Helin Avşar’ı son zamanlarda spor salonunda çok sık görür olduk ve hemen soluğu yanında aldık. Küçük Avşar, hem sporunu yaptı hem de Ses Dergisi’nin sorularına dobra dobra cevaplar verdi.
Helin Avşar: Beni alan çok oldu da ben varmadım
Helin Avşar’ı son zamanlarda spor salonunda çok sık görür olduk ve hemen soluğu yanında aldık. Küçük Avşar, hem sporunu yaptı hem de Ses Dergisi’nin sorularına dobra dobra cevaplar verdi.
Helin Avşar, her zaman kendi gündemini yaratan bir kadın. Bir kere oldukça dobra. Hayatı içinden geldiği gibi yaşayan, kendini kimseye hesap vermek zorunda hissetmeyen bir ruh hali var. Son zamanlarda “Evlendi, nişan attı” dedikodularının merkezindeydi. Evlenmediğini hemen açıklayalım, göstermelik evliliklerin ona göre olmadığını da… Avşar, olgunlaştığını, artık daha evcimen olduğunu söyleyerek evlilik konusundaki fikirlerini de şöyle açıklıyor: “Evlenmek için asla evlenmem öyle bir şey olsaydı çoktan evlenirdim... Ben iyi bir arkadaş, yaşlanacağım zaman iyi bir dost olacak, güzel bir şeyleri paylaşabileceğim birilerini arıyorum.” Avşar ile sadece evlilik konuşmadık, spora olan tutkusunu, hayattan beklentisini, yiğenini özel dünyasındaki değişimleri, çalkantılarını, Zehra ile ilişkisini ve daha birçok şeyi masaya yatırdık. Hiç bilmediğiniz yönleriyle karşınızda Helin Avşar…
Şu sıralar pek bir aktifsiniz. Sosyal medya paylaşımlarınıza bakılırsa spordan çıkmıyorsunuz...
Evet, aynen öyle. Haftanın 5 günü muhakkak hatta bazen 6 günü spor yapıyorum. Sporu kendime hayat biçimi olarak benimsedim. Spor yapmadığım zaman kendimi kirli hissediyorum, bir şeyim eksikmiş gibi geliyor, rahat uyuyamıyorum. Vücudumdaki teri, toksini ve günün yorgunluğunu atmam lazım. Moral olarak da bana çok iyi geldi mesela mutlu ve daha enerjik hissediyorum kendimi. Uykularım düzene girdi.
Peki, size spora iten nedenler arasında üzerinizdeki enerjiyi atamama durumları mı?
Enerji yoğunluğu olduğu kesin. Spor yapmayı çok ama çok seviyorum. Sevmesen zaten haftanın 6 günü gidilmez, külfet gibi gelir. Spor salonu benim rahatladığım ve mutlu olduğum yer. Bir havaalanını seviyorum bu anlamda- orada da çok rahatlıyorum- bir de spor salonunu…
Spor programınız nedir?
Haftanın 4 günü kardiyo yapıyorum, yürüyüş bandında hızlı tempoda yürüyüş ve bisiklete biniyorum. Kickboks, aerobic, pilates yapıyorum. Yüzüyorum. Mutlaka ormanda yürüyorum. Tenis de oynuyorum tabii. .
Kickbox da yaptığınıza göre savunmayı biliyor olmalısınız.
Tabii ki. Esasında sert mizaçlıyımdır vurdum mu oturturum...
Sporu çok severek yapmanızın yanı sıra yaz geliyor. Yaza hazırlık da vardır diye düşünüyorum.
Beslenme düzeniniz nasıl?
E tabii, yaza hazırlık var. ( Gülüyor) O yüzden yediklerime de dikkat ediyorum. Şu aralar çok spor yaptığım için protein ağırlıklı besleniyorum. Sabahları omlet ama yumurtanın beyazıyla. Öğlen genelde salata, ton balıklı, akşam da ızgara et, balık ve yanında da salata yiyorum. Benim genelim bu. Haftada 1 gün kendime izin veriyorum. O gün canım ne istiyorsa yiyorum.
