Son dönem kıymete binen,‘altın çocuk’ Erkan Kolçak Köstendil ile Hürriyet'ten Hakan Gence konuştu... İşte o röprotaj...
‘Kara Bela’dan sonra iki sinema filminiz daha vizyona giriyor. Ardından ekranda ‘Kösem Sultan’ başlıyor... 14 yıldır oyunculuk yapmanıza rağmen ne oldu da şimdi kıymete bindiniz? - Yok, hep işlerim oldu, çalıştım. Ama bu sefer üst üste denk geldi. O zaman bu eylül ve ekim aylarında kıymetim bilindi diyelim!
Aynı anda, aylarda dört farklı karakter; bir koltukta dört karpuz... Nasıl sığdı? - Neticede hepsi benden çıkıyor. Dolayısıyla ana merkezde benzer şeyler bulabilirsiniz. Oynadığım her karakteri özelliklerine, yapısına göre farklılaştırmaya çalışıyorum, işim bu. Farklı oynamam için bana para veriyorlar.
“Rolüme o meslekte çalışanları gözlemleyerek hazırlandım” klişesi sizin için de geçerli mi? - Evet. Dört gün cep telefoncuda yattım! Sekiz saat telefonda konuştum! Durmadan ‘selfie’ çektim! Şaka bir yana, zaten genelde hayatın içinde zaten karşılaştığımız bir karakter. O yüzden ekstra bir şey yapmadım.
Film bir yol hikâyesi olmasının dışında ne anlatıyor? - Dostluğu...
‘Genç kızların sevgilisi’ lafı var ya... Bursaspor’da kalecilikle başlayan bir kariyer ne ara ve nasıl oyunculuğa uzanır, çok merak ediyorum... - 8 yaşımda başladım kaleciliğe. Önce minik takım ,ardından genç takım. Sonra Galatasaray’a gireceğim diye düşünüp tecrübe kazanmak için Alacahırka Spor’a geçtim. 18 yaşımda bir torpil bulduk. Galatasaray kampına katılacakken yönetim kadrosu değişti. Futbolculuk kariyerim bitti!
“E futbol olmadı, bari oyuncu olayım” mı dediniz? - Yok canım, lise öğretmenim Zuhal Köseoğlu notlarımı yükseltmek için okulun tiyatro bölümüne girmemi söylemişti. Sonra Erkan Can ve Ali Sürmeli ile tanıştım. Bir gün evde gaza geldim. İstanbul’a bu işi yapmak için kalktım geldim ve bir daha dönmedim
“Beni yakışıklı bulmalarına çok şaşırıyorum” demişsiniz. Neden ki? - Sempatik, komik gibi yakışıklılığın etrafında dolaşan ama ona değmeyen şeyler söylüyorlardı. Sonra herhalde işimizi yakışıklı yaptığımızı düşündüler.
O neden? - E genç kızların sevgilisi lafı var ya. O kızlar yaşlandıklarında ne olacak?
Hayatta nelerle derdiniz var? - Kendimle. Hepimiz bir duruşumuz olsun isteriz ya benim de mücadelem bununla ilgili.
Siyaset ne kadar ilgi alanınızda? - Onunla yarışıyor gibiyiz. Siyaset sanki bizim rakibimiz. İnsanların sokakta güne mutsuz başladıklarını görüyorum. Oynadığım iki komedi filmi arka arkaya vizyona girecek. Keşke vaktim olsaydı da onları güldürmek için 12 tane yapsaydım.
Sansür sizi korkutuyor mu? - Hayır, çünkü komedi diye bir şey var. Komedi sansürün en büyük panzehiri. ‘Ulan İstanbul’da söylediğiniz şarkılar internette milyonlarca kez izlendi. Sesinizin güzel olduğunu hep biliyor muydunuz? - Sesim güzel değil ki!
Böyle diyorsunuz ama maşallah her projede de şarkı söylüyorsunuz... - Bana kadar gelmiş işte mevzu. ‘Sing Up’ diye ekim ayında başlayacak bir gösterimiz var.
Orada Müzeyyen Senar ve Zeki Müren’lerden başlıyoruz ve ne oldu da mevzu bizim şarkı söylememizi isteyecek duruma kadar geldi onu inceliyoruz. Müzik piyasası benim de çok anladığım bir piyasa değil. Ama bu gösteri için oturup araştırma yaptığımızda bir yerde kayışımızın koptuğunu gördüm 90’ların ortalarına doğru. Mesela o dönemde nakaratları bile aynı olan sekiz şarkı birden görünüyor.
‘Kösem Sultan’ önümüzdeki ay başlıyor. Biraz ucundan aralasanız şu sır perdesini... - Şahin Giray karakterini canlandırıyorum. Ama daha fazla bir şey söyleyemem.