Arzu Balkan’ın yaşamı, kızı Zeyno’nun doğumuyla değişti. şimdi 3,5 yaşında olan kızıyla hayatı yeniden keşfeden oyuncu, “Küçük şeylere üzülmemeyi öğrendim” diyor. Zeyno’nun babası Tamer Karadağlı’yla ilişkisi içinse ilginç bir yorum yapıyor: “Kızımız hayati ihtiyaçlarını karşılamak için bana sığınıyor ama eğlenmek istediği zaman babasına koşuyor.”
Uzun zamandır sizi ekranda göremiyoruz, neler yapıyorsunuz?
- şu sıralar daha çok kızım Zeyno’yla vakit geçiriyorum. TRT’de bir dizimiz vardı, o sona erdi. şimdi dinlenme sürecindeyim.
Zeyno nasıl bir çocuk, onu yaşıtlarından ayıran özellikleri var mı?
- Zeyno’yu 1,5 yaşından itibaren gözlemlemeye başladık ve çok iyi bir kulağı olduğunu fark ettik. Duyduğu bütün seslerin aynısını birebir çıkarıyor. Ben de bakıcımız da piyano çalmayı biliyoruz ve evde sık sık piyano çalıyoruz. Kazara yanlış bir tuşa bassak, Zeyno hemen anlıyor ve “yanlış çaldın” diyor. Bu yönünü fark ettikten sonra ona piyano dersi aldırmaya karar verdik. Çok şükür ki derslerini çok sevdi.
Anaokuluna başlarken zorluk yaşadınız mı?
- Bu yıl başladı, yarım gün gidiyor. Hiç zorluk yaşamadık, kendi kendine okulun kapısından içeri giriyor, sınıfına gidiyor. Aslında bu durumu yadırgadım, çünkü bütün anneler çocukları ağlar diye dışarıda beklerken, ben Zeyno’yu okula bırakıp dönüyorum. Düzgün konuşan ve kendini iyi ifade edebilen bir çocuktu, okulla birlikte bu özellikleri daha da gelişti. “Özür dilerim, seni seviyorum” gibi ifadeleri daha sık kullanmaya başladı.
ZEYNO’YA ÜNLÜ ÇOCUĞU GİBİ DAVRANMIYORUZ
Kızınızın da sizin gibi sanatçı olmasını ister misiniz?
- Kendisi isterse elbette destekleriz. Ama bizim işimiz çok meşakkatli, ne çalışma saatlerimiz belli ne de çalıştığımız yerler. Bir anne olarak elbette çocuğumun böyle koşullarda çalışmasını istemem.
Sizi ya da babasını televizyonda gördüğünde nasıl bir tepki veriyor, anne-babasının ünlü olduğunun farkında mı?
- Ne kadar farkında bilemiyorum, çünkü küçüklüğünden beri bizi televizyonda, dergilerde, gazetelerde görüyor. Özellikle Tamer’in dizilerini gördüğü zaman gözünü ayırmadan izliyor. Zeyno’ya “Biz işe gidiyoruz” dediğimiz zaman çekime gittiğimizi biliyor. Ama herkesin bizim gibi yaşadığını, annesinin babasının televizyonlara çıktığını düşünüyor olabilir. Biz Zeyno’ya ünlü bir anne ve babanın çocuğuymuş gibi davranmıyoruz. Normal aileler gibi yaşıyoruz. Yaşıtlarından farklı bir hayat yaşamıyor.
Annelik sizi değiştirdi mi, size neler kattı?
- Anneliğin Allah’ın kadınlara verdiği en büyük lütuf olduğuna inanıyorum... Anne olduktan sonra başta hayata bakış açım olmak üzere her şeyim değişti. Daha sabırlı olmayı, küçük şeylere üzülmemeyi öğrendim. Zeyno’yla hayata daha farklı bakmaya, yeniden keşfetmeye başladım, bunlara toprağın ve gökyüzünün rengi de dahil. Mesela bir gün Zeyno camdan dışarı bakarken, büyük bir heyecanla “Anne bir şeyler oluyor, çabuk gel” diyerek beni çağırdı. Yanına gittiğimde dışarıdaki sisi bana göstermeye çalışıyordu, sisle ilk defa tanışıyordu.