Peki, o gün kendinizi kaybediyor musunuz?
Hayır kendimi çok kaybetmiyorum.
En çok ne yemeyi seviyorsunuz?
Pizzaya dayanamıyorum, mantıyı da çok seviyorum.
Peki, şimdi şu gündemdeki konuya gelelim de bir açıklığa kavuşturalım. Helin Avşar evlendi, nişanlandı, nişan attı… Nedir bu konunun aslı?
Tabii ki de evlenmedim öyle bir fikrimiz vardı karşımdaki de iyi bir insandı fakat huylarımız uyuşmadı ve bitti.
Şu andan itibaren sizin için ilişkilerde önemli olan nedir?
Evlenmeyi ve çocuğum olmasını çok istiyordum, şimdi hayırlısıysa diyorum. Çünkü böyle bir niyetle başlayıp yanlış bir şey yapmaktansa, düzgün biriyle karşılaşırsam “hayırlısıysa olsun” diyorum.
Evlenmeyi mi istiyorsunuz yoksa çocuk sahibi olmak için mi evlenmek istiyorsunuz?
Yaşlandığın zaman yanında birini istiyor insan. Evlenmek için asla evlenmem öyle bir şey olsaydı çoktan evlenirdim... Ben iyi bir arkadaş arıyorum, yaşlanacağım zaman iyi bir dost olacak, güzel bir şeyleri paylaşabileceğim birilerini arıyorum. Güzellik, yakışıklılık, şişmanlık veya zayıflık hepsi geçici.
Ruh doygunluğu mu arıyorsunuz?
Hem iyi bir hayat arkadaşı hem de güzel bir ruh arıyorum.
Evlilik size göre mi? Biliyorsunuz zamanla evlilikler monotonlaşır, siz ise hareketli bir insansınız.
Benim evliliğim monotonlaşmaz. Ben kavgayı severim, hırçınlığı severim, olmadık anda kavga çıkarırım veya barışırım… O yüzden benim evliliğim monoton değil heyecanlı ve aksiyonlu geçer .
Bundan 4 sene önce röportaj yapmıştık ve şöyle demiştiniz: “9-6 işine giden, monoton bir adamla birlikte olamam. Hala öyle mi düşünüyorsunuz?
Esasında şimdi o biraz değişti, çünkü görüyorum bazılarının da işi, gücü yok o da olmuyor. O yüzden şimdi 9- 6 çalışana razıyım ama spor yapsın bari. (Gülüyor) Erkek arkadaşım spor yapmıyorsa muhakkak ayrılıyorum. Çünkü haftanın 5, 6 gününü 3 saat spor salonunda geçiriyorum, onun da bana uyması gerekiyor bu durumda.
Göbekli bir erkekle birlikte olmaz mısınız?
Göbek olması önemli değil benimle takıldıktan sonra göbeği hallederim, forma sokarım. Çünkü insanlar birbirlerini örnek alırlar. Yani göbekli birine de aşık olabilirim ama onu değiştiririm. Bunlar değişebilir şeyler ama huy gibi değişmeyen şeyler önemli benim için.
Nasıl biriyle birlikte olamaz Helin Avşar? Cimri, çapkın?
Cimri bir insanla asla olamam çünkü benim elim o kadar açık ki kafayı yer zaten yanımda. Çapkın biriyle olamam diyemeyeceğim çünkü herkes çapkın, bunu öğrendim artık, çapkın olmayan, aldatmayan adam yok. O yüzden duymayacağım, rahatsız olmayacağım şekilde yapabilir.
Çapkınlığını duymazsam rahatsız olmam diyorsunuz yani?
Tabii ilişkide 3-4 sene geçtikten, monotonlaştıktan sonra yaparsa… İlk aylardan da yapmayacak
tabii ki o olmaz.
Yine eski röportajımızda “Seksi severim” demiştiniz, manşet oldunuz.
