İKONCAN DENİZ BERDAN'LA ÇOK ÖZEL!

Deniz Berdan, Hello! dergisi için önce kızı Begüm ve oğlu Can’la poz verdi, sonra hayatının çılgın temposunu anlattı.

İKONCAN DENİZ BERDAN'LA ÇOK ÖZEL!

Yazı yazıyor, resim yapıyor, karikatür çiziyor, sporla ilgileniyor, kitap yazıyor, fotoğraf çekiyor, DB markası adı altında kıyafet üretiyor, çocuklarıyla geziyor, eşiyle dertleşiyor, dostlarını ihmal etmiyor... Biz yazarken yoruluyoruz; o, bunları yaparken hâlâ dimdik ve enerjik duruyor. Geleceğe değil, şimdiye yatırım yapıyor. Deniz Berdan, Hello! dergisi için önce kızı Begüm ve oğlu Can’la poz verdi, sonra hayatının çılgın temposunu anlattı.

Modayla olan bağınız hangi süreçlerden geçerek bugüne geldi?

Giyim kuşam konuları, tekstilci bir annenin kızı olmam nedeniyle çocukluk yıllarımdan beri hayatımın bir parçasıydı. Babamın yayıncı olması nedeniyle yayıncılık ve dergiler de ilgimi çekiyordu. ılk olarak öğrencilik yıllarımda dergilere moda editörlüğü yaparak işe başladım. Aynı dönemde sanat atölyelerine devam ederken bir koleksiyon hazırladım. O dönemin anlayışı ve şartları için yeni fikirlere yer olmayışı nedeniyle baba mesleği yayıncılık işinde ilerledim. ıki yıl babamın ajansında çalıştıktan sonra, kendi dergilerimi çıkarmak üzere ayrıldım. Sadece kılık kıyafetle değil, pek çok şeyle ilgileniyorum. Hobilerimi bu şekilde farklı fikirlerle birleştirerek işe çevirdim. Son yıllara kadar moda konusunu hobi olarak görsem de Beg’in (kızı Begüm) geçen yıl Londra Central Saint Martins’te, bu yıl da London College of Fashion’da kostüm tasarımı okuması ve kendiliğinden gelişen iş ortamıyla bu yönde ilerlemeye başladık. Bu, bizim üçüncü sezonumuz.

DB Fall koleksiyonunun öyküsü nedir?

Kendi kültürümüzden ve köklerimizden ilham alarak hazırladığımız koleksiyonlar, global kültür karması olmadan eksik olacaktı. Bu yüzden etnik kültürümüzden ilham alarak modern bir koleksiyon hazırladık.

Oğlunuz Can sanata, resme, doğaya ve bilime meraklı... Begüm de tasarımcılık kariyerinde hızlı yol alıyor...

Ben çocuklarımla hep çok yakın oldum. Aile hayatım her şeyin önünde. Onlara örnek olabilecek şeyler yapmaya çalışıyorum. Beg inanılmaz fikirleriyle sanatın pek çok dalında iş yapabilecek kapasitede. Amacımız DB markası ile onun geleceğini yönlendirmek ama bir yandan da hazır giyimde ona verebileceğim destekle diğer işlere de vakit ayırmasını sağlayabilmek. Hedefimiz ıstanbul’da yaşayıp Londra’da iş yapmak. Can ise babamdan resim kabiliyetini almış. Geniş hayal gücüyle inanılmaz çizimler çıkarıyor. Dışarıdan görülenin aksine, çok sosyal bir aile sayılmayız. Önceliğimiz çocuklarımız. Can okuldan geldiğinde hepimiz evde olup onu karşılamaya çalışırız. Ben çizim, yazı ve yeni projelerle ilgilenirken o ödevini yapar yanımda. Biz dört kişi günün çok büyük saatini mutlulukla bir arada geçiririz.

HAYALLERİM BİTERSE BEN DE YOK OLURUM

“Hepimiz gelecek hayallerimizle varız aslında” diyorsunuz... Sizinkiler neler?

Benim hayallerim hiç bitmiyor. Hâlâ yeni şeyler denemekten keyif alıyorum. Hayallerim bittiği noktada ben de olmam herhalde. Mesela resim atölyesine tekrar başlamak istiyorum. Oğlumun 12 yaşına gelmesini bekliyorum sanırım. Bir üç yılı daha kaldı. Resim onunla paylaşabileceğimi düşündüğüm ortak ilgi alanımız. Zaten gelecekte Beg ve Can ile bir mixed media sergi, enstelasyon projemiz var. şimdilik biriktiriyoruz. Bir aile performansı neden olmasın? Sevdiğimiz bir illüstratörle işbirliği yaparak filme çekebileceğimiz bir performans fikri bu.

