DİDEM, TATLISES'TEN NEDEN AYRILDI?

Küçük yaşta dans etmeye başlayan Oryantal Didem’i ilk olarak İbrahim Tatlıses’in programında gördük. Tek bir kelime bile etmeden işini yapıyor, ısrarla susuyordu. Tatlıses’le anlaşması geçtiğimiz yaz feshedilen Didem, şimdi o gelişmeyi hayatının dönüm noktası olarak görüyor: “Kendime yeni bir yol çizdim.”

DİDEM, TATLISES'TEN NEDEN AYRILDI?

Çok küçük yaşta dans etmeye başlamışsınız. Size seçme şansı tanınsaydı, ne yapmak isterdiniz?
- Dans, bizde aile mesleği... Annem de, anneannem de oryantaldi. Bu yüzden ben de mecburen oryantal oldum, başka bir şey düşünemedim bile... Şimdi düşünüyorum da, keşke okulu bitirebilseydim... Hâlâ şansım var gerçi ama işlerden dolayı vakit bulamıyorum. Bir de ritmik jimnastikle uğraşmak isterdim. O zamanlar kafama koymuştum bunu, çünkü çok esnektim.

Peki, şu an oryantal olduğunuz için mutlu musunuz?
- Evet, mutluyum. İleride büyük bir dans okulu da açmak istiyorum.

Başka proje var mı?
- Sesimde de bir şeyler var, biliyorum. Geliştirmek için şan eğitimi almak istiyorum.

Ne tarz şarkılar uygun size? Kimleri severek dinlersiniz?
- Tarkan ve Şebnem Ferah’ı çok seviyorum. Bana daha çok pop uygun sanırım...

OKUMAM İÇİN DANS ETMEM GEREKİYORDU

Az önce eğitimden söz ettiniz... Kaçıncı sınıftayken bıraktınız okulu?
- İlkokul dördüncü sınıfa geçiyordum, karnemi aldım ve bırakmak zorunda kaldım. Çünkü gece işe, gündüz okula gitmek zor oluyordu. Öğretmen azarlardı “Gözünde neden makyaj var?” diye... Buna bir anlam veremezdi. Makyaj artıkları olurdu akşamdan. Büyük göstereyim diye çok makyaj yapıyorlardı çünkü... Ya işi tercih edecektim ya da okulu. Kaldı ki okumak için yine çalışmam gerekiyordu. Biraz dram var yani hayatımda...

Türk halkı oryantal şov izlemeyi sever ama nedense oryantallere karşı hep bir önyargı vardır. Neden dersiniz?
- Evet, dediğin gibi oryantal izlemeyi seviyorlar, iyi dans edeni biliyorlar, yine de önyargılarını aşamıyorlar. Bunu üstüne basa basa söylüyorum; dans edebiliyorsan, kıyafetin kapalı da olsa izlettirirsin. Ama klasik dekolte kostümler yüzünden maalesef Türk halkının zihninde farklı düşünceler oluşuyor. Oryantallere bu yüzden farklı bir gözle bakılıyor. Artık oryantal işleri de çok fazla yok. Oryantaller sadece para takılan kadınlar haline geldi. 100 liraya sahneye çıkanlar var, bu da beni çok üzüyor... Bizim mesleğimiz bu, dans etmek... Ama bu işi Türkiye’de yapamayacaksam, nerede yapacağım?

Peki hiç komşularınızdan, çevrenizdeki esnaftan sizi yadırgayanlar oldu mu?
- Hayır, ben öyle bir önyargıyla karşılaşmadım ama şöyle de bir şey var; ismin varsa, önyargı yok... İsmin varsa, “evimizin kızı” gibi davranıyorlar. Ama ben İbrahim Bey’le tanışmadan önce ev bile kiralayamıyordum, “Biz dansöze ev vermeyiz” diyorlardı. Bir yandan hak da veriyorsun, çünkü bazı oryantaller seksapaliteyi gerçekten çok abartıyor. Öyle kostümler giyiyorlar ki, ben bile bakamıyorum.

