İsmailağa Cemaati, Facebook'ta 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinin 'ecdadın laneti'ne uğradığını ileri sürdü
Yayınlandığı günden beri gündemden düşmeyen Muhteşem Yüzyıl dizisi, önce Kanuni Sultan Süleyman’ın özel hayatının çarpıtıldığı, kadın düşkünüymüş gibi gösterildiği eleştirilerine hedef oldu. Eleştiriler dizinin seti önünde protesto gösterileri yapılmasına kadar vardı. Ancak Muhteşem Yüzyıl’a yönelik en ağır yorum İsmailağa Cemaati’nden geldi.
Cemaatin Facebook’taki ‘İsmailağa Gönül Dostları’ adlı grubunda ‘Ecdadın lanetine uğradılar’ başlığı altında, “Dizinin senaristi Meral Okay akciğer kanserine yakalandı. Dizide oynayan Hasan Küsmüş Şişli’de yolda yürürken kafasına mermer düşerek hayatını yitirdi. Başrol oyuncusu Halit Ergenç de sette bacağını kırmıştı’’ yorumu yapıldı.
'SAÇMALAMAYIN' DİYEN DE OLDU
Cemaatin Facebook’taki takipçileri “Ecdadın lanetine uğradılar” yorumuna farklı tepkiler verdi. İşte cemaat grubunun takipçilerinin yorumları:
D.K: Adam rahmetli, figüran olarak oynamış, senaristin de kaderinde varmış kanser olmak. Allah acil şifalar versin. Ama koskoca Kanuni’nin özel hayatını böyle gözlere sermenin bedeli bence ahirette sorulur, çok ayıplıyorum bu diziyi.
R.P: Bel altı ön planda başka bir film yapsalardı. Koskoca Osmanlı padişahını kadın düşkünü gösteriyorlar.
N.Ç: Yaa saçma sapan şeyler yazmayın lütfen, ne alâka. Adamın eceli gelmiş ve bu sebepten vefat etti. Meral Okay’a gelince o zaten kanser tedavisini uzun zamandır görüyor. Yani bu hastalığı nasıl ecdadın laneti olarak yorumlayabilirsiniz ki? Cahilce yorumlar yapmayın lütfen. Bu olanları saçma bir şekilde yorumlamamak gerekir.
M.U: Dünyayı titreten ecdadımızı bu şekil gösterirlerse daha beter olurlar inşallah. Tez zamanda uyanırlar da daha beter olmazlar.
Z.G: Lanet de olabilir, la’net olmadan da ölebilir bir insan. Çok açık bir işaret yoktur diye düşünüyorum. George Bush şimdi yatağında hastalık çekmeden ölse, onun için Allah lütfu ile çekmeden gitti diyebilir miyiz?
M.B: Çok iyi olmuş
B.F: Beter olun beter. Siz azdıkça hak belanızı verir.
'MUHTEŞEM YÜZYIL'DA YAŞANAN LANETLER(!)
Meral Okay - Akciğer kanseri olduğunu açıkladı
Senarist Meral Okay’ın Muhteşem Yüzyıl dizisi tüm tepkilere hatta tehditlere rağmen izlenme rekorları kırdı. Geçen yaz Muhteşem Yüzyıl takipçilerini ve sanat camiasını üzen bir haber basına yansıdı: Meral Okay akciğer kanserine yakalandı. Okay’ın Habertürk’e verdiği röportajla ilk ağızdan da doğrulandı. Okay “Yaşamak en büyük aşkmış, kanser amansız bir hastalık değilmiş” sözleriyle sevenlerini rahatlattı.
Halit Ergenç - Kılıç dersi alırken sol ayağını kırdı
Kanuni karakterini başarılı performansla canlandıran başrol oyuncusu Halit Ergenç, ocak ayında rolü için kılıç dersi aldığı sırada sol ayağını burktu. Ağrılarının artması nedeniyle hastanede kontrolden geçirilen Ergenç’in ayağında kırık tespit edildi. Ergenç’in ayağı alçıya alındı.
Okan Yalabık - Savaş sahnesinde bindiği attan düştü
Dizide Pargalı İbrahim’i oynayan Okan Yalabık da ağustos ayında savaş sahnelerinin çekimi sırasında attan düştü. Yalabık beklenmedik kazayı zarar görmeden atlattı.
