İzzet Çapa'dan bir sepet dedikodu...

İzzet Çapa, Hürriyet Sosyal'deki köşesinde bugün "Gündemden sıkılanlar için bir sepet dedikodu" yazdı..

İzzet Çapa'dan bir sepet dedikodu...

İşte İzzet Çapa'nın çok konuşulacak o yazısı...

Marie Curie "İnsanlardan ziyade fikirleri merak edin" demiş olsa da, "Kim, nerede, ne yapmış?" diye sormadan da ömür geçmiyor maalesef.

Sosyal medyanın niye bu kadar popüler olduğunu sanıyorsunuz?

İletişim, globalleşme, sınırların ortadan kalkması gibi 'asil' sebeplerin yanında, atılan tweet’ler, paylaşılan fotoğraflar sayesinde tüm dünya kocaman bir 'dedikodu kazanı' haline geldi. İnsanlar birbirlerini merak ettikçe, sosyal medya da 'mahallenin her şeyi bilen teyzesi' oluverdi.

Neyse efendim, böyle bir 'analizle' başınızı ağrıtmamın sebebi, aylardır, köşemde yer vermemeye çalışmama rağmen, yine yeni yeniden bir 'dedikodu yazısıyla' karşınıza çıkıyor olmam.

Her şey Cihangir'e gitmemle başladı...

Malumunuz eski zamanların Yeşilçam Sokağı'nın yerini aldı Cihangir'in bilumum mekanları…

En büyük oyunculardan, işi gücü olmayıp Cihangir kafelerinde piyasa yapanlara kadar birçok simayla karşılaşmanız mümkün buralarda…

"Senin ne işin vardı orada?" diye soracak olursanız hemen söyleyeyim... Bir röportaj için gitmiştim, görev icabı yani… Zaten ne olduysa röportaj saatinin gelmesini beklerken oldu.

Yanımdaki masaya iki tane 'aktör rolü yapan' oyuncu oturdu. Rol yapıyorlardı diyorum çünkü ikisi de en son yıllar önce ayrı ayrı dizilerde canlandırdıkları 'figüranın bir üstü' karakterlerle çıkmıştı karşımıza.

Öyle bağıra bağıra sohbet ediyorlardı ki sanki kafeye bir şey içmeye değil, ’konferans vermeye' gelmişlerdi.

'Mecburen' kulak misafiri olduğum muhabbette sıra Cem Yılmaz'ın yeni filmine gelince 'antenlerim' bir anda açılıverdi.

Bizim sözde aktörler iyice detaylara girmeye başlayınca, ben de duyduklarımı yazmaya iyice heveslendim.

"Ya dedikleri palavraysa?" sorusunu da geçirmedim değil içimden. Ama "Eğer öyleyse de Cem nasıl olsa iki tweetle durumu 'tekzip eder'" diye avuttum kendimi ve başladım yazmaya.

Aynı gün içinde, iki 'dedikodu' daha kucağıma düşünce, bunun bir işaret olduğuna kanaat getirip, hepsini sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Buyrun efendim ‘Cihangir ahalisi’nin anlattıklarına...


VARAN 1: FIRILDAK CEM’İN MACERALARI

Cem Yılmaz’ın son gösterisi CM101MMXI Fundamentals’ın sinema fragmanındaki korsan DVD’ciyi hatırlarsınız… Cem Yılmaz, yeni filmi Pek Yakında’yı bu karakterden yola çıkarak yazmış. Cem, Zafer Alagöz'le beraber iki 'fırıldak' yapımcıyı canlandırıyormuş. Eski Yeşilçam filmlerinin ti'ye alındığı yapımda, Ozan Güven de geçirdiği trafik kazasının ardından kariyeri sekteye uğrayan bir jönü oynuyormuş. 'Nayır nolamazlarla' süslü filmde Cem ve Zafer 'kariyerini kurtarma' vaatleri vererek Güven'e bir senaryo götürüyorlar. 'Film içinde film' formatında devam eden prodüksiyon, Yılmaz ve Alagöz'ün 'hınzırlıklarıyla' renkleniyor yan masadakilerin anlattıkları kadarıyla. Ekim ayında vizyona gireceği söylenen filmle aynı dönemde başka bir Türk filminin sinemalarda olmaması için plan yapılıyormuş. Bu arada Cem'in Russell Crowe'la çektiği The Water Diviner’ın gösterim tarihi de belli olmuş, Aralık 2014…

VARAN 2: HÜLYA GİTTİ MURAT BOZ GELDİ

Yetenek Sizsiniz Türkiye'nin jüri koltuklarında yeni sezonda Acun Ilıcalı'nın yanında Eser Yenenler ve Murat Boz oturacakmış. Yanlış duymadınız, Acun'un 'jokeri' olma yolunda hızla ilerleyen Boz, kendi şov programını yapmak için ekipten ayrılan Hülya Avşar'ın yerine gelmiş. Jüriden ayrılan Hülya Avşar'ın TV8’deki yeni programının haftada bir mi iki mi ekrana geleceğine ise henüz karar verilmemiş.

VARAN 3: NİLÜFER’DEN ZAMANI GEÇMEYEN ŞARKILAR

Nilüfer 19 Temmuz’da Harbiye Açıkhava’da 70, 80 ve 90'lı yılların ‘zamanı geçmeyen şarkılar’dan oluşan repertuarıyla öyle bir konsere imza atmaya hazırlanıyor ki, starlıktan ‘efsane’ olmaya doğru ilerliyor. "Zaten 70, 80, 90'lı yıllardan şarkılarını her konserinde söylüyor" diyecek 'akıllılar' için hemen belirteyim ki, Nilüfer bu sefer kendi hit şarkılarıyla birlikte Ajda Pekkan, Sezen Aksu, İlhan İrem, Cem Karaca, Barış Manço, Füsun Önal, MFÖ, Nükhet Duru, Tarkan, Kenan Doğulu, Sertab Erener, Levent Yüksel ve daha birçok sanatçının şarkılarını yorumlayacak. Ben şimdiden biletimi ayırtım bile…

VARAN 4: İTHAL DEDİKODULAR

Bir Don Jonhson, Grinin 50 Tonu'nun film versiyonunda başrolde oynayan kızı Dakota için "Muhteşem bir iş çıkardığından eminim ancak filmi seyretmeye hiç niyetim yok" demiş. Anlaşılan baba yüreği, kızını erotik sahnelerde görmeye dayanmıyor.

İki Geçtiğimiz haftasonu 33 yaşına basan Prens William'a babaannesi Kraliçe Elizabeth 13.6 milyon dolar değerinde bir helikopter 'hediye etmiş'. Ancak bu hediyenin bazı şartları varmış; kağıt üzerinde helikopterin sahibi kraliçe olarak kalacak ve diğer kraliyet ailesi mensupları 'aracı' gerektiğinde ödünç alabilecek. Anlayacağınız, babaannesi torununa bir gömlek alsaydı daha iyiydi.

Üç Katy Perry, Hillary Clinton'ın ABD Başkanlığı seçimlerine katılması halinde eski first lady'nin 'kampanya şarkısını' yazmak istediğini söylemiş. Bunu duyan Clinton'dan ise cevap gecikmemiş ve Perry'nin yeni şarkısını kastederek "Zaten yazdın. Devamlı Roar'u dinliyoruz" demiş. Kendi reklamını yapmak için hiçbir şeyden çekinmeyen Hillary, şarkının klibinde de oynarsa şaşırmamak lazım.