BEN KİMSEYİ TAKLİT ETMEDİM

İlkokuldan beri dans ediyorsunuz. Bu süreçte “Didem tarzını yaratmayı başardım” diyor musunuz?
- Ben dans ederken kimseye özenmedim. Bedenim neye, hangi ritme uyuyorsa onu uyguladım. Kimseyi de taklit etmedim.

Bir günde kaç saat dans ediyorsunuz?
- Bir koreografiye çalışacaksam, günde beş saatimi alıyor. Ama o saatleri de gün içerisine bölüyorum. Başkası için koreografi hazırlamak çok kolay oluyor ama kendim için hazırladığımda zorlanıyorum. Benim sahne performanslarım 20 dakika sürüyor. O 20 dakika iyi çıksın diye aynanın karşısında sabahlara kadar çalıştığım oluyor.

Müziklerinizi de kendiniz mi belirliyorsunuz?
- Evet, kendim belirliyorum. DJ gibi oldum, 20 dakikaya uysun diye kesip biçiyorum şarkıları!

Dans okulu açmak istediğinizi söylediniz. Şu an dans dersi veriyor musunuz?
- Şu an vermiyorum ama isteyen olursa da kırmıyorum.

İBRAHİM BEY HASTANEDEYKEN ELİMDE NE VAR NE YOKSA SATTIM

Hayatınızda “dönüm noktası” dediğiniz bir dönem ya da olay var mı?
- Aslında şu an içinde bulunduğum dönemi bir dönüm noktası olarak görüyorum. Çünkü, İbrahim Bey’le yollarımızı ayırdık ve kendime yeni bir yol çizdim.

İbrahim Bey’le yollarınızı ayırdığınızda zor bir dönem geçirdiğiniz söylendi, doğru mu bu?
- Ayırdığımda değil, ayırmadan önce, İbrahim Bey hastanedeyken zor dönemler geçirdim. Sekiz-dokuz işim iptal oldu o dönem ama kalkıp da bunu kimseye söyleyemezdim. O yüzden elimde ne var ne yok sattım, onlarla geçirdim.

Şu anda hayatınızı nasıl kazanıyorsunuz?
- İşlerim açıldı, hemen hemen her haftam dolu. Bir de henüz kesinleşmeyen bir reklam yüzü projesi var. Bir dizide de konuk oyuncu olabilirim belki.

ZATEN AYRILMAK İSTİYORDUM

İbrahim Bey’in bikinili görüntülendiğiniz için anlaşmanızı bitirdiği yazıldı. Hiç “Keşke bu kadar göz önünde olmasaydım, bikinili görüntülenmeseydim” dediniz mi?
- İnanın benim hiç haberim yok öyle bir şeyden. Öyle bir şey varsa, benim haberimin olması gerekirdi. Ben hâlâ anlaşmamızın neden bittiğini bilmiyorum.

Bu bir kırgınlık yarattı mı sizde?
- Yok, hayır. Zaten ayrılmak istiyordum. Ünlü bir isimle çalışmak gerçekten çok zor. Çünkü size vakit ayıramıyor. İşimin patronu ben olmalıyım.

İbrahim Bey, nasıl bir patrondu?
- İyi bir patrondu. İbrahim Bey iyi bir insan. Ben hiç zorluk çekmedim kendisiyle çalışırken.

İbrahim Bey’in evlilik haberini alınca neler hissettiniz?
- Bir şey hissetmedim. Gördüm, gayet mutluydu. Buna ne denir? Allah bir yastıkta kocatsın.

YATMADAN MAKARNA BİLE YİYORUM

Özel bir beslenme programınız var mı?
- Hayır, yok. Çok sık ama az az yiyorum. İnanın gece yatmadan önce makarna bile yiyorum. Dans ederken, koşu bandında yakamayacağın kadar kalori yakıyorsun.

Hürriyet