Hasan Küsmüş - Binadan kafasına mermer düştü, öldü
Oyuncu Hasan Küsmüş, Muhteşem Yüzyıl dizisinin oyuncularından biriydi. 9 Ekim’de Şişli’de kaldırımda yürürken, bir binanın dış cephesinden düşen mermer kaplamanın başına düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
İSMAİLAĞA CEMAATİ
İsmailağa Cemaati, İstanbul Fatih’te Çarşamba semtindeki İsmailağa Camii merkez olmak üzere bir topluluk oluşturmuş Nakşibendiliğe bağlı bir cemaattir. Manevi olarak cemaatin lideri cemaat üyeleri tarafından ‘Efendi Hazretleri’ olarak tanınan, 1954 yılından emekli olduğu 1996 yılına kadar İsmailağa Camii imamlığı yapan Mahmut Ustaosmanoğlu’dur. Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü cemaatin en tanınmış isimleri arasındadır.
SULTAN SÜLEYMAN HEYKEL SANATINI BEĞENİR MİYDİ?
Muhteşem Yüzyıl’ı gündeme getiren bir diğer olay da dizinin son iki bölümünde Pargalı İbrahim Paşa’nın Budin Seferi dönüşü getirdiği heykellerdi. Dizide Pargalı İbrahim’in mitolojide “Üç Güzeller” ismiyle bilinen heykel grubunu Budin’den Sultanahmet Meydanı’na getirmesi işlendi. Sadrazam Pargalı’nın heykel merakı, “Kanuni’nin bu heykellere karşı tavrı ne oldu?” sorusunu da gündeme getirdi.
Dizide Kanuni’nin de gördüğü ve Pargalı’ya “Herkül’ün babası Zeus’tu senin baban kim Pargalı?” sorusuna vurgu yapıldı. Bu sahneyle Kanuni’nin heykellere ilişkin tavrı ne oldu sorusu gündeme geldi.
Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi tarihçi Doç. Dr. Erhan Afyoncu bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Kanuni Sultan Süleyman’ın bu heykellerle ilgili tavrı olduğunu bilmiyorum. Bilinen, heykellerin 1526’da geldiği, daha sonra halk arasında tepki topladığı. Hatta Figani isimli bir şair de İbrahim Paşa’yı tenkit etti. Kanuni getirmiyor bu heykelleri ama dikildiğine ve uzun bir süre de kaldığına göre ses çıkartmamıştır diye düşünüyorum. 1530’da Kanuni’nin şehzadelerinin sünnet düğününde heykeller görülüyor. 1532’de Şair Figani’nin öldürülmesi sırasında da heykeller mevcut. Muhtemelen 1536’da Makbul İbrahim Paşa’nın öldürülmesinden sonra ortadan kaldırılmış olabilir. Mohaç Savaşı’ndan sonra Budin’e giren Osmanlı ordusu, İstanbul’a dönerken üç de heykel getiriyordu. Makbul İbrahim Paşa, mitolojik birer karakter olan Herkül, Apollon ve Dionysus’un heykellerini ganimet olarak Budin’den alarak İstanbul’a getirmişti.”
HEYKELLER HOŞ KARŞILANMADI
Budin’den getirilen heykellerin, o dönem Veziriazam Makbul İbrahim Paşa’nın sarayı olan bugünkü Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Türk-İslâm Eserleri Müzesi’nin bahçesine dikildiğini söyleyen Afyoncu şöyle devam etti:
“Heykeller halk arasında büyük bir ilgi uyandırdı ve İstanbullular heykelleri görmeye geldiler. Ancak bazı çevreler bu durumu hoş karşılamayarak, Müslüman diyarı olan topraklarda putları andıran bu heykellerin ne işi olduğunu sormaya başladılar. Bu yüzden İbrahim Paşa’nın gizli Hıristiyan olup olmadığı tartışılmaya başlandı. Heykellerin dikilmesinden birkaç yıl sonra, Şair Figani’nin yazdığı iki mısralık bir şiir İstanbul’a bomba gibi düştü. Makbul İbrahim Paşa, bu duruma oldukça sinirlendi ve şairin cezalandırılmasını emretti. Şair kamçılandıktan sonra eşeğe bindirip dolaştırıldı ve halk içinde aşağılandı. Daha sonra da iskeleye götürülüp asıldı.”
Şair Figani’yi ipe götüren mısralar
Figani'nin meşhur şiiri:
Dü İbrahim âmed be-deyr-i cihân / Yekî büt şiken şûd yekî büt nişân.
“Dünyaya iki İbrahim geldi, biri put kırdı, öteki put dikti.”