BEBEKLER İSTEDİKLERİ ZAMAN GELİRLER
Zeyno planlı bir çocuk muydu?
- Evlendikten dört sene sonra dünyaya geldi. Çok planlı bir çocuk değildi ama plansız da değildi aslında, çünkü bir bebek istiyorduk. Tamer’le hayallerini kuruyorduk. Ama zamanını planlamamıştık. Nora Romi ile yaptığımız bir sohbet esnasında bana “Bebekler kendi istedikleri zaman gelirler ve gelecekleri zamanı çok iyi bilirler, sen hiç merak etme” demişti. Çok doğru bir laftı bu. Bebekler kendi gelecekleri zamanı kendileri belirliyorlar.
Hamileliğiniz nasıl geçti peki?
- Çok güzel ve sorunsuz bir hamilelik yaşadım. Bulantım hiç olmadı. Çok da güzel kilo aldım.
Normal doğum yaptınız, bu kendi isteğiniz miydi?
- Evet. Her ne kadar doğum başladıktan 22 saat sonra Zeyno dünyaya gelse ve ben çok yorgun düşmüş olsam da, tekrar hamile kalsam yine normal doğum yapmak isterim. Bir kere bebeğin doğum anını görmek çok güzel. Zeyno’yla göz göze geldiğim ilk an ağlamakla gülmek arasında çok garip duygular hissettim, mucizevi bir durumdu...
BENİM ADIM ZEYNO ZEYNEP DEĞİL!
Doğduğu günden beri siz mi bakıyorsunuz?
- Evet, özellikle ilk bir ay Tamer’le birlikte baktık, bütün görevleri paylaştık. Bir müddet annem bizimle kaldı. Fakat bir süre sonra evin işleriyle ilgilenmesi için birini aldım. Ama Zeyno’yla yine ben ilgilendim.
Niye Zeynep değil de Zeyno adını koymayı tercih ettiniz?
- Biz Tamer’le Zeynep ismini çok seviyorduk, “kızımız olursa Zeynep olsun adı” diyorduk. Fakat fonetik olarak baktığınızda ‘Zeynep Karadağlı’ demek çok zor oluyor. Sonra dedik ki, nasıl olsa biz adını Zeynep de koysak bunu kısaltacağız ve Zeyno diyeceğiz, en iyisi en baştan ‘Zeyno’ koyalım, soyadıyla da daha uyumlu oluyor. şimdi Zeyno’ya Zeynep diyen olursa, kızarak “Benim adım Zeynooo, Zeynep değil” diyor.
İKİMİZİ DE İDARE EDİYOR
Her kız çocuğu babasına düşkündür, Zeyno da öyle mi?
- Evet, aralarında değişik bir bağ var. Zeyno hayati ihtiyaçlarını karşılamak için bana sığınıyor; karnı acıktığında, uykusu geldiğinde, sarılmak istediğinde... Ama eğlenmek istediğinde babasına koşuyor. Bir de ikimizi idare etmesini çok iyi biliyor, benim izin vermediğim bir şey olunca babasından izin almaya çalışıyor.
TAMER’E HAMİLE OLDUĞUMU SÖYLEDİM 2 GÜN BU KONUYU HİÇ KONUŞMADIK
Hamile olduğunuzu nasıl öğrenmiştiniz?
- Belirtileri anlayınca doktora gittim, test yaptılar. Daha sonra hamile olduğum anlaşıldı. Çok sevindim tabii, hemen Tamer’e haber verdim. Sonra bu konuyu iki gün aramızda hiç konuşmadık. Sonunda Tamer’e “Eğer istemiyorsan söyle, baştan bileyim” dedim. O da “Olur mu hiç öyle şey, bu nasıl güzel bir haber sen biliyor musun? ıki gündür bu haberin etkisinden kurtulamadım” diyerek sevincini belli etti.