Meyra’yı ilk olarak 1996 yılında çıkardığı “Nur Topu” albümü ile tanımıştık. Ardından Nazlı Ilıcak’ın oğlu Mehmet Ali Ilıcak ile evlendi...
Sonrasında ise Amerika’da yaşamaya başladı ve müziğe ara verdi. Küçük yaşlardan beri şan eğitimi alan ve soprano bir sese sahip olan Meyra son albümü “Meyra ve 4 Tenor” ile iddialı... Sanatçı, albümdeki şarkılarını stüdyoda seslendirirken kendini oyuncu gibi hissettiğini söylüyor.
“Meyra ve Dört Tenor” projesi nasıl ortaya çıktı?
Menajerim Alp Çağrı Güray ile albüm yapmam gerektiği kararını aldık. DMC müzikten Samsun Demir ile görüşmelere başladık. Uzun bir görüşme sürecinden sonra da beraber çalışmaya karar verdik. Albüme geçen sene yaz ayında başladık. Ardından konsepti belirledik. Bu süreçte Samsun Bey beni çok iyi anladı ve analiz etti. Benim şu anki tarzım Türkiye’de çok alışılmış bir tarz değil. Pop opera, pop rock ve pop yapıyorum. Şarkılarımın soundları söylediğim tarzların karışımından oluşuyor. Onun için bana böyle bir proje yapılması gerekiyordu... Kendimi yansıtabilmem, dinleyicinin kulağına sıcak ve yakın gelmem hedeflendi. Tam tamına üstüme oturan bir albüm yaptım.
Albüm yapma aşamasında pek çok şarkı dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Nasıl karar veriyorsunuz hangisinin daha iyi olduğuna?
Şarkıların bulunma aşaması çok zordu. O aşamada Samsun Bey devreye girdi. Ama benim de şarkıyı beğenmem lazım. Olay bende bitiyor. Ben beğenmezsem, bir şekilde karşı taraf hissetmez. Bu yüzden, bugüne kadar çıkardığım iki albümden çok daha farklı bir albüm karşıma çıktı.
Artık istediğiniz müziği yaptığınızı söyleyebilir misiniz?
Kariyerimin en güzel albümünü yaptım. Gelişim ve değişim var bende. Ne istediğimi biliyorum artık ve bu albümle beraber olgunlaştım. Sonunda kariyerimde en güzel dönemime girdim. Piştim ve olgunlaştım.
Albüm çıkmadan önce imajınızı değiştirme gereği hissediyor musunuz?
Yeni albümle beraber gardırobum değişmiyor ama her albümün ruhuna göre görselliğimi tasarlıyorum. Bir önceki albümde sade makyaj ve uzun saçlarla karşınıza çıkmıştım. Şimdi dümdüz saçlı, kâküllü, dumanlı gözler... Bu albüm için gizemli bir duruşum olsun istedim.
Meyra bu albümle beraber nasıl bir kadın oldu?
Daha olgun ve ne yaptığını bilen bir kadın oldu. Aslında büyüdüm. Artık 30 yaşındayım, gerçekten ruh olarak da eskiye göre kendimi çok farklı hissediyorum. Daha feminenim.
Dört tenorla düet yaptınız. Solistler şarkılarınıza nasıl yaklaştı?
Sopranoların ve tenorların beraber yaptığı düetlere hep özenmişimdir. Bu yüzden Türkiye’de bir ilki yapmış oldum. İlk düetimizi Ferhat Göçer ile “Son Sevdiğim” şarkısına yaptık. Ferhat Göçer de bu şarkıyı yorumlamak istemiş ama bir türlü söz yazamamış üstüne. Şarkının sözlerini de ben ve Ahmet Selçuk İlkan beraber yazdık.
Ferhat Göçer’in son zamanlarda popüler olması düet yapmanıza bir etken miydi?
Kim istemez ki Ferhat Göçer ile düet yapmayı. Benim açımdan çok onur verici bir şey. O kısmı beni hiç ilgilendirmedi.
Peki diğer ünlülerle nasıl birleştiniz?
Burak Kut ile seslendirdiğim “Karar Bize” şarkısının orijinal hali de düet olduğu için o konsepti bozmak istemedik. Mario Frangoulis ile yaptığım düet, geçen sene beraber verdiğimiz konserden sonra bana verdiği sözden ortaya çıktı. Mario da kırmadı bizi “Vincero Perdero” şarkısını vermeyi kabul etti. Mustafa Ceceli de aranjmanını çok iyi yaptı. Yüksek Sadakat’ın eski vokalisti Cemil Demirbakan ile de çok içimize sinen bir düet gerçekleştirdik. “Ağladın Ya” şarkısı son anda girdi ve çok sevdik.
Şarkılarım duyguları olan insanları avutuyor
Albümdeki şarkı sözleri genellikle aşk üzerine. Şarkılarınızı söylerken hayalinizdeki hikayeye mi aşık oluyorsunuz yoksa yeniden eşinize mi?
