Hülya Avşar, kızı Zehra ile beraber bayram tatili için dört günlüğüne Londra'ya gitti. Sokaklarda özgürlüğün tadını çıkaran Avşar, özel hayatının yanı sıra pek çok konuda itiraflarda bulundu!
Uzun yıllardır tanıdığım Hülya Avşar'la Londra sokaklarında karşılaşsam, elbette önce birlikte kahve içerim; sonra eski çocukluk fotoğraflarına bakarım... Ve şu sıralar kızı Zehra'nın üzerine yoğunlaşan haberleri konuşurum... Karşımda hâlâ şöhrete dil çıkartan ama Zehra dendiği zaman hayatın pestilini çıkartan bir anne duruyorsa, ben de bu anneye şapka çıkartırım... 'İsabet etmek istiyorsan hata yap' diye bir söz vardır... H
ülya Avşar bu sözün arkasında duran bir anne olarak, "Zehra benim çocuğum. Hata da yapacak, yanlışları da olacak. Ama benim kızım benim haberim olmadan bir şey yapmadığına göre, kimse yargıçlık da yapmayacak" derken ben, "Çocuğunun üzerine kanatlanmış anne resmi size çok yakışıyor" dedim. Kızı Zehra'nın tüm yazı ders çalışarak geçirdiğini söyleyen Avşar, bayram tatilini fırsat bilip kızıyla birlikte Londra'nın yolunu tuttu.
LONDRA'DA İKİNCİ EVİ ALIYOR Gözlerden uzakta, sakin bir tatil geçiren anne-kız ile Londra'da buluştuk. Bu kente dört günlüğüne giden Avşar'ın, aynı zamanda çok sevdiği Knigtsbridge semtinde bir arkadaşının önerdiği satılık, bahçeli bir eve de baktığını öğrendim. Emlakçıyla anlaşırsa Londra'daki ikinci evini de alacak olan Avşar, "Belki Zehra okula gittiğinde ona göz kulak olurum, ben de burada otururum" diyor ve kahkahayı patlatıyor!
Londra'nın yeni gökdelenler semti Canary Wharf Peninsula'da yıllar önce bir ev satın alan Avşar, bugüne kadar evde arkadaşlarının İngiltere'de okuyan çocuklarının kaldığını söylüyor. Avşar, bayram tatilinde bu evini Norveçli bir kadına kiraya vermiş. Avşar, Londra'yla aralarındaki bağı ise şöyle anlatıyor: "Ben burada oturmak istemiyorum aslında; Zehra burada okursa, o oturur diye düşündüm.
Zehra, Londra'yı çok seviyor. Onu iki müzikale götürdüm; biri 'Phantom of the Opera' ve 'Les Miserables'... Londra benim de, kızımın da ufkunu açıyor. Çok seviyorum, her fırsatta geliyorum." Bir yandan müzikaller, bir yandan alışveriş... Anne-kız kendilerini sokaklara atıp kafalarını boşaltıyor.
CADDELERDE KAYBOLDUK Hülya Avşar'la birlikte, Londra Fashion Week ile BFI Londra Film Festivali'nin kalabalığı ve hareketliliği içinde kaybolduk. Ardından Londra'nın popüler restoranlarından Cecconi's'e gittik ve sohbetimizi orada sürdürdük. Sohbete başlarken dayanamayıp söyledim: "Gençler size kızıyor, dalga geçiyor. Genç sanatçılar örnek alıyor veya eleştiriyor.
Yine de kimse sizden vazgeçemiyor."Bir işadamı holdingini nasıl yönetiyorsa, Avşar da kendisini öyle yönetiyor. Etrafında danışmanlığını yapan 10 kişi var. Herkes Avşar'ın onlar tarafından yönetildiğini zannediyor; oysa 10 kişiyi o yönetiyor. Siyaset, magazin, sanat, spor. Onun her konuda söyleyeceği bir şey var.
Gezi Parkı olaylarında da Başbakan'ın yanına giden ilk oydu. Hiçbir konuda sözünü esirgemiyor. Avşar'a; "Ben anlatırken yoruldum, siz bunları yaşarken yorulmuyor musunuz?" diye sordum
Uzun uzun "Yoo, yorulmuyorum" deyip ekledi: "Çok düzenli ve disiplinli yaşıyorum. Aslında hayatımda kendimle ilgili çözemediğim tek konu bu. Herkes bunları hesaplı kitaplı yaptığımı zannediyor, oysa hayatım çok doğal gelişiyor. Gerçek hayatta oynamıyorum. 'Ben sanatçıyım, politikaya karışmayayım' demiyorum veya 'Ben sporcu değilim, spor konuşmayayım' demiyorum.
