kötüydü, neler yaşadın ki bu cümleleri kurdun? - Çocukluğum Paris’in banliyölerinde geçti. Cehennem gibi bir çevrede büyüdüm. İlkokul arkadaşlarımın çoğu şu an ya hapiste ya da artık yaşamıyor. O çevreden uzaklaştığım için şanslıyım.
* Gözümde filmlerdeki banliyö ortamı ve küçük evlerde yaşayan kalabalık aileler canlanıyor. Siz de öyle miydiniz? - 3 kız, 4 erkek, 7 kardeştik. Evimize her gün polis gelirdi. Ağabeyimi alıp hapse attıkları çok oldu. Onun işlediği suçlar nedeniyle ortaokulda beni bulunduğum sınıftan alıp en kötülerin olduğu sınıfa yolladılar. * Kardeşlerin ne yapıyor şimdi? - Erkek kardeşlerimin hiçbiriyle görüşmüyorum. Sadece kız kardeşlerimi arayıp soruyorum.
* “Kötü ortamlarda yetişmeseydim, şimdi kim bilir nerelerde olurdum” dediğin oluyor mu? - Tam tersine, öyle bir ortamda büyümeseydim, şu anda olduğum yerde olamazdım. Cehennemden çıkıp cennetin kapısını araladığınızda, bir daha oraya dönmemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. * Çocukken ne olmak istiyordun? - Astronot olup uzaya gitmek istiyordum. Bulunduğum ortamdan uzaklaşabilmek için...
* Profesyonel futbolla kaç yaşındayken tanıştın? - 13 yaşımdayken Paris St. Germain paf takımına alındım. Benim büyüdüğüm ortamda futbolcu olmak, olabilecek en iyi şeydi ve çok popülerdi. * Neler değişti hayatında? - Her şey... İstediğim her şeye bir anda sahip oldum. Yiyecek, yatacak iyi bir yer, kramponlar...
* Ne yani, ayakkabın bile yok muydu? - Olması için çalmak zorunda kalıyordum. Param yoktu ki. Takıma girince her şeyin en iyisi sunuldu ama...
* Kolunda yazan “Revenge” (intikam) dövmesi dikkatimi çekti. Ne zaman ve neden yazdırdın onu vücuduna? - Paris’te, beyazların arasına girdiğim gün kimse benimle konuşmadı. Irkçılığın en kötü hallerini yaşadım. Kızlar bile “Seninle birlikte olmayız’ diyordu. İntikam kalbimde doğduğumdan beri yazılı, dövmeyi ise 6-7 yıl önce yaptırdım.
* Hayattan, renginden ya da yaşadıklarından nasıl intikam alıyorsun? - Birilerine acı çektirmek ya da intikam almak değil amacım. Beni çok çalışmaya ve başarıya iten bir şey bu intikam duygusu. Hayattaki amacım bu duygudan yola çıkarak başarılı olmaktı.
* Türkiye’ye gelelim... Buraya ilk geldiğinde senin de önyargıların vardı mutlaka. - Hiç gelmek istemedim. İngiltere, İspanya, İtalya varken Türkiye de ne oluyor dedim.
* Bu da yaşadığın ırkçılığın bir ülkeye karşı yapılmış hali değil mi sence? - Bilmediğin zaman önyargılı oluyorsun istemeden. Ama buraya gelince tüm önyargılarım yıkıldı. * Fransa’da gördüğün ırkçılığı Türkiye’de de yaşadın mı? - Türkiye’de ırkçılık namına hiçbir şey yaşamadım. 13 yıldır buradayım ve bu açıdan kendimi cennette hissediyorum. Çocuklarım Fransa’da yaşamasa oraya gitmem bile.
* Biraz da çocuklarından ve nasıl bir baba olduğundan söz etsen... - Kızım 17, oğlum 6 yaşında. Kızım buraya geldiğinde İstinye Park’tan çıkmıyor, alışveriş hastası. Oğlum ise evdeki havuzla bütünleşiyor. * Kendi babandan farklı bir baba mı oldun? - Evet. Hem iyi bir baba olmaya, hem de çocuklarımın iyi insanlar olmasına çalışıyorum. Beni geçmelerini istiyorum.
* İyi insan nedir sence? - Başkalarına zarar vermeyen, nazik olan ve çok çalışan biri iyi insandır. Paran olsa da olmasa da bu özelliklerin varsa insanlar sana saygı duyar. * Beşiktaş senin için ne ifade ediyor? - Beşiktaş benim kulübüm... Çarşı benim her şeyim. Beşiktaş taraftarı bana her şeyi verdi. Burada kalmamın nedeni onlar. Öyle bir sarıldılar ki bana.
