'KAPLUMBAĞA GİBİ İÇİME KAPANIRIM!'

Yıllar önce sunucu olarak başladığı televizyondan, oyunculuğa adım atan ve oynadığı “Haziran Gecesi”, “Elveda Derken”, “O Şimdi Mahkum” ve “Dünyayı Kurtaran Adam” gibi projelerle dikkatleri üzerine çeken Burcu Kara bugünlerde TRT’nin dizisi “İpsiz Recep”de karşımıza çıkıyor.

'KAPLUMBAĞA GİBİ İÇİME KAPANIRIM!'

Dönem dizisinde oynamanın kendisine terapi gibi geldiğini söyleyen Burcu Kara “Bu devrin insanı olmadığımı düşünüyorum. Çok romantik, çok kırılgan ve kendi dünyasında yaşayan biriyim. Kendimi kaplumbağaya benzetiyorum. En küçük bir şeyde kaplumbağa gibi içime çekiliyorum” diyor

Bir dönem dizisinde oynamaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Kara, “Ömür boyu dönem dizilerinde ve filmlerinde oynayabilirim” diyor.

Dönem dizisi olan “İpsiz Recep”te rol alıyorsunuz. Çekimler nasıl gidiyor?
Dönem işinde oynamayı çok istiyordum. Tam bana göreymiş, onu görüyorum. Çünkü ben yaşadığım dönemden mutlu olmayan biriyim. O dizide oynamak beni bu 2000’li yıllardan koparıp o döneme götürüyor. Dizi, herkesin, her şeyin çok daha samimi olduğu, yozlaşmadığı, insanın değerinin bilindiği bir dönemde geçtiği için böyle bir dizide oynamak beni inanılmaz mutlu ediyor. Ömür boyu dönem dizilerinde ve filmlerinde oynayabilirim.

İstanbul dışında dizi çekiyorsunuz. Bu zor oluyor mu sizin için?
Şehir dışındaki ilk dizim. Bundan sonra da çok isterim Anadolu’da, Güneydoğu’da film ya da dizi çekmek. Haftanın dört günü Düzce’deyim, diğer günler İstanbul’da. Buradan uzaklaşmak bana iyi geliyor.

O kıyafetleri giyinip, o yılları oynadığınız zaman nasıl duygular içinde oluyorsunuz?
Kıyafetler, dekor, kullandığım kelimeler bugünden sıyırıp o günlere götürüyor beni. Dönem işinde çalışmanın rahat yanları var. Saç, makyaj yaptırmıyorum, her hafta manikür derdim yok, tırnaklarım dibinden kesili, kaşlarımı almıyorum. İnanılmaz rahatım. Bu rahatlıkla birlikte üç kilo aldım.

Kadir İnanır’la çalışmak sizi zorluyor mu?
Kadir Bey’le birebir çalışmıyorum. Hikâyelerimiz ayrı... Kadir Bey çok sert görünümlü bir insan, ama ben onun yumuşacık olan kalbini keşfedenlerden biriyim. Ona karşı korku duymaktansa saygı ve sevgi duymayı tercih ediyorum.

Bu dönemde yaşamaktan neden mutsuzsunuz?
Çok duygusal bir insanım. Bu devrin insanı olmadığımı düşünüyorum. Ben 50-100 yıl öncesinde yaşamalıydım diye düşünüyorum. Çok romantik, çok kırılgan ve kendi dünyasında yaşayan bir insanım. Kendimi kaplumbağaya benzetiyorum. En küçük bir şeyde kaplumbağa gibi içime çekiliyorum. Çocukluğumda hayal ettiğim bir dünyayla karşılaşmadığım için büyüdüğümde hayat beni mutsuz etmeye başladı.
Güvenebilecek çok az insanın olduğu, kendini güvende hissetmediğin, aile bağlarının bile koptuğu, büyük çoğunluğun mutsuz ve işsiz olduğu bir dünya beni mutlu etmiyor. Ben gazeteleri, ana haber bültenlerini izleyince oturup ağlıyorum.

O zaman sizi ne mutlu ediyor bu hayatta?
Kendi sahip olduğum şeylerin bana verdiği mutlulukla yetinebilen biri değilim. Gencim, güzelim, para kazanıyorum, oohh her şeye sahibim diğerlerine ne olursa olsun diyen biri değilim. Evime yardımıma gelen insandan, apartman görevlisinden ya da taksiciden duyduğum her şeyden etkilenen biriyim. Bunları bir kenara bırakıp yaşayamıyorum.
O yüzden dönem işinde oynamak beni bütün bu sorunlardan, yalandan, dolandan koparıyor. Böyle bir işte oynadığım için Tanrı’ya şükrediyorum. Bu dizide oynamak bana terapi gibi geliyor.

Şu günlerde sizi en çok etkileyen olay nedir mesela?
Gazze’de çocukların, masum insanların öldürülmesi beni inanılmaz üzdü. Dünyaca ünlü bir star olsam herkesi birliğe çağıran bir kampanya başlatmak isterdim.
Nicole Kidman gibi dünya starı biri olsaydım şimdiye kadar Gazze’ye çoktan gitmiştim. Gazze’de bir tankın önüne geçerdim ve bütün dünya da bunu duyardı. Peşimden bir sürü insanı sürüklerdim. Şu an yapsam bile ancak tankın altında kalırım.
Üzülüp ağlamaktan başka yapabileceğim bir şey yok. 10-20 yıl sonra bu ülkede, bu dünyada neler olacak ben çok merak ediyorum. Umutlu olmak, umut etmek istiyorum. Şükreden ve çalışan biriyim. Hiçbir şeye isyanım yoktur. Ama bir şey yapamamak beni delirtiyor.

En büyük korkum yanlış anlaşılmak
Değişmemek için mücadele ediyorum dediniz. Bu meslek insanı nasıl değiştiriyor?
Gece hayatını seven biri değilim. Hayattaki en büyük korkum yanlış anlaşılmak. Kendimi magazin programlarında görünce üzülüyorum. Orada ‘Bunlar her gece dışarıda, her ay bir sevgili değiştiriyor’ görüntüsü oluyor. Öyle biri değilim ama baktığın zaman birçok şey öyle gözüküyor. O yüzden çok mücadele ediyorum.

Yavuz Bingöl’le tekrar barıştığınıza dair haberler var. Doğru mu?
O haberler her ay çıkıyor ve beni çok mutsuz ediyor. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.

Ücretlerde indirim yapıldı mı?
Evet yapıldı. Yüzde 30 indirim yapıldı oyunculardan. Bu bireysel verebileceğin bir karar değil. Bir sürü insanın vebalini taşıyorsun. “Ben yokum, ben indirmiyorum” demek herkese yansıyabiliyor. Baştan yapılan anlaşmanın sonradan değişmesi yanlış ama bu senenin bir istisna olduğunu düşünüyorum.