İZZET ÇAPA'DAN HINCAL ULUÇ'A AĞIR CEVAP!

Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde İzzet Çapa'nın Ahu Yağtu'nun babasıyla röportaj yapmasını eleştirdi. Hıncal Uluç'un bu eleştirilerine İzzet Çapa'nın cevabı gecikmedi.

İZZET ÇAPA'DAN HINCAL ULUÇ'A AĞIR CEVAP!

İşte İzzet Çapa'nın Hıncal Uluç'a cevabı;

Artık hakkımda çıkan yazılara, kim olursa olsun cevap vermemeyi düşünürken (çünkü ona- buna cevap yetiştirmeye çalışırken yaramaz çocuğa dönüştüm) bu sabah sevgili Hıncal ağabeyin, hakkımdaki cümlelerini okuyunca gayrı dayanamadım.

Yazan Hıncal Uluç gibi bir duayen olunca bir kez daha bu kararımı gözden geçirdim. Yanıt vermesem yaşına hürmet bakımından yanlış anlaşılacak! Çünkü dili de, kalemi de ruhu da benden çok daha genç. Yazıların, röportajların kötü dese, şapka çıkarırım. Ama söz konusu ‘insanlığım’ olunca birkaç satır karalamak şart oldu.

Cem Yılmaz’ın kayınpederi Neşet Yağtu ile yaptığım söyleşi için aynen şunları demiş Hıncal ağabey: “Ben bir insan olarak utandım okurken, İzzet utanmadı mı acaba yazarken. Ben önce insanım sonra gazeteci. Reyting yapacak bir röportaj uğruna insanları bu kadar yaralamayı içim kabul etmez.”

Hayır; “Böyle bir olay dünyanın her yerinde haberdir’ klişesine sığınmayacağım ki, bu da doğru bir olgudur… Ayrıca twitter’da aynı konuda onlarca mesaj atan bazı geri zekalılara, Uluç’a da aynı cevabı vermek içimi de acıtmıyor değil. Tüm röportajlarımda sadece ‘resmin dışında kalıp söylenenleri aktardığımı’ defalarca belirttim. Neşet beyi hayatımda iki kez gördüm, Cem’i ise yıllardır tanırım, oyunlarının hepsini izledim. Ama ön sırada oturup iki gevrek kahkaha atmak uğruna onu bunu kollayıp görmezden mi gelecektim anlatılanları? Ya da katil ile söyleşi yapsam, bu, onu savunmam anlamına mı gelecekti?Ayrıca Neşet Yağtu’nun anlattıkları arasında yazmadıklarımı bir ara görüşürsek, anlatırım sana da Hıncal ağabey…

Önce insanım, sonra gazeteci diyorsun. Peki Defne Joy hakkında ‘Su testisi su yolunda kırılır’ derken hiç mi için sızlamadı. Hiç mi düşünmedin rahmetlinin anne babasının o satırları okuyunca hissedebileceklerini? Ya 25 yıllık dostun Sezen Aksu’yu düşününce de için sızlamıyor mu?

Kim bilir sana ne kadar kırılmış ki Sezen, Hıncal Uluç ile arkadaşlığına neden son verdiğini, ‘Sen bir zalimsin Hıncal’ yazısında şu cümlelerle anlatıyordu: “En büyük harfler, en iri kelimeler ve büyük kahkahalarla gereğinden fazla sevgiden, iyilikten, dostluktan, sadakatten bahsederken çıkardığın gürültünün bana, hiç durmadan babamın, ‘İnsan en fazla kendinde olmayandan söz eder’ cümlesini hatırlatmasına engel olamadığım için. Son olarak ‘zalimin meclisinde oturan da zalimdir’... Zalimin meclisinde oturmak istemediğim için...”

Sen benim için yine Hıncal ağabeysin, yine okuduğum saygı duyduğum insansın. Yine bana her konuda ders verebilirsin ama insanlık hakkında, asla. Yani bana ‘için sızlamadı mı diyecek’ en son insansın Hıncal ağabey.
Not; Bir de, röportaj soruları, 'yakınlarının hastalıkları, süt vermeleri, hassas dönemden geçmeleri' doğrultusunda sorulsaydı şayet, yapılanların tümü Adliye önündeki arzuhalci metinlerinden farkı kalmazdı değil mi sayın ustam?