Daha önce farklı markalarla yaptığı işbirlikleri çerçevesinde birkaç kez ülkemize gelen Kanadalı model Jessica Stam, son olarak bir giyim firmasının defilesi için İstanbul’daydı. Önceki akşam Beşiktaş'ta bir otelde düzenlenen defilede podyuma çıkan Stam’la organizasyon öncesi buluştuk; hem podyum dünyasını hem de hayalindeki İstanbul ile gördüğü şehir arasındaki farkları konuştuk.
* İstanbul’a defile için geldiniz ama gezme fırsatı da bulmuşsunuz. Geçtiğimiz gün Kapalıçarşı’daymışsınız mesela... Alışveriş yaptınız mı? - Evet, dekoratif şeyler aldım. Seyahatlerimde New York’taki evim için bu tarz etnik objeler ve aksesuarlar toplamayı seviyorum.
* İstanbul’a daha önce de birkaç kez geldiniz, sizi etkileyen yanları var mı bu şehrin? - En az dört kez gelmişimdir. Bence çok modern, ama aynı zamanda da tarihi bir şehir. Aslında hayal ettiğimden oldukça farklı bir yerle karşılaştım.
* Nasıl bir yer hayal etmiştiniz ki? - Açıkçası daha Müslüman bir şehir olarak hayal etmiştim. * Müslüman bir şehirden kastınız nedir? Bazılarının kafasında yollarında develer dolaşan, kadınları çarşaf giyen bir ülke var... Siz de mi kafanızda öyle bir resim çizmiştiniz? - Evet, itiraf edeyim tam olarak öyle şeyler... Ama düşündüğüm gibi değil... Meğer çok stil sahibi ve modern bir şehirmiş.
* Az önce tarihi dokudan bahsettiniz. Tarihi mekanları ziyaret etme şansı bulabildiniz mi peki? - Evet, bazı yerleri ziyaret ettim. Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı ve o tarz birkaç yer daha gezdim. Bir de Boğaz’da tekne turu yaptım, o çok hoşuma gitti.
* İşiniz gereği çok sık seyahat ediyorsunuz. Daha önce görmediğiniz ülkelere gitmeden önce oralarla ilgili araştırma yapar mısınız? - Evet. İstanbul hakkında da araştırma yaptım. Bir alışveriş yapmam, bir de hamam keyfi yaşamam gerektiğini öğrendim. Zaten gelir gelmez hamama da gittim. Çok güzel bir deneyimdi.
* Mango defilesi için buradasınız. Markayla ilişkiniz nasıl, normalde de koleksiyonlarını takip eder misiniz yoksa sadece iş mi? - Koleksiyonlarını takip ederim, ayrıca birçok parçası gardırobumda vardır. Şu anda da Mango giyiyorum mesela... Alanlarında son derece başarılı insanların çalıştığı modern bir marka.
* Defileden defileye koşturuyorsunuz. Her defilede farklı farklı makyajlar yapılıyor, saç modelleri değişiyor, onlarca kıyafet giyip çıkarıyorsunuz. Tüm bunlar bir bıkkınlık yaratmıyor mu? - Bu mesleğimin bir parçası, o yüzden çok da dert etmiyorum. Hatta saç ve makyaj kısmını seviyorum bile... Makyaj ve saç ürünleriyle normalde de ilgiliyimdir çünkü...
* Günlük hayatta da hep makyaj yapar mısınız? - Evet, ama sanki yokmuş gibi görünen makyajı seviyorum.
* Pek çok modelle karşılaştım, çoğu modellik yapmayı düşünmediği halde bir şekilde bu işin içine girdiğini söyledi. Hepsinin benzer keşfedilme hikayeleri var yani... Sizin hikayeniz de onlarınkine benziyor mu? - Ben gerçekten çok küçük bir yerde büyüdüm, belki de o yüzden modellik hakkında hiçbir fikrim yoktu. Evet, ben de çok küçük yaşta keşfedildim. 15 yaşındaydım ve henüz bir kariyer planı bile yapmamıştım.
* Şimdi bir kariyer planınız var mı? - Modellik yapmayı seviyorum, sanırım bu işe devam edeceğim. * Model olmasanız ne olurdunuz? - Astronot olmak isterdim.
* Size göre modelliğin en iyi yanı ne? - Seyahat etmek, farklı ülkeler keşfedip yeni deneyimler yaşamak. * En kötü yanı? - Evimi özlemek...
* Peki, boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? - Kenya’daki kız çocuklarına yardım eden Many Hopes adlı yardım kuruluşuyla çalışmalar yapıyorum.
- Röportaj sırasında meyvenin yanında çay içen Jessica Stam, demleme çayı çok sevdiğini söyledi. New York’a dönerken yanında çay götüreceğini de sözlerine ekledi. - Röportaj öncesi kendini deneyimli kuaför ve makyaj uzmanlarına teslim eden Stam, bu konularda oldukça hassas. Kısacık kestirdiği saçlarının şekillendirilmesi sandığımdan uzun sürdü, makyaj uzmanının sürdüğü ruju yeterli görmediği için de ruju kat kat sürdürdü.
- Röportaj sonrası kaldığı otelin terasında yemek yemek isteyen Jessica Stam, beyaz tenini korumak için prodüksiyondan güneş kremi istedi.