Her 10 gebeden 1'inde gebelik depresyonu görülüyor

Günümüzde her 10 anneden 1’inde doğum sonrası depresyon görüldüğünü söyleyen Medical Park Karadeniz Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Sevilay Kantekin, “Erken teşhis ve tedavi sayesinde depresif belirtileri olan annelerde nadiren rastlanabilen intihara, çocuğun kaza sonucu yaralanmasına, hatta ölmesine kadar varabilen sonuçlar önlenebilir.

Her 10 gebeden 1'inde gebelik depresyonu görülüyor

Doğum sonrası depresyonun önlenmesinde eşlere de büyük rol düşer. Birlikte yeterli zaman geçirebilen, sevgisini sözcüklerle ya da davranışlarıyla gösteren, değişen bedeni ile eşini seven, yorgunluğunu anlayabilen, evde sorumluluk paylaşabilen bir eş ve aile desteği; anne adayının psikolojisini olumlu etkiler” dedi.

Hamilelik dönemi, özellikle ruhsal bozuklukların gelişimi için riskli kabul ediliyor. Uzmanlara göre bu dönemdeki kadınların yüzde 70-85’inde çeşitli ruhsal belirti ve bozukluklar ortaya çıkabiliyor.

Anne adaylarının gebelik ve doğum sonrası depresyon riskini artıran etkenler ve ruhsal, fizyolojik, sosyal değişimler hakkında bilgilendirilmesinin önemli bir süreç olduğunu vurgulayan Medical Park Karadeniz Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Sevilay Kantekin, uyarılarda bulundu.

DOĞUM SONRASINDAKİ İLK 1 YIL KRİTİK!

Literatürde birçok çalışmada doğum sonrasındaki 6-12 aylık sürenin ‘doğum sonrası dönem’ olarak kabul edildiğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Sevilay Kantekin, “Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonraki ikinci veya üçüncü haftadan sonra yavaş yavaş veya ani olarak başlayabilir ve doğumdan sonraki bir hatta iki yıla kadar uzayabilir. Ayrıca kadınlarda, doğumu izleyen ilk iki yıl içinde psikiyatrik nedenlerle hastane başvurularında belirgin bir artış olması dikkat çekmektedir” diye konuştu.

GEBELİKTE DEPRESYON VARSA DİKKAT!

Son dönemde yapılan birçok çalışmada gebe kadınların yaklaşık yüzde 10’nunda gebelik dönemi depresyonu görüldüğünü gösterildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, “Gebelik döneminde depresyon geçirmeyen kadınlara göre gebelik dönemi depresyonu geçiren kadınlarda, doğum sonrası depresyon riski ortalama 6,5 kat daha fazladır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise doğum sonrası depresyon görülme sıklığı yüzde 14- 40,4 arasında bildirilmektedir” ifadelerini kullandı.

Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, doğumdan sonra ortaya çıkan psikiyatrik bozuklukların genelde doğum sonrası hüzün (blues), doğum sonrası depresyon (PPD) ve doğum sonrası psikoz (PPP) olmak üzere üç kısımda incelendiğini belirtti.

DOĞUM SONRASI HÜZÜN BELİRTİLERİ 2 HAFTA SÜREBİLİR

Doğumdan sonra ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklar içinde en sık yüzde 15-84 arasında değişen oranda doğum sonrası hüznün görüldüğünü belirten Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, şu bilgileri paylaştı;

“Doğum sonrası hüzün genellikle doğumdan sonraki 3 veya 4. günde başlar, belirtiler geçici olup 1-2 günden 1-2 haftaya kadar sürebilir. Birçok kadında doğumdan sonra anksiyete, hafif şiddette depresyon, yorgunluk, eleştiriye aşırı duyarlılık, ağlama, huzursuzluk, duygulanımda oynaklık, konsantrasyon problemleri, yakın bellekte zayıflama, uyku bozuklukları, iştahsızlık, cinsel ilgi kaybı, doğum ve bebekle ilgili genel bunalmışlık duygusu gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler hafif şiddetli ve geçici olup kendiliğinden düzelir; kadınların işlevselliğini ve bebeklerine bakımını etkilemez.”

NE ZAMAN PSİKOTERAPİ ALINMALI?

Yapılan çalışmalarda doğum sonrası hüzün tablosunun premenstrual disfori, gebelikteki disforik duygudurum, özgeçmişte ve ailede depresyon öyküsü ile ilişkili olduğunun saptandığını vurgulayan Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, “Doğum sonrası hüzün olgularının yüzde 20'sinde doğum sonrası 1. yılda majör depresyon gelişebileceği ileri sürülmektedir. Doğum sonrası hüzün yaşayanların belirtilerinin beklenen sürede geçmediği ve belirtilerin şiddetinin giderek arttığı durumlarda tablonun depresyona dönüşme riski açısından dikkatli olunmalıdır. Doğum öncesi dönemde gebelere ve ailesine görülebilecek doğum sonrası hüzün belirtileri ve bu belirtilerin 2 hafta içinde özel bir tedaviye gerek kalmadan düzelebileceği konusunda bilgi veren destekleyici psikoterapi yaklaşımları yararlı olabilir” dedi.

