Erkan Petekkaya ve Nurgül Yeşilçay’ın rol aldığı “Paramparça” dizisinde, 15 yaşına gelmiş iki kız çocuğunun doğum sırasında hastanede karışmaları ve bu gerçeğin bir kaza sonucu ortaya çıkması konu ediliyor.
Hürriyet'in haberine göre, Biz de ünlü anne babalara sorduk: “Çocuğunuz 15 yaşına geldiğinde aslında onun biyolojik çocuğunuz olmadığını öğrenseniz ne yapardınız?” Dünya, Fransa’da 20 yıl önce hastanede karışan bebekleri konuşuyor. Her iki aile de çocukları 10 yaşına geldiğinde bu gerçeği öğrendi ve hastaneye 12 milyon Euro’luk dava açtı. Çocuklar ise geçen hafta yapılan davada kendilerini büyüten anne baba ile yaşamaya devam etme kararı aldıklarını açıkladı.
Türkiye de şubat ayında benzer bir olay ile sarsıldı. Kadıköy’de bir özel hastane doğum sonrası bebekleri karıştırdı. Annelerden birinin ısrarı ile DNA testi yapıldı ve olay ortaya çıktı. Derken bu çarpıcı konu, başrollerini Erkan Petekkaya ve Nurgül Yeşilçay’ın paylaştığı “Paramparça”yla dizi kuşağına taşındı. Peki ünlüler benzer bir durumla karşılaşsalar ne yaparlardı? İşte yanıtları...
IŞIN KARACA Psikolojik destek alırım Annelik ve babalık sadece çocuğu dünyaya getirmek değil. Bu bir emek. Bir çocuk, bir insan yetiştiriyorsun. Ben 15 yaşında bir genç kıza, “Sen benim çocuğummuşsun, bana gel” diyemem.
Kendi yetiştirdiğim çocuğu da kalkıp “Sen benim çocuğum değilmişsin” diyerek biyolojik ailesine veremem. Ama tabii ki o da benim evladım, benim parçam.
Görmek, görüşmek isterim. Ve bütün bunları bir pedagog eşliğinde, onun yol göstericiliğinde, çocukların her ikisinin de psikolojisine öncelik vererek yaparım.
HAKAN YILMAZ İçinden çıkamıyoruz Diziyi her izleyişimizde eşimle birbirimize aynı soruyu soruyor; içinden çıkamıyoruz. Öyle zor bir karar ki bu, Allah düşmanımın başına vermesin. Ama büyüttüğüm çocuğu biyolojik çocuğumdan ayrı tutmam mümkün değil.
Ne büyüttüğüm çocuğumdan vazgeçerim ne de biyolojik çocuğumun anne baba bildiği insanlardan ayrılmasına müsaade edebilirim.
Ben oyuncu olarak, dizinin beşinci bölümünde ölmeyi, böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmamayı tercih ederim. Şaka bir yana, tercihimi büyüttüğüm çocuğumdan yana kullanırım gibi geliyor...
NİLGÜN BELGÜN Bir gider bakardım “Paramparça”yı kızım Merve ile seyrediyorduk. Aynı soruyu ona sordum, “Ya ben senin biyolojik annen olmasaydım, öğrenince ne yapardın?” diye. Dedi ki “Hiçbir yere gitmezdim, beni sen büyütmüşsün, yetiştirmişsin”...
“Peki senin çocuğun için aynı şey olsa” dedim, gitti kızını öptü ve “Onu ben büyütüyorum kimseye vermem, benim çocuğum o” dedi. Bana sorarsanız, ben biyolojik çocuğumu da merak ederim.
Ötekine bir gider, nasıl bir şeymiş diye bakardım. Ama bana “Gerçek anne çocuğu doğuran mı büyüten mi?” diye sorarsanız, cevabım net: Büyüten...
ÇAĞLA ŞIKEL İkisini de isterim Büyüttüğüm çocuk bana “anne” demiş, ben de onun annesi bilmişim kendimi. E diğer tarafta biyolojik çocuğum var...
İkisini de isterim! Ne kadar zor bir soru bu, düşünmek bile sinirimi bozdu. Bilmiyorum, Allah korusun...
Büyüttüğüm çocuk benim çocuğum ama diğerini de ben doğurmuşum... Yok çıkamayacağım bu işin içinden!
DENİZ AKKAYA Büyüttüğüm çocuk evladım Bu çok karışık bir durum. Büyüten anne babayı kendisine ebeveyn beller çocuk. Anne baba için de aynı durum geçerli. 15 sene o çocuk benim canım olmuş, nasıl vazgeçeyim?
O benim evladım. “Evlat bildiğim” demiyorum, “evladım” diyorum büyüttüğüm çocuğa ve ondan vazgeçmem mümkün değil.
Çocuk da görmek isteyebilir, merak edebilir biyolojik anne babasını. Çok zor, insanı ikilemde bırakır.