'Aşk-ı Memnu' dizisiyle bir kez daha yıldızı parlayan Nebahat Çehre, yıllar geçtikçe güzelleşiyor. Fakat ne spor ne de diyet yapıyor. Hatta cilt bakımına bile gitmiyor. İşte Çehre'nin güzellik sırları..
Nebahat Çehre, 15 yaşında Türkiye Güzeli seçilmiş, 1960'ların sonunda şöhreti yakalamış ve o yıllarda birçok erkeğin hayallerini süslemişti... İlerleyen yıllarda kabuğuna çekilen ünlü oyuncu, 60 yaşından sonra yeniden dizi ve filmlerde boy göstermeye başladı. Geçen yıl yayınlanmaya başlayan 'Aşk-ı Memnu' dizisindeki Firdevs rolüyle de yıldızı yeniden parladı. 64 yaşındaki Nebahat Çehre, oyunculuktaki ustalığı kadar yıllara meydan okuyan güzelliğiyle de dilden dile dolaşıyor.
Öncelikle, nasıl oluyor da bu kadar güzel kalabiliyorsunuz?
Galiba, herkes beni güzel görmek istediği için öyle görüyor. Bana o kadar iltifatların karşılığı varmış gibi gelmiyor. Normal insanlar gibiyim. Ne bileyim, bütünüyle kendimi beğeniyorum aslında. Dünyaya bakış olarak, insan olarak, dost olarak beğeniyorum.
SOĞUK SU MUCİZESİ
Formunuzu nasıl koruyorsunuz peki?
Bir dönem spor yapmıştım ama şimdi yapmıyorum. Farenjit var bende, spor salonlarında sık sık rahatsız olmaya başlayınca bıraktım. Yürüyüş yapıp, tenis oynuyordum. Bir kere öğle sıcağında oynayınca fenalaştım bıraktım, bir daha da korku geldi hep hastalanacakmışım sandım ve yapmadım. Yaklaşık 10 yıldır hiç spor yapmıyorum.
Öyleyse sıkı bir diyet uyguluyor olmalısınız...
Diyet de yapmıyorum. Sütlü tatlılar severim, balığımı, etimi yerim. İki gün, üç gün çok yediysem, dördüncü gün mutlaka yemeğimi azaltıyorum. Bir otokontrol sistemim var. Mesela kahvaltı etmeden asla güne başlamam. Öğle çok yemek yeme alışkanlığım yok. Akşamları yemek yerim, meyveyi eksik etmem. İnsan aslında istediğini yemeli ama abartmamak lazım.
Spor yapmıyorsunuz, diyet uygulamıyorsunuz, "Cildime de bakmıyorum" demeyin sakın!
İnanır mısınız, hayatımda hiç cilt bakımı yaptırmadım (gülüyor). Bu genetik bir durum. Aileden geliyor. Anneme de zaten cildinin güzelliğiyle ilgili şiir yazmışlar, "Karanlıkta oturur, ışık saçarsın" diye. Yani bizim ailenin cildi çok güzel. Bir tek sabah sadece soğuk bir suyla yüzümü yıkıyorum ve kurulamıyorum. O suyu cildim emiyor, sonra da nemlendiricimi sürüyorum. Bende de selülit var... Onlarla çok uğraşmıyorum...
Estetik ameliyat konusunda ne düşünüyorsunuz?
Çehremde bir değişikliğe neden olmadığı sürece estetik ameliyatlara sıcak bakıyorum. Hatta yaptırdım da. Kulak arkasından bir çektirme yaptırdım. Çizgilerim çok var, bunun farkındayım. Dolgu yaptırmamı önerdiler ama ben hiç sevmiyorum. O şişik, şişik suratlardan nefret ediyorum, ifade yok oluyor.
Ya botoks?
Botoksu bundan önce oynadığım dizide yaptırmıştım. Biraz sert bir ifadem vardı, onu yumuşatmak için denedim. Çok yapamam, ben mimikle oynadığım için kendime zarar vermiş olurum.