İnsansam, insan gibi davranıyorum. Mesela Gezi Parkı olayları; mutlaka elimi taşın altına koyarım. 'Ben paramı kazandım, artık bu saatten sonra bana ne yaa!' diyemiyorum. Sohbetimiz ilerliyor... İşte Avşar'ın sorularıma verdiği içten yanıtlar…
Acun Ilıcalı ile çalışmanız konusunda, "Para için bu programlarda jüri üyeliği yapıyor" diye eleştiriliyorsunuz. Siz ne düşünüyorsunuz? Çok saçma... Çok şükür Allah'a; hayatımı, çocuğumun hayatını, ailemin hayatını garanti altına aldım. Bunca yıldır bunu yapmamak için gerizekalı olmam gerekirdi. Bunca zamandır bu noktaya gelmezsen, gerizekalısın demektir zaten. Para ve reklam peşinde koşan, asparagas haberleri kovalayan hiç kimse, benim bulunduğum noktada olamaz.
Bunu unutmayın; eninde sonunda patlarlar! Bunların peşinde koşanların, kafası ve bakış açısı farklı oluyor; kendilerini işlerine veremiyorlar. Ben eğleniyorum, işin keyfini çıkarıyorum; sanatçı değil miyim zaten? Sahneye bile çıkıyorum; bu işi sadece televizyonda yapmak marifet değil ki! İşimi, mesleğimi çok seviyorum ve saygı duyuyorum. Ben artık Hülya Avşar'ım; "Aman yaa, banane yaa" demiyorum. Önce kendime ve işime saygı duyacağım ki, bana saygı duysunlar.
Neden her konuda konuşma ihtiyacı duyuyorsunuz? Kendime saygı duyuyorum, bu memleketteki insanlara da saygı duyuyorum. Birileri acı çekerken, birileri sorun yaşarken, benim bununla ilgilenmeme lüksüm yok. Benim Başbakan'a gitme sebeplerimden biri de bu işte. Ne Gezi Park'çı oluşum, ne de olmayışımdan gittim. Hiç öyle bir şey yok; ben insanım.
Başbakan, tanıdığım ve sevdiğim biri olduğu için gittim. Recep Tayyip Erdoğan'ı gerçekten çok seviyorum çünkü kendisini tanıma fırsatı buldum; nasıl biri olduğunu biliyorum. Sırf bu yüzden görüştük. Aradığımda beni kabul edeceğini biliyordum. Gittim ve anlattım; neden böyle oluyor bilmek istedim. Benim bütün sorunum; egoist olamayışım. Bütün mesele bu.
Bu hafta albümünüz çıktı ve hemen ikinci baskıya girdi. Hatırladığım kadarıyla daha önce hiçbir albümünüz bu kadar çabuk ilgi görmemişti, değil mi? Evet, ilk kez bir Hülya Avşar albümü hemen ikinci baskıya giriyor. Önceki albümlerden daha iyi oldu; açıkçası hiçbir albümüm bunun kadar etkili olmadı.
'Bana Bir Koca Lazım' şarkısının klibini, tamamen tanıtım amacıyla çektik. Aslında esas şarkılar diğerleri. Bu albüm için üç-dört klip daha çekeceğim. Ama önce şu tanıtım işlerini bir bitirelim.
Tüm bunların yanı sıra, sinema ve dizi oyunculuğunu bıraktınız mı? Olur mu öyle şey! Deli gibi özlüyorum oyunculuğu. İki sinema filmi üzerindeyim şu sıralar. Bu yıl birçok diziyle ilgili de kararsızlıklar yaşadım. Osman Sınav'ın yönetmenliğinde, Oktay Kaynarca ile bir diziye başlayacaktık; olmadı. Oktay, başka bir diziye söz vermiş. Benim de 'Yetenek Sizsiniz'e denk geliyordu, zamanlamam uymadı.
