Hande Subaşı: Kadere yön verebileceğime inanıyorum!
Kanal D’nin salı akşamlarına damgasını vuran, yapımcılığını ve proje tasarımını Fatih Enes Ömeroğlu’nun yaptığı, ARC Film imzalı dizisi ‘Baht Oyunu’nda Nergis karakteriyle beğeni ile izlenen Hande Subaşı, BeStyle Dergisi’ne samimi açıklamalarda bulundu.
‘Baht Oyunu’ nun başarısıyla ilgili konuşan Hande Subaşı, “Harika gidiyor, ben de çok mutluyum. Mükemmel bir yönetmen, harika bir ekip, çok genç, çok eğlenceli oyuncu kadrosuyla bana uzun bir aradan sonra iyi bir enerjiyle geldi. Çekerken gerçekten çok eğleniyoruz ve bunun karşılığında seyircimiz de bize emeğimizin ve mutluluğumuzun karşılığını çok iyi veriyor” dedi.
Subaşı, “Kadere çok inandığınızı açıklamıştınız. Canlandırdığınız Nergis karakteri de kadere direnen biri. Kadere yön vermek mümkün mü?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Evet kadere inanıyorum ama kadere yön verebileceğimize de inanıyorum. Hiçbir zaman kader deyip geçmememiz gerektiğine inanıyorum. İstanbul trafiğine benzetiyorum kaderi, her zaman başka bir yol bulunabileceğine, içinde olduğumuz duruma o anki duygularımıza göre kadere yön verdiğimize inanıyorum. Tabii her zaman kendimiz için doğru yolu bulamadığımız zamanlar da oluyor.”
Özel hayatı hakkında da konuşan güzel oyuncu, “Güzel giden bir ilişkin var, gözler önünde olan bir ikilisiniz. Bu konuda özellikle yeni nesile vereceğin tavsiyeler var mı? Malum artık ilişkiler çok kısa sürede tüketiliyor” sorusuna...
“İlişki konusunda tavsiye vermek tabii ki çok zor çünkü bu yolculukta hepimiz bir şeyler öğreniyoruz, deneyimliyoruz, ders alıyoruz, bazen alamıyoruz ama her türlü ilişkide arkadaşlık ve iş ilişkisi de dahil olmak üzere saygının çok büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum. Saygı duymak, karşındaki insana değer vermek zaten doğru kişiyse karşılığında mutlulukla geliyor” şeklinde yanıt verdi.
Oyunculuk dışında müzikle de ilgilenen Hande Subaşı “Hayatımın içinde hep müzik vardı. Çocukken Trt Ankara Radyosu Çocuk Korosu’nda 4 yıl eğitim aldım, sonrasında 2007 yılında ‘Şarkı Söylemek Lazım’ adlı televizyon programında yer aldım, yer aldığım projeler de konuk olduğum programlarda şarkı söyleyerek hayatımın bir noktasında müziği hep hayatımın içinde tutmaya çalıştım.
Canlı performans benim için hep çok çekici çünkü iki saat boyunca sahnede harika bir orkestrayla beraber bizi dinlemeye gelen, sahnemizi izlemek isteyen insanlarla bir duyguyu ve düşünceyi paylaşmak tarif edilemez bir şey. Canlı sahne performanslarının yanı sıra ben tiyatro sahnesinde de müzikle iç içe olmaktan çok keyif alıyorum ve ikisini bir arada yapabilmek bambaşka bir tat oluyor.” dedi.
