Reza Zarrab’la birlikte popüler savaş oyunu Airsoft’u oynarken çekilmiş fotoğrafları ortaya çıkan Gökhan Özoğuz, hakkındaki iddialara yanıt verdi.
Kelebek'ten Sinem Vural'ın haberine göre O Ses Türkiye yarışmasında jüri üyeliği yapan Athena grubunun solisti Gökhan Özoğuz’un “Milsim Türk International” adlı bir kulübe üye olduğu, kulüpten arkadaşlarıyla hafta sonları kamuflaj giyip savaş oyunu “Airsoft” oynadığı ve bu oyunlara yolsuzluk operasyonunda tutuklanan işadamı Reza Zarrab’ın da katıldığı ortaya çıktı.
Özoğuz, Milsim Türk International’ı kendisinin kurduğunu, Zarrab’ın da oyunlara sadece iki kez katıldığını söyledi: “Birlikte Airsoft oynuyoruz. Bu, Türkiye’de henüz çok yeni bir spor. Savaş taklidi aslında. 46 kişilik bir ekibiz. Güzelce hazırlanıp Avrupa çapındaki turnuvalara katılmak istiyoruz.
Reza Zarrab konusuna gelince... ‘O Ses Türkiye’ yarışmasının jürisine katıldıktan sonra ekipçe yemek yedik. Ebru (Gündeş), yemeğe eşi Reza’yla geldi. Reza’yı orada tanıdım. Sohbetimiz sırasında bu spordan bahsettim. Merakı varmış, iki oyuna katıldı. İlki Arena’daydı, diğeri Beykoz Kundura Fabrikası’nda.”
Bir süre önce abdest alırken çekilen fotoğrafıyla gündeme gelen Gökhan Özoğuz, bu konuda şöyle konuştu: “O kadar şaşkınım ki. Biri, yakınımın cenazesinde abdest alırken fotoğrafımı çekmiş, internete koymuş ama ‘Kendi sayfasında paylaştı’ denildi. Ben bunu asla yapmayacak biriyim. Özel hayatımı ifşa etmek istemem. Yok efendim tarikata girdi, yok bilmem neye girdi dediler. Benim hayat görüşüme göre göz önünde yapılmaz bunlar.
Şeb-i Arus döneminde Konya’ya gitmiştik. ‘Üniversite panelinde dua ediyor’ diye haber yaptılar. Panelde niye dua edeyim! Çocukluğumdan beri cuma namazına giderim ben. Bunda garip bir şey de yok. Dış görünüşle kimseyi yargılamamak gerek. Herkesin Müslümanlığı, inancı kendinedir.
Benim her dinden, her kesimden arkadaşım vardır. ‘Gökhan yeni mi dine döndü’ diyor insanlar. Dine dönmek ne demek? Kalubeladan beri Müslümanım. ‘O Ses Türkiye’den sonra dini taraflarını ortaya çıkarıp para kazanmaya çalışıyor’ gibi komik şeyler de yazmışlar. Diyecek laf bulamıyorum.”
Özoğuz, sözlerine şöyle devam etti: “Bir insan abdest alırken görüntüleniyorsa ne alkışlanmalı, ne kötülenmeli ne de şaşırılmalı. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Benim dedem hafız, babam da beş vakit namazında biriydi. Kendime göre yaşıyorum Müslümanlığımı. Kimsenin ‘Doğru yaşıyorsun, yanlış yaşıyorsun, dövme yapmışsın günah olmuş, şöyle yapmışsın zina olmuş’ demeye hakkı yok. Bu işin içindeki kalıplar beni hiçbir zaman ilgilendirmedi.
Bugün orada görürsün, öbür gün kulüpten çıkarken. Vardır böyle fotoğraflarımız. Böyle bir kare çıkınca ‘Gökhan böyle olmuştu, şimdi ne oldu’ mu diyecekler? Ne kimsenin bana bu yüzden ‘bravo’ demesini istiyorum ne de ‘böyleydi böyle oldu’ demesini.” Şarkıcı, Cerrahi Tarikatı üyesi olduğu iddiasına da şöyle yanıt verdi: “Bu tarikat sistemi 1926’da sona erdi. Bu şekilde yargılamak, soru sormak o kadar edep dışı bir şey ki. Bunlar çok ince konular.”
Tasavvufa olan merakıyla bilinen Gökhan Özoğuz, bu ilgisinin tasavvufun temel kavramlarını açıklayan “Noktanın Susuzluğu” adlı kitapla başladığını söyledi: “1996’da okuduğum ‘Noktanın Sonsuzluğu’ isimli kitapla tasavvuf konusuna merak sardım ve bununla beraber ne kadar güzel olduğunu gördüm.
O kitapla başladı serüvenim. Tasavvuf musikisi dünyadaki en güzel müzik türlerinden bir tanesi. Onunla ilgilenirim. Onu kendime evde çalarım ama sahnede başka çalarım. Çünkü sahnedeki müziğim, hayatımın başka taraflarını ifade eden müziktir.”