Murat Yıldırım bilinmeyenlerini Cengiz Semercioğlu'na anlattı.. İşte Kelebek'te yayınlanan o röportaj...
12 Aralık’ta vizyona girecek “Kırımlı” filminde Sadık Turan karakterini canlandıran Murat Yıldırım’la buluştuk... “
Kırımlı” filminden girdik, yeni dizisinden hacca gidip namaz kılmasına kadar her şeyi konuştuk...
İşte Murat Yıldırım hakkında bilmediğiniz 25 şey...
1- Mardinliyim ama Konya’da doğdum. Şemsi Tebrizi Mahallesi’nde büyüdüm. Çocukluğum ilkokul 5’e kadar köyde geçti. Babam köyde öğretmendi, annem ev kadını. Köyde öğretmen çocuğu olmak enteresandır. Başbakan çocuğu gibisindir. Senin yanında şaka yapılmaz, her şey konuşulmaz. Çünkü öğretmen çok önemlidir, inşallah şimdi de önemlidir... Derdim ki “Arkadaşlar ben sizin arkadaşınızım, babama söylemeyeceğim”. Hep diğer çocuklar gibi olmak isterdim.
2- “Kırımlı” filmini 2014’ün ocak ayında çektik, Bolu ve Afyonkarahisar’da... Eksi 24 derecede çekimler yaptık ama beklediğimiz kar yağmadı... Dokuz haftada çektik filmi... Epey dayak yedim çekimlerde. Dayak sahnelerini tekrar tekrar çektik, filmde de uzun uzun kullanılmış sahneler. Filmi henüz izlemedim, 12 Aralık’ta vizyona girecek...
3 - Biz bu filmi çektiğimizde Kırım’da olaylar başlamamıştı daha. Hikâyenin gerçek olduğunu söylediler önce bana. Sonra Cengiz Dağcı’nın romanını okudum ve etkilendim. Canlandırdığım Sadık Turan’ı da çok sevdim. Sonra gerçek hayatını okuyunca onun adına çok üzüldüm. Aslında Sadık Turan normalde hep kahraman olmak istemiş ama baktığımız zaman Ukrayna’nın sınırındasınız. Hitler kampında ne yapabilirsiniz ki? Filmi herkesin izlemesini tavsiye ediyorum.
4 - İstanbul’a 18 yaşındayken geldim. İlk 2-3 sene de hiç tiyatroyla ilgilenmedim. Böyle bir şey gündemimde yoktu zaten. Bir gün bir oyunu gerçekten çok sevdim. Hep de söylerim oyuncu arkadaşıma -Volkan Sümbül diye bir arkadaşım-, harika oynamıştı. Onun sayesinde oyunculuğa başladım...
5 - İnsan meleğin üzerine de çıkar, hayvanın altına da iner, canavar olur... Siz insanlık imtihanınızı böyle verirsiniz...
6 - Gürcistan’daki bir dans yarışmasında üç bölüm konuk jüri oldum... Biz Gürcistan’a daha önce üç kere kanserli çocuklar için gitmiştik. Sonrasında onlarla kaynaştık. Çok seviyorlar sağ olsunlar. Ben de onları çok sevdim. Gürcistan halkı inanılmaz sıcak, samimi bir halk. O sevgiden etkilenmemek elde değil. Şimdi sık sık gidiyorum oraya.
7 - Benim de senaryom çalındı... Yazmayı seviyorum. Ama sadece bir kez denedim senaryo yazmayı. 20 sayfa bir film hikâyesi yazdım. Herkesin tanıdığı birine vermiştim. Sonra bir baktım, herkesin bildiği bir film olmuş benim hikâyem. Filmi söylesem kim olduğunu anlarsın. Ölsem de kim olduğunu söylemem senaryomu çalanın...
8 - Tiyatroda da oyunculuk yapılır, sinemada da, televizyon dizisinde de... Tiyatro, sinema, dizi bunlar oyunculuk adına benim için hiçbir farkın olmadığı yerler. Sen dizi oyunculuğunu kendin aşağılıyorsan zaten, o televizyonda ne yaparsan yap enerjiyi geçiremezsin.
9 - Diyet yapıyorum diyemem, sağlıklı beslenme diyorum ben ona. Diyet biraz daha zayıflamak için oluyor. Biri tedavi edici, diğeri korunma amaçlı tıp. Ben biraz korunma amaçlıyı tercih ediyorum. Karbonhidrat, şeker ve tuzu hayatımdan tamamen çıkardım. Ekmek ve pilavı da hiç yemiyorum..
