MEVLÜT TEZEL YAZDI!
Sabah Gazetesi yazarlarından Mevlüt Tezel'in Okan Bayülgen'i eleştirdiği o yazısı;
Ajdar bile Okan Bayülgen'den daha samimi
"Filmde Nuri Bilge Ceylan'la ilgili bir espri yaptık. Yavuz Bingöl çıktı, 'Aramasını, izin almasını beklerdim' dedi. Biz zaten Nuri Bilge Ceylan'dan izin aldık. Sana ne oluyor! Millet James Cameron'la istediği gibi dalga geçerken... Bingöl'ün egosu Cameron'dan daha yüksek olamaz."
"Okan Bayülgen popüler kültüre mal olmuş Ajdar gibi, Serdar Ortaç gibi herkesi eleştiriyor ama herkesi de kullanıyor. O çok iyi oyuncu, çok kültürlü çok entelektüel ya, her şeyi bilir ya...
Benim filmimi eleştiren bir adamın 'Kanalizasyon' gibi bir filmde ne işi var?" Şahan Gökbakar her iki eleştirisinde de yerden göğe kadar haklı. Şahan, filmin asıl sahibi Ceylan dururken niye Bingöl'den izin alsın ki? Bingöl'ün durumdan vazife çıkarma çabası eleştiriyi hak ediyordu.
BİNGÖL ABARTIYOR
Hadi daha derin bir analize girişelim... Bingöl'ün, 'Üç Maymun'da oynamanın, Cannes'da kırmızı halıda boy göstermenin haklı gururunu yaşamasına bir diyeceğim yok. Ancak Bingöl, bir Ceylan filminde oynama ayrıcalığını abartmaya başladı. Şahan'dan kendisinden izin almasını istemesi, bu abartılı ruh halinin ilk değil, son örneği. Şimdi düşünüyorum da, Bingöl'ün Saraybosna'dan Yılmaz Erdoğan'ı telefonla arayıp, "Bak yanımda Catherine Deneuve var" deyip bir başkasıyla Erdoğan'ı konuşturması eğlenceli bir şakaydı. Ancak bu şakayı tetikleyen duygunun kabaca tarif şöyleydi:
"Yılmaz sen Türkiye'de takıla dur. Bak ben Ceylan'ın filminde oynadım, Cannes'a gittik, şimdi de Bosna'daki leziz festival ortamını yaşıyorum." Hani bir çocuk yeni bisikletiyle mahallede hava atar ya o hesap... Bingöl'e tavsiyem acilen 'Üç Maymun' saplantısından kurtulması...
Şahan'ın, Okan Bayülgen ile ilgili tespitlerine de aynen katılıyorum. Daha önce de yazmıştım... Okan, tam anlamıyla çelişkiler yumağı. Programlarında hem magazin ve popüler kültürü sonuna kadar kullanır, hem de bu olguları yerin dibine sokar.
Celebrity (ünlü) yaşamın tam ortasında yaşar ama kofti anarşist takılır. Siz onun ekranda atıp tutmasına bakmayın, magazine, popüler kültüre ayar verirken aslında kendisine 'çakar'. Herkesin filmini yerden yere vurur, sonra da çıkar 'Kanalizasyon' gibi berbat bir filmde oynar. Şahan, "Ben Okan'dan daha samimiyim" derken aslında az söylemiş. Benim gözümde Ajdar, bile Okan'dan daha samimi.