VAKTİNDE TEŞHİS VE TEDAVİ OLMAZSA…

Doğum sonrası depresyonun en kısa sürede saptanmasının ve tedaviye başlanmasının önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, erken tedavinin amaçlarını ise şöyle açıkladı;

“Erken teşhis ve tedavi sayesinde depresif belirtileri olan annelerin kendisini bu olumsuz sürecin sonuçlarından kurtarmak, çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilemesini ve tedavi edilmediğinde nadiren de olsa intihara, çocuğun kaza sonucu yaralanmasına hatta çocuğunu öldürmeye kadar gidebilen sonuçlarını da önlemektir. Doğum sonrası depresyon ile birlikte görülen psikiyatrik hastalıkların değerlendirilmesindeki eksiklikler tedavi sürecini geciktirebilen etkenlerden biridir. Gebelik ve doğum sonrası depresyonun etiyolojisinde önemli olan ve devam ettiren etkenlerin belirlenmesi, doğru tanı koymayı ve tedavi etkinliğini artırmayı sağlayabilir.”

EŞ VE AİLE DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ

Doğum sonrası depresyonun tedavisinde eş ve aile desteğinin önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, şu bilgileri paylaştı;

“Birlikte yeterli zaman geçirebilen, sevgisini sözcüklerle ya da davranışları ile gösteren, duygularını paylaşan, değişen bedeni ile eşini seven, yorgunluğunu anlayabilen, evde sorumluluk paylaşabilen bir eş, anne adayını psikolojik olarak olumlu etkileyecektir. Sevildiğini ve beğenildiğini hisseden bir kadın, duygusal olarak hamilelik psikolojisinden daha kolay çıkar. Böylece, bebeğin dünyaya gelişiyle birlikte birçok çiftin içine düştüğü olumsuz kısır döngüden ilişki korunmuş olacaktır. Annenin yetersizlik duygusunu artıran eleştirel geri bildirimlerden uzak durulmaması, kendini sorgulayan ve değersiz hisseden annenin ruh halini olumsuz etkileyecektir. Yeni anne olan kadının ruhsal durumu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olan bir erkek, eşine gereken desteği verebilirse, ilişkiyi bu döneme ait birçok tehlikeden koruyabilir. Gün içerisinde daha sık telefonla aranarak nasıl olduğu, kendisini nasıl hissettiğiyle ilgili konuşmalar yapmak, cinsel hayatları hakkında duygularını paylaşmak, anne-baba olmak kadar aynı zamanda karı-koca olduklarını da unutmamak ilişkiyi olumlu yönde etkileyecektir.”

ANNENİN GÜNLÜK RUTİNİNDE DEĞİŞİKLİKLER YAPILABİLİR

Annenin günlük hayatındaki yapacağı değişikliklerin de ruh halinin düzelmesine ve tedaviye katkı sağlayabileceğine değinen Uzm. Dr. Sevilay Kantekin, gebelik sonrası depresyonun önlenmesi için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı;

Gün içinde düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı ve dengeli besinler tüketmeye çalışmak sizi daha dinç hissettirecektir.

Gerçekçi beklentiler oluşturun. 'Mükemmel annelik' diye bir gerçek yoktur. Her şeyi kusursuz yapmaya çalışmak, istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Yapabileceğiniz kadar iş yapın ve dinlenin. Her işi kendi başınıza yapmaya çalışmadan çevrenizdekilerden yardım alın ve tüm sorumluluğu üstlenmeyin. İşlerin elinizden geldiği kadarını yapmaya çalışın. Güvenli bağlanma alanını sevgi ve şefkatiyle güçlendiren anne, bebeğin en önemli ihtiyacını karşılar.

Kendinize özel alan yaratın. Kişisel ihtiyaçlara önem verin, kişisel bakıma zaman ayırın, eşinizle beraber plan yapın, uzaktan da olsa arkadaşlarınızla görüşün. Kendinize zaman ayırmak için yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin.

Duygularınızın paylaşımı ve sosyal hayattan izole olmamak, yalnız hissetmemenizi sağlar.

Bazı günlerin iyi, bazı günlerin yorgun geçeceğinin farkında olun ve duygularınızı kabullenin.

Banyo yaparak gevşeyin. Kendinize ayıracağınız 15 dakikalık banyo sürecinde tüm kaslarınız rahatlar ve yenilenirsiniz. Güne duş alarak başlayın.