Grafik tasarım eğitimi aldı ama uçuş hostesi oldu. Gökyüzünü bıraktı, bu kez Çarkıfelek’te hosteslik yaptı. O da bitti, ‘Survivor’ ile hayatının sıçramasını gerçekleştirdi. Fatmagül Fakı şimdi de ‘Yapışık Kardeşler’ adlı filmde oynuyor. Diyor ki; “Oyunculukta ne eğitimim var ne deneyimim. Odun gibiyim aslında.” Ünlü model Adriana Lima’ya benzemekten neredeyse sıkılan güzel sunucu, nişanlısı Ali Yörenç ile ilişkisini Posta Gazetesi'ne anlattı.
-Oyunculukta başarılı buldun mu kendini Fatmagül? Dizi ve filmler için teklifler geliyor. Ama oyunculuk hem eğitim hem yetenek gerektiriyor. Bende eğitim yok, yeteneğimin de olduğunu düşünmüyorum. ‘Yapışık Kardeşler’de oynarken keyif aldım ama izleyip göreceğiz.
-Oyunculuğa pek sıcak bakmıyor gibisin. Oyunculuk yapmak istemiyorum. Sunuculuk ve spikerlikte ilerlemek istiyorum. Ders alıyor, kurslara katılıyorum. Yani kendime tüm yatırımlarımı bu alanda yapıyorum. Belki 5 yıl sonra fikrim değişebilir tabii. Neyse, yine de açık kapı bırakayım (gülüyor).
- Bu filmde neden oynadın peki? İlker Abi’nin (Ayrık) teklif etmesiyle kabul ettim. ‘Çarkıfelek’ için telefonlaştık, bu filmde oynamamı teklif etti. “Odun gibiyim ben, eğitimim de yeteneğim de yok, kalasım, yapamam” dedim. O da oyuncuları saydı ve “Yaparsın” dedi. Çarkıfelek’ten sonra özgüvenim arttı, tanıştığım oyuncuları da sevdim. Yoksa asla yapmazdım.
- Çarkıfelek bitince üzüldün mü? Sürpriz değildi, başlarken kaç bölüm süreceğini biliyordum. Çok keyifliydi. Tekrar ekranagelirse yine kadroda olmak isterim.
- Haber spikeri olmak mı hedefin? Küçükken öyleydi ama sesimin çok ince ve naif olduğunu öğrenince o hedef bitti. Daha çok kültür sanat, magazin programları sunabilirim. Hocalarım da böyle söylüyor. “Hayatım Survivor’dan sonra değişti”
- Survivor’dan sonra hayatın nasıl değişti? İş anlamında kapı kapıyı açtı. Ben de o kapılardan, isteğime göre, girdim. Psikolojik değişimler de yaşadım. Ada’da telefon, yemek yok. Ruhunu öyle bir terbiye ediyorsun ki, içtiğin çayın, havanın, suyun değerini daha iyi anlıyorsun. Küçük ayrıntıları kafama çok takıp tasalanan bir tipmişim, dönünce anladım ve omuzlarımdan büyük bir yük kalktı. Hayatın ne kadar değerli olduğunu Ada’da öğrendim.
- Cesur musun, risk alır mısın? Doğru zamanlarda alırım. Kendi hayatım için çok cesurumdur. Boşuna “Sonunu gören kahraman olamaz” demiyorlar (gülüyor).
- Kariyer planlaması yapıyor musun? Her şeye atlamıyor, ailemle birlikte karar veriyorum. Yapacağım işlerin eğitimini almaya çok özen gösteriyorum. Acelem yok ki, daha 25 yaşındayım. Şu an yaşantımın tadını çıkarıyorum. Zaten yavaş yavaş oluyor her şey.
- Hayatta en çok neden keyif alıyorsun? Araba kullanmak inanılmaz bir keyif ve özgürlük benim için. Bir de sevdiklerimle uzunca tatillere gitmeye bayılırım. Gezmeyi çok severim.
- En çok hangi ülkeyi sevdin? Amerika, New York. Bana samimi geliyor. Oranın enerjisini seviyorum. - Daha romantik bir yer bekliyordum senden... Çok romantik sayılmam aslında (gülüyor).
- Sana romantik jestler yapılmasından hoşlanmaz mısın? Hoşlanırım. Genelde sessiz sakin duruyorsun, öyle misin? Bunu bana hep söylerler. Yetiştirilme tarzı. Kalp kırmanın geri dönüşü olmadığı için sabrederim. Ancak benim de bir taşma noktam var ve taşınca kırıcı olurum.
- Ne senin sabrını taşırır? Haksızlığa uğramak. O noktada da tek bir cümle söyleyip giderim. Karşımdakileri kendimden ve dostluğumdan mahrum bırakırım.
-Hayatında çok var mı bu tür insanlar? Olgunlaştım. Kalbimi kıracak insanları hayatımda barındırmıyorum. Bana yalan söyleyenleri, kötü enerji verenleri ayıkladım. Enerjinizi çalanları uzaklaştırın. Yoksa böyle mutsuz bir ülke oluyoruz maalesef.
- Kadınlar seni kıskanıyor mu? Çok popüler değilim aslında. Ama hosteslik yaptığım THY’de oluyordu. “Kadın kadını çekemez” sözü doğru.
- Erkeklerle çalışmak daha mı kolay kadınlar için? Evet, çünkü rekabet olmuyor. Oysa kadınlarla sürdüğün ojeden saçına kadar rekabet yaşıyorsun.
- Erkek arkadaşın oyuncu Ali Yörenç ile nişanlandığınız haberleri çıktı. Ben de parmağında yüzük görüyorum. Demek ki doğruymuş söylentiler... (Gülüyor) Görüldüğü gibi. Çok güzel bir ilişkim var. Çok mutluyum. Ama nazardan çok korktuğum için dillendirmekten çekiniyorum.
- Aşıkken nasıl oluyorsun? Değer veriyorum, bütün hayatımı ona göre ayarlıyorum. Mutlu olurum, karşımdakini mutlu ederim. Emin adımlarla ilerlerim. Duygularımı ona her şekilde hissettiririm.
-Peki bunun karşılığını alıyor musun? Evet. Bu sayede uzun süredir beraberiz. Sevgisinden, aşkından eminim. Yalan yok, dürüst. Başka bir şeye gerek var mı?
“Sevgilimin kıskançlığı hoşuma gidiyor” - Nişanlın için kariyerinden vazgeçer misin? Yurt dışında bir işim olursa ve erkek arkadaşım istemezse, gitmem. Önemli olan benim mutluluğum. Bu tür fedakarlıklarda bulunurum.
- Kılık kıyafetine karışırsa ne yaparsın? Kılık kıyafetime laf ettirmem. Zaten laf edeceği şekilde giyinmem. Uygun değilse çıkarırım.
- Kıskanç mısın? Sevdiğim erkeği kıskanırım. Gittiği yerde çok vakit harcarsa kıskanırım. Erkek arkadaşlarıyla buluşması 5 saati geçerse söylenirim ‘ne buluyorsun orada’ diye
-Erkek arkadaşın seni kıskanır mı? Biraz. Ama incitecek kadar tepki vermez.
- Hoşuna gidiyor mu kıskanılmak? Evet. Seven insan kıskanır. Bu şekilde sevildiğimi biliyorum. Sevmeyen, neden kıskansın ki...