Tabii ki eşime hâlâ aşığım. Şarkının ruhuna bakıyorum. Sanki farklı bir hikayesi ve yaşanmışlığı var. Şarkıların farklı bir dokusu olduğunu hayal ederek söylüyorum. Bunu da oyunculuk gibi düşünebilirsiniz. Şarkı söylerken gözümü kapatıyorum ve o role giriyorum. Sözlerin hikayesini kafamda oluşturuyorum ve neyi anlatıyorsa o duyguyu vermeye çalışıyorum. Dolayısıyla stüdyoda ben de oyuncu oluyorum. Çünkü mutluyum ve ayrılık acısı yaşamıyorum. Birçok şarkımda ise ayrılık acısı var. Şarkı içinde o duyguyu verebilmem için oyuncu gibi o karaktere bölünmem lazım.
O zaman şarkılarınız nasıl bir hikayenin peşinde?
Bu albüm içimdeki gelişimi ve değişimin hikayesini anlatıyor. İlla söze odaklanmıyorum. Beni melodilerin gücü ve duyguları da çok fazla etkiliyor.
Albümünüzü kayınvalideniz Nazlı Ilıcak’a dinlettiniz?
Evet.
Nasıl buldu şarkılarınızı?
Özellikle Mario Frangoulis olan düetimi çok seviyor ve devamlı dinlediğini söylüyor.
Eşiniz hangi şarkıları beğeniyor?
O benimle beraber her ana şahit olduğundan, bütün albümü beğeniyor. Zaten benim iyiliğim için beğenmediği bir şey olduğunda hemen söyler.
Kararlarınızı yalnız vermeyi sevmiyorsunuz?
Müzik konusunda tek başıma karar nasıl alayım? İşin içinde çok fazla ayrıntı olunca objektif olamıyorum. Ekibim ve menajerim benim için çok önemli. Eşim ve dostum beni yönlendirince yaptığım iş de içime siniyor.
Şarkılarınız kimleri avutuyor?
Duyguları olan insanları. Hayatta hepimiz aynı duyguları yaşamıyor muyuz? Ayrı hayatlar yaşıyoruz ama aynı duyguları yaşıyoruz. Benim hissedebildiğim şarkıyı dolayısıyla sizler de hissedebileceksiniz.
Olgun insanların beni dinlemesini seviyorum
Bu albümde çok önemli insanlarla beraber çalışmanız ve içinize sinmesi, size müzikal anlamda özgüven mi sağladı?
Buu albümle çiçek gibi açtım, bekleme süreci bitti. Hayat her şeyi ayarlıyor diyorum ya bundan sonrada aynı ekiple yola devam edeceğim. Yurt dışında da başarılı sanatçıların arkasında hep aynı ekip var.
Albüm çıktıktan sonra sizi en çok ne kaygılandırır?
Mp3’ler beni fazlasıyla kaygılandırıyor. Albüm satışları bu yüzden çok azaldı. Sanatçının yaptığı işin geri dönüşü de çok zor oluyor. İçinde benim gibi yaratma ateşi olan her sanatçı üretmek istiyor. Bu durumlar da hevesimizi az da olsa kırıyor.
Nasıl bir hayran kitlesine sahipsiniz?
Beni çok farklı kesimler dinleyip, takip ediyor. Neoklasik de klasik müzik de dinleyen beni takip ediyor. Farklı bir sesim olduğunu bildiğim için yurt dışından da takip edildiğimi fan sitemden gelen mesajlardan görebiliyorum. Onun dışında genç bir kitle var. Yeni tarzlara açık olan genç kitle. Üniversite, lise öğrencileri, genç bir nesil takip ediyor. 50 ve 60 yaşındakiler de zaman zaman takip ediyor. Albümümün olgun insanlara hitap etmesi çok hoşuma gidiyor.
Fetiş bir şekilde ortaya çıkarak insanları şaşırtmak ister miydiniz?
Öyle olması için benim ruh halimin de değişmesi gerek ki, benim bildiğim ruh değişmez. Balık burcuyum bir de. Sanıyorum ölene dek hep böyle balık burcu kadını kalacağım. 30 yaş bir dönüm noktası, daha feminen daha kadın hissediyorum ama fetiş tavırlarla insanların karşısına çıkmam.
Mesleki anlamda en büyük hatanız neydi?
Hata mıydı bilmiyorum, müziğe çok uzun süre ara vermemem gerekiyordu.
Ara verdiğiniz dönemde neler düşünüyordunuz?
O dönemde aslında müzikten hiç kopmadım. Müzik derslerine devam ediyor, şan dersleri alıyor, rahmetli Arif Mardin ile toplantılara gidiyordum. Keşke her sene bir albüm yapabilseydim, kendimi unutturmasaydım. Bundan sonra uzun aralar vermek istemiyorum.