“Kurduğu her cümle olay olan adam kim” desem, yanıtınız “Nihat Doğan” olacak, biliyorum. Onunla Survivor’a katılmaya karar verdiğinde buluşmuştuk, hatta adaya gideceğini ilk bize söylemişti... Nihat Doğan, Helin Avşar'a konuştu
Onunla buluşmaya giderken ortaya böyle bir röportajın çıkacağını biliyordum. Her cümlesi başlık olan kaç kişi vardır ki? İşte Nihat Doğan o insanlardan biri. Biz her şeyden konuştuk. Okuyun onunla ilgili merak ettiğiniz her sorunun yanıtını bulacaksınız...
Bu aralar neler yapıyorsun?
10 konserlik bir Avrupa turnesi için anlaşma imzaladım. Hayatımda ilk defa single çıkardım.
Seni eskiden beri tanıyorum o zamanlar böyle ünlü sözlerin yoktu, sanki daha mülayim biriydin. Bu kişilik ortaya nasıl çıktı?
1995’te Kırdın Kalbimi adlı albümle sektöre girdim. Hiçbir şey yoktan var, vardan yok edilemez.
Gerçekten ülke problemleri seni etkiliyor mu?
Balın tadını almamış birine sabaha kadar anlatsam da o balın hissiyatını veremem. İnsanların aşk derecesiyle alakalı bir bakış açısı vardır. Kimi aşkını çok derin yaşar, kimi yaşamaz. İnsan kedine de âşık olabilir, köpeğine de... Köpeği olmadan dışarı çıkmayan arkadaşlarımı biliyorum. Bu yüzden bizim ülkemize aşkla bakış açımız çıtayı yükseltmiş olabilir. Bu da faydalıdır. Bence bunun tersi konuşulmalı. “Ülkemiz neden sevilmiyor?” bunun cevabı araştırılmalı...
Herkes seviyor ama senin kadar dillendirmiyor.
Bazen dillendirmek lazım. Sevmek güzel bir şey ama sevgiyi göstermek daha güzel... Ben Survivor’a giderken bir seçim süreci vardı Türkiye’de. Provokatif hadiseler olabilirdi. Türkiye’nin geçmiş yüzü bu anlamda karanlık. Ben de seçim süreci herhangi bir istismar olmasın diyerek bu yönde tepkimi belli edip gittim.
Survivor’da Pascal Nouma ile kavga ettiniz. Tam olarak neler yaşandı orada?
Bu konuyu fazla dillendirip başkalarının reklamını yapmak istemiyorum. Söylenecek olan söylendi.
Pascal sana doğru koşarken ne hissettin?
Attığım uçan tekmeyi göremediysen bir şey diyemem. Mesele fiziğin değil, yüreğin büyük olması.
Survivor’da iyi bir performans gösterdin.
Ben oraya türkücü olarak gittim. Karşımda 20 yıllık sporcular vardı. Taner 7-8 yıl spor yapmış, Tefik de öyle. Oynadığım oyunların yüzde 70’ini aldım. Finalde de yıktım. Bu iş sadece fizikle, boyla bosla olmuyor.
Çok kitap okur musun?
Bu sözleri kitaplardan arayıp bulmuyorum. Biraz klasik olacak ama “Bir ben var benden içeri”. Maalesef benim de anlamadığım bir durum var ortada. 6 yıl önce “Senin ruhun benim önünde diz çöker, tövbe ister” dedim. Bazen “Nasıl söylemişim bunu” diye düşünüyorum. Ama söyleyene değil, söyletene bakmak lazım.
Enerjiyle ilgileniyor musun?
Hiç öyle şeylere inanmam. Hepsi yalan gelir bana. Hepsi boş.
Bazen coşuyorsun, “Tanıdığım çocuk gitti, başka biri geldi” diyorum.
Bir sanatçıdan 24 saat şarkı söylemesini beklemiyorsunuz herhalde. Sohbet ederken, yolda yürürken ya da maça giderken şarkı söyleyecek halim yok. 24 saat özlü söz söyleyecek de değilim, o da ana ve moda bağlı. I
“Acaba ezberliyor mu” diye düşünüyorum.
2 hafta önce Teke Tek’te Fatih Altaylı da aynı soruyu sordu. Murat Bardakçı var yanında. Kitapları yemiş yutmuş. “Ezberlesem o duyardı” dedim. Google diye bir şey var. Merak eden arayıp bakar kimin sözü diye.
Şu ana kadar söylediğin sözlerin bir sahibi yok mu?