İleri bir tarihe attık projeyi. Bugüne kadar dizilere değer vermeyen ve dizilerde yer almak istemeyen biriydim ama bu yıl çok istedim! Üç yıldır o kadar çok iyi dizi yapıldı ki; çok etkilendim ve sözümü geri aldım. Artık bir dizide rol almayı düşünüyorum. Dizilerin artık kaliteyi yakaladığını görüyorum. Ekranda güzel dizileri gördükçe, kıskanmaya başladım.
Zehra'nın okulu nasıl gidiyor, dersleri nasıl? Zehra, MEF'te Lise 2'nci sınıfa gidiyor. Geçen sene cofladı, bu yüzden bütün yaz matematik ve geometri çalışmak zorunda kaldı. Bütün yaz tatilini mahvettim; oturttum, yaz boyu ders çalıştırdım.
Özellikle bu kış, Zehra için çok iyi geçmedi sanırım. Kızınız 'demlik fırlatma' meselesiyle gündeme geldi. O günlerden sonra Zehra'yı pek fazla dışarıda görmüyoruz; yasak mı geldi? Bundan sonrası için buradan herkese sesleniyorum: Benim kızımı sokakta görebilirler, içki içmiş veya belki elinde sigara ile görüntülenmiş olabilir. Ben bunlara izin veriyorum kardeşim! Diğerlerine b.k yemek düşer! Benim kızım; benden gizli, bilmediğim bir şeyi asla yapmaz.
15 yaşında ve gençliğini yaşayacak. Hangimiz o yaşlarda gizli gizli sigara içmedik, alkol almadık ki? Hatta benim kontrolümde, arada bir içsin istiyorum ki; içince neler oluyor görsün. İyi bir şey mi, kötü bir şey mi anlasın istiyorum. Buradan ilan ediyorum; karışmayacaklar benim kızıma! Kızıma böyle davrandığım için dengeli bir çocuk oldu. Biz 18 yaşında başladık bunlara, onlar 15'te başlıyor. Benim hiçbir yasağım yok; bunu herkes bilsin.
Bugüne kadar her konuda, herkese cevap verdiniz ama canınızı sadece Zehra'yla ilgili haberler yakıyor sanırım, doğru mu? Kesinlikle, evet. Bunca yıllık meslek hayatımda, bundan başka canımı yakan hiçbir haber olmadı. Zehra'ya zarar verecek her şeyde, o kişiyi bulup gırtlağına yapışırım! Zehra'nın son olayları sırasında ettiğim küfürler kadar, hayatım boyunca küfür etmedim. Çok acımasızca yapılıyor her şey.
Ben Yılmaz'ın (Erdoğan) çocuğuna yapılanlara da, Sibel'in (Can) çocuğu için yazılanlara da üzülüyorum. Yazık! Ben Engincan'ın tarzını beğeniyorum, helal olsun; çocuğun bir tarzı var en azından. Hepimiz çocuk olduk; sigara içtik, içki içtik, dans ettik, öpüştük... Bu çocuklar bunları yaşayacak ama sen görmeyeceksin.
Geçen yıl ve bu yıl, bir dizide önemli rollerden biri size teklif edildi ama kabul etmediniz. Diziler konusunda bir çekincem vardı bugüne kadar. Ben ve benim gibiler, buralara kolay gelmedik. Çok dikkatli olmamız gerek; dizinin hemen yayından kaldırılması bizim için kötü oluyor. Şu anda yayınlanan bir dizide ben de olabilirdim. Dizinin tutacağını tahmin ettiğim halde istemedim.
Yönetmen, senarist, müzikler; bunlara bakıp, ince eleyip sık dokuyorum. Ama artık sıkıldım. "Bu böyle gitmez" dedim ve seneye riski göze almaya karar verdim. Evet, beni çok korkutuyor ama işadamları da risk almıyor mu? Her şeyde başarılı olacağım diye bir kural yok.
Ne zaman sizi bir dizide göreceğiz peki? Seneye herkes, oyunculuğa ağırlık vermiş bir Hülya Avşar görecek. Ben hayatımı programlı yönetiyorum. Acun'un programlarından çok keyif alıyorum, keşke 'Yetenek Sizsiniz' 10 yıl daha sürse. Diğer yandan, oyunculuk yapamadığım için bunalıyorum. Özlüyorum; bu başka bir şey.
Röp: Sabah - Günaydın / SİNAN ÖZEDİNCİK