Hem güzel, hem de ünlüsünüz... Mutlaka size yaklaşmak isteyen çok erkek vardır...
Pek yaklaşmak isteyen olmuyor aslında. Çünkü benim bir duvar örme özelliğim var. Bu yüzden de bu duvarı aşıp bana ulaşamıyorlar.
Şimdi aşk hayatınız nasıl?
Uzun yıllar aşka ara verdim. Tabii ki insanın hayatında her dönem birisi olmalı. İlgiye, güzel sözlere, ihtiyacımız var. Benim yaşım dezavantajlı bir yaş. Benim yaşımda bekar, beni taşıyabilecek bir adam bulmam çok zor. Bu sayısalı yakalamak kadar zor. Onun için de uzun zamandır böyle bir erkeğe hiç rastlayamadım.
* Geçmişteki gibi yeniden şarkıcılık teklifi gelse...
Artık teklif gelse de istemem, bundan böyle sinema yapmak istiyorum, sinemaya döndüm. Fakat sinemanın içinde de böyle bir tutuculuk var, bir kadrolaşma var...
* Nasıl bir kadrolaşma?
Dikkat ederseniz sinema filmlerinde kadrolar hep aynı. Bir yönetmen, kadrosunu kuruyor ve onunla yapıyor tüm filmlerini. Belki bana denk düşen bir rol düşünmediler.
* Sinemadaki şöhretinizi yıllar sonra televizyon dizileriyle yeniden yakalamış oldunuz.
Herkesten uzak kaldıktan sonra televizyon dizileriyle yeniden dönüş yaptım. Çok dizi yaptım ama en büyük patlamayı 'Haziran Gecesi' ve 'Aşk-ı Memnu' verdi.
* Firdevs rolüyle kalıplaşmış bir karakteriniz oldu, bu sizi rahatsız ediyor mu?
Rahatsız değilim ama artık komedi de oynamak istiyorum.
MARKA TAKINTIM KESİNLİKLE YOK
* Türkiye'nin en şık kadınlarından birisiniz, kıyafete çok para harcıyor musunuz?
Marka takıntım yok. Ben kendime yakışan bir şeyse hiç bakmam, markaysa da değilse de hemen alırım. Ucuz mal da alırım ama iyi bir şey almayı tercih ederim. Çünkü 'Haziran Gecesi' dizisinde ben 20 sene önce aldığım kıyafetlerimi de giydim. İyi bir mal kalıcı oluyor. Haziran Gecesi'nde kazandığım bütün parayı kıyafete harcamıştım. Çünkü hep kendi kıyafetlerimi giyiyordum. Kadınlar sizi izlediği zaman kolundaki saat Chanel mi, Rolex mi, yoksa Cartier mi çok iyi anlıyor. Ben bir malın sahtesini almaya karşıyım. Param varsa alırım, yoksa gider başka bir marka alırım.
* Eski eşiniz Yılmaz Güney'le severek mi ayrıldınız?
Severek ayrıldık tabii. İnsan olarak onu her zaman sevdim. Ölene kadar da dosttuk. Bu gün yaşasaydı yine dost kalırdık.
* Sizce insanlar onu doğru mu tanıyor?
Yılmaz Güney, bir kere halkını çok iyi tanıyan, sosyal biriydi. Bir gün ona sosyalizmle komünizmin ne olduğunu sormuştum. O da kardeş olduğunu söylemişti. Paylaşmaktı, eşitlikti demişti...
* Gerçekten de paylaşımcı mıydı?
İnsanlara eli açıktı evet... O sıralar ben hayatı tozpembe görüyordum, doğada eşitlik yoktu ama eşitlik olmasını istiyordum. Yılmaz bana her zaman çok iyi bir okul oldu. Sonra ayrıldık ve ben sinemaya devam ettim.