10 - Et, protein, sebze yiyorum. Şeker içerikli sebzelerden, havuçtan uzak duruyorum. Tatlıyı çok nadir yiyorum. Spor yapıyorum. Dizi için thai boks yapıyorum. Yeni dizimde thai boks yapmayacağım ama, bir fedaiyi canlandıracağım...
11 - Siyasi görüşüm, taraftar olmamak üzerine kuruludur. Ben bütün partilere oy vermişimdir. Hiçbir partinin, hiçbir görüşün taraftarı değilim. O an ülke için hangisi en hayırlısıysa, ona göre oyumu veririm. Taraftar olmazsanız, bunu daha iyi düşünürsünüz. Çünkü daha objektif olursunuz.
12 - Cumhuriyet de, Osmanlı da, hepsi bize ait. Bunu kabul edeceğiz artık, yeter. Osmanlı bizim, Fatih bizim, Atatürk bizim, hepsi bizim. Bu ülkede bunlar geldiler, burası için savaştılar, öldüler, gittiler. Sen burada bu kadar rahat yaşayabil diye.
Fark etmez ki düşüncesi, siyasi aracı, inancı... Ne fark eder? Hepsi senin için burada durdu. Osmanlı ömrünü bitirdi mi, bitirdi. Cumhuriyet doğdu, bir çocuk bu, bebek daha... Yalpalamaya başladı ve yürüyecek, şimdi yalpalayarak yürüyor ama koşmaya başlayacak, koşacak, mecbur, bu olacak yani...
13 - Çocukluğum deyince, köyde duvarın üzerinde günde iki kez gelen otobüsü beklediğim fotoğraf gelir gözümün önüne.. Otobüs tozu dumana katarak gelirdi. Deli İbrahim vardı, o otobüsten önce gelirdi. Otobüste halamlar mı, dedemler mi, amcamlar mı, kim gelecek diye beklerdim. O her gün rutin olarak yapılan bir şeydi. Rahmetli Meral Okay “Bunu bir hikâyede kullanmalısın” demişti.
14 - “Asi”de tanındıktan sonra Ortadoğu’da bir pazar oluştu benim adıma. Sonra “Aşk ve Ceza” yayınlandı oralarda. Lübnan’a, Beyrut’a defalarca gittim, daha çok çocuklara yardım amaçlıydı. Dubai’ye gittim... Bunların büyük bir ticari dönüşü olduğunu söyleyemem...
15 - Hayatta en yakın arkadaşım, Adana’dan bir doktor abimdir. Aynı zamanda sosyolog... Çok sevdiğim bir arkadaşım, abim, dostum, canım ciğerimdir. Gerçek sevgiyi, gerçek dostluğu bana öğreten kişidir. Hâlâ sık sık görüşür, uzun uzun sohbetler ederiz... Hayatımda hep abiler olmuştur. Kendimden büyük insanlarla oturup laflamayı sevmişimdir. Çünkü öğrenci olmak hayatta güzeldir...
16 - Annem, benim ilk öpüşme sahnemi izlemiş. Bana da söyleyemiyor. Bir gün konusu açıldı. “Arkadaşlarıma o sahnenin montaj olduğunu söyledim oğlum” dedi. “Anne sakın öyle bir şey söyleme” dedim... “Senin oğlun öyle sahnelerde oynuyor, bunu görmezden gelerek yok sayamazsın” dedim. Şimdi o da artık benim gibi düşünüyor... İşimiz bu bizim. Sen o sevişme sahnesini seyrederken neler düşünüyorsun, bana ne. Senin kafandan neler geçiyor, inan ki bu senin bileceğin bir şey...
17 - Umreye de gittim, hacca da... Benim için bu konu yemek yemek, film çekmek kadar normal, hayatın içinden bir parça... Türkiye’de neden bu kadar çok konuşuluyor bu konu? Amerika’da bir oyuncunun kiliseye gitmesi, Vatikan’a gitmesi konuşuluyor mu? Üzerine hangi anlamda giderseniz gidin, bunu konuşmak çok tatlı bir şey değil.
