Güzel oyuncu Deniz Çakır Ferhunde ile ortak yönlerini anlattı: "O da ben de sevgiye açız"
‘Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’si Deniz Çakır, alelade bir aşk hikâyesinde esas kızı oynamaktansa esaslı bir yan karakter oynamayı tercih etmiş. Çakır, Ferhunde karakteriyle içindeki kini kustuğunu söylüyor.
Herkes Deniz Çakır'ı ekranların kötüler kraliçesi Ferhunde olarak tanıyor. O da yan karakteri başrolmüş gibi oynayarak herkesi Ferhunde olduğuna inandırıyor.
Sokakta yaşlı teyzelerden tepki gördüğünü söyleyen Çakır, oyunculuğuyla çok iddialı, ancak en ufak bir iltifatta yanakları kızarıyor.Mesleğiyle dünyayı değiştirebileceğine inanacak kadar da idealist biri Çakır. Hayattaki en büyük derdi ise anlaşılamamak. Kendini daha iyi ifade edebilmek için fotoğraf çektiğini söyleyen oyuncu, şu günlerde ‘Aşk Sözleri’ oyunuyla tiyatroya dönmeye hazırlanıyor...
-Tekin Ailesi’ne yaptıklarınızı izlerken saçınızı başınızı yolmak istiyoruz. Nasıl oldu da milyonların nefretini kazanan biri haline dönüştünüz?
Amacımnefret kazanmak değil, sevgiye ulaşmaktı, ama olanlar oldu. (Gülüyor)
Ankara’da, sanatın tüm dallarına açık bir ailede büyüdüm. Lisede çalışkan bir öğrenciydim, ama herkes ÖSS’ye hazırlanırken ben kaçıp tiyatroya gidiyordum.
Orada değişiyordum. Oyuncu olmaya karar verdim. Evde sürekli taklitler yapan biri olduğum için ailem bu kararıma şaşırmadı. Beni şaşırtan ise konservatuvar sınavını ilk girişte kazanmam oldu
-Neden?
Senelerce sınavı kazanamayan insanlar var. İlk sahneye çıktığımda çok güvensizdim; tiyatro kursuna bile gitmemiştim. Ama hocalarım beni hep yüreklendirdi. Tam kendime göre bir meslek seçtiğimi düşünüyorum. Ülkemize dair ümidimi kaybettiğim anlarda, “Bir şeylerin altını çizerek değiştirebilirim” diyorum. Oyunculuk bana yaşadığımı hissettiriyor.
-Röportajlarınızda akranlarınızla anlaşamadığınızı söylüyorsunuz. Sizden nerede ayrılıyorlar?
Benim neslim apolitik. Hayat içinde mücadele etme hedefleri yok. “Fark etmez” cümlesini çok fazla kullanıyorlar. Yaşıtlarımla konuşacak ortakmevzu bulamadığım zamanlar oluyor maalesef.
-Peki sizin hayatla derdiniz ne?
Ben kendimi sözlerle ifade edemiyorum. O nedenle sevgilimin, arkadaşlarımın, ailemin hiçbir şey söylemeden beni anlamasını bekliyorum. Anlaşılamamaktan şikâyetçiyim. Herkes kendisiyle o kadar meşgul ki,
karşısındakini anlamak için çaba göstermiyor. En azından yakın çevremin beni konuşmadan anlamasını, ses tonumdan,mimiklerimden nasıl olduğumu ve ne demek istediğimi anlamalarını istiyorum.
-Yakında ‘Aşk Sözleri’ adında bir tiyatro oyunuyla sahnede olacaksınız. Sizi aşkın hangi halinde göreceğiz?
Shakespeare’in birçok oyunundaki aşk sahnelerinin bir kolajını sahneye taşıyoruz. 9Ekim’deMuammer Karaca Tiyatrosu’nda prömiyer yapacağız. Bu oyunda beni heyecanlandıran şey, nasıl bir şey olduğunu asla tarifleyemediğimiz aşkımasaya yatırıyor olmamız. Kendi kimliklerimizle sahnede aşkı tartışmaya başlayacağız. Sonra bir anda kostümlerimizi giyinip Shakespeare’in karakterleri olacağız.
-Bu aralar aşkı biraz fazla düşünüyorsunuz galiba...