Herkes seviyor, ben söyleyince olay oldu. Evlilikte zaten en önemli kural tenlerin uyuşması, uyuşmazsa olmaz, mutsuz olursun.
Sizce monotonluk yatak odasında mı başlıyor?
Tabii ki de yatak odasında başlıyor. İki taraf da salıyor kendini bu durumda dışarıdaki insan daha cazip geliyor.
Evlilikler göstermelik mi sizce? Yani kadınlar mutsuzlukları içinde bir ilişkiyi mi sürdürüyor?
Göstermelik evlilik ve çocuk yapmak bence kadının kendine yaptığı en büyük zulüm. Böyle çok örnek var, o kadar mutsuzlar ki… Para, pul, adamın şöhreti hiç önemli değil. Kendimi neden mutsuz edeyim ki? O kadar parayı ne yapacağım mutsuz olduktan sonra…
Beni alan olmadı mı diyorsunuz yoksa evlenecek kadar aşık olmadım mı?
Beni alan çok oldu da ben varmadım diyorum. 8 senelik bir ilişkim olmuştu, sözlenmiştim, ondan sonra 4 senelik bir ilişkim oldu. Bunların hepsiyle evliliğe gittim fakat huy çatışması yaşadık. Evlenseydim zaten boşanmıştım şu an onlarla.
Sizi idare etmek zor mu?
Hayır ama kafalar uyuşmayınca olmuyor. Herkesin dört dörtlük dediği adamların zamanla öyle olmadığını görüyorsun.
O zaman size göre sonsuz aşk diye bir şey de yok ya da annelerimizin babalarımızın tek eşliliği?
Kesinlikle inanmıyorum sonsuz aşka. Onlar eskidendi… Onlar da birbirlerine aşık değildi ki. 3 seneden sonra birbirlerine saygı gösteriyorlardı ya da fedakarlık yapıyorlardı, şimdi öyle şeyler yok.
Eskiden gece hayatında çok aktiftiniz. Şimdi evcimen mi oldunuz?
Hem de çok evciyim, evde olmayı çok seviyorum. Eski tempomda gezemem… Eskiden gece çıktığımda bir gecede 6 mekan geziyordum, devam ediyordum uyumadan ertesi akşam da çıkıyordum. Şimdi ne öle bir gücüm var ne de öyle bir isteğim…
Doydunuz mu acaba?
Evet doydum. Yapmadığım hiçbir şey kalmadı ve çok mutluyum bu yüzden. Dünyanın her yerinde gezdim, her şeyi gördüm. Görmediğim ve merak ettiğim bir şey yok.
Artık olgunlaştım diyebiliyor musunuz?
Hem de çok olgunlaştım. Kendime şaşırıyorum mesela evcimen olduğum gibi yalnızlığa da çok alıştım. Bu çok kötü bir huy esasında… Evimde o kadar tek kişilik alan yaratmışım ki, bu alanımı, huzurumu kimsenin bozmasına izin veremem.
Siz çok gezdiğiniz ve her şeyi gördüğünüz için soruyorum, teyzesi olarak Zehra’ya karışıyor musunuz?
Bir çocuğa ne kadar bir şeyi yapma dersen o çocuk onu muhakkak yapar. Ve bir şey yaptığında da hiçbirimizin ruhu duymaz. Ama ben kendi gördüğüm şeyleri ona tabii ki anlatıyorum, nasıl davranması gerektiği konusunda uyarıyorum.
Sizi dinliyor mu? Annesiyle konuşamadıklarını sizinle konuşma gibi bir durumu var mı?
Beni dinler. Annesinden, bir teyzesi daha var, ondan da çekinir. Ama bana her şeyini anlatır ve ben onun gerçekten arkadaşıyım. Herhangi bir şey de önce beni arayabilirsin diyorum oda bilir beni arayabileceğini. Zaten çok aklı başında, tam da yaşının gerektirdiği gibi yaşayan bir kız. Çocukluğunu yaşıyor ve çok hoşuma gidiyor.
Sizden beklenmeyecek hareket ne olurdu?
