KİM HAKLI?

Ünlüler, “Magazin terörü altındayız..” derken, paparaziler ise “Gördüğümüzü çekmeyelim mi?” diyerek kendini savunuyor

KİM HAKLI?

Özellikle gece çalışan magazincilerin ünlülerle yaşadıkları kavgaların sonuncusu hayli ses getirdi. Alkollü bir şekilde görüntülenen oyuncu Timuçin Esen’in, kelepçelenip karakola götürülmesine kadar varan olaylar ünlüleri ve magazincileri karşı karşıya getirdi. Her iki taraf da birbirlerini suçlarken son olay “paparaziler sınırı aştı mı” sorusunu gündeme getirdi.

Şemsiye fırlattım çünkü...

Hande Ataizi: Paparaziler karşılarındaki insanı çıldırtacak noktaya getirmesinler. Ben bir yerden dışarıya çıkıyorsam işini yap görüntünü al ama bana saçma sapan provake edici şekilde soru sorma. Ondan sonra bak delirdi oluyor. Sen karşındaki adamı çıldırt delirince de bak delirdi de. Beni rahatsız ettikleri için kafalarına şemsiyeyi geçirdim. Arkamdan önümden beni ittiriyorlar, sıkıştırıyorlar. Laftan da anlamıyorlar. Ben bilinen bir insanım diye bu kadar taciz etmeye gerek yok ki.

Ağır konuşurum

Neco: Hem devlet, hem adalet açısından, hem insan hakları açısından söylenecek çok şeyim var. Konuşursam çok ağır konuşurum gerçekten. Bu ciddi bir sorun. Uzun uzun konulması gereken bir konu.

Bu işin çivisi çıktı

Halil Ergün: Kimsenin işini yapmasına karşı çıkmıyorum. Ama bu fütursuzca her şeyi yapmak anlamına gelmiyor. Tacize kadar gitmemeli. Resmen insana işkence yapıyorlar, sizi bir şeyler söylemeye zorluyorlar. Hoyrat vahşi ve tacize varan müdahalelerle karşılaşıyoruz. İnsanın kişilik haklarına saldırı. Kırk yılda bir 2 kadeh içiyorsam, hayatımı sokaktaki gazetecilere göre mi şekillendireceğim? Timuçin kardeşimi görünce içim acıdı. Uğur Yücel’i de öyle. Timuçin içebilir, onu delirtmişler ve tahrik etmişler. Uğur veya ben kimseye zarar verdik mi? Benim de içimi acıttılar. Lokantadan çıkıyorum 20 tane flaş patlatılıyor, gözlerim kapandığı için ’önünü göremiyor’diye yazıyorlar. Bu zulüm değil mi? Timuçin’i yerlerde sürüyecek kadar tahrik etmeye kimin hakkı var? Bu işin çivisi çıktı. Yeter artık!

Polisin büyük ayıbı var!

Oktay Kaynarca: Buna çanak tutanlar kanal ve kanal yöneticileri. Düşük maliyetli işler bunlar. Düne kadar ne iş yaptıkları belli olmayan kişileri sokağa salıp, iş getirmelerini istiyorlar. O kişi de kendini gazeteci sanıyor. Saldırıyor, yürüyen sanatçıyı itiyor. 10 dakikalık görüntü götürüyor. 1,5 saatlik programda ballandıra ballandıra koyuyorlar. Etik kurul bir araya gelip bu tür programları kaldırmalı. Magazin olmasın demiyoruz. Yapımcılar, kanal sahipleri bir araya gelip bu ayıbı kapatmalılar. Polisin Timuçin Esen olayında çok büyük ayıbı var. Ki biliyorsunuz ben polisleri seven bir insanım. Bu olayın sorumluları acil cezalandırılmalı. Sanatçı arkadaşlarımızla toplanıp “Magazin Terörüne Hayır, Bizi Rahat Bırakın” yürüyüşü yapacağız.

Paparazi-gazeteci ayrılsın

Okan Bayülgen: Avrupa ve Amerika’daki sistemde olduğu gibi paparazi gazeteci olamaz. Olmasın ki sanatçı ile paparazi rahatça dövüşsün. Böylece iletişim ve gazetecilik mezunu gençler gencecik yaşta gazeteci olacağım diye paparazilik gibi laubali haberleri yapmak zorunda kalmazlar. Yakın tarihte Sean Penn paparaziye tekme atmıştı ama altını çiziyorum tekme attığı adam gazeteci değil paparaziydi. Gazeteci ile paparazinin artık ayrımının bizim ülkemizde de yapılmalı.

Sokağa çıkamıyorum

Tolga Karel: 6 aydır 4 duvar evde yaşıyorum. Sanatçıya mahkumiyet yaşatıyorlar, bu çok acı. Sokak bile göremiyorum, korkunç bir tahrik var. Adam mı öldürdü Timuçin ki kelepçe takılıyor? Dışarı çıktığımda Kafka’nın “Dönüşüm” kitabındaki böcek gibi saklanıyorum. Sanatçı hakları da korunmalı.

Kurşunlanır

Ahmet Abakay: (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı): Sanatçıyla gazeteci aslında dosttur. İkisi de birbirine saygısızlık etmemeli. Kimsenin kimseyi zorla konuşturma hakkı yok. İzlediğim görüntüler korku filmi gibiydi. Bu arkadaşlar Başbakanlık muhabiri olsa kurşunlanırlar. Parlamento muhabirliği yaptım ben, bakanları zorla konuşturamaz kimse, adamı vururlar. Silahları var. Konuşmak istiyorlarsa konuşurlar zaten. Meslek ahlakına uymak gerekir.

Özel hayat nedir?

Prof. Dr. Süheyl Donay (İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku Öğr . Üyesi): Kamuya mal olmuş kişilerin hayatları daha değişiktir. Söz konusu olay, kamuya açık bir yerde kamuya mal olmuş bir kişinin fiili üzerinedir. Bu olay medyanın ilgisini çeker. Dolayısıyla, resim çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal etmez. Eğer çekim evinde olsaydı, ihlal olurdu. Medya mensuplarının kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok ancak kamuya açık bir alanda resim çekilebilir. İzin alınmasına hukuken zorunluluk olmasa da nezaketen istenebilir.

‘Alemin kralısın’

Metin Özkan (Radyo-Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı): Sanatçılara sanatçılığın, gazetecilere de gazeteciliğin evrensel kurallarını hatırlatmak lazım. Her iki tarafın da şapkasını önüne koyması gerekir. Hatanın temelinde, magazin programlarını yapan bazı prodüksiyon şirketleri var. İşin ucuzuna kaçmak için eline mikrofonu kamerayı verdiği insanı ’sen bu gece aleminin kralısın’diyerek ortaya salıyor.

Dağa çıkmadık

Sinan Tosun (Magazin Gazetecileri Derneği Başkanı): Mesleğini yapmaya çalışırken hiçbir amaç gütmeden sadece halka haber verme çabası içerisinde olan muhabir arkadaşlarımıza yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Magazin gazetecilerinin haber alma özgürlüğünü ’magazin terörü’diye niteleyenleri kınıyoruz. Biz dağa çıkmadık, silah kuşanmadık. Bizim meslekte de çürük elmalar olabilir ama kimseye vurmadık.