ERDEM YENER VAZGEÇİLMEZ TERCİHİNİ AÇIKLADI!

Kameralar onu çok sevdi. Önce bir reklam serisiyle dikkatleri çekti, ardından dizi teklifleri birbirini izledi. “Kirli” adlı albümünden çok reklam kuşağındaki performansıyla kendinden söz ettiren, çok yakında da “Başrolde Aşk” dizisiyle izleyici karşısına çıkacak olan Erdem Yener, şöhreti beyazcamda yakalasa da “Oyunculuktan vazgeçerim, müzikten asla” diyor.

ERDEM YENER VAZGEÇİLMEZ TERCİHİNİ AÇIKLADI!

Yeni diziniz hayırlı olsun. Yakında “Başrolde Aşk”ın Sarp'ı olarak karşımıza çıkacaksınız. Sarp nasıl bir karakter, reklam kuşağındaki kadar komik biri mi?

- Dizinin kendisi komik aslında, yani karakterler karikatürize değil. Kimse komik olma çabasıyla ekstra bir şey yapmıyor.

Bu sizin ikinci sit-com'unuz yanılmıyorsam...

- Evet ama benim için ilk sayılır çünkü ilkine (şen Yuva) sonradan katılmıştım. “Başrolde Aşk” ise başından beri içinde olduğum ilk proje...

Dizide Sarp'ın yolu bir şekilde Vildan Atasever'in canlandırdığı Öykü ile kesişecek... Nasıl bir etkileşim olacak; aşk mı nefret mi?

- Öykü, Ceyda'nın (Dolunay Soysert) eski bir arkadaşı. Bazı tatsız şeyler yaşıyor, Ceyda da zor dönemlerinde onunla ilgileniyor. Bu arada Ceyda, Gani'nin (Mustafa Sandal) eski karısı ve iş ortağı. Gani de benim menajerim. Dolayısıyla bir şekilde aynı ortamlarda bulunmak durumunda kalıyoruz.

SARP'IN KADINLARA HİÇ GÜVENİ YOK

Öykü ve Sarp ilk görüşte aşk mı yaşayacaklar?

- Yok... Sarp hep tek gecelik ilişkiler yaşıyor, çünkü kadınlara güveni yok... ıki tarafın de karşı cinse güveni yok daha doğrusu.

Onlara cazip gelen bu mu?

- Hayır, tam tersine itiyor.

Set ortamı nasıl? Dizi sürelerinin gereksiz uzunluğu ve çileli set ortamları son dönemde gündemden hiç düşmüyor? Sizin ekipte durum ne?

- Dünyanın en klişe cevabı olacak ama inanın ki dürüstüm bu konuda; beklediğimden çok daha iyi bir set ortamımız var. Herkes süper tatlı, herkes birbirini kolluyor. O açıdan keyfim yerinde... Bir de ekipteki herkes mükemmelliyetçi. Dizi devam ederse bu yüzden eder zaten; herkes mükemmelin peşinde.

Siz de “Sette birbirimizden çok şey öğreniyoruz” mu diyeceksiniz?

- Herkes birilerinden bir şeyler öğreniyordur eminim... Bugüne dek herkesin yaptığı bir sürü iş var ama hepsinin ritmleri farklı, mecraları farklı. Burada esas olay ortak bir dil yaratabilmek bence... Herkes cebinde ne varsa ortaya koyuyor.

OYUNCULUK OLMASA DA OLUR AMA MÜZİKSİZ YAŞAYAMAM

Önce reklamlar, ardından diziler... Oyunculuk bir anda müzisyenliğinizin önüne geçti, ne dersiniz?

- İlk reklam işimden beri oyunculuk gündemimde... Müziğin önüne geçmiş gibi görünmesinin nedeni, malum projelerin birçok mecrada güçlü bir şekilde var olmaları. Mesela ben her ay birkaç konser veriyorum. Ama diğer işlerdeki kadar ses getirmesi, ülke çapında duyulması mümkün olmadığından müzik geri plana itilmiş gibi duruyor.

Konserlerinize ilgi nasıl?

- Neredeyse hiç reklam yapmamama rağmen her konserimin süper geçiyor olması, sadık dinleyenlerim olduğunu gösteriyor. Ve bu durum, onlara ikinci bir albüm borcum olduğunu sürekli hatırlatıyor bana... Kısacası müziği ikinci plana atmadım, müzik ile oyunculuğu paralel yürütüyorum. Ama oynadığım reklam filmlerinin ön planda olması kaçınılmaz. Ben zaten mainstream (ana akım) olmayan bir müzik yapıyorum. Yaptığım işlerden birinin herkes tarafndan bilinmesi ve sevilmesi gerekirken diğeri azınlığa hitap ediyor.

Hangisiyle mutlusunuz peki?

- Oyunculuk, başlarda sadece bayıldığım bir hobiydi... ışler büyüyünce sorumluluklar zorlayıcı olmaya başladı ama giderek de daha çok sevdiğim ve emekçisi olduğum bir meslek haline geldi.

Tercih yapmanız gerekse?

- Oyunculuk yapmasam da yaşarım ama müzik yapmadan yaşayamam.

TOPUĞUM KIRILINCA PLANLARIM SUYA DÜŞTÜ

İlk albümünüz “Kirli” ile müzik piyasasındaki hedeflerinize ulaşamadan profesyonel bir oyuncu oldunuz diyebilir miyiz?

- Hedeflerime ulaşamadım ama sebep çok farklı. “Kirli” çok saygın bir albüm oldu. ıki büyük müzik kanalında beş hafta üst üste bir numara oldu, birinde üç hafta en çok yayınlayan videoydu. Ama tam o dönemde düşüp topuğumu kırınca her şey altüst oldu! Esas sahaya inmem gereken zamanda evde yatmak zorunda kaldım. Fiziksel olarak geçen iyileşme süreci neyse de, mental olarak toparlanmam çok uzun zaman aldı. Kalbim de kırıldı.

Neden?

- O kadar emek verdiğim albümümün konserlerine tam başlayacakken ayağımın kırılması, o süper dönemi kabusa çevirdi. Ne kadar üzüldüğümü anlatamam. O albüm 2008'in sadece son 1,5 ayında var olmasına rağmen, senenin en iyi çıkış yapan erkek sanatçısı ödülünü bile getirmişti bana. “Kirli”yle bir turne yapamadım, içimde kaldı. Ama acısını çok fena bir albümle çıkaracağım, ona şüphe yok.

ÇOK GEZMEM SARHOŞ DOLANMAM

- Ben mülayim biriyimdir. Aileme ve aile kavramına da çok düşkünüm. Çok gezmem, sarhoş dolanmam, acayip durumlarda olmam. Ama bunun tanınmamla alakası yok, hep böyleydim zaten. Yani “Ünlü oldum, dur dikkat edeyim” diye bir düşüncem yok. Neredeyse hiçbir şey değişmedi hayatımda. Sadece yolda tanınıyorum artık, o kadar. Hayranlarımla da aram çok çok iyi, Allah başımdan eksik etmesin onları.