Ozan Doğulu, Ayşe Düzkan ile yaptığı röportaj'da hayatı ve ailesine dair bilinmeyenleri anlattı...
Ozan Doğulu’nun 130 BPM Allegro’su yolda. Atiye, Yalın ve Kenan Doğulu’nun birer yeni şarkı söylediği albümde Okan Bayülgen Barış Manço’nun Ayı’sını seslendiriyor. Doğulu ise oyuna vakit bulamadığı çocukluğuna inat üç yaşındaki Arya sayesinde bebekle bile oynuyor...
- Allegro kavramını sormak istiyorum.
Neşeli, hızlı, hareketli gibi bir manası var. Müzikte 120 ile 160 tempo arası. Hani bizimki 130 BPM ya. Daha çok klasikçilerin kullandığı bir terim. Adagio, Andante, Moderato, Allegro, Presto, Largo... Sırası bu olmayabilir (gülüyor) .
- Sadece müzisyenlerin bildiği bir şeyi albüm adı yapmaktan çekinmediniz mi?
Çekinmedim 130 BPM’de de çekinmedim. O daha popüler müziğe ait bir birim. Bu daha klasik müziğe dair ama insanların kulağına aşina geliyor.
- Albümde yeni şarkılar da var mı?
Onu da yapayım, bunu da yapayım derken 17 şarkı oldu. Bende fikir bitmiyor. Sonunda dedim ki on tanesini bölelim, onu çıkartalım sonra kalan yedi parçaya üç tane daha ekleyip onu da birkaç ay sonra çıkartalım. Ama bu albümde üç yeni şarkı, yedi de cover var.
- Barış Manço’nun Ayı’sı var galiba.
Evet, benim de çocukluğumdan kalma bir şarkı, çok severim. Esprili, kinayeli bir şarkıdır, sözleri enteresandır. Barış (Manço) öncülerimizden. Kulüpte de çalıyordum zaman zaman ama eski haliyle. Bunu yeniden yapayım, kim söylesin diye düşündüm. Önce Kenan dedim ama onun iki tane şarkısı var zaten. Ben mi söylesem acaba dedim çünkü rap bu, beceririm herhalde, hem babayım. Sonra bu işi benden iyi yapacak adamlar var dedim. Birden dank etti ve aklıma Okan Bayülgen geldi. Adam seslendirmeci, aynı zamanda bir baba, müziğe olan merakını da biliyorum. Okan’ı aradım, böyle bir fikrim var dedim, ‘Enteresan’ dedi, geldi okudu gitti.
- Programında size ‘Herkes büyüdü, derinleşti bir tek bu beş yaşında kaldı’ dedi değil mi?
(kahkahalar atıyor) Evet ya, bu hala beş yaşında dedi. Çok güldüm. Bana sık sık genç gösteriyorsun diyorlar ama beş yaşında da değil.
- Babalık değiştirmedi mi?
Asıl şimdi arttı. Çünkü ben çocukluğumda oyun falan oynamadım, şimdi oynuyorum kızımla. Top oynuyorum, Barbie’yle bile oynuyorum. Küçükken oğlun Barbie’yle oynasa korkarsın da bu saatten sonra bana bir şey olmaz sanırım (gülüyor).
- Başka hangi şarkılar var?
Yalın’la yeni şarkı yaptık; bestesi benim sözü Kenan’ın. Atiye’ye yeni şarkı yaptık, bestesi benim, sözü Deniz Erten’in, Kenan’la yeni şarkı yaptık; kendi bestesi. Üçü de çok başarılı ve çok taze. Sezen Gidiyorum’u, Ajda Pekkan Petrol’ü, Okan Ayı’yı söylüyor, Teoman Tanju Okan’ın Koy Koy Koy adlı şarkısını. Daha önce de Tanju Okan söyledi, yakışıyor ona. Çok güzel tepki alıyor. Sibel Can var, çok enteresan; Kahır Mektubu’nu söylüyor Zeki Müren’den, acı, keder dolu bir şarkı ama ben onu eğlenceli hale getirdim. Ziynet Sali Müptelayım Sana’yı söylüyor; Harun Kolçak’ın şarkısıydı. Murat Boz Kenan’ın ilk albümünün ilk şarkısı Yazdıysa Bozmak Olmaz’ı. O da keyifli oldu.
- Bu hüznü öteleme hali sadece mesleki mi yoksa hayata bakışınız da öyle mi?
Hayata bakışım da öyle. Hüzünlü şeylerden biraz uzak durmaya çalışıyorum, televizyonda haberleri falan çok zor seyrediyorum. Biraz da aranjörlüğümle, prodüktörlüğümle de alakalı. Bu hüzünlü bir şarkı ama benim böyle bir yorumum var, bir de buradan bakın bakalım. Kahır Mektubu’nu veya Koy Koy’u gençlerin çoğu bilmiyor, çocuklar zaten bilmiyor. Onlara da sevdirmenin bir yolunu nasıl bulurum diye yola çıktığımız için daha değişik bir sound ve bakış açısı çıkıyor.
- Bu yazın parçası ne oldu?
Bu yazın parçası galiba Ajda’nın Yakar Geçerim’i oldu. Ben onu beğendim bir de Sinan’ın Hande’yle yaptığı Atma’yı.
- Siz albümü yaza yetiştireyim diye acele etmeye tenezzül etmemişsiniz.