Yok. Neden bu kadar şaşırdığınızı anlamıyorum. “Nihat Doğan sakal gibidir, kestikçe daha gür çıkar.” “Biz bir aynayız, kim bize nasıl bakarsa öyle görür.” Bunların hepsi bana ait.
Aklına gelen yeni bir şey var mı?
Mesela son şarkımın sözleri var: “Mesele yüreğimin sana düşmesi değil, mesele şerefimin yere düşmemesi.”
Sevgilinle konuşurken böyle cümleler kuruyor musun? Bu cümleler sayesinde kimseyi tavladın mı?
Hayır öyle bir şey yok. Söylediğin sözün bütünü önemli. 6 sene önce “Nihat Doğan sakal gibidir, kestikçe daha gür çıkar” dediğimde beni bu sektörde gerçek manada kesip biçmek isteyenler vardı. “Nihat Doğan’ın nefesini keselim, bu sektörden gönderelim, köyüne gitsin, iş yaptırmayalım” diyorlardı. Magazincilerle irtibata geçip “Nihat Doğan’ın haberini yapmayın” diyenler oldu. Programımı kaldıranlar oldu. Yani boğuştum, bir savaş verdim.
Her sene muhakkak iyi ya da kötü bir şeyler çıkarıyorsun.
Kötü hiçbir şey çıkmıyor çok şükür.
Çok mu alıngansın?
Evet. En kötü huyum.
‘Delinin biri bir kuyuya taş atıyor 40 deli de peşinden gidiyor’
Bir otel olayı yaşandı, bu hakkında kötü bir izlenim yarattı.
Benim olayım değil. Benimle alakası olmadığı için üzerime alınmıyorum. Kötü bir şey yapmadım, bundan eminim.
Ankara’ya neden gitmiştin?
Geçelim bu konuyu, benimle alakası yok. Tekrar tekrar konuşmak anlamsız. Şu komikti ama ben “İsrail yaptı” demişim. Bu cümleyi kurduğumu ispatlasınlar, ülkeyi terk edeceğim. Delinin biri bir kuyuya taş atıyor, 40 deli de peşinden gidiyor. Ama Fatih Altaylı’nın programında iddia ettim. “24 şehit olayının arkasında İsrail vardır” dedim.
‘Sosyeteye girme merakım hiçbir zaman olmadı’
İstediğin maneviyat ve maddiyatı sağlayabildin mi?
Hayat maddiyat değildir.
Çoluk çocuğun olacak onlara bakman gerekecek...
Bakarım o kadar da değil. Ben anaokuluna karşıyım, biraz eski kafalıyım.
Birikim yapabildin mi 6-7 senedir?
Zorla evlendireceksin beni.
Sosyeteye girme işlerin var son zamanlarda.
Sosyeteye girme merakım hiçbir zaman olmadı. Biz neysek oyuz. Sosyeteyi yukarı çekeriz.
‘Starlarımızın siyasi tavrını, hangi takımı tuttuğunu bile bilmiyoruz’
Çok gazete okur musun?
Evet ama magazin okumam.
Hem çok okuyorsun hem magazin işiyle ilgileniyorsun. Çelişmiyor mu birbiriyle?
Hayır. Ne alakası var. Türkiye’de it iziyle kurt izi karışmış maalesef. Sanatçı dediğin aydındır. Sanatçı canı pahasına inandıklarını korkusuzca söyleyebilme gücüne sahip kişidir. Starlarımızın hiçbirinden barış kelimesini duymadım. Hiçbirinin siyasi tavrını bilmiyoruz. Hangi takımı tuttuğunu dahi söylemeye korkanlar var.
Neden?
Korkaklar çünkü sistem demiş ki; “Siyasi görüşünüzü belli ederseniz, ülke meseleleri hakkında fikrinizi ortaya koyarsanız, sizi yok ederiz”. Bugün 200 milyar alıp ekstraya gidenler tuttuğu takımı söylemeye dahi korkuyor. Ama korkaklar sanatçı olamaz. Sadece popüler kültürün millete sunduğu fast food yemek olabilir. Am balajlanmış, paketlenmiş, evlere servis edilen...
“Evlere servis” yanlış anlaşılabilir...
Neden yanlış anlaşılsın. Açıyorsun bilgisayarı, sipariş veriyorsun, evlere servis yapılıyor. 20 sene sonra bunların adını hiç kimse anmayacak. Açık söyleyeyim Hülya Avşar’ın kötünün iyisi olduğunu düşünüyorum.
Neden?
O da her şeyini ortaya koymuyor ama en azından korkak değil. Yeri geldiğinde tavrını net bir şekilde alıyor.
