"Fatih" dizisinin oyuncuları Mehmet Akif Alakurt ve Gamze Özçelik, Hürriyet Pazar'dan Hakan Gence'ye röportaj verdi. İşte o röportaj..
30 Eylül’de Kanal D’de başlayacak ‘Fatih’ İstanbul’un fethinden sonrasını, cihan imparatorluğu hazırlığındaki dönemi anlatıyor. Başrol oyuncusu Mehmet Akif Alakurt her ne kadar itiraf etmese de Fatih’ten bir hayli etkilenmiş: İç politikadan dine birçok konuya ‘bilgece’ açıklık getiriyor. Gamze Özçelik ise rolünün manevi tarafından dem vuruyor: Çiçek Hatun’un Fatih’le olan ilişkisi dışında entrikasını görmedim!
Fatih Sultan Mehmet rolüne kendinizi nasıl hazırladınız? - Kolay oldu. Çünkü Fatih Sultan Mehmet’e çocukluktan sempatim var. Hatta çocukluğum Topkapı Sarayı’nda Fatih’in kılıcına bakarak geçti.
Aileniz her hafta sizi kılıç ziyaretine mi götürürdü? - Sultanahmet Kadırga’da oturuyorduk. Topkapı Sarayı evimin bahçesi gibiydi. Saklambaç oynar ve sık sık kılıcı izlerdim. Üzerinde ne yazdığını merak ederdim. 20 yaşımda da öğrendim.
Uzun bir yazı ama cevşen gibi bir kutsanmışlığı var. Mesela: “Kılıcın keskin olsun, tufana karşı bileğin kuvvetli olsun” diyor. Bir de İslam adına savaştıkları için kılıcın üzerinde “İslam’ın kılıcı her zaman Hıristiyanlığın kırbacı olsun” gibi şeyler yazıyordu.
Hazırlık süreci kılıçtan mı ibaret? Kitaplar, belgeseller? - Senaryoda kaynak olarak kullanılan kitapların listesini alıp onları okudum. Farsça birkaç kitap aldım. Gerçi Farsça bilmiyorum ama ufak ufak çözmeye çalışıyorum.
Fatih birçok dil biliyordu. Dizi uzun seneler devam ederse o dilleri öğrenmeyi dener misiniz? - İnşallah ama bu yaştan sonra kafa almaz, çok zor!
Söylendiği gibi sete silahla mı gidiyorsunuz? - Hayır. Olur mu öyle şey? Özel hayatıma çok önem veriyor ve kimseye sunmuyorum. O zaman da böyle yalan haberler çıkıyor.
Fatih güçlü karakter… Hiç onun gibi hissettiğiniz oluyor mu? - Ben Fatih Sultan Mehmet’i oynuyorum ama o değilim. Setten çıktığımda arkamda karakteri taşımam.
Bu rol için söylendiği gibi psikolojik destek aldınız mı? -Yoo nereden çıktı. O bahsettiğin biz değiliz!
O halde sete Fatih gibi kılıçla girip ve kavga ettiğiniz de yalan... -Öyle bir şey olabilir mi? Saçmalığın önde gideni. Bunlar beni konuşturmak için yapılan şeyler. Yoksa ortada abartıldığı gibi bir durum yok. Her sette olabilecek ufak bir tartışmamız oldu. Sonuçta stresli bir iş yapıyor, uzun saatler çalışıyoruz. Yoksa setimizde bir uyumsuzluk yok.
Fatih’in kişiliğinde sizi en etkileyen ne oldu? - Adalete önem vermesi. Kimsenin hakkını kimseye yedirmiyor. Ben de özel hayatımda adalet sistemine önem veriyorum. Bunun yanında insancıl biriymiş. Aynı zamanda evlat sevgisi de var. Çocuklarından Cem’i çok seviyor.
Fatih kanunnamesinde kardeş katlini vacip kıldı. - Onun bir lafıyla size cevap vereyim: “Eğer çok büyük ülküleri olmayan bir padişah olmasaydım evlatlarımdan beklentilerim de bu kadar büyük olmayacaktı. Ama onlar, cihan imparatorluğunun vârisleri olacak. Yükleri ağır.”
Bu hırs fazla değil mi? - Bir kişi mi yoksa bir ulus mu önemli? Yaptığında erdem var.