Yok aslında planım oydu ama şunu da ekleyeyim, bunu da ekleyeyim derken biraz da titiz bir adamım, ne kadar da gerekliydi bilmiyorum. Biraz da teknik aksilik oldu. Ben de oluruna bıraktım. Bir de benim şahsi kanaatim bu sene sanki yaz hala gelmedi. Sezon mayısta haziranda başlıyor ama belki ben çok çalıştığım için, belki ramazan erken geldiği için sanki yaz geldi ama esas tatiller, yaz cümbüşü eylülde başlayacak gibi bir his var içimde.
- Lansman konserinize Arya da gelmiş.
Geldi ama ‘Bu sefer ben sahneye çıkmayacağım babacığım’ dedi. Kuliste oturdu, sonra ben inmeden anneannesiyle gitmek istemiş.
- Nasıl ilişkiniz?
Bomba bir ilişkimiz var, acayip. Anlatamıyorum. Daha iki-üç saat önce evden çıkarken sarıldı, ‘Babacım seni çok seviyorum’ dedi. Orada zaten bitiyorsun. (gülüyor)
- Yeni kadın şarkıcılardan kimleri beğeniyorsunuz?
Sıla’ya çok güveniyorum, benim prodüksiyonumdu zaten, Hadise’yi beğeniyorum, Hande’yi beğenirim, Atiye’yi beğeniyorum, çok güzel söylüyor artı şovu da var, güzel dans ediyor.
- Erkeklerden?
Murat Boz, Mustafa Ceceli, Yalın, o belki o kadar genç değil ama üçü başarılı.
- Mustafa Ceceli çok ümit vermiyordu ama şimdi iyi şeyler söyleniyor hakkında.
O demoları söylüyordu ve çok güzel söylüyordu ama güzel şarkı söylemek ile şarkıcı olmak farklı. Mikrofonu nasıl tutacağını bileceksin... Biraz çocukluktan gelen bir şey. Hani derler ya ‘Dört yaşında, saç fırçasıyla şarkı söylemeye başladım.’ Bünye yaptırıyor onu insana. Bana yaptırmadı mesela, ben o tarz bir adam değilim. Mustafa mı öyle bir adam mı değil mi emin değildik. Stüdyoda söylemek sahnede söylemek farklı şeyler.
- Sizin gibi bir adam olduğunu düşünüyordunuz.
Daha çok benim gibi bir adam olduğunu düşünüyorduk. Bunu da konuştuk bir sene, görüştük, o bana sordu, ben bunu yapabilir misin, arkasında durabilir misin dedim. Yaptı, eminim beş yıl sonra daha iyisini yapacaktır.
- Amy Winehouse’u sormak istiyorum.
Yazık oldu. Müzik olarak çok başarılıydı. Tesadüfen albüm tanıtım konserine gitmiştim Londra’da. Daha hiç duymamıştık adını, çok etkilenmiştik. Çok kendine özgü bir tarzı vardı, daha çok Amerikan blues’larına benzeyen, rock’n roll’u andıran bir müzik fakat yeni üretilmiş, kendine has ve sıcak melodiler bulmuş. ‘Hah yeni bir star geliyor yeni bir müzik tarzıyla’ dedik. Eskiden bir şeyleri harmanlamıştı benim için. Fakat konserlerdeki başarısızlığı, hataları, teknik hata yapınca... Ama bir yandan da efsane oldu, öyle başkaları da var. Bir yandan da bu olmasaydı daha güzel işler yapardı diye düşünüyorum. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
- Albümün tanıtım videosunda ‘turuncu’ sözü geçiyor.
Turuncu şuradan çıktı, albümün kapak konseptini konuşuyorduk. Dedim ki ‘İşin içinde turuncu var, beyaz var, mesela beyaz bir takım giymişim, turuncu bir kulaklığım var. Veya turuncu bir şapkam var’ çok pozitif bir enerjisi vardır derler, ben de katılıyorum buna. Oradan yola çıktık ama albüm konsepti sonra öyle olmadı.
- Styling’inizi eşiniz yapmış. Modacı geçmişi var mı?
Evet, eşim yaptı. Modacı geçmişi yok. Tamamen beni tanıdığı ve bana yakıştırdığı için evdeki eşyalardan ve birkaç şey de satın alarak o yaptı. Herkes de çok beğendi, bir sürü telefon aldım, ne kadar şıksın, kıyafetin çok güzel olmuş diye.
- Devam etmeyi düşünüyor mu?
Düşünmüyor. O aslında alakasız bir alanda eğitim aldı, uluslararası ilişkilerden mezun oldu bu sene ama sanata çok yeteneği var hatta bir sonraki albümde bestesi var, sözü de ona ait. Edebiyat bölümünü de bitirdi, iki bölüm bitirdi, eli kaleme çok yatkın, şiir ve şarkı sözü yazacağını biliyordum ama beste de yapacağını beklemiyordum açıkçası. Şimdi o da çıktı. Çok yaratıcı, besteci de olabilir, stilist de olabilir, şair de olabilir ama ne bileyim büyükelçi de olabilir (gülüyor).
- O yaratıcılık gerektirmiyor pek.
Gerektirmiyor ama onun da eğitimini aldı, politikaya da atılabilir, televizyon programı da yapabilir. Bakalım hangi yönde ilerleyecek.