'Gönül Dağı'na yeni bir isim katıldı!

Her hafta Cumartesi akşamları TRT 1 izleyicilerinin buluşma noktası olan Gönül Dağı kadrosuna sevilen bir oyuncu daha katıldı. Cemre Melis Çınar, dizinin 3 Nisan Cumartesiakşamı yayınlanacak 22. Bölümünde Fadime karakteriyle karşımıza çıkacak. Daha önce büyük ilgi gören birçok dizide ve filmde rol alan Cemre Melis Çınar, Cemile’nin ablası, dişçi Musa’nın kızı Fadime rolüyle de yine büyük beğeni toplayacak.

'Gönül Dağı'na yeni bir isim katıldı!

Gönül Dağı’nın ilk bölümünden itibaren sevilmesini ve bir numara olmasını samimiyetine ve izleyiciye yakınlığına bağlayan Cemre Melis Çınar, “Hayatın bizleri zorladığı, sınavlara tabi tuttuğu anlarda bir umut ışığının, buradayım diyen bir sesin yetiştiğini bazen göremeyiz ama ışık aslında hep oradadır… Birlikte olduğunda, birlik olduğunda, sevinçle, neşeyle çoğaldığında hayatın lunapark gibi olduğuna inanıyorum. Gönül Dağı da seyircisine bu hissi yaşatıyor bence… Sevgiyle yürümeyi, istediğinin peşinden gitmeyi, hayal etmeyi... Ve tabii güzel türküleri, müzikleri de cabası… Bence hepimizin ihtiyacı tam olarak bu… Sonradan katılmama rağmen sette hiç zorluk çekmedim. Tüm ekip arasında gerçek bir samimiyet ve gönül bağı var. Bu güzel enerji de ekrandan seyirciye ulaşıyor… “ diyor.

'Gönül Dağı'na yeni bir isim katıldı!

“FADİME, BİR MONA LISA GÜLÜMSEMESİ, BAVULUNDA ÇOK ŞEY VAR…”

Gönül Dağı’nda yıllar önce kasabayı terkeden, babasıyla görüşmeyen sadece kardeşi Cemile’yi arayan Fadime’nin yaşadığı bazı olaylar sonrası memleketine geri döndüğünü belirten Cemre Melis Çınar şunları söylüyor:

“Fadime, hassas ve güçlü bir karakter. İkisinin bir arada olması zor gibi görünse de aslında etrafınıza baktığınızda birçok insanın böyle olduğunu görebilirsiniz. Kalbinin sızısını göstermenin, olanı kabullenmenin cesaretten geldiğine inanırım. Benim bakış açımda saldırmak değil, durmak cesarettir. Fadime işte bunu hayatla dansında yeni öğreniyor. Çok üstü kapalı anlattım biliyorum ama sürprizinin kaçmasını istemiyorum… Benim gözümle Fadime, bir Mona Lisa gülümsemesi, bavulunda çok şey var. Çok sevdim Fadime’yi...”

“MEKANLAR, DOKULAR ÇOCUKLUĞUMU HATIRLATIP YÜZÜMDE KOCAMAN BİR TEBESSÜME VESİLE OLUYOR…”

Gönül Dağı projesinde, burada tanışıp sanki yıllardır tanıdığını hissettiği insanlarla birarada olduğunu vurgulayan Çınar, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İlk filmimi Eskişehir Odunpazarı’nda çekmiştim. Eskişehir, yabancı olduğum bir yer değil… Yolumun tekrar buraya düşmesini çok gönülden istedim. Öyle de oldu. Ben Ankaralıyım bu sebeple hava şartlarına alışığım diyebiliriz. Tabii ki bu hava koşulları hepimiz için zorlu... Eskişehir’in soğuğu bence başka yerlere benzemiyor… Mekanlar, dokular, bana çocukluğumdan birçok anıyı hatırlatıp yüzümde kocaman bir tebessüme vesile oluyor…”

“HEP TUTKUMUN PEŞİNDEN GİTTİM…”

Dönüşüme ve akışta olmaya niyet etmiş, hayata katkı olmaya ve hayatın da kendisine katkı olmasını seçen bir kişi olduğunu belirten Çınar, “Oyuncu olmak dışında küçük yaşlarımdan bu yana daha büyük bir tutkum olmadı ve hep tutkumun peşinden gittim… Neşeden hoşlanıyorum, yaptığım her şeye, olduğum her yere neşe katmayı, yeni şeyler denemeyi, görmeyi, uzun muhabbetleri, paylaşmayı, anlatmayı ve dinlemeyi seviyorum. 2 harika köpeğim var onlarla zaman geçirmeye bayılıyorum. Birçok farklı disiplinle çalışıp hayatı daha güzel, daha kolay ve daha keyifli yaşamak için hem kendimle hem de birçok insanla çalışıyorum. Bedenime ve ruhuma iyi bakıyorum...” diyor.

“KENDİME, İSTEMEDİĞİM HİÇBİR ŞEYİ YAPMAMAK İÇİN SÖZ VERDİM”

Cemre Melis Çınar, günlük yaşamda neler yaptığı ve pandemi sürecindeki yaşam akışını ise şöyle özetliyor:

“Günlük hayatımda belli rutinlerim var ama kendime istemediğim hiçbir şeyi yapmamak için söz verdim. Zorla yapılan hiçbir eylemin beni mutlu etmediğini öğrendim. Boş zamanlarımda o sırada canım ne istiyorsa onu yapıyorum, bana iyi geleni bulmanın peşindeyim. Buldukça yenileri için yola çıkıyorum.

Pandemi dönemi benim için ve bence birçok insan için içine dönme, kendinle daha yakından tanışma, içine bakabilme dönemi oldu. Hayatın koşturması içinde, zamanımızın yetmediğini söylediğimiz her şeye, ertelediğimiz belki de; oralara bakmak, yüzleşmek için bir fırsat. Ve bence aslında hayatı ne kadar sevdiğimizi de anlamak için. Ben birçok eğitim aldım online olarak, podcast yapmaya başladım mesela ve çok iyi hissettirdi sesle insanlara ulaşmak…

Sevdiğim herkesi daha sık aradım, doya doya özledim. Tabii ki bu pandemi döneminin pozitif olarak bakılabilecek kısmı benim için; endişeyi, sevdiklerim için ailem için kaygıyı ve hayatını kaybeden herkes için derin bir üzüntü duyuyorum… Bu sürecin büyük bir kısmında da sette olduğum için koşullara uyumlanmak daha rahat oldu diyebilirim. Doya doya sarılabileceğimiz ve nefes alabileceğimiz günleri hepimiz gibi ben de iple çekiyorum.

Kariyerimle alakalı, her yeni projede birbirinden farklı, bambaşka karakterle, hikayelerle buluşmak hedefim ve dileğim. Olabildiğince çok hayata dokunmak…”