Arka Sokaklar dizisine Komiser Leyla karakteriyle katılan Gülcan Arslan, Pazar Vatan'a verdiği röportajda “Peşpeşe dram dizilerinde rol aldım. Farklı işler yapmak için bekliyordum. Aksiyonu çok sevdim” dedi.
İltifatlardan ve fotoğraf çektirmek isteyenlerden hiç sıkılmadığını, ilgi görmeyi sevdiğini belirten oyuncu, kendisini “süslü” olarak tanımladı. İşte röportajın tamamı:
Nasıl bir ailede büyüdünüz? Sakarya’nın Karasu ilçesinde doğdum. Çok sıcak insanların olduğu kendi halinde bir kasaba orası. Hâlâ gittiğimde yine aynı sıcak ilişkilerle karşılaşıyorum. Annem ev hanımı, babam serbest meslek. 3 kardeşiz; ben en küçüğüm.
Abim Sakarya’da yaşıyor; ablamsa yurt dışında... Ben biraz inek bir çocuktum. Gözlüğüm de vardı... Ama şu var ki; dolu dolu bir çocukluk yaşadım.
Oyunculuğa karar vermeniz nasıl oldu? Ablamın itmesiyle... (Gülüyor) Ailenin küçüğü ve en eğlenceli bireyiyim. Hatta babam arada “Hadi kızım beni biraz güldür” der. Bendeki yeteneği keşfeden ablam oldu. Yoksa ben uluslararası ilişkiler okuyup diplomat olmayı düşünüyordum. Babam da eczacı olmamı istiyordu. Ancak iyi ki oyuncu olmuşum; yoksa mutsuz olurmuşum. Kendimi ifade edemezdim.
Eğitim nasıl ilerledi? Sadri Alışık Kültür Merkezi’ne gittim. Sağ olsunlar Çolpan İlhan ve Kerem Alışık çok ilgilendiler benimle. Hatta Kerem Bey; “Gülcan’ın bir düğmesi var basıyorsun gülüyor, basıyorsun ağlıyor” derdi.
Kolayca ağlayabilir misiniz gerçekten? Örneğin Bir Çocuk Sevdim dizisinde sürekli ağlıyordum. Sahne gereği ağlamakta güçlük çekmiyorum.
İltifat duymaktan sıkıldığınız oluyor mu? Hayır niye sıkılayım; tersine utanıyorum. Fotoğraf çektirmek istediklerinde de mutlu oluyorum. İlgi görmeyi seviyorum.
Modayla ilginiz nasıl? Sadece moda diye bir şey giymem. Fabrikasyon değil de tasarım işleri beğeniyorum. Özgür Masur çok severim örneğin.
İlk reklamlarda gördük sizi değil mi? Evet, sonrasında da Tomris Giritlioğlu fark etti beni. Birçok ünlü ismi keşfeden önemli biri. Sihirli değneği bana da değdi.
Güzelliğiniz ilk ne zaman farkedildi? Biraz süslüyüm, seviyorum. Geçmişte de hep insanların ilgisini, bakışlarını hissediyordum. Özellikle ortaokuldan beri ablamın arkadaşları kendisine hep,
Ne kadar güzel olursa olsun herkes kendinde bir kusur buluyor... Yok bende öyle bir şey. Sadece çok yemek yememeye çalışıyorum; tutuyorum kendimi. Kilodan hoşlanmıyorum çünkü. Oysa boğa burcuyum ve yemek yemeye bayılırım.
Süslüyüm derken, bakkala bile giderken ruj süren kadınlardan mısınız? Her zaman özenliyimdir; bakkala giderken bile kendime saygı duyuyorum... Bir tek şu krem sürmeye alışamadım. Gece kremi, gözaltı kremi gibi çeşit çeşit kremler sürenlere özeniyorum. Spora gitmek de zor geliyor ama bol bol yürüyorum.
Kafası atınca yürüyenlerden misiniz? Artık öyle oldum. Bir ara alışverişe vuruyordum kendimi ama baktım ki öyle bütçe açısından zararlı oluyor, “sen yürü en iyisi” dedim. (Gülüyor)
Arka Sokaklar’a nasıl dahil oldunuz? Tabii ki farklı karakterler canlandırmak isterim. Peşpeşe dram dizilerinde rol alınca böyle aksiyonlu bir işte yer almak istiyordum. Bir yıl hiçbir dizide rol almadım sırf aynı tarz işler yapıyor olmamak adına. Erler Film’den Arka Sokaklar teklifi gelince çok sevindim.
Artık neredeyse kemikleşmiş bir ekibe dahil olmak nasıldı; zorlandınız mı? İlk günkü çekimde çok heyecanlandım hatta önceki gece uyuyamadım. Ancak sete gidince çok sıcak bir ortamla karşılaştım. Ekip aile gibi olmuş. Birbirlerine kenetlenmişler ama kapılarını kapatmamışlar. Şimdilik iki bölüm çektik ama sanki bir yıldır beraber çalışıyormuşuz gibi hissediyorum.
Gerçek hayatta polis olmak ister miydiniz? Hayır çünkü çok zor bir meslek. Hayatları namlunun ucunda... Silahı da sevmem zaten ama gariptir, belime taktığımda yürüyüşüm bile değişiyor... Geçen gün emniyette ehliyetle ilgili bir işim oldu. “Meslektaşımız gelmiş” diye karşıladılar; şaşırdım.
Canlandırdığınız Leyla nasıl biri? Heyecanlı ve acemi bir kişi. Akademiyi dereceyle bitiriyor. Herkes Rıza Baba’nın ekibine hayran ve Leyla da o ekibe giriyor. Orada yaşadıklarını izleyeceksiniz...
Çok güler yüzlüsünüz. Hep pozitif misinizdir? Enerjiye inanıyorum. Hep deriz ya, tüm kötü şeyler beni buluyor diye. Oysa biz çağırıyoruz olumsuzlukları... Sabah nasıl kalkıyorsan günün öyle geçiyor. Dün uyandım, sete gidecektim. Kendimi böyle mutsuz ve enerjim düşük hissettim. Hemen kendi kendime “her şey çok güzel” dedim. Ve gerçekten de günüm çok güzel geçti. Tanrılar Okulu kitabı benim hayata bakışımı çok değiştirmiştir.
Nasıl bir aşıksınız; gözüm hiçbir şey görmez demişsiniz? Aşık olmayı seviyorum. Hayatımın odak noktası o kişi oluyor. Gözüme perde iniyor resmen... Sonsuz aşka inanıyorum..
Serkan Şenalp ile aşk yaşadığınız yazıldı... Hayır, tanımıyorum bile. Hayatımda biri var ama... İşim de aşkım da var; mutluyum bu dönem.
Tahammül edemediğiniz erkek tipi hangisi? Samimiyetsizliğe ve kurnazlığa tahammül edemiyorum.
Erkeğin maddi durumu önemli midir? Bir ekmeği böldük yedik derse inanmam. Tabii ki dengeler eşit olmalı; farklı farklı yaşamların bir araya gelmesini sağlamak kolay değil.