“Türkiye’de çok yönlülük nedensiz bir şekilde pozitif algılanmasa da bol hobileri ve çeşitli ilgi alanları olan bir insanım” diyorsunuz. Başka ne hobileriniz var?

Bu ara yapmaya çalıştığım video blog olayı var. Henüz yolun çok başında. Her şeyini kendimiz yapıyoruz. Blog kadar hatta daha da samimi reality havasında. Bir de hafif ve sağlıklı yemek reçetelerimi bir araya toparlamaya ve tekrar fotoğraflamaya başladım. Gizli bir hobimiz ise önceden hazırladığımız stenciller ile graffiti yapıyoruz bir süredir. J Stencil yapmayı seviyoruz ve bu konuda geliştik çok. şimdilik biriktiriyoruz, hedefimiz bu karakterleri sticker gibi hazırlayıp bir firma ile cep telefonu, bilgisayar gibi ürünleri kişiselleştirmeye imkân verebilmek.

HALUK İLE HEM SEVGİLİ HEM ARKADAŞ GİBİYİZ

Sizi imajlardan sıyırırsak...

Dışarıdan nasıl görünüyor bilemiyorum ancak biz imaj olaylarına filan hiç takılmayız. Hayatımızdan, kendimizden, çocuklarımızla birlikte olabilmekten keyif almaya bakarız. ıçe dönük yaşayan, birbiriyle program yapmaya bayılan mutlu bir aileyiz biz. Bütün günün koşturması, iş, güç, ödev bittikten sonra günün birlikte geçirdiğimiz en keyifli saatleri başlar. Ailemizde herkes bir bireydir ve fikri, görüşü önemlidir. Haluk ile hem sevgili hem de arkadaş gibiyizdir... Aile içinde dışarıdan birinin anlayamayacağı türden bir dilimiz vardır. Kimsenin sesi yükselmez birbirine.

İyi bir evliliğin sırrı, mantıklı seçim yapmak mı?

Evlilik mantık birlikteliğini bilemiyorum. Mantık üzerine kurulu bir evlilik fikri çok da yürür gibi gelmiyor bana. Heyecanı ayakta tutabilmek, aşk, birbirini anlayıp saygı duyabilmek, kaybetme korkusu yaşamak, kendini bırakmayıp bakımlı olmak, değer vermek, önceliği aileye vermek, fikir paylaşabilmek, birlikte eğlenebiliyor olmak, işten sonra bir an önce evde aileyle birlikte olabilmeyi isteme duygusunu kaybetmemek ilk aklıma gelenler. Bunların büyük çoğunluğu varsa, o evlilik yıllarca sağlam bir şekilde ayakta kalır.

Elif Şafak, “Çelişkiler yumağı insan... Çelişkiler yumağı her evlilik...” diyor. Sizdeki çelişkiler nelerdir?

Baskın bir karakter olarak evliliğimle ilgili hiç çelişki yaşamadım dersem yalan olur. Her evlilikte ilk yıl aynı evi ve hayatı paylaşmanın getirdiği bir alışma süreci yaşanıyor. Zaman ve karşılıklı anlayışla her şey yoluna giriyor ama.

İLİŞKİLERDE ÖZGÜRLÜK KONULARINA İNANMIYORUM

Bu kadar tempo içinde birbirinize nasıl vakit ayırıyorsunuz peki?

Biz hep birbirimizleyiz zaten. Saat 16.00’dan ertesi sabah iş saatine kadar. Hiç ayrı program yapmayız. Yanlış anlaşılmasın, ayrı program yapmak istemeyiz. O ortamdan keyif almayız birbirimiz olmadan.

Özgür bırakır mısınız eşinizi? Bir ilişkideki özgürlük sınırı nereye kadar olmalı?

İlişkilerde özgürlük konularına inanmıyorum. Eşlerin ayrı dolaşması, haftanın bazı günleri erkek toplantısı ve kızlar toplantısı, eğlencesi vs. işleri eninde sonunda patlak veriyor. Üstelik ben akşam programlarında Haluk yoksa çok rahatsız hissediyorum kendimi. Fikir olarak da çok hoş gelmiyor bana. Bunalım ilişkilerde kaçış noktası gibi geliyor.