18 - Umreye, hacca kimin reklam amaçlı kimin gerçekten gittiğini nasıl bileceğiz? Ayrıca bize ne? O, onunla Allah arasındaki bir durum değil mi? Nasıl bileceğiz biz, nasıl bulabiliriz bir insanın niyetinin iyi mi kötü mü olduğunu, bana biri söylesin... O yüzden kişi ne yapmak istiyorsa yapmalı. Hacca gitmek istiyorsa gitsin, ne yapmak istiyorsa yapsın. Ve bunu yaparken zaten kişinin niyetidir aslolan. Yani bilemeyiz ki onu niye yapıyor...
Bazen bazı şeyler tabii çok göze sokulabiliyor. Bu da o kişinin kendisinin problemidir. Ve ne diyor ayette, “Vay hallerine o gösteriş için ibadet edenlerin...” Bir başka ayette, “Sizler niyetleri üzerlerinde varsınız” der...
19 - İki insan da olgun olabilir, iyi olabilir ama evlilik başka bir şey. Bir şeyler olmaz, bir yerden sonra olmaz. Bizim de mesela öyleydi. Burçin Hanım da (Burçin Terzioğlu) hayata bakış açısı anlamında hiçbir zaman beni üzmemiştir. Benim de onu çok üzdüğüme inanmıyorum.
Ama benim beklentilerimle onun beklentileri farklı olabiliyor. Özel hayatımı kimseyle konuşmam. Anneme, babama bile ayrılacağımızı son bir aya kadar söylemedim. Çok saygılı bir şekilde ayrıldık. Hâlâ bir şey olduğu zaman konuşuruz. Evlilik güzel bir şey ama şu anda gündemimde hiç öyle evlilik falan yok.
20 - Kuran okurum, namaz kılarım... Bazıları diyor ki, “ortalıkta böyle şeyler yapma”... Ya neden? Bu sorulduğu zaman insan gönül rahatlığıyla evet diyebilmeli. İki dakika şurada camiye gidip, namaz kılıp gelirim... Senin onu nasıl yaptığınla alakalı. İyi bir insan mısın değil misin, buna bakarım ben. Sen namazını kıldın mı ettin mi bana ne...
21 - Yeni bir diziye başlıyorum, henüz tam anlamıyla belli değil. Cansu Dere ile beraber oynuyoruz. Fox’ta yayınlanacak... 1940’ta geçiyor hikâye.. Bunu söylediğin zaman dönem dizisi olarak anlaşılıyor ama ben öyle demiyorum. Ön planda yine insan, aşk ve o döneme ait bazı ilişkiler var... Saç, sakal uzatıyorum bu dizi için... 20 yıl dağda yaşayan, askerlere yardım eden ve daha sonra bodyguard olan birini oynuyorum.
22 - Arapça bilmiyorum... Arapçayı annem biliyor, konuşuyor. Babam da Kürtçe bilir. Bizde evde Türkçe konuşuluyordu. Ama keşke öğrenseydim demişimdir Arapçayı... Bu da bir bahane işte... Öğrenmek istiyorsan öğren kardeşim...
23 - Çocukluğumdan beri tevekküle inanırım. Aileden öyle yetiştirildim. Önemli olan benim ne hissettiğim, niyetimdir. Ve bir başkasının da buna önyargısız bakmasıdır. Gerisi hikâye. Bu hangi din olursa olsun. Başka bir şey için de böyle diyebiliriz. Maldivler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İnsan Maldivler’e gidiyor, bir sürü fotoğraf çekiyor. Ben bu insan için diyemem ki “reklam için yapıyor”. Keyif alıyor, çekip eğleniyor. Ama bir kısım da reklam için yapabilir. Bu da bizi hiç ilgilendirmeme
24 - Benim hayat tarzım, inanışım başka, yaptığım iş başka... Bir ayet ‘sizler namazınızı kıldıktan sonra gidin işlerinize dönün’ diyor... Oyunculuk da benim işim... Doktor da mesela hastalıklarla alakalı bakılmaması gereken yerlerle ilgileniyor. Şimdi ilgilenmesin mi? İşi o... Ben de öyle görüyorum. Bu benim işim. Bir öpüşme sahnesini çekerken senin niyetin zaten bozuksa, o sahneyi çeksen ne olur çekmesen ne olu
25 - Yaşam tarzım nedeniyle bana bir kere bile “hükümete yakın oyuncu” gibi bir eleştiri gelmedi. Siz düzgün, doğru durun, sağınız solunuz oynamasın, bu herkes tarafından görülür. Gerçek olun, görülürsünüz. Geçen Twitter’da da yazdım, çok sevdiğim bir abimin sözüdür; ‘Küpün içinde ne varsa, dışarı o sızar’...