Şu anda herhalde evlilik. Birden evlenirsem herkes şoka girer.
Ablanız, Hülya Hanım evlenmenizi istiyor mu?
“Ben senin yerinde olsam evlenmem” diyor bazen; çünkü
o da anladı artık. İlla ki herkes çocuk doğurmak zorunda değil.
Bir önceki röportajımızda “Çocuk sahibi olmayı çok istiyorum. Sperm bankasından da almayı düşünüyorum” demiştiniz.
Bu fikrinizden vazgeçtiniz galiba.
Tabii ki vazgeçtim, eğer kendi çocuğum olursa olur veya belki ileride evlat edinirim. Şunu anladım ki çocuk doğurmak için çocuk doğurulmuyor. Çocuk çok büyük bir mesuliyet ve çocuk yetiştirmek hiç kolay değil hele ki bu zamanda… Millete hava atayım, “ben de evlendim, çocuk doğurdum” gibi şeyler benim için hiç geçerli değil. İlk önce ‘benim’ önemli olduğumu öğrendim hayatta ve beni ne mutlu ediyorsa onu yaparım.
Sosyal medya iletilerinize bakılırsa inançlısınız.
Namaz kılıyor musunuz?
Çok inançlıyım. Dua ederim her zaman… Namaz kılmaya başladım, yavaş yavaş öğreniyorum.
Umre’ye gitmeyi düşünüyor musunuz?
Allah kısmet ederse, bu sene Nisan sonu, sıcaklar gelmeden gitmeyi düşünüyorum.
“Ailece simitçi olduk. Erkek yiğenim simit sarayı açtı, haftada bir gün onun
yanına gideceğim, simit satacağım yani”
Şu sıralar iş hayatınızda neler yapıyorsunuz?
Çok güzel bir koleksiyon hazırlıyorum, iş hayatım yavaş yavaş istediğim gibi oluyor. Mezuniyet elbiseleri yapıyorum, düğün elbiseleri de biraz haute couture ve günlük elbiseler. Ayrıca büyük bir firmayla anlaşacağım tasarımcı olarak. Markanın koleksiyonlarının yanında benim tasarımlarım da çıkacak.
Kendinizi iş hayatınızda başarılı buluyor musunuz?
Şu anda iş hayatımda merdivenleri çıkma dönemim diyebilirim. Daha tam olarak hedeflerime ulaşmadım. Bir de ailece simitçi olduk. Erkek yiğenim simit sarayı açtı, haftada bir gün onun yanına gideceğim, simit satacağım yani. ( Gülüyor)
Sizi konuşacaklar diyebilir miyiz? Öyle iddialarınız var mı?
Çok iddialı değilim öyle konuşmayı da sevmem.
Saçınızı nereye boyatıyorsunuz?
Serpil Küçükelçi, Tarabya’da. 15 senedir oraya gidiyorum.
Kaç kilosunuz şu anda? Boyunuz kaç?
Tam 50 kiloyum. Boy 1.66.
Kaçamak noktalarınız neresi?
Ben Yeniköy’den başka bir yere çıkmıyorum. Yeniköy, Tarabya, Sarıyer benim kaçamak noktalarım.
Kendinizi şımartmak istediğinizde ne yaparsınız?
Her hafta kendimi şımartırım, haftanın bir günü spa günümdür. Masaj yaptırmayı çok severim.
Romantik misiniz?
Hiç değilim. Ama keyif kadınıyım. Mumları çok severim.
Evlenseniz balayı rotanız neresi olurdu?
Kesinlikle Maldivler olmazdı. Barcelona.
Sosyal medya iletilerinizin altına yazılan hangi yorum en çok sizi kızdırıyor?
Neler, neler yazıyorlar hemen siliyorum ve çok sinirleniyorum çünkü kimsenin benim sayfama hakaret dolu bir şeyler yazmaya hakkı yok. “Huzur var” lafına sinir oluyorum. Nereden biliyorsunuz, belki bir sürü şey yaşıyorum hayatımda?