O dönemde yaşamayı ister miydiniz? - Evet isterdim. Şimdiki dönem daha tehlikeli ve çakal.
İnsani ilişkiler açısından mı? - Herkes politik ilişkiler çerçevesinde hareket ediyor. Orada elinde kılıçla gelen adamın en azından niyetini biliyorsun. Burada seçenek belli değil.
Günümüz liderleriyle Fatih’i kıyasladığınızda farklar neler? - Bu konuya girmek istemiyorum. Benim için Fatih padişahların padişahıdır.
Fatih’in gözünden günümüz Türkiyesi’ne bakınca ne görüyorsunuz? - Türkiye siyasetinde hem şimdiki hem de bundan önceki hükümetlerde olan şey: Varolanı başkalaştırmak. Keşke herkesi bir bütün olarak kabul etseler. Mesela Doğu’ya gittim. 1980’lerde askeri düzensizlik yüzünden Doğu’da, Diyarbakır’da yaşanan işkenceleri göz ardı edemeyiz. Ama şu an Türk-Kürt sorunu yok. Yalnız bazı siyasiler o dönemki hatalardan nemalanarak politika güdüyor. Bu da ülkenin bütünleşmesini engelliyor.
Br politikacı sabahtan akşama konuşur ama işin aslı dört satır. Madem dört satırda hallolacak kadar kolay bir iş. Siyasete girip her şeyi çözseniz… -Benim kafam o kadar basmaz!
Fatih’in “Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yiyor” sözü size ne anlatıyor? - Fatih’in maneviyata ne kadar önem verdiğini ve içsel durumlarla ne kadar ilgili olduğunu vurguluyor.
Sizin manevi yönünüz Fatih’e benziyor mu? - Bir eniştem Yozgatlı ve aşırı milliyetçi. Bir eniştem Süryani ve Hıristiyan. Yeğenim vaftiz oldu. Ailemizde kapalı olanlar da var. Ama yılbaşlarında hep beraber aynı masaya otururuz. Yurtdışına çıktığımızda kiliseye gideriz. Allah’a ibadet ettiğin yerin de belli bir noktası yok. Yalnız caminin yeri başkadır.
Dizinin fragmanındaki ezan sahnesinde hatalar bulundu. Dini ön plana çıkardığı için eleştirenler oldu... - Müslüman bir ülkeyiz ama ‘Selamın Aleyküm’ dediğimde suratıma tuhaf bakanlar ya da sokakta kapalı bir insan gördüğünde garipseyenler var. Bir kesim dinimizden korkuyor. Ben de onları garipsiyorum.
Meryem Uzerli’yi ‘Muhteşem Yüzyıl’da izliyor muydunuz? -Evde vaktim varsa mutlaka oğlum Murathan’la geçiriyorum. Bu yüzden ‘Muhteşem Yüzyıl’ın sadece ilk sezonunu izlemedim. Meryem’in hem fiziği hem kendi güzeldi ve ateşli bir oyun tarzı vardı. Başarılıydı.
Hürrem Sultan ve Çiçek Hatun arasındaki en çarpıcı fark ne? - Hürrem’i gerçekten çok hatırlayamıyorum. Aklıma sadece bağırışları geliyor. Çiçek Hatun ise çok duvarlı. Seveceği bile varsa kimseyi sevmemeye çalışıyor. Hiçbir ortamda katılığını bozmamaya çabalıyor. Oğlunu korumak ve Fatih’le olan münasebeti dışında da bir entrikasını görmedim henüz.
İki sezon sonra siz de tükenmişlik sendromu geçirmezsiniz umarım? -Onu Allah bilir. Bu iş kolay değil herkes tükenebilir.
‘Game Of Thrones’daki Cersei Lannister karakterine benzetiliyorsunuz.... - Cersei daha katı ve sapkınlıkları var. Çiçek ve Cersei birbirlerine hiç benzemiyorlar. Fiziksel duruşumuzu ve yüz hatlarımızı Lena Headey, ‘300 Spartalı’da oynadığından beri bana benzetirler. Tarzını beğeniyorum ama ona benzemek için özel bir şey yapmadık. Hatta makyaj ve saç ekibinin Cersei’den haberi yok.
