Ölmemi isteyen arkadaşla bir gün geçirmek isterim Blog yazıyor, stil günleri düzenliyor, dijital pazarlama işini çok iyi beceriyor. Her gün ofisine ayakkabıdan takıya, parfümden pastaya, tişörtten çantaya kadar yüzlerce hediye geliyor. 23 yaşındaki bu başarısını Fatih Terim’in kızı olmasına bağlıyorlar. Belki de bu yüzden Buse Terim fazlaca göze batıyor; seveni kadar nefret edeni var. “Keşke ölsen” türünden temenniler alıyor.
Tam olarak ne iş yaptığınızı bilmiyor; hakkınızda söylenip söylenip “İyi de bu kız ne yapıyor da bu kadar para kazanıyor” diyorlar. Anlatır mısınız ne yapıyorsunuz? -Markalarla işbirliği yapıyorum. İstedikleri ürün için proje üretip takipçilerimle buluşturuyorum. Haftalık yaklaşık 40-45 bin ziyaretçi alan sitem önceliğim. Facebook’ta 114 bin, Instagram’da 292 bin, Twitter’da 400 bin takipçim var. YouTube’da haftalık video izlenme oranım ortalama 45 bin.
Ne zamandır bu işlerin hayalini kuruyorsunuz? - Aslında ben üniversiteye başvururken bile ileride ne yapacağımı biliyordum. Evet modayla ilgilenmek istiyordum ama modanın işletme, ticari kısmı bana daha yakındı. O yüzden de Miami Üniversitesi’ne başladım. Ama o kadar ticaret ağırlıklıydı ki hiç moda eğitimi alamadığım için okul değiştirip New York FIT’ye transfer oldum.
Sizin moda tasarımcısı olduğunuzu düşünenler var… - Ama değilim. Ben okulda moda sektöründe ne satar onu öğrendim. Styling alanında da ek ders aldım.
Blog ne zaman açıldı? - Yazmaya, ikinci sınıfta başladım. Ama ilk zamanlar İstanbul’da kimse açamıyordu, oturdum ağladım. “Anne” dedim, “Ben yazıyorum yazıyorum, kimse okuyamıyor, yapamayacağım ben bu işi galiba” dedim. Sonra sorun çözüldü. Okunmalar fazlalaştı, insanlar ilgi göstermeye başladı. Bu ofisin temelleri böyle atıldı.
Buse Terim bir marka mı? - Evet. Ben de bu markanın hem sahibi hem yöneticisiyim. Beş kişilik bir ekibim var. İki senede 30 markayla işbirliği yaptık. Hepsi de farklı sektörlerden. Beni en mutlu eden şey bir kere çalıştığımız markanın bir daha çalışmak istemesi…
Neden tekrar tekrar sizinle çalışmak istiyorlar? - Çünkü söylediğim, önerdiğim şey satıyor. Bu da markaların hoşuna gidiyor. Her gelene farklı dijital pazarlama projesi geliştiriyoruz. Bazı markalarla hiçbir ticari bağlantım yokken ürünlerini öneriyorum o ürünün stokları anında tükeniyor. Marka şaşkınlıkla hemen kapımızı çalıyor, bunu nasıl yaptınız diye…
Yüzlerce hediye geliyor
Peki bunu hesaplıyor musunuz? Yani bu, markanın kapınıza gelmesi için bir olta mı? - Asla. İnan bana her gün yüzlerce hediye geliyor. Ben sırf hediye diye onları koyarsam zaten bambaşka bir yere döner iş. Ne öneriyorsam onu gerçekten seviyorum. Proje için geldiklerinde yardımcım Meral ilk şunu söyler: “Beğenirse anlaşabiliriz.”
İki yıl önce başladığınızda işlerin bu kadar büyüyeceğini tahmin ediyor muydunuz? - Yok asla. Sadece yapmak istediklerimi biliyordum. Her gün biraz daha fazla büyüyor. Çalışmayı çok seviyorum. Sabah dokuzda kalkıp işine gelen, akşam en az beşe kadar ofiste çalışan bir insanım. Her gün yeni bir şey üretme kafasıyla uyanıyorum.