“Kötünün iyisi” diyerek tam olarak ne kastediyorsun?
Ben anlatamıyorum derdimi. Fikrimi, zikrimi diyorum. Ülkenin meselesiyle alakalı fikrini söylüyor ya da hiç kimsenin söyleyemediği yerde Kürtçe şarkı okuyor. Kötülerin içinde “İyi” diyorum ama dört dörtlük değildir.
“Sahtekârlar çok. Her şeyi bırakıp köyüme yerleşeyim” diyor musun?
Terk etmek istediğim oldu.
Adada rahat etmedin mi?
Adaya gitmez olsaydım. Daha beter oldum. Müslüman mahallesinde salyangoz satanlarla savaştık. Adayı bile siyasallaştırdılar. Türklük Kürtlük meselesini koydular. Kürt kökenli olmasaydım belki de birinciliği getirir, bana verirlerdi. Açık söylüyorum, adadan sonra öğrendim ki bazı elitist medya mensubu kişiler, vatanını ne kadar sevse de maalesef Kürt çocuklarını her zaman ikinci sınıf vatandaş olarak görüyor. Çıkardığım sonuç bu ve çok üzülüyorum.
‘Yemek yapmam, romantiğim’
Yemek yapar mısın?
Hiç yapmam.
Romantik misin?
Romantiğimdir. İlişkide karşımdakini mutlu etmek tek gayemdir. I
Her şeyi karşıdan mı beklersin?
Evet.
Dostluk sence ne demek?
Dostu olmayan insan yapraksız ağaç gibidir. Güneşli bir havada yolda yürüdüğünde yapraksız bir ağacın altında serinleyemezsin.
Sanat camiasındaki dostluğa inanıyor musun?
Hepsi yalan. Örümcek ağlarından oluşan dostluklardır. Dostlarım var tabii ama sanatçı değiller.
‘Sosyal medya mastürbasyon kerhanesidir’
Şu an politikayla ilgili bir şey yapıyor musun?
Hayır.
Politikanın çok içindesin. Neden yapmıyorsun?
Bunlar politika değil. Ben genel manada ülke sorunlarından bahsediyorum. Ülke sorunlarını anlatmak politika değildir.
İnsanların seni sevdiğini düşünüyor musun?
Bu ne biçim bir laf. Öyle şey olur mu? Bu soruyu kabul bile etmiyorum. Çünkü ahmak bir zihniyet var. Dünyanın dengesi bu.
Twitter’a Nihat Doğan yazdığımda insanlar hemen senin özlü sözlerini hatırlıyor.
İnsanlar benim aldığım nefesi bile biliyor. Ama sosyal medya hayatın gerçeği değil. Sosyal medya mastürbasyon kerhanesidir. Kafanızı sosyal medya bataklığından bir çıkarın da bakın. Bir ay önce konser yaptım 30 bin kişi geldi. Omzum çıktı. Bir imza günü yaptım 20 bin kişi geldi. Pitbull ruhlu, ağzı ishal olmuş, prezervatif dilli zümre, sözlüklerde ne yazmış? Bunlar zirboş takımıdır, hayatın gerçeği değildir. Bakmayın, okumayın bile bunları. Gülmek için okuyun. Ben baktığımda gülüyorum. Türkiye’de sosyal medyada da en çok küfür yiyenlerden biri de Nihat Doğan. Sosyal medyada küfür yemiyorsan başarısızsın demektir. Bir insan sevilmiyorsa röportaj yapılır mı? Ben Allah’a tevekkül etmiş bir insanım. Hayatın mikrofondan ibaret olmadığına inanıyorum. Şarkı söylemek benim için amaç değil, araçtır. Biz şöhret olmanın değil, adam olmanın peşinden koşuyoruz.
“Star gibi yaşamıyoruz” diyorsun.
Ben halk çocuğuyum. Geldiğim yeri hiçbir zaman inkâr etmedim. Halkın starıyım. Beni medya bir yere getirmedi.
İyi niyetli misin?
İyi niyetliyim evet. Çok zeki biriyim. Hz. İsa’nın güzel bir sözü var. “Ben deliyi aıllı ettim, ölüyü dirilttim ama ahmak olana bir şey yapamadım” diyor. Köre at da bir, eşek de... Meleği şeytan, şeytanı melek diye vermeye çalışırsan kendi kendine halüsinasyonlarla yaşarsın. Mesele doğru ya da yanlış değil, birilerinin varlıklarda yokluk, yokluklarda varlık, beyazlarda siyah, siyahlarda beyaz aramasıdır.