Çiçek Hatun hakkında tarihte çok az bilgi var. Nasıl bir araştırma yaptınız? - Evet pek bilgi yok. Fatih’in en genç hatunu olduğunu biliyoruz. Yabancı asıllı olduğuna dair düşünceler çok. Entelektüel ve kimliği gelişmiş. En büyük dertleri Fatih Sultan Mehmet’e olan aşkı ve oğlunu taht savaşlarından uzak tutmak. Bunlar dışında karakteri tek bir birey olarak çalışmak yerine bir Osmanlı hatunu olarak ele aldım. Empati kurdum.
O döneme ait kitaplardan faydalanmadınız mı? - Hayır internet ortamı bana yetiyor. Ekstra kitap almama gerek yok.
Sizi en zorlayan yanı ne oldu? - Senaryodaki Osmanlıca yemek tarifleri. Yoksa çok zorlanmadım. Karakteri çabuk hissettim.
Günümüz mü, o dönem mi size daha cazip geldi? - Osmanlı’da adalet sisteminin çok iyi uygulandığı zamanlar var. Şu anki dünyada çok daha fazla adaletsizlik yaşanıyor.
Peki bir kadın olarak o dönemdeki çokeşlilik, cariyeler ve harem ortamı… - Şu anki bakış açısıyla bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Ama o zamanki bakış açısıyla durum bambaşkaymış. Onu eleştirmek de bana düşmez.
Bir kadın için aşkını paylaşmak nasıl bir duygudur? - Şu anki ben için öyle bir şey mümkün değil. O zamanlar bu fikri kabullenerek büyüyorlarmış.
Peki Fatih’in hayatından kendiniz adına nasıl bir ders çıkardınız? - En büyük hükümdarlardan biri. Tuttuğunu koparan, inanılmaz kudretli ve gözü kara. Katı olması gereken yerde çok katı. Ama o dönemlerde gerekli olan da buymuş. Kadınlar için de öyleymiş. Eğer naif olursan kaybedersin.
Fatih kadınlar için hâlâ bir ikon. Sizce kadınlar onda neyi beğeniyor? - Gücünü herhalde.
Tarihteki aşklara hep daha özenerek bakıyoruz. Günümüze kadar aşk nasıl şekil değiştirdi? - Onların kavuşamama problemleri vardı. Biz çok rahatız. Bu da aşkın kolay tüketilmesine neden oluyor. En ufak problemler bizim için çok büyük olurken onlar ciddi problemleri atlatıyormuş.
MEHMET AKİF ALAKURT: ÇOK EŞLİLİK GÜZEL OLURDU Muhteşem Yüzyıl’ı takip ediyor muydunuz? -Vakit buldukça. ‘Muhteşem Yüzyıl’ iyi bir proje. Ama oyunculukları o döneme ait bulmuyorum. Beden dillerinde günümüzün izleri var. Bir de onlar haremi işliyor. Çok fazla Osmanlı işi beklenemez.
Sizin dizinizde harem mi, savaş sahneleri mi ön planda olacak? - Şu an okuduğum senaryolara dayanarak işin siyasi tarafında olduğumuzu söyleyebilirim. Biz haremlik değil, selamlık taraftayız. Daha gerçek tarih, diyaloglar ve olaylar olacak.
Sizin Harem’de Kanuni gibi çok cariyeniz var mı? - Adam padişah! Tabii haremi olacak! Ama biz o noktaya çok yönlenmeyeceğiz.
Padişahlığın o yönü tatlı mı? - Olmaz mı?
Androjen manken Anrej Pejic konuk oyuncu olarak dizinizde rol aldı. O da cariyelerden biri mi? - Yok artık! Onlar gizli ve sürpriz. İşle birlikte görülecek.
Fatih’in üzerinde eşlerinin etkisi ne? - Gerçek olmayabilir ama yine de bir hikâye anlatmak istiyorum: Fatih sarayda gezerken hareme yeni gelen çok güzel bir kız görüyor. “Kafasını vurun” diyor. Çünkü hedefleri büyük ve bir kadının güzelliğine takılmaktan korkuyor.
Fatih’in yedi eşi olduğu söylenir. Günümüzde çokeşlilik güzel olur muydu? - Olmaz mı? Bunlar herkesin söyleyip isteyip söyleyemediği şeyler. Ama her gönlün bir ruh ikizi vardır. Ben ona inanıyorum.