Muhteşem John Malkovic!

İzzet Çapa, İstanbul'a gelen dünyaca ünlü aktör John Malkovich ile bir röportaj gerçekleştirdi. Pazar Kelebek'te yayınlanan röportajda, Malkovich'in, "Tartışma başlatmak istemem ama Osmanlı entrikacıdır" sözleri dikkat çekti. İşte röportajdan bazı satırbaşları...

Muhteşem John Malkovic!

Çok farklı konularda sohbet ettik John Malkovich’le... Bir gece önce Nusret’te yediği eti ballandıra ballandıra anlattı mesela... Sevgilisi Nicoletta Peyram ile Londra’dan İstanbul’a gelip iki günlük bir kaçamak yapmış, gözlerden uzak bir oteli mekan tutmuşlar... Tam anlamıyla laf lafı açtı durumları yaşadık birlikte... Konudan konuya atlarken Türkçe olarak kullandığım deyimlerin karşılıklarını tercüme ettim ama o ne kadarını anladı bilemiyorum. Mesela dedim ki....

* Bayram değil seyran değil, festival falan da yok... Ne işin var İstanbul’da?

- Nicoletta ile Londra’daydım... Soğuğa dayanamadık, atladık birkaç günlüğüne İstanbul’a geldik.

* Arada “sinsi sinsi” İstanbul kaçamakları yapıyormuşsun zaten duyduğuma göre.

- İstanbul öyle muhteşem bir şehir ki, her fırsatta buraya gelmeye çalışıyorum.

* Türk ahbapların çok galiba?

- Sürekli görüştüğüm birkaç kişi var ama her gelişimde yeni yeni dostlar ediniyorum. En son “Infernal Comedy” operası için geldiğimde, bir gecede neredeye 100 oyuncu ile tanıştım.

* Oha!

- Pardon, anlamadım...

* İmza günü filan mı vardı demek istedim!

- Oyun sonrası Meltem beni alıp oyuncularla dolu bir bara götürdü. Çok güzel vakit geçirdik.

* Meltem’i sen tanıyorsun ama ben tanımıyorum. Hangi Meltem bu?

- Umarım doğru telaffuz ederim, soyadı Cumbul...

* Gizli bir film projesi için İstanbul’da olabilir misin?

- Şu an “Red”in ikinci bölümünü çekiyorum. Ne alakası var İstanbul’la?

* 74 Kıbrıs Barış Harekatı’nı konu alan bir film çektiğine dair dedikodular var da...

- Bunu söyleyenin lafına bir daha güvenme. Kıbrıs’ta, o dönemde geçen bir aşk hikayesi çekmeyi planlıyorum ama bunun Barış Harekatı’yla filan uzaktan yakından alakası yok.

* Eee, Kıbrıs’ı tutturmuş işte, harcamayalım hemen kaynağı... Dönem filmlerine karşı özel bir ilgin var sanırım.

- Ya, aslına bakarsan tarihi dramaları çok sevmiyorum.

* Neredeyse üç filminden biri tarihi drama ama.

- Öyle ama kurgu ve gerçeğin karışımının zaman zaman çok tehlikeli olabileceğini unutmamak lazım. Tarih zaten sürekli sorgulanan bir şey. Bırakın yönetmeni, yapımcıyı, senaristi; tarihçiler bile hâlâ birçok konuyu tartışıp duruyor.

TARTIŞMA BAŞLATMAK İSTEMEM AMA OSMANLI ENTRİKACIDIR

* Madem bu kadar tehlikeli, neden dönem filmleri ve dizilerinin ardı arkası kesilmiyor?

- Bunun sebebi insan doğası. Geçmişi ne kadar bildiğimizi zannetsek de, tam anlamıyla neler yaşandığını kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Bilinmeyen hakkında konuşmak ve teori üretmek de insan genlerinde olduğu için ne bu filmleri yapanlar ne seyredenler bu işlerden vazgeçer.

* Konunun dönem filmlerinden açılması iyi oldu, şu günlerde Türkiye’de de böyle bir tartışma başladı...

- Dün gece birlikte yemek yediğim arkadaşlar bahsettiğin konuyu tartışıyorlardı yanılmıyorsam.

* Madem konuyu biliyorsun, Başbakan’ımızın yorumu için ne diyeceksin?

- Söz konusu olan Osmanlı hakkında bir dizi değil mi?

* Evet... “Muhteşem Yüzyıl”...

- Başbakan dizideki olaylarla geçmiştekilerin bağdaşmamasını mı eleştiriyor?

* Aşk, ihanet, harem ve entrikanın abartılmasından şikayetçi.

- Başbakan’ınızla bir tartışma başlatmak istemem ama Osmanlı zaten entrikacıdır. Ayrıca her ülkenin geçmişi aşk, ihanet ve entrikadan ibaret değil mi? (gülüyor) Şaka bir yana, işte bu sebeplerden biz Amerika’da filmlere “gerçek hikayeden esinlenilmiştir” ibaresini koymayı çok önemseriz.