* Onca futbolcu varken neden sana bu kadar ilgi gösterdiler? Farkın neydi? - Kalbimle futbol oynadığım ve rol yapmadığım için. İçki içtiğimi, kulüplere gittiğimi gizlemedim ben. Herkes gidiyor ama gizliyordu. Ben bir şey saklamadım.
* Futbol ve seks meselesine geleceğim. Seks, maç öncesi yasaklar arasındadır bildiğim kadarıyla. O konuda da mı yalanlar söyleniyor? - Maçtan ve tabii golden sonraki seks tabii ki ideal olanı. Ama maçtan önce seks olmaz diyen bir kitap yok. Şöyle bir örnek vereyim; Marsilya’da oynarken, Monako’yla olan maçımızdan 4 saat önce seks yaptım ve biz maçı kazandık. Benim sayemde bir penaltı kazanmıştık.
* Şu anda yıkılıp yapılmakta olan İnönü Stadı’nda ne anıların vardır kim bilir? En unutamadığını anlatsana... - Önemli bir maç sırasında efsane bir futbolcuyla söz dalaşına girmiştim. Ara olduğunda koridorda onu bekledim ve yüzüne tokadı yapıştırdım. İsmini sorma söylemem, ama okuyorsa bu röportajı hatırlar eminim.
* Peki ya elini şortunun içine sokup yaptığın o hareket... Serdar Bilgili “Kız gibi oynuyorsunuz, biraz erkek olun” demiş ve sen ona karşı bu hareketi yapmışsın, doğru mu? - Alakası yok. Onu bir kızla fotoğrafımı çekip, uyarmama rağmen manşete taşıyan bir paparazziye karşı yapmıştım. Ama bu kadar tepki alacağını tahmin etmedim, sonradan pişman oldum tabii.
* Para sana ne ifade ediyor? - Hiçbir şey. * Çok para harcar mısın? - Kumar oynamam. Ama eskiden gece kulüplerinde resmen para saçardım.
* Boşuna “Pascal bizi diskoya götür” dememişler demek ki? - Onlar eskide kaldı. Artık ne o kadar sık çıkıyorum ne öyle para harcıyorum. * Şu anda bir kız arkadaşın var... - Evet... Müge. Üç yıldır birlikteyiz. Müge Nouma.
* Ne demek oluyor bu? - Yakında evleniyoruz. * Şimdiden tebrikler. Çocuğun olursa adı ne olacak? Hiç düşündün mü? - Türk ismi vereceğiz çocuğumuza.
* Sadık bir sevgili misindir? - Evet ama şimdi öyleyim. Eskiden çok çapkındım. Müge’den sonra değiştim.
* Gelecek planların neler? - Yeni projeler var. Ama futbolda da dendiği gibi iş imzalandıktan, yani maçtan sonra konuşmak daha doğru. Ben günü yaşamayı seven bir adamım. Ama Beşiktaş’ta bir görev almak isterim ileride... Takımlarda futbolcular ve teknik direktörler arasında futbolcuların dertlerini anlatabileceği bir ara kişi olmalı. Böyle bir görev almak güzel olurdu.
* Metro FM’de Kadir Çöpdemir’le yaptığınız radyo programı “Aragaz” efsane oldu. Fanatikleriniz bile var... - Biz çok eğleniyoruz. Komik bir program. Günlük olaylardan başlayıp her şeyi konuşuyoruz. O zaman dinleyiciler de bizden ayrılamıyor. Programa başlayalı 1,5 yıl oldu. Türkçe derslerine de devam ediyorum tabii.
* Türkçe’yi televizyon izleyerek de öğrenirsin. Dizi izliyor musun? En sevdiğin hangisi? - “Muhteşem Yüzyıl”... Geçenlerde başroldeki sakallı oyuncuyu, Halit Ergenç’i görünce titredim resmen. Çok karizmatik bir adam.
* Kanserle savaştığın yıllarda “İnönü’de ölmek istiyorum” demiştin. Ölüm bu kadar yakınken insan futbolu düşünür mü? - Ben hiçbir zaman öleceğimi düşünmedim. Kanser olduğuma bile inanmadım ki... Bütün gün tedavi görüyor, akşam normal hayatıma devam ediyordum. Doktorlar futbolu bırakmamı söyledi. Ben de “Asla bırakmam, öleceksem İnönü’de ölürüm” dedim.