Aşk her gün bana kendisini biraz daha düşündürtüyor. Aşk dediğimiz şey hayatın ta kendisiymiş. Mesela insan aşkını neden kıskanır diye ilk defa uzunca düşündüm. Bize aşkın doğasında kıskançlık olduğu söylenirdi. Oysa bu sevgiden değil, bencilliktenmiş.
-Bu aşkı sorgulama haliniz Nihat Altınkaya’yla ilişkinizi nasıl etkiledi?
İlişkimizde hiçbir sorun yok, gayet mutlu giden bir birlikteliğimiz var.
-Biraz da Ferhunde’yi konuşalım. Ciddi bir Ferhunde’ciler kitlesi var. Bu sizi şaşırtıyor mu?
Ferhunde’ye kızıyorumama bir oyuncu olarak onun savunma avukatı olmak zorundayım. Çünkü sevgisizlik bazen insanlara acı verecek kadar büyük bir kabuk yaratıyor. Ferhunde’ye kızsam bile ona inandığımiçin sevgisizliğinin altını çizerek oynuyorum. Hayata baktığım zaman herkesi yüzeysel ve sevgisiz buluyorum. Bazen bu duruma çok öfkeleniyorum. İçime attığımkini Ferhunde’yle atıyorum. Ferhunde rehabilitasyon merkezi gibi benim için. Çoğunlukla bütün öfkemi Ferhunde’yle kusup, tekrar Deniz oluyorum. Bu, çimlerde çıplak ayakla yürüyüp elektriğini atmak gibi...
-Bundan sonra sizi hangi rolde izleriz?
Alelade bir aşk hikâyesinde esas kızı oynamak istemem. İsmimin kaçıncı sırada yazdığı önemli değil. Şükürler olsun ki, eli yüzü düzgün olmama rağmen oyunculuğumla konuşuluyorum.
-Ferhunde’nin çocuk aldırdığı sahneden çok etkilenmişsiniz...
Evet. Bütün kadınlar annelik duygusu taşırlar. O nedenle bir kadın çocuk doğurmadan ölmemeli. Kadın çocukla tamamlanıyor.
-Dans ve fotoğrafla ilgileniyorsunuz. Kendinizi sözlerle ifade edemediğiniz için mi fotoğraf çekiyorsunuz?
Evet, bencemimikler bazen sözlerden daha önemlidir. Ben demimiklerde saklı olan ifadeleri bir fotoğraf karesinde dondurmayı seviyorum. Fotoğrafçı Serdar Güzel’le birlikte bir süredir dublaj sanatçılarının, dublaj anında kimimiklerini fotoğraflıyoruz. 2010 yılında ‘Rabarba’ isimli bir sergi açmayı planlıyoruz. Farklı bir çalışma. Bunun İçin şimdiden çok heyecanlıyım.
‘Sevgiye aç bir kadınım’
Nihat Altınkaya’yla sorunsuz ve mutlu bir ilişki yaşadığını ifade eden Deniz Çakır, dizide canlandırdığı Ferhunde karakteri gibi sevgiye aç bir kadın olduğunu söylüyor. Çakır, sözlerine şöyle devam ediyor:
“O da ben de sevgiye açız. Aslında bence bütün insanlar sevgiye aç. İnsan sevgisizliğini hayatın içinde çaktırmıyor ama bu o insanda hasarlı bir durum
yaratıyor. İnsanlar, günü kurtarma çabasıyla sevgiyi es geçiyor. Oysa bu hayatta ulaşmaya çalıştığımız şey sevgi. Bunu ne yazık ki unutuyoruz...”
‘Ergün bana öyle anlarda sarılır ki...’
Halil Ergün’le arasından su sızmayan Deniz Çakır, Nihat Alptuğ Altınkaya’yla birlikte olmaya başladıktan sonra Ergün’le hiçbir yerde görünmemeye başladı. Bu durumun sevgilisinden kaynaklanmadığını söyleyen Çakır, çok yoğun çalıştığını bu nedenle de görüşemediklerini ifade ediyor: “Gezmeye hiç vakit bulamıyorum. İzin günümde de evde olmayı tercih ediyorum. Bu sıralar böyle bir dönemimdeyim. Ama Halil Ağabey her zaman kankam. O benim gözüme baktığında ruh halimi anlıyor. Onun yanında cümle kurmana bile gerek yok. Bana öyle anlarda sarılıyor ki... İyi ki var hayatımda.”