Ofis neden Galata’da? - Beni hiç tanımayanlar buna hayret ediyor. Beni Nişantaşı’na yakıştırıyorlar. Ama benim ruhum Galata. İşe metroyla geliyorum, İstiklal’de yürüyorum. Metroda “Yok canım bu o olamaz” tepkileri alınca hemen yanlarına gidip “Neden, ben metroya binemez miyim?” diye soruyorum, çok şaşırıyorlar.
Şu anda 23 yaşındasınız, pardon ama 33’te ne olacak? - Hayalim hep daha da büyümek. İçeri manyetik kartla girilen kocaman bir şirket olacağım. Şu an olduğum yeri hayal ettim, başardım. Bundan sonrası niye olmasın.
Yaptığınız işler arasında kimselere emanet edemediğiniz bir iş var mı? - Ben aslında hiçbir şeyi yüzde 100 emanet edemiyorum. Ekibim tabii ki çok iyi yapıyor ama takipçilerim beni çok iyi tanıyor. Bir tweet’i ben atmadığım zaman hemen anlıyorlar. Biraz işkoliğim. Ben nişan yemeğimde bile çalıştım.
Ne tatlı bir sevgili, ne iyi bir evlat... - Ya öyle deme.. İşim bu olduğu için Allah’tan anlayış gösteriyorlar. Haziranda evleniyorum ama hâlâ Hello Kitty seviyorum. Çocuksu ruhumu hiç kaybetmeyeceğim. Pembe hep favori rengim olarak kalacak. Allah’tan nişanlımın içinde de bir çocuk var.
Geçen gün kafanızı cama vurduğunuzda keşke ölseydiniz” diye yazdı biri Twitter’a. Ne hissettiniz? - Kim kendi için böyle bir şey görse üzülür. Hiç tanımadığın birinin senin ölmeni istemesi çok ağır. Beni tanısalar fikirlerinin değişeceğini düşünüyorum. Keşke ölmemi isteyen o arkadaşla tanışabilsem. Ön yargı hepimizin düştüğü bir tuzak hali ama keşke bu kadar uçlara gitmeseydi…
Bunları yazanlar GS düşmanları olabilir mi? Aslında ben 20’li yaşlarının başında, yaptığınız işi yapmak isteyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyorum… - GS düşmanlarının yaptığını zannetmiyorum. Öyle de olduğu oldu ama şimdi senin dediğin şekilde. Ama dediğim gibi keşke tanışabilsem.
Peki diyelim ki tanıştınız, o insan karşınıza geldi ve “Senden hoşlanmıyorum çünkü sen sadece Fatih Terim’in kızısın diye bu yerdesin” dese… - “Beraber bir 24 saat geçirelim” derdim. Herhangi bir gün. Çünkü ben futbol menajerliği yapmıyorum, spor pazarlaması yapmıyorum. Babam erkeksi bir iş yapıyor, ben kadınsı... O futbol adamı ben moda sektöründeyim, bambaşka iki alandayız. Babamın hiç bilmediği tanımadığı bir alan. Fatih Terim’in kızı olmak tabii ki bir şans, tabii ki bir gurur ama in
Fatih Terim, Swarosvki’de yaptığınız etkinliğe gelmiş sanıyorum… Şimdi işbirliği yaptığınız her marka babanızın da gelmesini bekler mi sizce? - Beklemeleri tuhaf olur. O gün ben de geleceğini bilmiyordum. Sürpriz yaptı. Bütün aile ordaydı. Geldi baktı, beni bir öptü, konuştu gitti. Bir babanın kızına destek vermesinden daha normal ne olabilir?
BEŞ FOTO 20 BİN Mİ? “Buse Terim Instagram’a beş foto koymak için 20 bin istiyorlar” diyorlar. Bu rakam doğru mu? - Bu olabilecek bir şey değil. Böyle bir para yok. Bir de öyle çalışmıyoruz. Proje başına para alıyoruz. Ve projeye bizim bütün sosyal medya kanallarımız dahil.… Fotoda falan da sınır yok. İlk kazandığımı zarf içinde annemle babama hediye ettim. Hâlâ saklıyorlar. Onlardan para almıyorum. Nişan masraflarımı da ben karşıladım. Zaten Buse Terim markasından dol