HT MAGAZİN'DEN MEMET GÜLER YAZDI!

HT Magazin TV yazarı Memet Güler Yalancı Bahar dizisini Ezel ve Aşk-ı Memnu'yla kıyasladı.. İşte o yazı..

HT MAGAZİN'DEN MEMET GÜLER YAZDI!

Diziler insana dair hikâyeler anlatır. İnsanı, insana, insanla anlatma sanatıdır. Toplasan kaç şey geçebilir ki bir insanın hayatında başından. Doğar, büyür, iyi olur, kötü olur, aile olur, yaşlanır, ölür. Son yılların en kalbürüstü yapımlarından Ezel işte tüm bunların hepsini, bambaşka bir formülle ekrana getirmeyi başarmıştı. Hafızalarda, her şeyden önce sağlam senaryosu ve müthiş süratli kurgusuyla kalmıştı. Kendine özgü bir dil yaratmış, insanın başına gelebilecek en acayip, en benzersiz, en şairane, en heyecanlı öykülerden birini ekrana yansıtmıştı.

“BU KRAVATI KİM TAKTI BANA...”

Ve elbette Aşk-ı Memnu... O da kendi türünde, dizi tarihinde benzersiz yapımlardan biri olarak akıllarda kalmıştı. Bu sezona müthiş bir dizi atağıyla başladı Star. Her gün yeni bir yapım perde açıyor kanalda. Önceki gece de Fahriye Evcen ve Cansel Elçin’li Yalancı Bahar buluştu seyircisiyle. Üçüncü başrolde ise, İZ TV’deki Gidiş-Dönüş belgeselinden tanıdığımız, bu dizide, bu rolde gördüğümüze gerçekten çok şaşırdığımız Serkan Ercan vardı. Oyunculuğuna değil sözüm, ona kerli-ferli bir patron oynatmak hataydı. Zira takım elbisesi bile üzerine oturmamış, ekrandan “Bana bu kravatı kim taktı” dermişçesine bakmaktaydı.

KONAK AŞK-I MEMNU’DAKİ KONAK

Pazartesi geceleri için Arka Sokaklar, Yer Gök Aşk ve önümüzdeki hafta başlayacak olan Nurgül Yeşilçay’lı Sensiz Olmaz’ın karşısında yeni bir alternatif buluruz umuduyla izlemeye başladık Yalancı Bahar’ı. Ama karşımızda sanki bir dizi değil, adeta bir dizi parodisi vardı. Ortaya çıkan iş, bariz Ezel biraz da Aşk-ı Memnu havasındaydı. O kadar benziyordu ki Aşk-ı Memnu’ya, dizinin merkezindeki yegâne mekân olarak görülen konak da, Aşk-ı Memnu’daki konaktı. Ve fakat o konağı, konak haline getiren oturaklı Adnan Bey’in (Selçuk Yöntem) koltuğunda, sırt çantası ve gidiş dönüş biletiyle, trenlerle Anadolu yollarına düşen bizim Serkan Ercan oturmaktaydı. Fahriye’de, konağın gelini haliyle Bihter (Beren Saat), sevdiğine adam öldürten, onu hapislere düşürtüp hiç gözünü kırpmadan başkasını seçen haliyle de Eyşan (Cansu Dere) havasındaydı. Cansel Elçin ise tek başına hem Behlül (Kıvanç Tatlıtuğ) hem de Ezel (Kenan İmirzalıoğlu) olmaya çalışmaktaydı. İmkânsızı gerçekleştirmeye uğraşmaktaydı.

ESKİ EZBERLERİN TEKRARI GİBİYDİ

Yan rollerdeki Merve Sevi ve Ayda Aksel gibi iyi oyuncular, iki saatlik dizide sadece saniyeler boyu görünme imkânı bularak göz göre göre harcanmaktaydı. Ezel temposunda bir dizi, Aşk-ı Memnu süratiyle anlatılmaya çalışılmış, Aşk-ı Memnu’nun sürati de Brezilya dizileri tadında ekrana yansıtılmaktaydı. Açıkçası zorlandım. Çekimlerde, hikâyede, tiplemelerde ortaya pek bir yaratıcılık koyamayan, son üç sezonun en parlak iki dizisini kopyalamaktan öteye üzerine tek bir taş bile koyamayan Yalancı Bahar’ı izlemekte maalesef zorlandım. Beni bilirsiniz, tünelin ucunda bir umut ışığı görsem, bir dizi için daha ilk bölümünden bu kadar sert şeyler yazmazdım. Ama bilinen ezberlerin ötesine geçememişler. Anıları hâlâ zihnimizde capcanlı duran dizileri tekrar etmekten öteye, üzgünüm ama bir arpa boyu bile yol gidememişler... Ben ne yapayım?..