İzzet Çapa yazdı..
Şimdi sıkı durun. Size bomba gibi bir haberim var… Ama önce peşin peşin söyleyeyim, bu yaz kahkahaya ve müziğe doyacaksınız. Hem de Sezen Aksu farkıyla. Nasıl mı?.. Çünkü Minik Serçe yeni bir müzikale hazırlanıyormuş…
Şimdi soruyorsunuzdur, “Peki nereden öğrendin? diye… Hani eskiden haber bültenlerinde sık sık duyardık ya, “Kulislerden sızan bilgilere göre” diye… İşte aynen öyle. Bunlar da Sezen’in kulislerinden sızan bilgiler… Üzümünü yiyin, bağını sormayın...
Aslında Sezen’in müzikallerle bağı yaklaşık yirmi yıl önce başlamıştı. Şan Müzikholü'nde ‘Sezen Aksu Aile Gazinosu’nu hatırlarım mesela… Sezen, sahnede 7-8 ayrı tipi canlandırırdı. Rahmetli Egemen Bostancı da harika bir kadro toplamıştı yanına…
Düşünebiliyor musunuz; Şener Şen, Adile Naşit, Ayşen Guruda, Altan Erbulak gibi ustaların arasında gencecik bir Sezen’cik… Laf aramızda, o işvesi, o cilvesiyle ne canlar yakmıştı o dönemler... Sezen'e aşık olmayan erkek yok gibiydi... Lakabı Minik Serçe'ydi ama sahnede devleşiyor ve hemen herkesi 'çekim merkezi' içine alıyordu...
Yanılmıyorsam Sezen’in rahmetli Adile Naşit ile olan kadim dostluğu da o günlerde başlamıştı… Daha sonra Uğur Yücel ile birlikte yaptığı sahne şovunda da büyük bir başarı yakalamıştı Sezen… Tadı hala damağımdadır o gösterilerin.
Hep düşünüp dururdum bu yeteneğini neden ortaya çıkarmaz, sergilemez diye… Ammaaa, sonunda o da dayanamamış olmalı ki yeniden sıvamış kolları…
Ünlüler resmi geçiti…
Ve Sezen, Türkiye’de uzun zamandır unutulan 'Müzikal' kavramını yeniden hayata geçiriyor. “İnsanların artık gülmeye ihtiyacı var” diyen Minik Serçe, sık sık yakın çevresi ile buluşup fikir alış verişinde bulunuyor.
Üstelik müzikalin metnini de kendi yazıyormuş. Evet, evet yanlış duymadınız, 'resmi olmayan kesin sonuçlara' göre, müzikalin metinlerini kendisi yazıyor. Eee, zeki kadındır Sezen. Her şeyden önce, Türkiye'de böyle bir boşluğun olduğunu tespit etmiş.
Müzikalin metnini de kendisi yazdığına göre, hiç şüphesiz ortaya muhteşem bir iş çıkacaktır. İşin içine bir de Sezen'in pek çok erkeğin hayallerini süsleyen gizemli çekiciliği ve dişiliğini katarsanız, o müzikal de tadından yenmez herhalde...
Müzikalin adı şimdilik "Sezen’in Kabul Günü" olarak belirlenmiş... Hani eskiden konserlerinde fasıl yapar, misafirlerini ağırlardı ya, bu kez kabul gününe konuk edecek dostlarını...
Gırgır, şamata, şarkı, türkü, uzunhava, caz, rap, rock, reggae, (Hay Allah gaza gelip biraz abarttım galiba, affola) alıp başını gidecek sizin anlayacağınız. Yani Sezen adeta bir televizyon programı gibi düşünmüş bu müzikali…
Ayrıca sahnedeki Sezen ile evdekini karşılaştırıp kendini de 'ti'ye alacakmış. Yani, çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi de kendine batıracakmış. Düşünsenize, evdeki Sezen, sahnedekini telefonla arıyor ve dalgasını geçiyor… Harika fikir… Kıvrak zekasını konuşturmuş yine Sezen...
Sahnede ona eşlik edip bu muhabbete katılacak ünlü konuklara gelince... Bu konuda henüz kesin bir bilgi yok ama bir programda Demet Akbağ’ın Sezen’in kardeşini canlandıracağı istihbaratını aldım. Kardeş deyince hemen 'kız kardeş' sanmayın… Demet Akbağ gibi bir sahne büyücüsü, belki de 'erkek kardeşi' olarak çıkıverir karşımıza. Belli mi olur?..
Ayrıca zaman zaman Cem Yılmaz, Beyazıt Öztürk gibi ağır topların da Sezen'in misafiri olması muhtemelmiş. Özellikle ‘muhtemelmiş’ diyorum çünkü bu hazırlık aşamasında bir proje... Ama kalburüstü tüm sanatçılar, Sezen'in kabul gününe katılmak için sıraya girecektir hiç kuşkusuz...
Sezen Madonna mı oluyor?
Bu arada bir şey daha öğrendim. Meğer Sezen muhteşem Madonna taklidi yaparmış. Hatta, yakın dostları, evde önünde bir direk olduğunu hayal edip 'Material Girl' gibi dans ettiğini anlatıyorlar...
Vay beee... Düşünsenize bu müzikal sayesinde Minik Serçe'yi Madonna olarak biz de görebileceğiz. Hayal etmesi bile güzel. Bir de karşımızda canlı canlı 'Madonna Sezen'i görsek, keyiften uçarız herhalde...
Ama yine de temkinli davranmakta yarar var… Sezen bu… Anlattıklarımın hepsini yapabilir ya da sil baştan her şeyi değiştirebilir belli mi olur? Sonuçta ben 'kuşlarımın' yalancısıyım. Ama kesin olan tek bir şey var; Sezen'in 'biçilmiş kaftan' bir müzikal yıldızı olduğu…
Sezen'in özel bir kişilik, özel bir yetenek olduğu tartışılmaz. Farklı boyutlarda gezinen bu kişiliğinin bizlerden uzak olması da normal. Ama her şeyini de kendine saklamasın yani. Yalnız şarkılar yetmiyor,müzikallerde de bizlerle, yani halkla bütünleşsin ki, hafızalarımızda muhteşem görüntüleri kalsın...
Neyse, dönelim konumuza. Müzikalin nerede sahneleneceği konusunda henüz kesin bir karar yok. Ama Harbiye Açıkhava Tiyatrosu fikri ağır basıyor. Tabii bir de işin ekonomik kısmı var… Bu kadar ciddi bir proje, kuşkusuz sponsorlar eşliğinde yapılacaktır.
Bu da benim sponsorlara kıyağım olsun. Benden duyurması, sponsor sayısı da bellidir her halde. Ellerini çabuk tutanlar kazanır. Başta da söylediğim gibi müzik, eğlence ve kahkaha dolu günler bekliyor bizi… Haydi hayırlısı…
Son bir bilgi notu: Bu arada Sezen Aksu, Fahir Atakoğlu ile yaptığı başarılı Almanya konserini tekrarlamak için bu kez de Paris’e uçtu. Merak etmeyin, Aksu ve Atakoğlu çok ilgi gören bu konser serisini Türkiye’ye de taşıyacaklar. Biletler de çok yakında satışa çıkacakmış. Sakın kaçırmayın...